Son günlere kamuoyu gündemini yoÄŸunlukla meÅŸgul eden ve halen Sayın BaÅŸbakanın masasında olduÄŸu söylenen yeni DemokratikleÅŸme paketiyle ilgili bilgiler haber bültenlerine yansımaktadır" />
Son günlere kamuoyu gündemini yoÄŸunlukla meÅŸgul eden ve halen Sayın BaÅŸbakanın masasında olduÄŸu söylenen yeni DemokratikleÅŸme paketiyle ilgili bilgiler haber bültenlerine yansımaktadır
Son günlere kamuoyu gündemini yoÄŸunlukla meÅŸgul eden ve halen Sayın BaÅŸbakanın masasında olduÄŸu söylenen yeni DemokratikleÅŸme paketiyle ilgili bilgiler haber bültenlerine yansımaktadır.
Konunun muhatabı olan resmi ağızlardan kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yapılmamakta ve bölük pörçük basına sızdırılan bilgiler doÄŸrultusunda kamuoyu bilgilenmekte ve tartışmalar bunların üzerinden yürütülmektedir.
Sayın BaÅŸbakanın Türkmenistan yolunda gazetecilere yaptığı açıklamalardan da anladığımız üzere, kendisine sunulan paket üzerinde çalışmalarını tamamlamış bulunmakta. BaÅŸbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın demecine göre de büyük ihtimalle Eylül ayı içerisinde TBMM erken açılacak ve paket yasalaÅŸtırılacak.
Basından öÄŸrenebildiÄŸimiz kadarıyla paket içerisinde; etnik dillerde kamu hizmetinin yaygınlaÅŸtırılması, terör örgütünün yönetim kadrosu içerisinde bulunmayan ve ÅŸiddete bulaÅŸmamış olanların terör örgütü üyesi olarak yargılanmamaları, yer isimlerinin iadesi ve kamuda baÅŸörtüsü serbestiyetinin saÄŸlanması gibi hususlar bulunmaktadır.
Ancak bu durum, kamu çalışanları olarak bizleri kaygılandırmaktadır.
Åžöyle ki, toplumda tartışma konusu olan, üzerinde toplumsal mutabakatın saÄŸlanmadığı konular ile kamuda baÅŸörtüsü serbetiyetinin aynı torbaya konulmuÅŸ olmasını doÄŸru bulmuyoruz.
Özellikle sözde Çözüm süreciyle ilintilendirilerek atılan adımların bugüne kadar kamuoyunda yoÄŸun tartışmalara konu olduÄŸu malumdur. Toplumumuzun önemli bir kesimi, Çözüm Süreci adı altında yürütülen çalışmalara tedirginlikle yaklaÅŸmaktadır. Hele ki, bebek katili Öcalan’ın ve bölücü terör örgütünün Kandil’deki yöneticilerinin Hükümete yönelik sürekli tehditkar bir dil kullanmaları ve ikinci aÅŸamayla ilgili 1 Ekim’e kadar süre verdiklerini beyan ederek yasal düzenlemelerin yapılmasını istemeleri Türk toplumunda haklı rahatsızlıklara neden olmaktadır.
Milletimiz, geliÅŸmeleri kaygıyla takip etmekte ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir terör örgütüyle doÄŸrudan ya da dolaylı bir ÅŸekilde muhatap olarak yasal düzenlemeler yapmasını kabullenememektedir.
Ä°ÅŸte böylesine tartışmalı ve toplumumuzda kabul görmeyen bir paketin içerisine, kamu çalışanlarının yıllardır yaÅŸadığı ve çözümünde çok geç kalınmış olan baÅŸörtüsü meselesinin dahil edilmesi doÄŸru deÄŸildir. BaÅŸörtülü çalışmak isteyen bayan kamu çalışanlarının bu en haklı taleplerini, toplumda tartışmalı olan ve kutuplaÅŸmalara neden olabilecek bir paketin içerisinde dahil etmek, siyasi ahlak açısından da kabul edilir deÄŸildir.
