2013-2014 eÄŸitim-öÄŸretim yılı yarın sona eriyor
2013-2014 eÄŸitim-öÄŸretim yılı yarın sona eriyor. EÄŸitim-öÄŸretim bu yıl birçok açıdan sancılı geçti. Özellikle MEB Yasası ile eÄŸitimde tüm dengeler alt üst edildi, 76 bin yöneticinin görevine son verildi, adeta bundan sonra siyasi erke biat etmeyenlere adeta ‘bertaraf olun’ denildi. Cumhuriyet tarihinde görülmemiÅŸ bir kadrolaÅŸma operasyonu yapıldı, dershanelerin kapatılması yasalaÅŸtı. MEB çalışanları fiÅŸlendi, askeri darbe dönemlerini hatırlatan fiÅŸlemelerin üzeri örtüldü. Öte yandan okullaÅŸma oranlarında beklenen ilerleme saÄŸlanamadı, derslik açığı, öÄŸretmen açığı yine giderilemedi, ücretli öÄŸretmenlik uygulaması devam etti, okullarda fiziki alt yapı yetersizlikleri öncelikli sorunlar arasında yer aldı. Geride bıraktığımız yıl içerisinde özür grubu tayinlerinde Bakanlığın inadı sürdü. Özür grubu tayinlerinin yılda iki kez yapılmasını, öÄŸrenim özrünün özür grubu tayinleri içinde yer almasını ve il-ilçe emrinin geri getirilmesini talep etmemize raÄŸmen Bakanlık uyarılarımızı göz ardı etti. Bölgeler arası ve okullar arası farklılıklar giderilemedi. Åžimdi eÄŸitimde yaÅŸanan öncelikli meselelere göz atalım.
MEB’DE YÖNETÄ°CÄ°LÄ°KTE KRÄ°TER; SÄ°YASÄ° PARTÄ° YANDAÅžLIÄžI, KİŞİSEL Ä°LÄ°ÅžKÄ°LER VE TORPÄ°L OLACAKTIR.
Milli EÄŸitim Bakanlığı öyle bir yasa ihdas etti ki, eÄŸitim camiasında infial yarattı. Dershaneleri kapatıyoruz diye yol açan iktidar, bir baktık ki, adeta milli eÄŸitimin kökünü kazımaya ant içmiÅŸ. Bütün itirazlarımıza, yasanın sakıncalarını anlatmamıza raÄŸmen siyasi erk ve MEB inadından vazgeçmedi.
Siyasi erk, MEB Yasasını çıkararak milli eÄŸitimin temel taÅŸlarını yerinden oynattı. Bu yasayla birlikte 4 yılını dolduran okul müdürleri, müdür baÅŸyardımcıları, müdür yardımcıları görevden alındı; il milli eÄŸitim müdürleri, ilçe milli eÄŸitim müdürleri, il milli eÄŸitim müdür yardımcıları, MEB’de üst düzey yöneticilerin görevlerine son verildi. 4 yılını dolduran okul yöneticilerinin görevi yarın itibariyle hukuken sona erecektir.
Sayıları 76 bini bulan yöneticinin kazanılmış hakları ve sosyal statüleri hiçbir gerekçe gösterilmeden bir yasayla ellerinden alınmıştır. Bundan sonra MEB’de iktidara biat etmeyen, yapılan yanlışlara ses çıkaran, farklı dünya görüÅŸüne sahip olanlara yaÅŸama hakkı tanınmayacak, bu kiÅŸiler MEB’de yönetici olamayacaklardır.
Yönetici Atama YönetmeliÄŸi de yayınlanmıştır. Hazırlanan yönetmeliÄŸin milli eÄŸitime fayda getirmeyeceÄŸi ve beklentilerimizi karşılamayacağı aÅŸikârdır. Gerek ilk defa müdürlüÄŸe baÅŸvuracaklar gerekse görev süreleri uzatılacak yöneticiler için objektif kriterler getirilmemiÅŸtir. Yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda her ne kadar baÅŸarılı kiÅŸilerin okul yöneticisi olarak devam edeceÄŸi açıklanmış ve okul yöneticileri için objektif kriterler getirileceÄŸi söylenmiÅŸse de, yayınlanan yönetmelikle bu sözlere sadık kalınmadığı ve sendikamızın yönetici görevlendirmeleri kriterleri ile ilgili getirdiÄŸi tekliflerin yeteri kadar dikkate alınmadığı görülmüÅŸtür.
