Bölge İstiÅŸare Toplantıları çerçevesinde Gaziantep, Åžanlıurfa ve Adana’da üyelerimizle ve kamu çalışanlarıyla bir araya gelen Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk çalışma hayatından yeni Anayasa’ya, İmralı sürecinden baÅŸörtüsü meselesine kadar birçok konuda deÄŸerlendirmelerde bulundu
Bölge İstiÅŸare Toplantıları çerçevesinde Gaziantep, Åžanlıurfa ve Adana’da üyelerimizle ve kamu çalışanlarıyla bir araya gelen Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk çalışma hayatından yeni Anayasa’ya, İmralı sürecinden baÅŸörtüsü meselesine kadar birçok konuda deÄŸerlendirmelerde bulundu.
Sözlerine Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Åžehitlerine yazdığı o muhteÅŸem ÅŸiirle baÅŸlayan Genel BaÅŸkanımız İsmail Koncuk son günlerde yapılan İmralı görüÅŸmelerine sert tepki gösterdi.
“BU BARIÅž SÜRECİ DEĞİL İHANET SÜRECİDİR”
“Åžüheda gölgesi bir baksana daÄŸlar, taÅŸlar
O Rüku olmasa dünyada eÄŸilmez baÅŸlar
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,
Bir hilal uÄŸruna yarab ne güneÅŸler batıyor
Ey bu topraklar için topraÄŸa düÅŸmüÅŸ asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı deÄŸer
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi
Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın
Ey ÅŸehit oÄŸlu ÅŸehit, isteme benden makber
Bak sana aguÅŸunu açmış duruyor Peygamber”
Çanakkale savaşının 98. yıldönümü, tüm ÅŸehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. 57. Alayın tüm ÅŸehitlerini anıyorum, Yarbay Hüseyin Avni’yi rahmetle minnetle anıyorum, Seyit Onbaşıyı rahmetle anıyorum, Yahya ÇavuÅŸu rahmetle minnetle anıyorum, Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle minnetle anıyorum. Millet olarak ÅŸehitlerimizi asla unutmayacağız, gazilerimize her zaman saygı ile davranacağız. Onları saygı ile yad edeceÄŸiz. Çanakkale savaÅŸları gerçekten bu milletin Anadolu’yu vatan yapması için son derece önemli bir dönemeçti, bu dönemeçte biz birilerinin elini kolunu sallaya sallaya geçmesine izin vermedik, onlara müsaade etmedik. Atatürk’ün ifadesiyle geldikleri gibi gittiler. Tabii o günleri hatırlayınca o günlerden bugünlere bakarak bir deÄŸerlendirme de yapmak gerekiyor. Bugün hangi noktadayız, ÅŸehitlerimize ne kadar deÄŸer verdiÄŸimizi doÄŸrusu ben merak ediyorum. Sadece millet olarak deÄŸil, bu ülkeyi yöneten insanların ÅŸehitlerimize hak ettiÄŸi deÄŸeri verdiÄŸini ben düÅŸünmüyorum deÄŸerli arkadaÅŸlarım. EÄŸer böyle olsaydı 10 bin Mehmedimizi, 35 bin insanımızı katleden bu canilerle masaya oturulmaz, o bebek katili umut haline getirilmezdi bu ülkede. Bu bir utanç tablosudur.Ben bu sürece elbette barış süreci demiyorum. Bu barış süreci deÄŸil, ihanet sürecidir, bu süreci milletimiz adına nefretle ve ÅŸiddetle kınıyor ve reddediyorum.” dedi.
