Memurların iÅŸ güvencelerini ellerinden alıp, tazminatlarını ödedikten sonra kapının önüne koymanın hayalinde olanlara karşı Türk Memuru geleceÄŸine ve iÅŸ güvencesine sahip çıktı
Memurların iÅŸ güvencelerini ellerinden alıp, tazminatlarını ödedikten sonra kapının önüne koymanın hayalinde olanlara karşı Türk Memuru geleceÄŸine ve iÅŸ güvencesine sahip çıktı.
Ankara Toros Sokak’tan baÅŸlayan yürüyüÅŸle mitingin yapılacağı Kolej meydanına akın eden 50 Bin kiÅŸi, “İŞ GÜVENCEME DOKUNMA, EK ZAMMIMI UNUTMA” diye haykırdı.
Ankara sendikal anlamda tarihi günlerinden birini yaÅŸadı. Uzun yıllardan sonra ilk defa kamu görevlileri hakları için ayaÄŸa kalkarak on binler olup BaÅŸkent’e aktı. Yurdun dört bir yanından yola çıkan kamu görevlileri, emekliler, 4/C’liler, sözleÅŸmeli personel, KİT Personeli, Ataması yapılmayan ÖÄŸretmen, İ.İ.B.F. Mezunları, saÄŸlıkçılar, KPSS’de kendilerine bir kapı arayan genç iÅŸsizler ve hakları budanan, unutulan, baskıya uÄŸrayan tüm kesimler hep bir ağızdan yetkililere “YETER ARTIK” dedi.
Toplu sözleÅŸme masasında iki oturumda iradesi pazarlanan, 123 TL’ye mahkum edilen, enflasyon farkı unutulan, göz göre göre iki yılı çalınan on binlerce memur hep bir ağızdan EK ZAM talebini haykırdı.
YürüyüÅŸ güzergahı boyunca vatandaÅŸların alkışlarla destek verdiÄŸi kamu görevlileri “İş güvenceme dokunma, ek zammımı unutma, Memurun katili yandaÅŸ sendika, Kamu-Sen burada yandaÅŸlar nerede? 123 yetmez EK ZAM isteriz!” sloganlarıyla Ankara’yı inletti.
MuhteÅŸem eylemimizde Hükümetim biber gazına karşı, Türk memurunun Isparta’dan getirdiÄŸi gül suları sıkıldı.
Mitingimiz, baÅŸta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaÅŸları ve tüm aziz ÅŸehitlerimiz için saygı duruÅŸu ve İstiklal Marşı ile baÅŸladı.
KONCUK: SİZLER BİR GÜNEÅž GİBİ PARLAYAN GARDAÅžLARIMSINIZ
Türkiye Kamu-Sen’in çaÄŸrısına kulak vererek Ankara’ya tarihi günlerinden birini yaÅŸatan kamu görevlilerine seslenen Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk, bütün çalışanların ve toplum kesimlerinin sorunlarını dile getiren muhteÅŸem bir konuÅŸma yaptı.
Koncuk,” Edirne’den Ardahan’a, Sinop’tan Antakya’ya, IÄŸdır’dan Çanakkale’ye kadar, yurdun dört bir yanından; Hak için, adalet için, İnsanca yaÅŸamak için, Elinden alınmak istenen iÅŸ güvencesine sahip çıkmak, çocuklarının geleceÄŸini karartmak isteyenlere “dur” demek için Ankara’ya akın eden deli kanlı kamu görevlileri,
“Dayamış Türkün baÄŸrına, düÅŸman hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?” diye feryat eden milyonlara,
“Vatanın baÄŸrına düÅŸman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” diyerek yollara düÅŸen kahramanlar,
Ovalar geçtiniz, daÄŸlar aÅŸtınız, sendikacılığın cenk meydanına, mitingimize ulaÅŸtınız. Siz; hakkı tutup kaldırmak için “Kim var?” dendiÄŸinde, sağınıza solunuza bakmadan, “Ben varım” diye bir adım öne çıkan mangal yürekliler,
Siz; gönüllü soytarılığa soyunan sözde sendikacılara pabuç bırakmayan demir bilekliler, Siz; mevki, makam, menfaat uÄŸruna her türlü ihanete, yolsuzluÄŸa, hayâsızlığa geçit veren kapı kullarının, el etek öpücülerin önünde bir daÄŸ gibi kıyama duran babayiÄŸitler,
Siz; tepeden tırnaÄŸa katran karasına bürünmüÅŸ zihniyetleriyle, bu ülkenin temeline dinamit koyan, kardeÅŸliÄŸimize darbe vuranların arasında, cerahat yuvasına dönmüÅŸ sistem içinde tertemiz kalmayı baÅŸarmış, alnı ak, pir-ü pak, bir güneÅŸ gibi parlayan gardaÅŸlarımsınız.