Görev süresi uzatılacak müdürler; ilçe mili eÄŸitim müdürleri, ilçe milli eÄŸitim ÅŸube müdürleri, öÄŸretmenler, okul aile birliÄŸi baÅŸkanı ve baÅŸkan yardımcısı ile öÄŸrenci meclisi baÅŸkanı tarafından deÄŸerlendirilecektir. Bu noktada deÄŸerlendirmeye etki eden puanlar çok önemlidir. En kıdemli ve en kıdemsiz öÄŸretmenin deÄŸerlendirmesi (aritmetik ortalaması) 10 puan, öÄŸretmenler kurulunca seçilecek iki öÄŸretmenin deÄŸerlendirmesi (aritmetik ortalaması) 10 puan, okul aile birliÄŸi baÅŸkan ve baÅŸkan yardımcısının deÄŸerlendirmesi (aritmetik ortalaması) 10 puan, öÄŸrenci meclis baÅŸkanının deÄŸerlendirmesi 10 puan iken; ilçe milli eÄŸitim müdürünün deÄŸerlendirmesi 25 puan, insan kaynaklarından sorumlu ilçe milli eÄŸitim ÅŸube müdürünün deÄŸerlendirmesi 20 puan, deÄŸerlendirilecek eÄŸitim kurumundan ilçe milli eÄŸitim ÅŸube müdürünün deÄŸerlendirmesi 15 puan ise balık baÅŸtan kokmuÅŸ demektir. Anlaşılmıştır ki; okul müdürünün görev süresinin uzatılmasında öÄŸretmenin sadece göstermelik bir etkisi olacak, asıl deÄŸerlendirmeyi büyük bir kısmının hak ederek o makamlara gelmediÄŸini bildiÄŸimiz siyasetin ve yandaÅŸ bürokrasinin kumandası altında olan kiÅŸiler yapacaktır. Bir ilçe milli eÄŸitim müdürü ya da ÅŸube müdürü neye göre deÄŸerlendirme yapacaktır? O müdürün yöneticilik vasıflarına sahip olup olmadığını nasıl bilecektir? Ä°lçe milli eÄŸitim müdürü, ÅŸube müdürü o yöneticiyle uzun yıllar çalışmış mıdır? Burada kiÅŸisel iliÅŸkiler, siyasi parti yandaÅŸlığı, torpil, sempati v.b. faktörler devreye girecek, kariyer ve liyakat, ehliyet tamamen ortadan kaldırılacak ve korkarız ki, okullarda iÅŸ bilmez müdür dönemi baÅŸlayabilecektir.
Ayrıca müdür baÅŸyardımcısı ve müdür yardımcılarının müdür tarafından belirlenmesi de kabul edilemezdir. Objektif deÄŸerlendirme, sınav kazanmış olmak bunun neresindedir? Bu ÅŸekilde hak edenler deÄŸil, okul müdürü ile iyi iliÅŸkisi olanlar, aynı dünya görüÅŸüne sahip olanlar, siyasi ve sendikal tercihleri örtüÅŸenler müdür yardımcısı, müdür baÅŸyardımcısı olacaktır. Artık müdür yardımcısı olmak için bileÄŸinin hakkı, alnının teri deÄŸil; okul müdürünün, hatta siyasi parti teÅŸkilatlarının referansı yeterli olacaktır.
Sözlü sınavın ise ne anlama geldiÄŸini bilmeyen yoktur. Kimlerden oluÅŸtuÄŸu çok belli olan bu komisyon bir yöneticinin analitik düÅŸünebilme ve analiz yapabilme yeteneÄŸini, temsil kabiliyeti ve liyakat düzeyini, muhakeme gücü ve kavrayış düzeyini, iletiÅŸim becerilerini, özgüveni ve ikna gücünü, genel kültürünü nasıl ölçecektir? YandaÅŸ olmak mı komisyon üyelerinin ikna olmasını saÄŸlayacaktır? Ya da bir yerlerden gelen talimatlarla iÅŸaret edilen adayların mı muhakeme gücünün ve kavrayış düzeyinin yüksek olduÄŸuna karar verilecektir?
