"Geride bıraktığımız 2013 yılı, gerek ülkemiz gerekse dünyada siyasi çalkantıların yaÅŸandığı, çatışma ve savaÅŸlar nedeniyle can ve mal kaybının had safhaya ulaÅŸtığı, ekonomik kriz kaygılarının yeniden artmaya baÅŸladığı bir dönem olarak tarihteki yerini alacaktır
"Geride bıraktığımız 2013 yılı, gerek ülkemiz gerekse dünyada siyasi çalkantıların yaÅŸandığı, çatışma ve savaÅŸlar nedeniyle can ve mal kaybının had safhaya ulaÅŸtığı, ekonomik kriz kaygılarının yeniden artmaya baÅŸladığı bir dönem olarak tarihteki yerini alacaktır.
GeçtiÄŸimiz yılda sözde demokratik açılımın, akil adamlar eliyle terörist başı ile yapılan müzakereleri hazmettirme sürecine dönüÅŸmesinin ardından yaÅŸanan toplumsal infial; AKP’nin demokratik anlayışla baÄŸdaÅŸmayan ve toplumun hayat tarzına müdahaleye dönüÅŸen baskıcı tutumuna, toplum içinde yaratılan ayrıştırma, genç iÅŸsizlik oranlarındaki artış ve rant uÄŸruna çevre katliamına sessiz kalınması gibi unsurlarında da eklenmesi üzerine adeta bir halk ayaklanmasına dönüÅŸmüÅŸ, iktidarın milletin deÄŸerleri ve özgürlüklerine vurmak istediÄŸi darbe, ülkenin dört bir yanında sert protestoların yaÅŸanmasına neden olmuÅŸtur. Güvenlik güçlerinin protestoları durdurmak için yaptığı müdahaleler sonrası meydana gelen olaylarda 6 kiÅŸi yaÅŸamını yitirirken binlerce vatandaşımız ve çok sayıda güvenlik görevlimiz de yaralanmıştır. Bütün bu yaÅŸananlar dahi idareciler açısından bir ders niteliÄŸi teÅŸkil etmemiÅŸ, toplumsal gerginlikler giderilmek yerine, kavga alabildiÄŸine körüklenmiÅŸtir.
Toplumdan kopuk uygulama ve söylemlerin yarattığı olumsuz hava sürerken, okullarda okutulan andımızın kaldırılması, bazı kamu kurum ve kuruluÅŸlarının başındaki TC ibaresinin silinmesi, devlet niÅŸanından Atatürk siluetinin ve TC ibaresinin çıkarılması gibi olaylar, milli devlet olgusunun zayıflatılması giriÅŸimleri olarak tepki çekmiÅŸtir. Ülke tarihinde Diyarbakır Rezaleti olarak yer bulacak bir etkinlikle, Türkiye’nin bölünmesi için açık açık faaliyet gösteren bazı kimseler ve sözde sanatçılar devlet protokolüyle ağırlanmış, Türkiye Cumhuriyeti’nin BaÅŸbakanı, Irak’ın Kuzeyi için Kürdistan ifadesini kullanmıştır.
Türkiye, bu politik geliÅŸmelerin ülkemizi özerk bir yerel yönetim anlayışına sürükleyip sürüklemeyeceÄŸi üzerinden yürütülen psikolojik operasyonla meÅŸgul edilirken, 17 Aralık’ta bu kez de AKP’li bazı bakan ve çocuklarının da dâhil olduÄŸu yolsuzluk ve rüÅŸvet skandalıyla sarsılmıştır. Ülkemizin kaynaklarının iktidar gücünü kullanan bazı kiÅŸilerce akrabalara ve yandaÅŸ çevrelere aktarıldığı, vergi kaçırma yoluyla adi bir hırsızlık ÅŸebekesinin ülkemiz kaynaklarını kullanarak haksız zenginleÅŸme saÄŸladığı gerçeÄŸinin gün yüzüne çıktığı bir yolsuzluk davası olarak baÅŸlayan adli süreç, siyasi bir hesaplaÅŸmaya dönüÅŸünce, milletimiz üzerinde kurgulanan kamplaÅŸtırma planı, bir baÅŸka aÅŸamaya geçmiÅŸ, bu olay üzerinden kurumlarımızda adeta bir cadı avı baÅŸlatılmıştır. Yapılan yolsuzluk operasyonu iktidar için yürütmenin yargıyı tahakküm altına alması ve devletin kurumları arasında çatışma yaratılması noktasında bir gerekçe olarak kullanılmıştır.
2013 yılında yaÅŸanan geliÅŸmeler, Türkiye Kamu-Sen’in yıllardır dile getirdiÄŸi endiÅŸelerin ve yaptığı tespitlerin ne denli isabetli olduÄŸunu bir kez daha ortaya koymuÅŸtur. Uzunca bir süredir üniter devlet yapılanmamızın çökertilme, milli devlet anlayışının yok edilme, milletimizin birlik ve bütünlüÄŸünün tahrip edilme tehlikesiyle karşı karşıya olduÄŸu gerçeÄŸini kamuoyu ile paylaÅŸmaktayız. Bu bakımdan 2013, bu konulardaki bütün endiÅŸelerimizin hayata geçirilmeye baÅŸlandığı bir yıl olmuÅŸtur.