“MİLLETİMİZİN GÖNÜL GÖZÜ AÇILSIN, OYNANAN OYUNLARI FARKETSİN”
Türkiye’nin içine düÅŸürüldüÄŸü süreci kınayan Genel BaÅŸkanımız, “akan kanın durmasının yolu bu deÄŸildir” dedi.Koncuk, “ Aklı selim hiçbir insanın kabul edebileceÄŸi bir süreç deÄŸil. AkÅŸam bir Tv programında bölücü örgütün siyasi teÅŸekkülünün bir elemanının konuÅŸmasını dinledim, o kiralık hem kalemleri kiralık, hem gönülleri kiralık gazetecilerin saygıyla bu bölücü siyasi partinin temsilcisine sordukları soruları gördüm, yüreÄŸim kanadı. Türkiye’nin geleceÄŸiyle ilgili projeksiyonlar ortaya koyuyor, bizim milletimizin geleceÄŸiyle ilgili akıl veriyor, fikir veriyor. DüÅŸündüm ne günlere kaldık yarabbi, Allah bu utançtan herkesi kurtarsın. Gerçekten bir utançtır, bakın bırakınız 5 bin yıllık tarihi olan bir milleti bir aÅŸiret devleti bile kendi devletini kıytırık bir terör örgütü karşısında bu kadar rezil bir duruma düÅŸürmez. Onun için bir kez daha bu süreci ve bu sürecin mimarlarını kınıyorum ve Allah milletimize feraset versin diye dua ediyorum. Milletimizin gönül gözü açılsın, Türkiye’de hangi oyunların oynanmaya çalışıldığını fark etsin idrak etsin. Bakın çokta güzel bir slogan bulmuÅŸlar diyorlar ki, Akan kan dursun, Anaların gözyaşı dinsin gibi çok güzel sloganlar buluyorlar. Geçenlerde 8 Kamu görevlisini Terör örgütü serbest bıraktı, onların yüreÄŸi yanan analarını babalarını konuÅŸturuyorlar. 11 aydır evladını bekleyen anne ne diyecek baba ne diyecek elbette bunları ifade edecek. Bir annenin çocuÄŸunu kavuÅŸtuÄŸu anda ki duygularıyla biz milletin geleceÄŸini ÅŸe-endiremeyiz. Elbette sevinecekler, hepimiz sevindik yüreÄŸimiz kabardı. Bu ayrı bir hadise ayrı bir olaydır ama Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kamu görevlilerini 11 aydır bir terör örgütünün elinde tutulu kalmasını bu ülkeyi yönetenlerin bir Kaymakamımızı bile koruyamamasını nasıl izah edeceÄŸiz. Bu utanç kimindir bunu sorgulamamız lazım. Maalesef bu gözlerimizin önünden kaçırılıyor, akan kan aksın diyecek aklı başında bir insan var mı? Ancak akan kanın durmasının bu deÄŸildir.
“ALDIÄžINIZ OYLAR SİZE İHANET HAKKI VERMEZ”
Hiç kimsenin meydanı boÅŸ sanmaması gerektiÄŸine vurgu yapan Koncuk, “bu millet gerektiÄŸinde vereceÄŸi tepkiyi bilir” dedi. Koncuk, “DeÄŸerli arkadaÅŸlarım bu millet Orta Asya’dan çıkıp bu coÄŸrafya’yı vatan yapana kadar milyonlarca ÅŸehit verdi. 780 bin km’lik bu toprağın her bir tarafını kanımızla suladık biz. Sadece Çanakkale’de 253 bin memleket evladı can verdi. Sakarya’da , Dumlupınar’da, 1. ve 2. İnönü’de bu coÄŸrafya’yı vatan olarak elimizde tutmak için binlerce ÅŸehit verdik. Peki akan kan dursun diye biz terör örgütüne teslim mi olacağız? Terör örgütünün vicdanına mı bu milletin evlatlarını havale edeceÄŸiz. Bu ülkenin güvenliÄŸini terör örgütünün sözde yöneticilerine mi havale edeceÄŸiz? Böyle bir anlayış olur mu? Buradan Sayın BaÅŸbakan’a soruyorum, eÄŸer bugün ortaya konulan bir çözüm ise, 11 yıl önce bu çözümü neden ortaya koymadın? 