Siz; hakkınız için, geleceÄŸiniz için, bu vatan için taşın altına elinizi koydunuz, onurunu ve ÅŸerefini kaybedenlerden olmadınız. Sesimize ses, gücümüze güç kattınız. HoÅŸ geldiniz, ÅŸeref verdiniz. Allah hepinizden razı olsun.
2002 yılından beri bütün seçimlere olaÄŸanüstü ÅŸartlarda girdik. Åžimdi de ülkemizde hedefi belli bir provokasyon baÅŸlamış, cinayetler, terör saldırıları artmıştır. Ben buradan, 31 Mart akÅŸamı ÇaÄŸlayan adliyesinde ÅŸehit edilen savcımıza bir kez daha baÅŸsaÄŸlığı dilerken, Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli seçimine gidildiÄŸi bu dönemde herkesi provokasyonlara karşı uyanık olmaya, oynanan oyunların arka planını görmeye davet ediyorum.
Dün Yalova’da Valinin hakareti sebebiyle maalesef büyük üzüntü yaÅŸayan Halil öÄŸretmenimize yüce Allah’tan rahmet diliyorum, yöneticilerimiz aklını başına alsın, kendilerini kral sanmasınlar. Unutulmasın ki, onlar biz var isek varlar.
“Yılandan korkmam yalandan korktuÄŸum kadar” diyen ve bugünkü yalancı ve riyakarları anlatan sanatçımız Kayahan’a da yüce Allah’tan rahmet diliyorum.”dedi.
KONCUK: UYANIK OLACAÄžIZ, ALDATMAYACAÄžIZ, ALDANMAYACAÄžIZ!
Bir süredir ülkemiz, tabiri caizse kasaplar tarafından ameliyat ediliyor. Bazı yalaka kurbanlıklar da ha bire kasabının bıçağını yalıyor. Milletimize, pazarlanan manevi deÄŸerler üzerinden narkoz enjekte ediliyor, bütün tepkileri, sinir uçları köreltiliyor.
Demokrasi, özgürlük, açılım gibi maskeler altında Türk milletinin birlik ve beraberliÄŸinin altı oyuluyor. Yeni anayasa, yeni Türkiye gibi söylemlerle getirilmek istenen yeni soygun düzeni, dengeleri deÄŸiÅŸtirmek için kullanılıyor. YerelleÅŸme, etnik milliyetçilik ve yozlaÅŸma yoluyla ortak milli deÄŸerlerimiz tahrip edilmek isteniyor.
Sözde demokratikleÅŸeceÄŸiz diye çıkarılan kanunlarla, demokratik, parlamenter sistem çökertiliyor. Terör örgütü siyasallaÅŸtırılıyor. Bölücü başı bebek katil siyasi bir figür haline getiriliyor. Ülkemizin bir bölgesi adım adım özerk bir federasyona doÄŸru götürülüyor. Kısacası Türk milletine, Türk töresine ve Türk devletine ihanet ediliyor.
Her ÅŸeyi kesip-biçen, kasıp-kavuran bu anlayış; sosyal devleti, tüccar devlete dönüÅŸtürdü. SaÄŸlık paralı hale getirildi. Kamu hizmetleri kâr-zarar hesabıyla piyasaya açıldı. ÖzelleÅŸtirmeler yoluyla, kamu varlıklarımız yabancıların tekeline bırakıldı. Esnek istihdam yaygınlaÅŸtı.
Enflasyon oyunları ile ücretler düÅŸürüldü. Memurluk güvencesini kaldırmak için her yol denenir oldu. Memur, iÅŸçi, emekli, dul ve yetim periÅŸan…Devletin ilkesi, ciddiyeti yerle bir edilmiÅŸ. Sınırlarımız delik deÅŸik…
“Ben bu Anayasayı tanımıyorum” diyen yöneticiler var. Yasama, “Anayasayı paramparça edeceÄŸiz” diyen, yakınlarına torpil yapıp iÅŸe yerleÅŸtirmenin Allah’ın emri olduÄŸunu iddia edenlere emanet.
Yargı, iktidarın vesayeti altına girmiÅŸ durumda…Yürütme denilince, para edecek her ÅŸeyi yürütmek olarak anlayanlar türemiÅŸ. Bu arada bir paraleldir, almış başını gidiyor. Bu ülkede kötü giden ne varsa, “Paralel yaptı” deyip iÅŸin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar. Çok sıkışırlarsa “Aldatıldık” diyor, aÄŸlıyorlar. Nasıl aldatıldılar, biz bunu bilmeyiz ama avaneleriyle birlikte, aldatmayı çok iyi beceriyorlar.
Yüce Allah, Lukman Sûresinin, 33, Fatır Sûresinin 5 ve Hadid Sûresinin 14. Ayetlerinde “Aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın” buyurmaktadır. Bu bakımdan “Ben Müslümanım” diyenin, aldanmak gibi bir lüksü yoktur. Allah emridir: Uyanık olacağız, aldatmayacağız, ALDANMAYACAÄžIZ!