Geride bıraktığımız yıl içinde yaÅŸanan bu siyasi kaosa, baÅŸta kamu görevlilerimiz olmak üzere çalışanlarımızın hak ve menfaatlerinin geriletilmesi noktasında atılan olumsuz adımlar da eÅŸlik etmiÅŸtir. 30 gün sürmesi kararlaÅŸtırılan toplu sözleÅŸme görüÅŸmelerinin 2 toplantı sonrasında alel acele sonlandırılarak kamu görevlilerinin yüzlerce sorununun çözümsüz bırakılması, 4/C’li geçici personel, yardımcı hizmetliler, akademisyenler, uzmanlar, KÄ°T çalışanları gibi milyonlarca memurun görmezden gelinmesi, kamu görevlileri açısından kazanılmış haklardan olan enflasyon farkı uygulamasının, bir sendika eliyle rafa kaldırılması, BaÅŸbakan’ın memurların iÅŸ güvencelerinin siyasi iktidarın keyfi uygulamalarının önündeki en büyük engel olduÄŸunu, bu nedenle memurların idarenin keyfine baÄŸlı olarak çalıştırıldığı bir sistem oluÅŸturulması için 657 sayılı Kanun’da deÄŸiÅŸiklik yapılacağını açıklaması, 2013 yılının çalışanlar adına kayıp bir yıla dönüÅŸmesine neden olmuÅŸtur. Temelleri geçtiÄŸimiz yıl içinde atılan kararlar ve malum konfederasyon tarafından hızlandırılmış toplu sözleÅŸmeye dönüÅŸtürülen 2013 yılı toplu sözleÅŸme görüÅŸmelerinde alınan, 2014 yılının tamamı için 123 TL ve 2015 yılı için %3+%3 zam kararı, önümüzdeki yılların da çalışanlar açısından bir kabusa dönüÅŸeceÄŸinin iÅŸaretidir.
Gelecek yıllarımızın ve gelecek kuÅŸaklarımızın kurtuluÅŸu, bugün alacağımız doÄŸru kararlardan geçmektedir. Türkiye, bütün gözlerin çevrildiÄŸi son derece önemli bir ülkedir. DoÄŸu Türkistan’da zulme uÄŸrayanların, Irak’ta, Kerkük’te, Tuzhurmatu’da hayatlarına kastedilen Türkmenlerin; KKTC’de yaÅŸayan soydaÅŸlarımızın; Balkanlarda, Makedonya, Kosova’da, Bulgaristan’da yaÅŸan kardeÅŸlerimizin gözü Türkiye’nin üzerindedir. Türkiye artık kendiyle oyalanmayı bırakıp büyük düÅŸünmek zorundadır.
Bu nedenle bu ülke küçük hesaplar peÅŸinde koÅŸan, daha fazla dünyalık elde etmekten baÅŸka gayesi olmayan idarecilerle deÄŸil Türk Ä°slam davasıyla sevdalanan, yüreÄŸinde Türk Ä°slam davasında yer olan insanlarla yönetilmelidir.
Türk kelimesinden gocunanlar bu ülkeyi yönetirse ne Türk dünyasının ne de Ä°slâm dünyasının bu coÄŸrafyada yüzü gülmeyecektir. Kendisini hangi siyasi çizgiye yakın hissederse hissetsin 76 Milyon vatandaşımızın her birinin saygıdeÄŸer olduÄŸunu bilmeli ve kabul etmeliyiz. Ülkeye ayrılık tohumları ekerek, etnik mikrobu hortlatacak ifadeler kullanarak bu milletin geleceÄŸine, bu coÄŸrafyada etnik kökeni ne olursa olsun yaÅŸayan insanların geleceÄŸine ihanet ettiÄŸimizi bilmek zorundayız.
Ülkemizde yaÅŸanan ayrımcılık, yozlaÅŸma, yolsuzluk, rüÅŸvet ve ayrışma; yakın coÄŸrafyamızda yaÅŸanan katliamlar, iç savaÅŸlar ve soy kırımları dikkate alarak “Ä°nsanlar layık olduÄŸu ÅŸekilde yönetilir” mealindeki Ayet-i Kerimeyi aklımızdan çıkarmadan kararlarımızı vermek zorundayız. Niyazımız, 2014 yılının tüm milletimiz ve Ä°slam alemi açısından ölümlerin olmadığı, gözyaşının olmadığı, arzu ve isteklerimize milletçe vakıf olabileceÄŸimiz bir yıl olmasıdır.
Bu duygular içinde 2014 yılının tüm insanlık için hayırlı ve uÄŸurlu olmasını, hepimiz için baÅŸarı ve mutluluklar getirmesini diliyorum."
Ä°smail KONCUK
Genel BaÅŸkan