12 yıldır neden beklediniz? Bu bir çözüm deÄŸil, siyasi bir tezgahtır. Önümüzdeki yerel ve genel seçimlerin, Anayasa referandumunun rahat bir ortamda yapılmasının tezgahı oluÅŸturuluyor bu ülkede. Bu terörün çözümü olabilir mi? Buna çözüm diye inananlar gözleri kör, vicdanları da kör insanlardır. Peki biz neden Çanakkale’de 253 bin ÅŸehit verdik? O zaman ki ecdadımız, idarecilerimiz ÅŸöyle düÅŸünemez miydi, binlerce memleket evladını niye Çanakkale’ye gömelim, bırakalım İngilizler gelsin İstanbul’a ellerini kollarını sallayarak gelsinler bu vatan geniÅŸ İngiliz’e de yeter, Fransız’a da yeter, İtalyan’a da yeter, Yunan’a da yeter diyebilirlerdi. KurtuluÅŸ savaşını da yapmaya gerek kalmadan onlarla kol kola Gaziantep’te Gaziantepliler Fransızlarla yaÅŸar giderdi. Åžahin Bey’in, Sütçü İmam’ın mücadelesine ne gerek vardı. Akan kan dursun ne demektir? Milletimizin namusu için, ÅŸerefi için bu milletin bu coÄŸrafya’da ebedi olarak güven içerisinde, emniyet içerisinde, bağımsız olarak yaÅŸaması için kan akması gerekiyorsa kan akacaktır. Hiç kimse bu ülkede meydan boÅŸ sanmasın. Bu milletin genleri gerektiÄŸinde gerekli tepkiyi ortaya koyacak özelliklere sahiptir. Bir milletin geleceÄŸine iliÅŸkin kararlar verilirken sizin aldığınız oylar size ihanet etme hakkını vermez. O oylar televizyonlardaki kiralık beyinlerinizle bu insanlara çeÅŸitli senaryolar çizerek milletimizi kandırma hakkını size vermez. Hangi siyasi partiye oy verirseniz verin, ideolojiniz ne olursa olsun hedefimiz, yavrularımızın yarın bu coÄŸrafya’da huzur ve emniyet içerisinde yaÅŸamasıdır. EÄŸer bizde biraz idrak biraz namus ve ÅŸeref kalmışsa Çanakkale’de KurtuluÅŸ savaşı’nda ÅŸehit olan ecdadımızın boÅŸuna ÅŸehit olmadığını, GüneydoÄŸu’da Türkiye’nin çeÅŸitli bölgelerinde terör saldırılarında ÅŸehit olan evlatlarımızın boÅŸuna can vermediÄŸini göstermemiz lazım.” dedi.
“BİZ EYLEM KIRICI BİR SENDİKA DEĞİLİZ”
Son günlerde baÅŸörtüsü konusunun yeniden gündeme getirilerek istismar edilmeye çalışıldığını belirten Genel BaÅŸkanımız İsmail Koncuk, “Biz hiçbir zaman eylem kırıcı bir sendika olmadık” dedi. Koncuk, “ Åžimdi BaÅŸörtüsü eylemleri baÅŸlatacaklarmış, baÅŸlatsınlar. Åžunu ifade edeyim biz hiçbir zaman eylem kırıcı bir sendika olmadık. Buradan ÅŸunu ifade ediyorum tüm üyelerimize, baÅŸörtünüzle iÅŸyerlerinize, okullarınıza gidebilirsiniz. Hukuken başınıza ne gelirse gelsin biz sendika olarak tüm imkanlarımızı sizler için kullanırız bundan ÅŸüpheniz olmasın. Biz eylem kırıcı deÄŸiliz. Bunlar öyle bir havaya girdiler ki, Allah bizi uzak tutsun sanki dinin sahibi bunlar, yüce dinimiz bunlara babasından miras kaldı, bizde bir yerlerden geldik babamız, atamız, dedemiz Müslüman deÄŸildi tek Müslüman sanki bunlarmış. Bunların sendikacılığı tatlı su sendikacılığı, bunu biliyoruz ama biz tabii kimsenin Müslümanlığına dil uzatamayız. Artık bunlar raydan çıkmaya baÅŸladılar, kendilerinden olmayanları Müslüman görmeyen bir anlayış insanı dinden çıkaran bir anlayıştır. Bu din Allahın bütün insanlığa indirdiÄŸi bir dindir. Biz 28 Åžubat sürecinde imam hatiplerin orta kısmının kapatılmasının yanlış olduÄŸunu ifade ettik. İmam hatiplerin orta kısmının kapatılmasıyla Türkiye’de bütün mesleki ve teknik eÄŸitim mahvedildi. O zaman çıktık ve dedik ki, yapmayın bu bir ihanettir. Temel eÄŸitim 8 yıl olsun ama kesintili olsun dedik. O dönem vatandaÅŸlarımızın göÄŸsüne Türkiye’nin her yerinde kesintisiz demokrasi istiyoruz kokartları taktık. Bunlar o zaman gıklarını çıkaramıyorlardı, burunlarını çıkaramıyorlardı evlerinden. Åžimdi bunlar bunlar Müslüman olacak biz dinsiz olacağız, bunlar darbe karşıtı olacak bir darbeci olacağız, böyle bir ÅŸey var mı?” dedi.