Kıymetli arkadaşlarım, aldanmak ve aldatmak demişken;
Aklıma, vatandaÅŸ kuru soÄŸana muhtaçken, 1150 odalı sarayda, saltanat uçaklarında, bıldırcın yumurtası yiyip, tanesi bin liralık bardaklardan, kilosu 4 bin lira olan beyaz çay içerek mütevazı yaÅŸam sürenler geliyor.
Aklıma, “Fırat’ın kenarında kaybolan koyunlardan sorumluyuz” deyip, milletin kaybolan milyarlarını yatak odalarında saklayanlar geliyor.
Aklıma, “Bu paraları evlerimize paralel polis koydu” deyip, mahkeme sonrasında, güya polisin koyduÄŸu paraları faiziyle birlikte götürenler geliyor.
Aklıma, memur maaşı bir yılda 375 lira erimiÅŸken, “Ek zamma gerek yoktur.” diyen sözde sendikacılar geliyor.
Aldanmak ve aldatmak deyince aklıma;
30 gün sürecek toplu sözleÅŸmeyi 2 oturumda bitirip, Hükümetin verdiÄŸinin altında bir zamma imza atıp, “Yüzde 5,2’lik zam; yüzde 8,2’lik enflasyondan büyüktür, 123 lira bir yıl boyunca memurlara yeter de artar, 2015 yılında aldığımız yüzde 3 + 3 zam tarihi baÅŸarıdır, bunlar tarihleri boyunca böyle bir zammı görmedi” diyenler geliyor.
Aldatmayacağız evet ama aldanmamakla da mükellefiz.KiÅŸi, konuÅŸtuÄŸu kadar, sustuklarından da sorumludur. Bu nedenle susmayacağız. Nerede bir yanlış, bir haksızlık görürsek gücümüz yettiÄŸince haykıracağız. Ne diyordu Akif?
“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmiÅŸe kalkıp sövemem
…
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciÄŸerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırma da geç git! , diyemem aldırırım.
ÇiÄŸnerim, çiÄŸnenirim, hakkı tutar kaldırırım!”
…
Bu nedenle bizim susma lüksümüz yok! Susmayacağız! Burada her hizmet kolundan memurları, KİT personelini, sözleÅŸmeli personeli, 4/C’li kardeÅŸlerimi görüyorum. KardeÅŸim; yıllarca eÄŸitim gördün, sınavlara girdin, milyonlarca kiÅŸinin arasından seçilerek kamuda çalışmaya hak kazandın ama hep hedefte sen oldun! SUSACAK MSIN?
Kimi zaman “memur zihniyeti” diyerek küçümsediler, kimi zaman “yan gelip yatmakla” itham ettiler. Ama ülkemizin bugünlere gelmesindeki çabanı, emeÄŸini, katkını görmediler! SUSACAK MSIN?
Hastanede, okulda, üniversitede, camide, belediyede, tarımda, ormanda, kütüphanede, postanede, yolda, köprüde, barajda, vergi dairesinde, velhasıl her yerde sen vardın. Ama fark etmediler! SUSACAK MISIN?
Hain kurÅŸunlara hedef olan da, okul yolunda soÄŸuktan donan da, madenlerde göçük altında kalan da sendin. Ama sesini duymadılar! SUSACAK MISIN?
Vasıfsız iÅŸçiden bile daha düÅŸük maaÅŸ verdiler. Ama kamu iÅŸleyiÅŸindeki her türlü aksaklığın sorumlusu olarak seni toplumun önüne attılar! SUSACAK MISIN?
Yetki verip toplu sözleÅŸme masasına gönderdiklerin, iÅŸyerlerinde sendikacı olduklarını iddia ettiler. Ama iktidarın karşısında diz çöktüler, sana ihanet ettiler! SUSACAK MISIN?
Tayinlerle yıldırmayı, vaatlerle kandırmayı, haksız terfilerle sesini kısmayı denediler! SUSACAK MISIN?
Bir yıl için 123 lirayı, yüzde 3+3’leri reva gördüler, ihanetin adını tarihi baÅŸarı koydular. Ama haberleÅŸmeye %40, yol parasına %18, meyve, sebzeye %13, ekmeÄŸe %11 zammı görmezden geldiler! SUSACAK MISIN?
MatematiÄŸin kurallarını dahi hiçe saydılar, “%5,2’lik maaÅŸ zammı, %8,2’lik enflasyondan büyüktür” dediler! SUSACAK MISIN?
Hazırladıkları her kanunla kazanılmış haklarını geriletmeye çalıştılar. Ama feryadına kulak tıkadılar! SUSACAK MISIN?
Seni korkutarak, üzerinde her türlü baskıyı oluÅŸturarak iradene gem vurmaya çalıştılar! SUSACAK MISIN?