Ülkemizin de kabul ettiÄŸi Ä°nsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 18 inci maddesi “Her ÅŸahsın, fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat deÄŸiÅŸtirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öÄŸretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.” demektedir. Yine Anayasamızın 24 üncü maddesi de “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak ÅŸartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz…” hükmünü getirmektedir.
Bu baÄŸlamda deÄŸerlendirildiÄŸinde, baÅŸörtüsü, bir dini inanç hürriyeti ve ibadet unsurudur. Yani baÅŸörtüsü, ne birilerinin iddia ettiÄŸi gibi belli bir ideolojinin simgesi ne de birilerinin sandığı gibi rejim düÅŸmanlarının bir mevzisidir. Zaten bu akl-ı selim noktasında toplumsal bir mutabakat da saÄŸlanmış durumdadır. Yani bugünün Türkiye’sinde artık aklı başında hiçkimse kamu çalışanlarının baÅŸörtüsüyle uÄŸraÅŸmamakta, bu anlamda tutum sergileyenler de hem toplumda hem de kamu çalışanları nezdinde kabul görmemektedir.
Türkiye Kamu-Sen olarak; baÅŸörtüsünün bir siyasi sömürü aracı olarak kullanılmamasını, baÅŸörtüsünün yanında ya da karşısında gibi görünerek ideolojik politikalara meydan verilmemesini ve bir ibadet unsuru olan baÅŸörtüsü üzerinden toplumun kutuplaÅŸtırılmaması gerektiÄŸini yıllardır savunmaktayız.
Nitekim, kamuda yaÅŸanan bu probleme mesnet teÅŸkil eden, Kamu Kurum ve KuruluÅŸlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’in de Bakanlar Kurulu tarafından deÄŸiÅŸtirilmesi gerektiÄŸi çaÄŸrısında bulunmaktayız. Ancak, üç dönemdir tek başına iktidar olan AKP Hükümeti bugüne kadar bir adım atmamış; tam aksine gelinen noktada baÅŸörtüsünü demokratikleÅŸme paketi diye adlandırdığı ve toplumda büyük tartışmalara neden olacak paketin anahtarı olarak düzenlemeye dahil etmeye çalışmaktadır.
Buradan Hükümete tekrar çaÄŸrıda bulunuyoruz: BaÅŸörtüsü serbestiyetini, ÅŸu an Sayın BaÅŸbakanın önünde bulunan ve basına sızdırıldığı kadarıyla toplumun genelinde kabul görmeyecek ve tartışmalara neden olacak hususları ihtiva eden demokratikleÅŸme paketine dahil etmeyin. Madem ileri demokrasiye inanıyorsunuz, madem pakete dahil ettiÄŸiniz hususların demokrasimiz için hayırlı olduÄŸuna inanıyorsunuz; o halde, bunların üzerini baÅŸörtüsü ile örtmeyin. Getirin aleni bir ÅŸekilde bağımsız olarak tartışılsın. BaÅŸörtüsünü, ayrı ve müstakil bir ÅŸekilde yasa tasarısı haline getirin. Kamuda baÅŸörtülü çalışabilmenin önünü açacak teklifi getirin TBMM’ye görelim kim samimi kim riyakar. Türkiyemizi artık bu ilkel tartışmadan kurtarın. BaÅŸörtüsü üzerinden toplumumuzun kamplara ayrıştırılmasını, bu ucube yasaktan dolayı önemli bir kadın iÅŸ gücü potansiyelinin çalışma hayatının dışında kalmasını ve ortak bir inanç deÄŸeri üzerinden siyasi nemalanma çirkinliÄŸini sonlandırın.
Aksi halde, baÅŸörtüsünü siyasi projelerine alet edenleri hem milletimiz hem de kamu çalışanları hayırla yad etmeyeceÄŸi bilinmelidir.
Saygılarımla.