“BAÅžÖRTÜSÜNÜN ANAYASA İLE UZAKTAN YAKINDAN İLGİSİ YOKTUR”
BaÅŸörtüsü meselesinin Anayasa’nın içine sokulmak istenmesine de tepki gösteren Genel BaÅŸkan Koncuk, “yönetmeliÄŸi deÄŸiÅŸtirin desteklemezsek yen namerdiz.” dedi. Koncuk, “ Bu konu Anayasa ile çözülecek diyorlar. Fatma Åžahin, Egemen Bağış, Mustafa Åžentop gibi isimler baÅŸörtüsü sorununun Anayasa ile çözüleceÄŸini ifade etti. BaÅŸörtüsü meselesinin anayasa ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Anayasa’nın hiçbir maddesinde baÅŸörtüsünü yasaklayan, bıyığın ÅŸeklini belirleyen, sakalımızın ÅŸeklini belirten bir madde olmadığı gibi, çaÄŸrıştıran, ima eden bir madde de yoktur. Problem Anayasa’da deÄŸil, o zaman neden Anayasa’yı deÄŸiÅŸtireceksin sen. Türkiye Kamu-Sen olarak biz yönetmeliÄŸi deÄŸiÅŸtirin baÅŸörtüsü problemini bu ülkede bitirin desteklemezsek namerdiz diyoruz ama ısrarla yönetmeliÄŸi deÄŸiÅŸtirmiyorlar. Sendikamsı bir yapıya da talimat vermiÅŸler, siz yavaÅŸ yavaÅŸ eylemlerinize baÅŸlayın, toplumu hazırlayın neye? Anayasa referandumuna. Yarın Anayasa referandumuna gideceÄŸiz, Maddeler önümüze gelecek, bizim camiamızın baÅŸörtüsüne olan bakışı zaten bellidir. Åžimdi evet desek baÅŸörtüsü yasağı ortadan kalkacak ama evet deyince az önce söylediÄŸim gibi devlet memurluÄŸu kavramının ortadan kalkmasına evet diyeceÄŸiz, baÅŸkanlık sistemine ve Türklük tanımının kaldırılmasına da evet diyeceÄŸiz. Åžimdi ne yapalım, serden mi geçelim yardan mı geçelim?” dedi.
“BU ÜLKEDE DİN İSTİSMARI ARTIK BİTMELİ”
28 Åžubat sürecinin ardından Türkiye’de din istismarının doruk noktaya ulaÅŸtığını belirten Genel BaÅŸkanımız, “Bu milletle yürüyecek, bu milletin deÄŸerlerine saygı göstereceksiniz. istismarcılara bırakmayacaksınız, bizler bırakmayacağız.” dedi. Koncuk, “12 Eylül darbesi bizim üzerimizden silindir gibi geçti ama bizi ezemedi, bitiremedi. Bizi kimse bitiremez bunların aÄŸababalarının da bizi bitirmeye gücü yetmez. 12 Eylül bu tosuncukları büyüttü palazlandırdı. Bugünkü bu tosuncuklar tosun olmalarını 12 Eylül darbecilerine 28 Åžubat darbecilerine borçludurlar. 28 Åžubat’ta imam hatiplerin orta kısımlarının kapatılması bu ülkede din istismarını bitirdi mi? Hayır din istismarı tarihimizde en yüksek seviyeye çıktı. İmam hatiplerin orta kısmını kapattılar, ne oldu, din eÄŸitimi merdiven altına indi. Öyle bir din eÄŸitimi verildi ki, İslam anlayışıyla alakası olmayan bir din eÄŸitimi verildi. Öyle bir nesil türetildi ki, Atatürk’e düÅŸman olmayı İslam’ın 6. ÅŸartı sayan bir nesil türedi. Ben vatanseverim, ben milliyetçiyim dediÄŸinizde yahu bu İslam dışıdır diye inanan bir nesil türedi. İşte adam akıllı bir din eÄŸitimi verilmezse, Hz. Peygamberimizin kiÅŸi vatanını milletini sevmekle suçlanamaz ifadesini yeni nesile anlatmazsanız, Hz. Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicret ederken Mekke’ye bakan tepeye çıkarak “sana döneceÄŸim Mekke” sözlerindeki vatan aÅŸkını genç nesillere anlatmazsanız vatanseverliÄŸi milliyetçiliÄŸi İslam dışı sayan bir nesil ortaya çıkar. Siyasi görüÅŸünüz ne olursa olsun, Türkiye’de din istismarının bitmesini istiyorsanız, saÄŸlam bir din eÄŸitimini genç nesillere vermek zorundayız. Siz yapmazsanız baÅŸkaları baÅŸka türlü yapar. İslam güzel ahlaktır diyor Peygamberimiz ama bazılarının güzel ahlakın yanından geçtiklerinden ÅŸüpheliyim ben. Güzel ahlak nedir, insanlara hak ettiÄŸi ÅŸekilde davranmaktır, hak ettiÄŸini vermektir, adil davranmaktır. Bunlar güzel ahlakın neresinde? Artık Türkiye’de din istismarının siyaseten önüne geçilmesi lazım. Aksi takdirde beceriksiz ve din istismarcısı siyasi partilerden bu ülkeyi kurtarmanız mümkün olmayacaktır. Bu milletle yürüyecek, bu milletin deÄŸerlerine saygı göstereceksiniz. Milletin deÄŸerlerini baÅŸ tacı yapacaksınız, istismarcılara bırakmayacaksınız, biz bırakmayacağız. İşte bu milliyetçiliktir, bu vatanseverliktir, bu Atatürkçülüktür.” dedi.