Åžimdi ise en önemli kazanımını, iÅŸ güvenceni elinden almak istiyorlar. Seninle ilgili olumlu mahkeme kararlarını uygulamaktan kaçmak istiyorlar. İşçi, memur ayrımını kaldırıp, “Kıdem tazminatını, ihbar tazminatını ödersiniz, kapıya koyarsınız. Bu yeni anayasa ile memur, iÅŸçi ayrımını da ortadan kaldırmak lazım” diyorlar! HÂLA SUSACAK MISIN?
KONCUK: TÜRKİYE KAMU-SEN BURADA, PEKİ YA DİĞERLERİ?
Bir yalandır, bir algı operasyonudur almış başını gidiyor. Ekonomik istikrar, siyasi istikrar safsatası ile vatandaÅŸlarımız korkutuluyor; “ZenginleÅŸtik” denilerek aldatılıyor.
Siyasi istikrar zaten yok; onu hepimiz biliyoruz. Ülkeyi kim yönetiyor belli deÄŸil. CumhurbaÅŸkanı mı, BaÅŸbakan mı yoksa İmralı’daki cani mi?
Kanunları kim çıkarıyor, bakanlıkları kim yönetiyor? Bir karar verin, bu milletin muhatabı kim? Ekonomik istikrar dedikleri ise koskoca bir yalandan ibaret…En küçük siyasi anlaÅŸmazlıkta Doların nasıl yükseldiÄŸini, maaÅŸların nasıl erdiÄŸini, iÄŸneden ipliÄŸe nasıl zam geldiÄŸini gördük.
Kriz döneminde 2001’de yüzde 8,3 olan iÅŸsizlik sözde istikrar döneminde yüzde 9,9 oldu. 5 milyon gencimiz iÅŸ bulabilme umudunu KPSS’ye baÄŸlamış. Buna raÄŸmen her 5 gençten 1'i iÅŸsiz.
350 bin öÄŸretmenimiz, 400 bin iktisadi idari bilimler mezunu, 250 bin saÄŸlıkçı atama bekliyor.Bu milletin, devletimizin geleceÄŸi gençlerimiz, iÅŸsiz, çaresiz, gelecekten umudunu kesmiÅŸ, hayata küsmüÅŸ durumda…
Çalışma hayatında kadının adı yok. Daha da kötüsü kadının can güvenliÄŸi yok.KreÅŸ yardımı yok, eÄŸitim yardımı yok, ulaşım yardımı yok, giyim yardımı yok. 12 yıldır büyümenin bütün yükü, daha çok çalışıp daha az kazanan memurun, iÅŸçinin, çiftçinin omuzlarına bindirildi.
Toplam gelir vergisinin yüzde 62’sini ödüyoruz ama toplam gelirin yüzde 10’unu bile alamıyoruz. Pasta büyüdü ama çalışanın payı küçüldü. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, sosyal patlamaları körüklüyor; adi suçlar, hırsızlık, gasp, kaçakçılık tarihte görülmemiÅŸ seviyelere çıktı. AsayiÅŸ bozuldu, huzur kalmadı.
Yaptıkları atamalardaki adaletsizlikler ortada, Terfiler liyakatsiz, memur mutsuz, emekli umutsuz. Torpille iÅŸe almalar, tanıdığa kıyak geçmeler, yandaÅŸa göz kırpmalar sıradan hale geldi. Milletten toplanan vergilerden oluÅŸan bütçe, Sayıştay denetiminden kaçırılıyor, denetlenmiyor.
GeldiÄŸinden beri ne özgürlüklerde, ne ekonomide ne de siyasette bir arpa boyu yol alamadığını, üstelik her ÅŸeyi eline yüzüne bulaÅŸtırdığını gizlemeyi baÅŸaran iktidar bizde. Dünyanın sorunu karnı aç olanları doyuramamak deÄŸil, gözü aç olanları doyuramamak. Örtülü ödenek, açık ödenek, bütçe, saray, uçak, makam aracı derken, 77 milyon vatandaÅŸa ayrılan pay kadar kaynağı, tek başına kullananlar da bizde. Bizim bir de iktidar kadrolu sendikacılarımız var.
İktidar gücüyle yetkili hale getirilmiÅŸ, memurların haklarını pazarlamakla görevlendirilmiÅŸ, makamla ödüllendirilmiÅŸ, sarı sendikacıların memurlarımızı ve emeklilerimizi ne hale düÅŸürdüÄŸünü biliyorsunuz.
Üç aylık enflasyon %3 oldu. Yani memura emekliye verilen zam ÅŸimdiden uçup gitti.
Üç ayda gıda fiyatları ortalama %8,5 arttı.
Peynir, zeytin, fasulye, pirinç el yakıyor, patates lüks tüketim haline geldi.
