TÜRK HALKI SOSYAL YARDIM FAKİRİ
Avrupa'da sosyal devlet ilkesinin bir yansıması olarak, vatandaşların gelirlerinin dörtte birinden fazlası devletin sosyal yardımlarından elde ediliyor
TÜRK HALKI SOSYAL YARDIM FAKİRİ
Avrupa'da sosyal devlet ilkesinin bir yansıması olarak, vatandaşların gelirlerinin dörtte birinden fazlası devletin sosyal yardımlarından elde ediliyor. Öyle ki; Belçika, vatandaşlarının gelirinin yüzde 26'sını, Almanya 29'unu, Fransa, İtalya, Lüksemburg 27'sini ve İsveç ise yüzde 32'sini sosyal yardım olarak veriyorlar. Sosyal yardımların kullanılabilir gelire oranı Avrupa'da ortalamam yüzde 26. Türkiye'de ise sosyal yardımların toplam kullanılabilir gelir içindeki payı yüzde 17,54.
Buna bağlı olarak Avrupa'da yapılan işten kaynaklanan gelir de kişilerin toplam geliri içinde daha düşük bir paya sahip. Belçika ve İsveç'te yaşayanlar ceplerine giren her 100 Euro'nun 66'sını, Almanya'da 67'sini, Finlandiya'da ise 69'unu yaptıkları işten dolayı kazanıyorlar. Türkiye'de ise kişilerin geliri büyük oranda çalışmaya bağlı ve bu oran yüzde 73,2.
Ayrıca uygulanan yanlış vergi politikaları, yüksek faiz oranları ve yüksek kiralar; Türkiye'de elde edilen gelirin yüzde 9,25'inin faiz, kira gibi diğer kaynaklardan elde edilmesine neden oluyor. Ülkemizde istihdam ve üretim artırıcı yatırım yapılamamasının nedeni de ortaya çıkmış oluyor: vatandaşlarımız tasarruflarını yatırım yapmak yerine faize ve mülke yatırıyor. Oysa Avrupa'da toplam kullanılabilir gelir içinde faiz ve kira gibi özel kaynakların oranı ortalama yüzde 4. Bununla birlikte bu oran Danimarka ve Avusturya'da 3, İrlanda, Hollanda, Portekiz ve İsveç'te ise yüzde 2'ye kadar düşüyor.
Yapılan işten, faiz ve kira geliri gibi özel kaynaklardan elde edilen gelirin yüksekliği, buna rağmen devletin vatandaşlarına yaptığı sosyal yardımların oranının düşüklüğü Türkiye'de gelirin, çalışma ve mal varlığına dayalı olduğu sonucunu ortaya koymakta. Avrupa'da hane halkı kullanılabilir geliri içinde sosyal transferlerin oranının yüksekliği, çalışamayan ve başka özel geliri de bulunmayan kişilerin de belli oranda bir sabit sosyal yardım sistemiyle desteklendiğini göstermekte.
Sosyal devlet ilkesinin gereklerinin uygulanmasıyla artan sosyal yardımlara bağlı olarak Avrupa'da gelir dağılımında belirgin bir adalet ve eşitlik görülürken, Türkiye'de gelir dağılımında ciddi bozukluklar ortaya çıkmaktadır. Avrupa'da en yoksul yüzde 20'lik kesimin toplam gelirden aldığı pay ortalama yüzde 9 iken, Türkiye'de en yoksul yüzde 20'lik kesimin toplam ülke gelirinden aldığı pay yüzde 5,3'te kalmaktadır. Bunun yanında en zengin yüzde 20'lik kesim Avrupa'da toplam gelirden yüzde 38 pay alırken, Türkiye'nin zenginleri toplam gelirin yüzde 50,1'ini alıyorlar. Başka bir deyimle Avrupa'da nüfusunun yüzde 80'i toplam üretimin yüzde 68'ini paylaşırken, Türkiye'de nüfusun yüzde 80'i toplam üretimin yalnızca yüzde 49,9'unu paylaşabiliyor.
Sosyal yardımların azaldığı, işsizliğin en büyük sosyo-ekonomik sorun olduğu Türkiye'de, gelirinin büyük çoğunluğunu işten ya da faiz gelirinden elde eden Türk halkı, eğer ailesinden yüklü bir miras kalmadıysa, aç kalmaya mahkum gibi görünüyor.