TÜRKİYE KAMU-SEN
TÜRKİYE KAMU-SEN
TÜRKİYE KAMU-SEN
Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu
  • Anasayfa
  • Kurumsal
    • Türkiye Kamu-Sen
    • Yönetim Kurulumuz
    • İl Temsilcilerimiz
  • Haberler
    • Kamu-Sen
    • Ar-Ge
    • Kazanımlarımız
    • Genel Haberler
    • Sendikalardan
    • KVKK
  • Mevzuat
    • Kanunlar
    • Sendikal Mevzuat
    • Uluslararası Sözleşmeler
    • Yönetmelikler
    • Tüzük
  • Arşiv
  • Sendikalarımız
    • Türk Eğitim Sen
    • Türk Sağlık Sen
    • Türk Büro Sen
    • Türk Haber-Sen
    • Türk Yerel Hizmet Sen
    • Türk Kültür Sanat Sen
    • Türk İmar Sen
    • Türk. Tarım Orman Sen
    • Türk Ulaşım Sen
    • Türk Enerji Sen
    • Türk Diyanet-Vakıf Sen
  • Kamu-Sen TV
  • KVKK
  • İletişim
İlkeli, Kararlı ve Cesur Sendikacılığın Tek Adresi
ÇALIŞMA HAYATI - İNSAN HAKLARI - KÜRESELLEŞME
  1. Arşiv 09-12-2006 2041 TKS Basın Bürosu
ÇALIŞMA HAYATI - İNSAN HAKLARI - KÜRESELLEŞME
Paylaş twittle

İnsan hakları kavramı, temel tanımıyla , İnsanın sadece  insan olarak doğmuş  olmasından dolayı sahip olduğu  hakları ifade eder

İnsan hakları kavramı, temel tanımıyla , İnsanın sadece  insan olarak doğmuş  olmasından dolayı sahip olduğu  hakları ifade eder.

Bu haklar, insanın yapısına  ve değerlerine  ilişkin  bilgilerden türetilmiştir.

İnsanın  sahip olduğu değerleri geliştirmek, insanlığın davası olmalıdır.

İnsan haklarını var edebilmek; eldeki imkanlarla, insanlığın geldiği noktayı ve insan olarak değerini korumakla olur.

İnsanları sırf insan oldukları için korumak, insan olmak demektir. İnsan Hakkı demektir.

Dünya, iki kanlı paylaşım savaşını görmüş ve bu savaşlarda büyük acılar yaşamıştır.

Bu dönemde yaşanan vahşet insanlık tarihine kara birer leke olarak geçmiş, vicdanlarda kapanması mümkün olmayan yaralar açmıştır.

Bu acıların  bir daha yaşanmaması için Birleşmiş Milletler tarafından bir bildirge hazırlanmış ve bu belge 10 Aralık 1948 tarihinde Milletler  Kurulu tarafından  kabul edilmiştir. 

İnsanlığın temel değerlerini tarif ederek, bu değerleri korumayı amaçlayan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ne denli iyi niyetli bir yaklaşım olsa da hukuki bir yaptırım gücü bulunmamaktadır.  

Devletler insan haklarını  korumak konusunda  aldığı  önlemlere  göre  değerlendirilmekte, hak ihlalleri  söz konusu olduğunda  bu ihlalin  yaşandığı ülke, uluslar arası düzeyde  kınanmakta, gerekli önlemlerin alınması konusunda uyarılmakta, yetkililere  baskı yapılmaktadır.

 Dolayısıyla  İnsan Hakları  Evrensel Bildirgesinin  bir ülke tarafından ihlal edilip edilmemesi konusu, insan haklarının  korunması bakımından  önem taşımaktadır.


İnsan haklarının korunması sorumluluğu iki temelde ele alınabilir.

Birincisi  devletlerin üstüne düşen, ikincisi ise bireylere düşen sorumluluktur.

Yani devletler kadar insanlar da insan haklarının korunması konusunda sorumluluk taşırlar.

Temelde amaç aynıdır:  İnsanların yaşam şartlarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi.

İnsanca yaşamı sağlayacak ortamın geliştirilmesi ve uygulanabilmesi için de bir düzene ihtiyaç vardır.

