Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı Ä°smail Koncuk, kamuya getirilmek istenen performans sistemine iliÅŸkin sert uyarılarda bulundu
Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı Ä°smail Koncuk, kamuya getirilmek istenen performans sistemine iliÅŸkin sert uyarılarda bulundu. Performans sisteminin memurların iÅŸ güvencesini yok etmeye yönelik çabaların bir parçası olduÄŸunu ifade eden Koncuk, “Bu yolda iÅŸ güvencemize yapılacak her türlü saldırıda, 3 milyon kamu görevlisinden alacağımız güçle, nefsi müdafaa hakkımızı kullanacağımızı ve negatif içerikli, cezalandırmaya dayalı performans sistemine karşı, iÅŸ bırakma dâhil en sert tepkiyi vereceÄŸimizi duyururuz” dedi.
Koncuk, açıklamasında ÅŸu ifadelere yer verdi:
“Son günlerde memurlar için performans uygulaması yeniden gündeme taşınmıştır. Türkiye Kamu-Sen geçtiÄŸimiz aylarda Devlet Personel BaÅŸkanlığı’nda gerçekleÅŸtirilen toplantıda performansa karşı duruÅŸunu sergilemiÅŸ, konu hakkındaki görüÅŸlerini açık ve net bir biçimde dile getirmiÅŸtir.
Ancak görülmektedir ki, memurun iÅŸ güvencesini kaldıramayanlar ÅŸimdi de performans sistemine sarılmış, negatif içerikli performans deÄŸerlendirme sistemi ile kamu görevlilerinin iÅŸ güvencelerini zayıflatma peÅŸine düÅŸmüÅŸlerdir. Böylece Anayasaya aykırılığı açık olan memurun iÅŸ güvencesinin kaldırılması, hukukun arkasından dolanmak suretiyle gerçekleÅŸtirilmek istenmektedir. Yönetici atamalarında torpilin zirve yaptığı günümüzde adil bir performans sistemi oluÅŸturulması hayal bile edilemez.
Performans sistemi ile kamu görevlilerinin verimliliÄŸinin artırılmasının hedeflendiÄŸi ifade edilmektedir. Tanım olarak ele alındığında verimlilik; bir üretim ya da hizmet sisteminin ürettiÄŸi çıktı ile bu çıktıyı yaratmak için kullanılan girdi arasındaki iliÅŸkidir. Bu nedenle verimlilik, çeÅŸitli mal ve hizmetlerin üretimindeki emek, sermaye, arazi, malzeme, enerji, bilgi gibi kaynakların etkin bir ÅŸekilde kullanılması anlamına gelmektedir. Yüksek verimlilik ise aynı miktardaki kaynakla daha çok üretmek ya da aynı girdiyle daha çok çıktı elde etmektir.
Dolayısı ile memurlar için performans sisteminin temelinde iki önyargının yattığını söylemek mümkündür:
1- Türkiye’de kamu personeli verimli çalışmamaktadır.
2- Aynı sayıdaki kamu personeli ile daha fazla hizmet üretilebilir.
Türkiye Kamu-Sen olarak biz her iki önyargının da doÄŸru olmadığı inancındayız. Çünkü bir çalışan grubunun verimli olmadığı ve etkinliÄŸinin artırılması gerektiÄŸi fikrinin somut veriler yoluyla ortaya konulması gerekmektedir. Bu kapsamda ne uluslararası ölçekte bir araÅŸtırma yapılarak Türkiye’deki kamu görevlilerinin ürettiÄŸi hizmetlerin kalitesi kıyaslanmış ne de ülke içinde kendine has bir deÄŸerlendirme yapılmıştır. Kamu personelinin verimliliÄŸinin hangi ÅŸekilde artırılacağı belli deÄŸildir. EÄŸer bu konuda Avrupa ya da OECD ülkeleri örnek alınacaksa, bu durumda Türkiye’deki kamu görevlilerinin maaÅŸ seviyelerinin ve çalışma ÅŸartlarının bu ülkeler seviyesine çekilmesi, daha sonra verimlilik deÄŸerlendirmesi yapılması gerekmektedir.
Kamu yönetiminde personel verimliliÄŸini deÄŸerlendirmek için öncelikli olarak, o personelden beklentilerin ortaya konulması ÅŸarttır. BaÅŸka bir ifade ile personelin tamamının görev tanımının eksiksiz bir ÅŸekilde yapılması gerekir. Etkin bir hizmet sunumu için ise bir iÅŸin kaç personelle, ne kadar sürede yapılacağının belirlenmesi gerekir. Oysa Türkiye’de kamu görevlilerinin görev tanımları dahi yapılmamıştır. DiÄŸer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye, nüfusa göre en az kamu görevlisinin çalıştığı ülkeler arasında üst sıralarda yer almaktadır. Yani kendisinden ne beklendiÄŸini dahi bilmeyen bir çalışan gurubunun az sayıda personelle, çok sayıdaki vatandaÅŸa hizmet götürmesi beklenirken bir taraftan da verimsizliÄŸi üzerinde görüÅŸ beyan ediliyorsa burada bir art niyet aramak gerekmektedir. Personel verimliliÄŸinin artırılması için çalışma ortamından, özlük haklarına, mali haklarından, sendikal haklarına, iÅŸ yerlerinde uygulanan mobbing ve baskıya kadar geniÅŸ bir yelpazede ele alınması gereken sorunları varken, kamudaki bütün aksaklıkların personelden kaynaklandığını varsaymak akılcı ve gerçekçi bir yaklaşım deÄŸildir.
