Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk’un, Türk Dil Bayramı dolayısıyla yaptığı basın açıklamasıdır
Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk’un, Türk Dil Bayramı dolayısıyla yaptığı basın açıklamasıdır.
"Türk" demek "dil" demektir. Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri dildir. Türk milletindenim; diyen insan, her ÅŸeyden önce ve mutlaka Türkçe konuÅŸmalıdır.”
Ulu Önder Atatürk’ün dil konusundaki hassasiyetini bu sözlerle ifade etmiÅŸtir. Öyle ki Atatürk, 26 Eylül 1932 yılında Türk Dil Kurultayı’nı toplamış, bu kurultayda ise birçok önemli karara imza atılmıştır.
Dil demek geçmiÅŸ ile gelecek arasında köprü demektir; milli kültürümüz, milli deÄŸerlerimiz demektir; birbirimizi anlamak, kültürümüzü gelecek nesillere aktarmak, milli kimliÄŸimizi yaÅŸatmak demektir. Diline sahip çıkmayan, dilini korumasız, savunmasız bırakan, diline yönelik saldırıları geri püskürtmeyen milletler her zaman dağılmaya, yok olmaya mahkûmdur. Bu nedenledir ki, dilimizi korumak, geliÅŸtirmek, gerek eÄŸitim, gerekse bilim dili olarak varlığını sürdürmesini saÄŸlamak soluduÄŸumuz oksijen kadar deÄŸerlidir.
Türk dili yıllardan beri çeÅŸitli tehdit ve tehlikelere maruz kalmaktadır. Bu tehlikelerden en büyüÄŸü bölücü unsurların dilimize yönelik saldırılarıdır. BilindiÄŸi gibi bölücü terör örgütünün ana dilde eÄŸitim talepleri yıllardır süregelmektedir. O bölgelerde yoÄŸun propaganda çalışmaları yapılmakta, ailelere çocuklarını okula göndermemeleri yönünde baskı kurulmakta, okullara molotof kokteylleri atılarak öÄŸrencilere, öÄŸretmenlere gözdağı verilmekte ve onları eÄŸitimden uzaklaÅŸtırmak için her türlü kirli oyun sergilenmektedir. Hatta hatırlanacağı üzere DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu’da ana dilde eÄŸitim veren sözde okullar bile açılmıştı. EÄŸitimi baltalamayı, çocuklarımızı Türk milli eÄŸitiminden koparmayı hedefleyen bu bölücü çetelere Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiçbir zaman izin etmeyecektir. Bu ülkenin birliÄŸine, bütünlüÄŸüne yönelik saldırılar, bölücü unsurların terörist faaliyetleri, iki dilli eÄŸitim üzerinden iki kültürlü toplum oluÅŸturma gayretleri hiçbir zaman baÅŸarıya ulaÅŸamayacaktır.
Öte yandan Türkçemiz ne yazık ki yabancı dillerin istilası altındadır. BaÅŸta cadde, sokak isimleri olmak üzere lokanta, eÄŸlence ve alışveriÅŸ merkezi ile birçok iÅŸyeri isimlerinin yabancı sözcüklerden seçilmesi, bu ÅŸekilde Türkçenin adeta yok sayılması dilimize büyük darbe vurmaktadır. Hata bu ucube durum çocuklarımıza verilen isimler de bile etkisini hissettirmektedir.
Yabancı isimlerle açılan iÅŸyerlerinin daha havalı göründüÄŸünü düÅŸünenler ya da bu ÅŸekilde daha çok müÅŸteri çekmeyi umut edenler yanılmaktadır. Yabancı tabela hastalığına millet olarak son vermeliyiz. Devletimizin, belediyelerimizin bu konuda önlem alması da bir mecburiyet haline gelmiÅŸtir. İşyerlerinin Türkçe isimlerle açılması teÅŸviklerle mutlaka özendirilmelidir. Öte yandan radyo ve televizyon programlarında, dizilerde, reklamlarda, ÅŸarkı sözlerinde bile Türkçeyi yozlaÅŸtıran örneklerle karşı karşıya kalıyoruz. Türkçenin hatalı kullanımının önüne geçilmesi, topluma örnek olması gereken kesimlerin Türkçeyi doÄŸru bir ÅŸekilde kullanması bu noktada büyük önem taşımaktadır.
Bu vesileyle 26 Eylül Türk Dil Bayramı’nı kutluyor; en büyük miraslarımızdan biri olan dilimize her zaman sahip çıkılmasını ve gereken özenin gösterilmesini önemle vurguluyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.