İşte insan hakkı denilen olgu, belli nitelikteki  düzenin sağlanabilmesi için gereken ilkeler bütünüdür ve zamana ve ortama göre değişir, gelişir.

En temel hak, İnsanın " YAŞAMA HAKKI "dır.

Yaşama hakkı  topluma,  onun siyasal  örgütlenmesi olan  devlete, ciddi  ve ağır  görevler yüklemektedir.

Devlet bir yandan,  insanca yaşama hakkının  sağlanması  için gerekli hukuksal  örgütlenmesini kurarken, diğer yandan da  toplumda  var olan  ekonomik,  sosyal  tüm  zayıflıkları  gidererek, ilkeli ve gerçek  YAŞAM şartlarını oluşturmalı ve korumalıdır.

Bunun için kanunlar çerçevesinde her türlü önlemi almak zorundadır.

Yaşam Hakkı  öyle önemlidir ki, vatandaş için devletin varlığı anlamına gelir.

 

Devlet yaşam hakkının korunması  için, hem hukuksal  düzenlemeler  yaparak  bu hakkı  güvence altına alır hem de  ekonomik  ve sosyal yönden  önlemler alarak insanca bir yaşam sağlamak için gerekli koşulları hazırlar.

Tüm bireylerin  hukuk düzeni içinde  özgürce  var olabilecekleri ve yasalardaki hak ve özgürlüklerden faydalanacakları ortam, çağdaş  boyutlarda,  demokratik  bir tartışma ortamı,  bireylerin  kendilerini  geliştirmeleri açısından  zorunlu olan temel bir haktır.

Her şeyin  özgürce gündeme  getirilerek  tartışılabildiği  bir ortamda  haksızlıklar ele  alınabilir, haksızlıkların üzerine gidilebilir.

Böylece  devletin  haklının yanında  yer alması  sağlanabilir.

 

Bugün ülkemizde sosyal yaşamda insan hakları konusunda büyük ilerlemeler sağlanmış, hak ve özgürlüklerin kullanımında bir çok sorun ortadan kaldırılmıştır.

Ancak aynı durum ne yazık ki; çalışma yaşamı için geçerli değildir.

Ama insanca yaşam hakkı öncelikli olarak, kişinin kendisi ve ailesini geçindirmeye yetecek ve insanca yaşayabilecek düzeyde bir ücret alma hakkının sağlanmasıyla mümkündür.

Bu seviyenin sağlanabilmesi ise ancak ücretlerin tek taraflı belirlenmesi uygulamasından vazgeçilmesi ve istihdamda da demokrasinin kurallarının hayata geçirilmesi ile mümkündür.

 

 Özellikle kamu sektöründe ücretlerin yasama ve yürütmeyi elinde bulunduran siyasi güç tarafından belirlendiği ülkemizde, kamu çalışanlarına insanca yaşama hakkının sağlandığını söylemek mümkün değildir.

Devletin, kişilerin hakkını araması konusundaki sorumluluğu gereği, memur sendikacılığına sadece toplu görüşme hakkı tanıyan yapıdan bir an önce çıkarılarak, toplu sözleşme ve grev hakkının verilmesi bir gereklilik olmuştur.

4688 Sayılı Kanun, memur sendikalarına hukuki zemin sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.

Ancak; AB, ILO gibi uluslar arası örgütlerin normlarına uygun değildir.

Kanun, bir taraftan sendikal örgütlenmeyi serbest bırakırken diğer taraftan toplu pazarlık, dayanışma aidatı, siyasete katılma ve grev hakkı gibi sendikacılığın ve demokrasinin olmazsa olmaz unsurlarını yok saymaktadır.

İnsan hakkının ve insanca yaşama hakkının sağlanabilmesi, ancak hak sahiplerine gerekli gücün verilmesiyle mümkündür.

Bu güç de memurlar açısından grev, toplu sözleşme ve siyasete katılma hakkının tanınmasıdır.

 

2004 yılında Anayasa'nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle uluslar arası sözleşme ve anlaşmaların kanun hükmünde olduğu belirtilmiştir.