“ADI SENDİKACI OLANLARIN O MASADA OTURMASI ABESLE İŞTİGALDİR”
Tüm kamu çalışanlarının artık bir tercih yapma noktasında olduÄŸunu belirten Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk, Hiçbir mücadele ortaya koymayan, yüreÄŸi olmayan , mücadele cesareti olmayanların kamu çalışanlarının haklarını savunamayacağını kaydetti. Koncuk, “Biz Türkiye’nin en dinamik sendikasıyız, en müdrik sendikasıyız. Ülke mi savunulacak, milli bir yaramı deÅŸiliyor orada Türkiye Kamu-Sen’in sesi vardır. Kamu çalışanlarının haklarımı gasp ediliyor, orada mutlaka Türkiye Kamu-Sen’in eli, sesi ve yüreÄŸi vardır. O nedenle Türkiye Kamu-Sen’e tüm kamu çalışanları kendi gelecekleri adına kendi evlatlarının gelecekleri adına sahip çıkmalıdır. Ben buradan bütün teÅŸkilat yöneticilerimizden istirham ediyorum, elbette tüm ÅŸube baÅŸkanlarımız, il temsilcilerimiz, Genel BaÅŸkanlarımız ve Genel merkez yöneticilerimiz elinden gelen gayreti göstermektedirler ama geldiÄŸimiz noktada hiçte hak etmeyen bir konfederasyon yetkili durumda. Hiçbir mücadele ortaya koymayan, yüreÄŸi olmayan , mücadele cesareti olmayan, adına sendika bile demeye imtina ettiÄŸim bu sendika 650 bin üyeye ulaÅŸmış. Bu konfederasyon Türkiye’de yetkili ise burada İsmail Koncuk olarak benim payıma da düÅŸen bir ÅŸeyler olmalı diÄŸer arkadaÅŸlarımın da payına düÅŸen bir ÅŸeyler olmalı. Necip Fazıl’ın “Reis bey” adlı romanında suçlu benim yaftasını toplumda herkes boynuna asmadıkça toplum düzelmez diyor. Bu ülkede adı sendika bile olmayan bir yapı 650 bin üye buluyorsa biz kamu çalışanlarına söylenmesi gereken ÅŸeyleri söyleyemiyoruz demektir, anlatamıyoruz demektir. İzah edeceÄŸiz, anlatacağız, ikna edeceÄŸiz. Ben gayretli çalışmayla ikna edilemeyecek bir tek insan olduÄŸunu düÅŸünmüyorum. Baskı var diyorlar. KimmiÅŸ baskı yapan örneÄŸin Hastane BaÅŸhekimi. Diyorlar ki, beni aldı ameliyathaneden baÅŸka yere verdi. Döner sermayeden aldığım 150 Tl. düÅŸtü. Bırak düÅŸsün sen dimdik dur, yarın oraya koyduÄŸu adamda dimdik durursa BaÅŸhekim oraya kimi koyacak. İlçe Milli EÄŸitim Müdür ÅŸunu yapıyormuÅŸ, bırakın yapsın. bir tek insanın iradesi binlerce insanın iradesi karşısında hiçbir ÅŸeydir. O hastanenin çalışanları ebesi, hemÅŸiresi, doktoru, o ilçenin öÄŸretmenleri, o postanenin çalışanları postacısı dik durursa o amir onların istedikleri bir yönetim tarzını ortaya koymak zorundadır. Bu İnsanları, maalesef, bizim korkularımız büyütüyor. İşte bu noktada Türkiye Kamu-Sen’in yöneticilerine büyük görevler düÅŸtüÄŸüne inanıyorum. İnsanlara anlatacağız, oturarak çanta sendikacılığı yapmayacağız. İl temsilcim, ÅŸube baÅŸkanım oda oda gezecek, oturup sendikacılığın teslim olmak olmadığını, doÄŸruları söylemek olduÄŸunu Mehmet Akif’in ifadesiyle sendikacılığın Hakkı tutup kaldırmak olduÄŸunu benim yöneticim çalışanlara bir bir anlatacak. O zaman bu sendika olmayan yapı üye bulamaz bu ülkede. EÄŸer biz kamu çalışanları olarak birtakım makamların gelip geçici olduÄŸunun farkına varmadan o makamları elde etmek için taviz verirsek, bunların deÄŸirmenine su taşırsak elbette bu yapılar Türkiye’de güçlenir. Bu yapıların güçlenmesi neleri beraberinde getirir? Bu yapıların güçlenmesi kamu çalışanlarının zayıflaması demektir. Haklarımızın geriye gitmesi demektir. Kamu çalışanlarının Cumhuriyet tarihi boyunca elde ettikleri kazanımları bir bir kaybetmesi demektir. O nedenle bunların güçlenmesi ve kamu çalışanlarını temsilen masaya oturması abesle iÅŸtigaldir.” dedi.