Tarım ülkesinde meyve, sebze yiyemez hale geldik. Samanı bile ithal edince, et fiyatları aldı başını gitti. Bir yıl içinde ailenin zorunlu harcamaları tam 365 lira arttı. Bu kadrolu sarı sendika, gerçekleri görmedi. Masaya yumruÄŸunu vuramadı. 2014’te 123 lirayı anlata anlata bitiremedi. Åžimdi de yüzde 3+3’e sessiz kalıyor. Memur, emekli, dul, yetim inim inim inlerken; bunlar kafalarını kuma gömmüÅŸ, bir delikte saklanıyorlar. Memurların haklarını masa başı oyunlarıyla budayan memnun konfederasyon ve yetkililer, nereye kaçtılar?
Memuru unutup, haksızlığa, adaletsizliÄŸe, yolsuzluÄŸa, hırsızlığa destek verenler, ÅŸimdi nasıl da kedi görmüÅŸ fareye döndüler. Hizmetlileri yok sayanlar, 4/C’lilere; vekil ebe, hemÅŸire, imam ve aile saÄŸlığı elemanlarına üvey evlat muamelesi yapanlar, öÄŸretmeni, saÄŸlık çalışanını, maliyeciyi, adliye çalışanını unutup, maÄŸduriyetlerini, hak kayıplarını görmeyenler,
Emniyet ve askeri iÅŸyerlerindeki personelden bi-haber olanlar, Postacıya, ormancıya, belediye çalışanına, diyanet çalışanına kör bakanlar, Emeklileri, ek gösterge sorunlarını, ek ödeme sorunlarını, ek dersleri, fazla mesaileri, döner sermayeleri bir kenara bırakıp, 2 gün içinde memuru masada satıp kaçanlar, hangi deliÄŸe sindiler?
13 Mart’ta Türk SaÄŸlık-Sen meydanlarda saÄŸlık çalışanlarının hakları için aslanlar gibi iÅŸ bırakma eylemi yaparken, bunlar alanlardan kaçıp, sıcak koltuklarında keyif çatıyorlardı. Biz 2012’de polisten gaz yerken bunlar memuru masada satmanın hesabını yapıyorlardı. Åžimdi soruyoruz, adını sendika koyan siyasi parti payandaları, memurun, emeklinin hali ortada, Türkiye Kamu-Sen burada, siz neredesiniz?
Sözde yetkili memnun-senliler size sesleniyorum: Memurun hangi sorununu çözdünüz, hangi sorunu için alanlara indiniz, hangi derdi için rahatınızı bozdunuz?
Enflasyon farkı alamadınız.
Hizmet kollarını hasıraltı ettiniz.
Yardımcı hizmetlileri dışladınız.
Görevde yükselmeyi unuttunuz.
BaÅŸta 4/C’liler olmak üzere kadroya geçirilmeyen tüm sözleÅŸmelileri yok saydınız.
SaÄŸlık çalışanları ve döner sermayeli kurumlarda çalışanları görmezden geldiniz.
Tüm ek ödemelerin emekliliÄŸe sayılmasını istemediniz.
Vergi dilimlerindeki adaletsizliÄŸi dillendiremediniz.
KİT çalışanlarını dikkate almadınız.
ÖÄŸretmenleri, uzmanları elinizin tersiyle ittiniz.
Disiplin affını dahi hayata geçirtemediniz.
2005’ten sonra göreve baÅŸlayanlara bir derece verdiremediniz.
Üniversiteli iÅŸçiye kadro aldıramadınız.
TaÅŸeronlaÅŸmaya göz yumdunuz; sözünü dahi etmediniz.
Ama yandaşlığı, yalancılığı, yağmacılığı unutmadınız.
Adam kayırmayı, ayrımcılığı, bölücülüÄŸü maharet sandınız. Memurlar arasına nifak soktunuz.
Bizim yıllar süren mücadelemizde elde ettiÄŸimiz kazanımları dahi korumaktan aciz kaldınız.
Åžimdi siz gerçekten kendinize sendika mı diyorsunuz? Siz sendikacılığın yüz karası oldunuz.
Kamunun her köÅŸe taşında yönetici atamalarındaki rezaleti ibretle takip ettik. On binlerce okul yöneticisinin emeÄŸini çalanları, bu infaza alkış tutanları gördünüz. Sürerek, tehdit ederek, görevden alarak memuru sindirmeye çalışanları gördünüz. İsimlerini adalet koyanların, adaleti, hakkaniyeti, liyakati nasıl katlettiklerine ÅŸahit oldunuz. “Sendikacıyız, hak arıyoruz” diyenlerin, nasıl kul hakkı yediklerini gördünüz.
Memurun önüne çıkamayan, kamuya bir virüs gibi yerleÅŸmiÅŸ asalak sendikacılar, bu durumun baÅŸ mimarıdır. Meydanlara inmeye yüreÄŸi yetmeyenler; memurun yanına gidecek yüzü olmayanlar,Sadece kamu sendikacılığını deÄŸil, dayanışmayı, hak aramayı, sivil toplum olgusunu da ayaklar altına almışlardır.