Bu durumda ülkemizin imza altına alarak kabul ettiği ancak bu güne değin uygulamak için herhangi bir girişimde bulunmadığı pek çok sözleşme hükmünün hayata geçmesi anayasal bir zorunluluk halini almıştır.

 

Ülkemizin de kabul ederek imza altına aldığı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı, 87, 98, 105 ve 151 sayılı ILO sözleşmeleri hükümlerini hayata geçirmesi anayasal bir zorunluluk haline gelmiştir.

Sermayeyi korumak için, "küresel gerçekleri reddedemeyiz" diyenler, küresel ekonomiden söz edenler, savaşları bile küreselleştirenler, neden tüm dünyada var olan sendikal hakkı bize çok görüyorlar?

İnsan haklarının en temel ögelerinden birisi ekonomik haklardır.

Ekonomik haklarla ilgili olarak; "insanların, kendisi ve ailesiyle birlikte, insanca yaşayabileceği gelir için gerekli şartları devlet sağlar" denilmektedir.

Şimdi soruyorum; memur yıllardan beri açlığa ve yoksulluğa mahkum edilirken, yönetenler bu imkanları kime sağlamıştır?

Toplu sözleşme hakkı, gerek ekonomik haklarımızı elde etmemizde, gerekse elde edilmiş haklarımızı korumada, insan haklarının, sosyal haklar bağlamında en temel hakkımızdır. Bunu istiyoruz.

21. yüzyılın başında çağdaş dünyada insan hakları konusunda gelinen nokta, 19. ve 20. yüzyıl dünyasının çok ötesindedir. Eğer çağdaşlaşmaktan söz edeceksek, insanca yaşama hakkından söz edeceksek, sendikal hak ve özgürlükleri bir tarafa bırakamayız.

 

Küreselleşen dünyada, küresel sermayenin, çalışanların elinden insanca yaşama hakkını almaması için her çalışana kendisi ve ailesinin insanca yaşamasına yetecek kadar ücret alması hakkını vermek zorundayız.

Bütün evrensel değerler, Türk memurunun toplu sözleşme ve grev hakkını elde etmesi gerektiği yolundadır.

Artık zaman kalmamıştır.

Türk memurunun insanca yaşaması için; bu hakkın sağlanması için; gün bugündür.

Aksi halde ülkemizde insan hakkından söz ederken ne yazık ki bir tarafımız buruk kalacaktır.

 

 

Geri
İleri
  • 1

Önceki Haber / Sonraki Haber
Genel Başkandan
Misafihanelerimiz
Kamu-Sen TV
Kampanyalar

Genel Haberler

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI ÜZERİNE ARAŞTIRMACILARIN HAKLARI İÇİN HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI’NA BAŞVURDUK ANAYASA MAHKEMESİ KARARI ÜZERİNE ARAŞTIRMACILARIN HAKLARI İÇİN HAZİNE VE
30.05.2025
275
BAYRAM İKRAMİYESİ KAMU ÇALIŞANLARININ DA HAKKIDIR BAYRAM İKRAMİYESİ KAMU ÇALIŞANLARININ DA HAKKIDIR
29.05.2025
738
KÜLTÜR HİZMET KOLUNDA YETKİ TÜRK KÜLTÜR SANAT-SEN'DE KÜLTÜR HİZMET KOLUNDA YETKİ TÜRK KÜLTÜR SANAT-SEN'DE
28.05.2025
417
19 MAYIS RUHU SADECE GEÇMİŞİN HATIRASI DEĞİL GELECEĞİMİZİN DE TEMİNATIDIR 19 MAYIS RUHU SADECE GEÇMİŞİN HATIRASI DEĞİL GELECEĞİMİZİN DE TEMİNAT
16.05.2025
175
  • Kamu-Sen
  • Ar-Ge
  • Kazanımlarımız
  • Genel Haberler
  • Sendikalardan
  • KVKK

TÜRKİYE KAMU-SEN © 2025 Tüm Hakkı Saklıdır. Sitemizde bulunan içerikler kaynak belirtilmek suretiyle başka sitelerde yayınlanabilir.

Adres: Erzurum Mahallesi Talatpaşa Bulvarı No : 160 Kat:7 Çankaya-ANKARA
haber@kamusen.org.tr | Tel : +90 312 424 22 00