“AKP DEVLET MEMURLUÄžUNU ORTADAN KALDIRMAK İSTİYOR”
Çalışma hayatına yönelik tehditleri de deÄŸerlendiren Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk, AKP iktidarı tarafından devlet memurlarının iÅŸ güvencesinin ellerinden alınmaya çalışıldığını söyledi. Koncuk, “ Çalışma hayatına ÅŸöyle bir bakalım, nasıl bir çalışma hayatı bekliyor bizi. Bizi, çocuklarımızı, evlatlarımızı nasıl bir çalışma hayatı bekliyor. Akp’li ve-er alenen 10 gün önce Anayasa uzlaÅŸma komisyonu’na teklif verdiler. Anayasa’nın 128. maddesinin deÄŸiÅŸtirilmesi teklifi, neydi teklif, teklif ÅŸu; “Devletin iÅŸleri çalışanlar eliyle görülür” ÅŸeklinde deÄŸiÅŸtirilmesini Anayasa’nın 128. maddesinin deÄŸiÅŸtirilmesini teklif ettiler. 128. maddenin ÅŸu anda ki ÅŸekli; “Devletin asli ve sürekli iÅŸleri devlet memurları ve kamu görevlileri eliyle yürütülür” bu madde devlet memurluÄŸu kavramını Anayasal olarak tanımlayan bir madde. Bu madde bu ÅŸekliyle Anayasa’da olduÄŸu müddetçe devlet memurunun iÅŸ güvencesini kimse elinden alamaz ama bu madde Akp’li ve-erin teklif ettiÄŸi gibi “Devletin iÅŸleri çalışanlar eliyle görülür” devlet memur deÄŸil de çalışanlar eliyle görülür ÅŸekline dönüÅŸtürülürse o zaman Devlet memurluÄŸu tamamen ortadan kalkmış olur. Devlet memurluÄŸunun Anayasal dayanağı ortadan kalkıyor. Tabii buna baÄŸlı olarak 657 sayılı devlet memurları kanunu da deÄŸiÅŸecektir. Zaman zaman Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in 657 sayılı kanun köhne bir kanundur dediÄŸini de görüyorsunuz. Bir kanunun 1850 yılında 1965 yılında yapılması o kanunun köhne olduÄŸu anlamına gelmez. Köhne olmak kafayla, zihniyetle ilgili bir ÅŸeydir. O nedenle kanunların da köhne olması zamanla ilgili deÄŸil, muhteviyatı ile ilgilidir. Kaldı ki 1965 yılından beridir 657 sayılı devlet memurları kanununda defalarca deÄŸiÅŸiklik olmuÅŸtur. Peki burada dertleri ne, dertleri iÅŸ güvencesiz bir çalışan modeli ortaya koymak. Kanuna köhne diyerek o kanunu ortadan kaldıracaklar ve yerine iÅŸ güvencesiz bir çalışan modeli koyacaklar. Bakın burası çok önemli, baÅŸka ÅŸeylerle bunları besliyorlar. Diyorlar ki Türkiye’de Devlet memuru sayısı fazla, geçtiÄŸimiz günlerde Abant’ta yapılan çalıştayda da ifade ettim bu yalanı kim söylüyor dedim. Neye göre, kime göre fazla? Biz Türkiye Kamu-Sen olarak bir çalışma yaptık Finlandiya’da 9 vatandaÅŸa bir memur düÅŸüyor, ABD’de 13 vatandaÅŸa bir devlet memuru düÅŸüyor, Fransa’da 12 vatandaÅŸa bir memur düÅŸüyor, Türkiye’de 29 vatandaÅŸa bir devlet memuru düÅŸüyor. Mesela Åžanlıurfa’da 48 vatandaÅŸa bir memur düÅŸüyor, Mardin’de Adana’da 35 