Türkiye Kamu-Sen olarak yıllardır dile getirdiÄŸimiz, bir kısım çevrelerin memurluk güvencesine karşı gizli bir saldırı içerisinde olduÄŸu gerçeÄŸi zaman zaman yapılan çalışmalarla ifÅŸa edilmektedir. Memurluk güvencesinin kaldırılmasının bir yolu da performans sistemidir. Performans sistemi, kamu istihdamını özel kesim istihdam anlayışına uygun hale getirirken kamu görevlisi kavramını da ortadan kaldıracak bir durum yaratacaktır.
Sonuç itibarı ile performans sistemi, hizmet yerine verimliliÄŸi; kamu yararı ilkesi yerine ise kârı ya da müÅŸteri memnuniyetini önceler. Bu ÅŸekliyle performans sistemi kamu kurum ve kuruluÅŸlarına özel sektör anlayışını yerleÅŸtirmeyi amaçlayan, devlet yönetimini ticari anlayışa dönüÅŸtürecek, kamu görevlisini, içinde bulunduÄŸu çalışma grubundan soyutlayarak tüm kamu çalışanlarını birbirine rakip haline getirecek ve kamu yararı ilkesini yok edecek bir nitelik taşımaktadır.
Kaldı ki, performans sistemi, genel olarak süreci deÄŸil sonucu deÄŸerlendirdiÄŸi için özellikle kamu hizmeti üretenlerin bir birim hizmet üretmek için ortaya koyduÄŸu çabayı ve bu hizmeti üretirken uymak zorunda olduÄŸu yasal mevzuatı, prosedürü ve titizlik ilkelerini ne denli göz önünde bulundurduÄŸu gerçeÄŸini yok sayar. BaÅŸka bir ifade ile performans sistemi, bir kiÅŸinin ne kadar çok çalıştığına deÄŸil ne kadar çok ürettiÄŸine dayanan bir anlayışı ifade eder.
Performans, iÅŸyerindeki herkesi birbirinin rakibi haline getirir; çünkü toplam kaliteyi deÄŸil bireysel deÄŸerlendirmeyi esas alır. Dolayısıyla her çalışan, çalıştığı gruptan ayrılarak bireysel performansını yukarılara taşımak ve grup içerisindeki herkesten daha baÅŸarılı olmak zorundadır. Bireyselci toplumların bakış açısına göre her birey diÄŸer insanlardan / toplumdan ayrı bir varlıktır. Bu yüzden bu toplumlarda “ben” bilinci baskın olarak gözükür ve karşılaÅŸtırmalar birey bazında -yani “ben” “sen” ÅŸeklinde- yapılır. Ä°ÅŸte performans sisteminin özünde de bu ferdiyetçi anlayış vardır ve her çalışan aynı birimde birlikte hizmet ürettiÄŸi bir baÅŸkasıyla kıyaslanır. Bu da grup dayanışmasını, ortak hareket etme bilincini ve kurumsal hedeflere ulaÅŸma gayretini yok edecek bir durumu ortaya çıkarır.
Performans ölçümü için, özellikle hizmet üretilen birimlerde, çıktının metre, kilogram, cm küp gibi ölçütlerinin olmayışı, deÄŸerlendirmeyi tam olarak subjektif unsurlara dayanan ve güvenilirliÄŸi tartışılan bir yapı haline getirecektir. Kamu kurum ve kuruluÅŸlarında siyasallaÅŸmanın bu denli arttığı dönemde, kamuda çalışan geniÅŸ kesimler için baÅŸarı deÄŸerlendirmesinin yapılmasında siyasi ve kiÅŸisel kayırmacılığın ön plana çıkması beklenen geliÅŸmedir. Özellikle son dönemde yönetici atamalarında ve görevde yükselme sınavlarında yaÅŸanan ayrımcılık göz önünde bulundurulduÄŸunda, kamuda negatif nitelikli performans deÄŸerlendirmesinin memurun iÅŸ güvenesi üzerinde nasıl bir baskı unsuru oluÅŸturacağı açıktır.
Kaldı ki, kamu hizmetinin birincil amacı olan kamu yararı ilkesi ile performans kriterlerinin uyuÅŸmayacağı bilinmelidir. Bu durumda kriterleri belli olmayan performansın ölçümü nasıl yapılacaktır? Bu nedenle performans sistemi kamu yönetiminde tuzaklarla ve boÅŸluklarla doludur.