Bunlar; sendikacılıkta kara bir leke, kamuya sıvanmış bir çamur, çalışana zulmün aracıdır.
Bunca haksızlık karşısında susanların, yetki dönemlerinde sendikacılığı hatırlamaya hakları da, yüzleri de yoktur. Bütün bu haksızlıklara, hileli anlaÅŸmalara, danışıklı dövüÅŸlere “Artık yeter” deme vakti geldi. Memurlarımız ve emeklilerimiz ezilirken, gençlerimiz iÅŸsizlikten, gelecekten umudunu keserken, milli gelir pastasından en büyük payı götürenlerin gelirleri sürekli artarken, memuru, emekliyi, dul ve yetimi yok sayan, bizleri yokluÄŸa, yoksulluÄŸa mahkûm edenlere karşı susmayacağız.
Geçen toplu sözleÅŸmede 730 günümüz çalındı, 2016 ve 2017 yıllarının da elimizden alınmasına razı olmayacağız! Biz “Memurun, emeklin zararı telafi edilsin, bunun için de memura, emekliye yüzde 12 ek zam verilsin” diyoruz. “Hiç olmazsa 2016 ve 2017’yi kurtaralım. 2015 yılında yüzde 3+3 memurun, emeklinin sefaletidir.” diyoruz.
“Verilen sözler yerine getirilsin, Kamu Personeli Danışma Kurulu’nda kabul edilen maddeleri uygulansın. Kamuda ayrımcılık yapılmasına itirazımız var. Liyakatsiz yönetici atanmasın. Ahbap çavuÅŸ iliÅŸkilerine, kirli oyunlara son verilsin. Memurları ötekileÅŸtirerek, kamu görevlilerinin arasına nifak tohumları saçılmasın.” diyoruz.
İşte, memuru, emekliyi, dul ve yetimi ekonomik, ülkeyi siyasi felakete sürükleyen bu zihniyet, memurun iÅŸ güvencesini de elinden almak istiyor. Bunlar, geldiÄŸi günden beri memurluk güvencesini ortadan kaldırarak, memuru daraÄŸacına göndermeye, ölmeden kefen giydirmeye çalışıyorlar.
“Yeni anayasa ile geliÅŸmiÅŸ ülkelerdeki gibi iÅŸçi memur ayrımını kaldıracağız, çalışan kavramını getireceÄŸiz. Tazminatını ödeyeceÄŸiz, kapının önüne koyacağız” diyorlar. Dünyanın bütün geliÅŸmiÅŸ ülkelerinde iÅŸçi, memur ayrımı var; memurun iÅŸ güvencesi var. Bunu onlar da pekâlâ biliyorlar.
Ama bunlar, yalanlarla, iftiralarla ülkeyi parti devletine dönüÅŸtürmeye, devletin memurunu hükümetin emir eri haline getirmeye çalışıyorlar. Memurların iÅŸ güvencelerinin ellerinden alınması demek, o devletin hâkim olduÄŸu topraklardaki temsil kabiliyetini özel sektöre, taÅŸerona, yerel idareye devretmesi anlamına gelir. İnsanı yaÅŸat ki, devlet yaÅŸasın. Savcıyı yaÅŸat, askeri yaÅŸat, polisi yaÅŸat, memuru yaÅŸat, insanı yaÅŸat ki devlet var olsun.
Bu gerçekler ortadayken, önce sözleÅŸmeli ve 4/C’li esnek istihdam uygulamasıyla memurluk güvencesini yok etmeye çalıştılar. Ardından taÅŸeronlaÅŸma yoluyla memurların iÅŸlerini taÅŸeronlara devrettiler. “SözleÅŸmeli personeli kadroya geçirdik” dediler. İçimizde Tarım Bakanlığı’nda Tar-Gel kökenli çalışan arkadaÅŸlarımız da var.
Bu arkadaÅŸlarımız Anayasa’ya, kanunlara, mevzuata aykırı bir ÅŸekilde, Bakanlık TeÅŸkilat Kanununda olmayan köylerde, atama, yer deÄŸiÅŸtirme, görevde yükselme hakkı olmadan çalışıyor. Birçok personelin maaşı döner sermayeden ödenmeye devam ediyor.
PTT’de iÅŸ güvencesi tamamen yok edildi, idari sözleÅŸme diye bir ucube sistem uyduruldu, iÅŸe alma, iÅŸten çıkarma, maaÅŸtan kesme gibi cezalar yönetim kurulu kararına baÄŸlandı. Bu konularla ilgili olarak her türlü giriÅŸimde bulunduk, bundan sonra da mücadelemize devam edeceÄŸiz.