vatandaÅŸa, İstanbul’da 46 vatandaÅŸa bir memur düÅŸüyor. Demek ki Türkiye’de Finlandiya ölçeÄŸini esas alırsak devlet memurlarının vatandaÅŸa hizmet edebilmesi için 7 - 8 milyon memura ihtiyaç vardır bugün. Åžu anda 2.5 milyon memur var demek ki 2 - 3 katı daha memura ihtiyaç var. Ancak biri çıkıyor devlet memuru sayısı fazla diyor vatandaÅŸ buna inanıyor mu, inanıyor. Arkadan Maliye Bakanı çıkıp devlet memurlarına 4+4 verdik bütçe dengeleri alt üst oldu diyor. Bunu duyan vatandaÅŸ devletin bütün imkanları devlet memurlarına veriliyor diyor. Tabii vatandaÅŸ bir de iÅŸ güvencesi var oh diyor ama devlet memurunun iÅŸ güvencesi sınırsız bir güvence deÄŸildir. Hangi hallerde iÅŸten çıkarılacağı çok açıktır 657’de ama öyle anlatılıyor ki, devlet memuru ne yaparsa yapsın asla iÅŸten çıkarılamaz gibi bir hava yaratılıyor. Bunlar Türkiye’de devlet memurları ile ilgili olumsuz bir gündem oluÅŸturma gayretleridir. Memur fazla, maaÅŸları fazla, iÅŸ güvencesi var gibi açıklamalar. Halbuki, 1996’da devlet memuruna verilen milli gelirden pay yüzde 8.83 bugün 5.6’ya düÅŸmüÅŸ ama memur sayısı 1 milyon 900 binden 2 milyon 500 bine çıkmış, buna raÄŸmen milli gelirden payımız düÅŸmüÅŸ, yılda birkaç bin memur iÅŸten çıkarılıyor, bunlar hiç söylenmiyor. İşte bu gerekçelerle topluma da bunlar anlatılarak Anayasa’nın 128.maddesi deÄŸiÅŸtirilecek ve önümüze konulacak referandumda.” dedi.
“BAÅžKANLIK SİSTEMİ DİKTATÖRLÜÄžE GEÇİŞ DEMEKTİR”
Yeni Anayasa çalışmaları çerçevesinde bazı hazırlıkların yapıldığına dikkat çeken Genel BaÅŸkanımız İsmail Koncuk, özellikle baÅŸkanlık sisteminin Türkiye’yi diktatörlüÄŸe götürecek bir sistem olacağını belirtti. Koncuk, “ BaÅŸka neler konulacak referandumda Anayasa uzlaÅŸma komisyonunun bir uzlaÅŸma saÄŸlayamayacağı belli oldu. Anayasa’nın 66. maddesi yani Türklük tanımı deÄŸiÅŸtirilmek isteniyor. Ne diyor 66. madde “Türk devletine vatandaÅŸlık bağıyla baÄŸlı olan herkes Türk’tür” bu anayasal bir tanımdır. Yani etnik kökeni ne olursa olsun vatandaÅŸlık bağıyla baÄŸlı olan herkes Türk’tür. Bunu bile hazmedemiyorlar çünkü terör örgütüne verilen sözler var. BaÅŸka ne deÄŸiÅŸecek, BaÅŸkanlık sistemi geliyor. BaÅŸkanlık sisteminin gelmesi beraberinde eyalet sisteminin gelmesi anlamını taşıyor mu, taşıyor. Çünkü BaÅŸkanlık sistemi eyalet sistemini öngören bir sistemdir. Çünkü baÅŸkanlık sistemi sadece ABD’de baÅŸarıyla uygulanan bir sistemdir. Bunun dışında uygulanan tüm ülkelerde yönetim istisnasız diktatörlüÄŸe kaymıştır. Türkiye’de uygulandığı takdirde yönetimin diktatörlüÄŸe kayacağı açıktır. Bakın Türkiye’de kuvvetler ayrılığı ilkesinden bile rahatsızlık duyulduÄŸunu hepimiz görüyoruz. Her ne kadar yargıyı ele geçirseler de yüzde 100 hakim olamamanın rahatsızlığı var. Yasama ellerinde, yürütme ellerinde yargı da büyük bir oranda yürütmenin elinde. EÄŸer bir ülkede kuvvetler ayrılığı ilkesinden bir rahatsızlık varsa o ülkede diktatörlüÄŸe bir gidiÅŸ var demektir. Birde bunu baÅŸkanlık sistemiyle desteklerseniz bunun alenen bir diktatörlük olacağı kesindir. “ dedi.