Tarafımıza ulaÅŸan bilgilere göre kamu görevlilerinin performansının memurun üstü, iÅŸ arkadaÅŸları, memurun altında çalışan personel ve hizmetten faydalanan vatandaÅŸlar tarafından deÄŸerlendirileceÄŸi belirtilmektedir. Bu noktada performans sisteminin kamudaki ast üst iliÅŸkisini yok edeceÄŸi, bürokratik yapılanmayı tersine çevireceÄŸi ve bir kamu görevlisinin, haklı olup olmadığına bakılmaksızın hizmetten faydalananların kölesi haline getirileceÄŸi açıktır. Bir öÄŸretmen düÅŸük performans alma kaygısı içerisinde bir öÄŸrencisine nasıl düÅŸük not verebilecek, notları zayıf olan öÄŸrencinin velisi, öÄŸretmenin performansını ne derece objektif bir ÅŸekilde deÄŸerlendirecektir.
Bir idarecinin astları tarafından deÄŸerlendirmeye tabi tutulması, memurun performansının iÅŸ arkadaÅŸları tarafından belirlenmesi çalışma barışını bozacak, kurumlardaki rekabeti ve çatışmayı körükleyecek bir unsur olacaktır.
Performans sisteminin bir baÅŸka vazgeçilmezi ise çalışanlara hedefler verilmesi ve bu hedeflere ulaÅŸma oranının deÄŸerlendirilmesidir. Kamu hizmeti yürütmekte olan memurlara verilecek elle tutulur hedefler hangi ÅŸartlarda ve nasıl belirlenecektir? DışiÅŸleri Bakanlığı’nda görev yapan bir memura, bir polis memuruna ne hedefi verilecektir? Dolayısıyla, kamudaki her memura somut, elle tutulur bir hedef verilmesi mümkün deÄŸildir.
Kamuda, hiçbir memurun görev tanımı tam olarak yapılmamışken, memurların pek çoÄŸunun üzerinde birden çok görev ve sorumluluk bulunmaktayken; hatta yapacakları iÅŸler belirtildikten sonra “amirlerinin verdiÄŸi diÄŸer görevleri de yapar” ifadesi ile her türlü iÅŸi yapmakla mükellef olan memurların varlığı, kamuda performansın ölçülmesini imkânsız hale getirmektedir.
Görülmektedir ki, yıllardır yürütülen memurluk güvencesini yok etme çalışmaları performans sistemiyle birlikte yeni bir boyut daha kazanmıştır. Bu yolla kamu görevlilerinin tamamına sürekli performans hedefi verilecek, performanslar subjektif kriterlere baÄŸlı olacak, memurlar üstleriyle birlikte kendi astları, iÅŸ arkadaÅŸları ve vatandaÅŸlar tarafından deÄŸerlendirilecek, kamuda çalışma barışı yok edilerek bireyselleÅŸme körüklenecek, kamu yararı ve kanuna uygunluk kriterleri ikinci plana atılacaktır.
Subjektif bir ÅŸekilde deÄŸerlemeye tabi tutulan kamu görevlisine de görev deÄŸiÅŸikliÄŸi, sürgün ve iÅŸten çıkarma yolu açılarak memurluk güvencesine en büyük darbe vurulmuÅŸ olacaktır. Dolayısıyla kamuya performans sistemini getirmeyi amaçlayan bu anlayış, kamu görevlilerinin özel kesim iÅŸçi mantığıyla çalıştırıldığı, kamu yararının yok edilerek sonuç odaklı yaklaşımların ön plana çıkarıldığı, tüccar devlet anlayışının hâkim kılındığı bir yapıyı amaçlamaktadır.
Türkiye Kamu-Sen, neoliberal politikaların ve küreselleÅŸmenin ülkemize dayattığı bu yaklaşımı ve tehditleri yıllar öncesinden görmüÅŸ ve tüm kamu görevlilerini ortak mücadeleye davet etmiÅŸtir. Memurlarımıza dört bir koldan saldırılırken tehlike de giderek büyümekte ve tehdide dönüÅŸmektedir. Bu tehditlerin kamu görevlilerimizin geleceÄŸini karartmasına ve kazanılmış en önemli hakkımız olan iÅŸ güvencemizin elimizden alınmasına asla müsaade etmeyeceÄŸimiz bilinmelidir. Bu konuda bütün teÅŸkilatlarımız teyakkuz halinde geliÅŸmeleri yakından takip etmektedir.
Bu yolda iÅŸ güvencemize yapılacak her türlü saldırıda, 3 milyon kamu görevlisinden alacağımız güçle, nefsi müdafaa hakkımızı kullanacağımızı ve negatif içerikli, cezalandırmaya dayalı performans sistemine karşı, iÅŸ bırakma dâhil en sert tepkiyi vereceÄŸimizi duyururuz”
Ä°smail KONCUK
Genel BaÅŸkan