Biz, tayin hakkı olmayan, aile bütünlüÄŸümüzün korunmadığı, her türlü istismara ve baskıya açık, yarınımızın belli olmadığı, geleceÄŸimizin karartıldığı güvensiz ve güvencesiz çalışmayı kabul etmiyoruz. Ailelerimizi paramparça eden çerçeve yönetmelikteki anlayışı kabul etmiyoruz. Yeni anayasa kandırmacası ile memurlara tuzak kurulmasını kabul etmiyoruz.
Anayasanın 128. maddesindeki memur tanımının deÄŸil deÄŸiÅŸtirilmesini, sözünün dahi edilmesini kabul etmiyoruz. Kamu hizmetlerini paralı hale getiren, özelleÅŸtirmelere dayalı tüccar mantığını kabul etmiyoruz. Gençlerimize iÅŸ bulmak, aÅŸ bulmak, bizler için güvenli bir gelecek inÅŸa etmek yerine, birilerinin keyfi için saraylar inÅŸa edilmesini kabul etmiyoruz.
Biz saraylarla deÄŸil, insana yaraşır bir hayat standardına kavuÅŸarak itibar kazanmak itiyoruz. Biliyoruz ki bunlar, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını parçalayıp atamayacaklar, ama memurlar kendilerine biçilen bu kefeni paramparça edecektir.
BUGÜN NEFS-İ MÜDAFAA HAKKIMIZI KULLANACAÄžIMIZI İLAN EDİYORUZ!
Memurun iÅŸ güvencesine göz dikenleri, iÅŸsizlikle tehdit etmeyi, sürgünlerle sindirmeyi hayal edenleri son kez uyarıyoruz. Bu giriÅŸimler memurun varlığına karşı yapılan saldırıdır. Cana kast olduÄŸunda, nefs-i müdafaa, meÅŸru hale gelir. Biz bugün burada nefs-i müdafaa hakkımızı kullanacağımızı ilan ettik.
Saldırılar devam ederse, müdafaa hakkımızı nasıl kullanacağımızı tüm dünya hayretler içinde seyredecektir. Biz bu devletin ÅŸirkete dönüÅŸtürülmesine asla müsaade etmeyeceÄŸiz.
Bu devleti, sermaye koyanın söz sahibi olduÄŸu anonim ÅŸirket gibi yönetmeyi hayal edenler bilmelidir ki, bu devletin sermayesi Malazgirt’te, İstanbul surları önünde, Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Kıbrıs’ta BeÅŸparmak DaÄŸları’nda, memleketin dört bir yanında bu vatan uÄŸruna can veren kahramanlar tarafından ödenmiÅŸtir. Bu ülkeyi ÅŸirkete dönüÅŸtürmeye yetecek deÄŸerde bir sermaye birikimi de bu dünya üzerinde yoktur; olmayacaktır.
Çanakkale ÅŸehitleri, KurtuluÅŸ Savaşı ÅŸehitleri, terör ÅŸehitleri kanları bedeliyle kurdukları devletin, canları pahasına korudukları vatanın ihanet masasına meze yapılmasını, devletin bir ÅŸirket mantığıyla, kâr, zarar hesabına konu edilmesini hazmetmez!
Bu vatanın ÅŸehitleri; dönmemecesine ileri atılıp, kanayan yaralarını ay ışığıyla sararak, süngülerini kan gölünde parlatarak, yastık diyerek taÅŸlara baÅŸ koyarak vatan yaptıkları topraklardan, bir gece ansızın türbelerini de alarak kaçılmasını sineye çekmez! Eli kanlı teröristlerin omuzlarda taşınmasına rıza göstermez!
Sedyeyle taşınmadan, teneÅŸire konmadan, tabutlara girmeden, ölmeden mezara konan yiÄŸitler, katillerinin baÅŸ tacı yapılmasını kabullenmez!
Bugün, bebek katillerinin talimatlarıyla Anayasa hazırlayan, rejim deÄŸiÅŸikliÄŸine soyunan, memuru yok etmeye, Türk adını bu vatandan silmeye çalışanlar ve bu anlayışa hizmet edenler, sessiz kalanlar yarın Ruz-i MahÅŸer’de bu vatan için topraÄŸa düÅŸenlerin yüzlerine nasıl bakacaklar?
KONCUK: KARA ELLERİNİZİ MEMURUN, EMEKLİNİN, DUL VE YETİMİN ÜZERİNDEN ÇEKİN!
Türk memurunun manifestosunu buradan açıklıyorum: Bizi ölmeden mezara sokamayacaksınız. Canınız istediÄŸinde memuru kapının önüne koyamayacaksınız.
Biliniz ki memur; kendisi için biçtiÄŸiniz bu kefeni, siyasi mevta olduÄŸunuz gün sizlere giydirecek, evlatlarının yarınlarının karartılmasına asla müsaade etmeyecek.
İşte 10 binler burada, hep bir ağızdan haykırıyor, vatanına, devletine, iÅŸ güvencesine, geleceÄŸine sahip çıkıyor.