“GENEL BAÅžKAN DR. ERSİN ASLAN’ UNUTMADI”
14 Mart Tıp bayramında GeçtiÄŸimiz yıl hastanede uÄŸradığı saldırı sonucu hayatını kaybeden Dr. Ersin Aslan’ı da unutmayan Genel BaÅŸkanımız Türk SaÄŸlık-Sen tarafından yılın doktoru seçilen Aslan’ı bir kez daha rahmetle andı. Koncuk, “14 Mart Tıp bayramını geride bıraktık. Ben Gaziantep’te yaÅŸamını yitiren Doktorumuz Ersin Aslan’ın ailesine tekrar baÅŸsaÄŸlığı diliyorum, mesai arkadaÅŸlarına ve saÄŸlık çalışanlarına baÅŸsaÄŸlığı diliyorum. SaÄŸlık çalışanları bu ülkeye bizlere hizmet eden insanlar, herkes onların bu çalışmalarını takdir etmeli. Maalesef bu üzücü olayları saÄŸlık ocaklarında, hastanelerde sık sık yaÅŸar olduk. Türk SaÄŸlık-Sen yılın doktoru olarak Rahmetli Ersin Aslan’ı seçmiÅŸ bende hem Türk SaÄŸlık-Sen Genel BaÅŸkanı ve yöneticilerini bu ÅŸuurlu davranışlarından dolayı kutluyorum. Ersin Aslan gibi isimleri saÄŸlık çalışanları asla unutmamalıdır ve bu ülkeyi yönetenlerde unutmamalıdır. GeçtiÄŸimiz aylarda İzmir’de Sevilay öÄŸretmen yine böyle bir olay sonrasında hayatını kaybetti. Ben de cenazesine katıldım. Ne yazık ki bu olayları kamu çalışanları yaşıyor. Terör olaylarında 158 öÄŸretmenimiz yaÅŸamını yitirdi, imamlarımız terör olaylarında ÅŸehit edildi. Kamu görevlileri hangi hizmet kolunda olursa olsun bu tip ÅŸiddet olaylarına maruz kalıyorlar. Ben millete hizmet ederken ÅŸehit edilen bütün kamu görevlilerini bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyorum, Allah mekanlarını cennet etsin.” Dedi.
DoÄŸru duvarın asla yıkılmayacağını ifade eden Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk Türkiye Kamu-Sen’in doÄŸru bir duvar olduÄŸunu ve sapasaÄŸlam ayakta olduÄŸunu belirtti. Koncuk, İstiÅŸare toplantılarının hayırlı ve uÄŸurlu olmasını dileyerek sözlerini noktaladı.
Bölge İstiÅŸare toplantılarına, Türk SaÄŸlık-Sen Genel BaÅŸkanı Önder Kahveci, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel BaÅŸkanı Nuri Ünal, Türk Yerel Hizmet-Sen Genel BaÅŸkanı İlhan Koyuncu, Türk İmar-Sen Genel BaÅŸkanı Necati Alsancak, Türk Enerji-Sen Genel BaÅŸkanı Celal Karapınar, Türk Tarım Orman-Sen Genel BaÅŸkanı Ahmet Demirci, Türk Ulaşım-Sen Genel BaÅŸkanı Nazmi Güzel, Türk Kültür Sanat-Sen Genel BaÅŸkanı Hasan Hüseyin yılmaz, Türk Emekli-Sen Genel BaÅŸkanı Osman Özdemir, Genel merkez yöneticiler, il temsilcileri, ÅŸube baÅŸkanları ve çok sayıda kamu çalışanı katıldı.
Genel BaÅŸkanın KonuÅŸması İçin Tıklayınız