Kirli emellerinizi, kara ellerinizi memurun, emeklinin, dul ve yetimin üzerinden çekin.
Yerin dibine girsin sizin açılımınız. Kahrolsun, federalizm hayalleriniz. Batsın sizin iÅŸ güvencemizi yok edecek reformlarınız. Aklınızı başınıza alın, güvencemizle oynamayın, huzurumuzu bozmayın, ekmeÄŸimizi daha fazla küçültmeyin!
Her biriniz bizim mesai arkadaşımız, kader ortağımız, can yoldaşımızsınız. Biz bir amaç uÄŸruna bu yollara düÅŸtük, bu çilelere hep birlikte göÄŸüs gerdik.
Sizler bizim gardaşımsınız:
“Yalan, dolan ile garip köylümü
Aldatıp soyana gardaş mı deyim?
Allah´Ä±n emrine isyan edip de
Åžeytan´a uyana gardaÅŸ mı deyim?
Bacısız, gardaşsız kalsam da garip,
Sahtekâra gardaÅŸ olamam varıp,
Camide ön safa karargâh kurup
Kul hakkı yiyene gardaş mı deyim?
Dinime taÅŸ atan dini güdüÄŸe,
Irkıma küfreden iÄŸrenç düdüÄŸe,
Davasız, gayesiz ÅŸu pis hödüÄŸe,
Åžu sözden cayana gardaÅŸ mı deyim?
Olmalı gardaÅŸlık lâle, gül gibi,
Resulü ZiÅŸanla Cebrail gibi
Bizi bize düÅŸman edip el gibi,
Bu hâle koyana gardaÅŸ mı deyim?”
Biz bir tek Hakk’a secde edene, haksızlığa karşı kıyama durana gardaÅŸ deriz.
Biz bir tek size gardaÅŸ deriz.
Biz, ne memura tuzak kuranların, geleceÄŸini çalmaya çalışanların yaÄŸmurlarında ıslanırız; ne Türk’e düÅŸman olanın, teröristle pazarlık yapanın yolunda yürürüz.
Biz Hak yolunda yürür, Hak için konuÅŸur, Hak için haykırırız.
HAKKIMIZ OLAN EK ZAM İÇİN, İNSANCA YAÅžAMAK İÇİN, İŞ GÜVENCEMİZE VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKMAK İÇİN;
BİZ DURMAYACAĞIZ, SİZ DE DURMAYIN!
BİZ BAŞ EĞMEYECEĞİZ, SİZ DE BAŞ EĞMEYİN!
BİZ PES ETMEYECEĞİZ, SİZ DE PES ETMEYİN!
BİZ SUSMAYACAĞIZ, SİZ DE SUSMAYIN!
KONCUK: ALLAH’A TEVEKKÜL EDEN, ZİLLETE BOYUN BÜKMEYEN SİZ KAN VE CAN KARDEÅžLERİMİ BAÄžRIMA BASIYOR, ÖNÜNÜZDE SAYGIYLA EĞİLİYORUM
Kıymetli gönüldaÅŸlarım, biz yenilmeyeceÄŸiz, yenilmeye hakkımız yok. Memleketimizin, milletimizin, evlatlarımızın geleceÄŸi adına yenilmeye hakkımız yok. SavunduÄŸumuz milli ve manevi deÄŸerlerin hala bir anlamı olduÄŸunu bu millete ve dünyaya göstermek adına yenilmeye hakkımız yok. YenilmeyeceÄŸiz, mücadele edeceÄŸiz, sarı sendikalara meydanı bırakmayacağız, söz mü?
Namus lekesi deÄŸil alnımda gördüÄŸünüz,
VurulmuÅŸum, vurulmuÅŸ düÅŸmüÅŸüm güpe gündüz.
Åžakağımdaki kansa, o benim gülüÅŸümdür,
Namert yaÅŸamaktansa, erkekçe ölüÅŸümdür.
Tevekkül Allah'adır zillete katlanılmaz!
Ya hayat ya ölüm! Bunun ötesi olmaz.
Ben ya hayat ya ölüm diyen, Allah’a tevekkül eden, zillete boyun bükmeyen sizleri kan kardeÅŸlerimi , can kardeÅŸlerimi baÄŸrıma basıyor, önünüzde saygıyla eÄŸiliyorum.” diyerek sözlerini noktaladı.
Genel BaÅŸkanımız İsmail Koncuk’un konuÅŸmalarının ardından hep birlikte “ANDIMIZ” okunarak eylemimiz tamamlandı.
Eylemimize MHP Genel BaÅŸkan Yardımcıları, Prof. Dr. Zuhal Topcu, Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, Atilla Kaya, Sadir Durmaz, kurucu Genel BaÅŸkanımız Ali Işıklar, eski Genel BaÅŸkanımız Bircan Akyıldız, İlksan Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Tuncer Yılmaz, çok sayıda davetli ve on binlerce kamu çalışanı ve aileleri de katıldı.