Åžunu da belirtelim; mevcut tabloya bakıldığında ilçe milli eÄŸitim müdürlüÄŸüne yapılan görevlendirmelerin bir sendikanın üyeleri olduÄŸu görülmektedir. Hatta iÅŸi öyle ilerletmiÅŸler ki, örneÄŸin Ä°stanbul’a yapılan 21 ilçe milli eÄŸitim müdürü görevlendirmesi bir sendikanın ya ÅŸube baÅŸkanı ya yönetim kurulu üyesi ya da temsilcisidir. Hal böyleyken müdür, müdür yardımcısı, müdür baÅŸyardımcısı görevlendirmelerinde hangi baÅŸarıdan söz edilecektir? BaÅŸarı ve performans ancak ölçülebilir objektif kriterler getirilirse deÄŸerlendirilebilir. Okullar, kendisine kıyak geçilen, siyasi iktidardan icazet alan yöneticiler tarafından mı yönetilecektir? Bakanlık bu konudaki tekliflerimizi, yazılı sınav sonuçlarını hiçe saymıştır. BaÅŸarıya, performansa kriter getirilmemiÅŸ, tek kriter yandaÅŸlık olmuÅŸtur. Artık okulları siyasi referansla getirilen kiÅŸiler yönetecektir.
MEB’in son dönemde yaptığı uygulamalara baktığımızda; MEB’de artık mesleki bilgi, tecrübe, liyakat hiçe sayılmakta; adı torpil ile özdeÅŸleÅŸen sözlü sınavlar merkeze alınmakta ve kendi oluÅŸturdukları sözde komisyonlar tarafından yandaÅŸlara havadan koltuk dağıtılmaktadır. MEB BUNDAN SONRA TORPÄ°L VE YANDAÅž CENNETÄ° OLARAK ANILACAKTIR.
Åžunu da belirtmek istiyoruz ki; AKP iktidarında her bakan deÄŸiÅŸikliÄŸinde kadrolar yenilenmektedir. Bakanların yakın çalışma arkadaÅŸlarını seçmesi elbette yadırganamaz ama bu deÄŸiÅŸim, Bakanlığın tüm birimlerine yansıyorsa, kadrolaÅŸmaya yol açıyorsa, keyfi uygulamalarla hak yeniliyorsa, Merkez ve TaÅŸra TeÅŸkilatı’nın laÄŸvedilmesiyle sonuçlanıyorsa, Bakanlığın hafızası siliniyorsa, tek suçu MEB’i doÄŸru bir ÅŸekilde yönetmek olan insanlar cezalandırılıyorsa bunu da kabul etmemiz mümkün deÄŸildir.
MEB bunu hep yapmaktadır. MEB hep hukuksuz uygulamalarıyla infial yaratmaktadır. Åžube müdürlüÄŸü görevlendirmelerinde de sendikamızın açtığımız dava ile görevde yükselme çerçeve yönetmeliÄŸinin yürütmesi durdurulmuÅŸtu. Dolayısıyla yakın bir zamanda MEB’in bu çerçeve yönetmeliÄŸe göre hazırladığı yönetmeliÄŸin de yürütmesi durdurulacak ve ÅŸube müdürlüÄŸü atamaları iptal edilecektir. Åžube müdürü görevlendirmelerinin sayısı ÅŸu anda 650’nin üzerindedir. Åžube müdürlüÄŸü görevlendirmelerinde de hiçbir kriter aranmamakta, mülakatla iktidara yakın kiÅŸiler ÅŸube müdürü yapılmakta; emek, alınteri, liyakat, kul hakkı hiçe sayılmaktadır. MEB’de Cumhuriyet tarihinde görülmemiÅŸ bir ADAM KAYIRMACILIK, KADROLAÅžMA DEVRÄ° yaÅŸanmaktadır.
ÖÄžRETMENLERÄ°N STAJYERLÄ°KLERÄ° AHBAP-ÇAVUÅž Ä°LÄ°ÅžKÄ°SÄ°YLE KALDIRILACAK.
DERSHANE ÖÄžRETMENLERÄ°NÄ°N KPSS’SÄ°Z KADROYA ALINMASI Ä°SE EMEK HIRSIZLIÄžIDIR.
MEB Yasasının sakıncalarından ve atama bekleyen öÄŸretmenlerin en büyük rahatsızlıklarından birisi de dershane öÄŸretmenlerinin KPSS’siz MEB kadrolarına alınmasıdır. Bu uygulama KPSS’ye yıllardır hazırlanan, atanmak için bekleyen, emek, alın teri, gözyaşı döken gençlerimize yapılan büyük bir haksızlıktır. Bunun adı tam anlamıyla emek hırsızlığıdır. Bir yandan 350 bin evladımız gece gündüz çalışacak, KPSS’ye hazırlanacak, yüksek puan almasına raÄŸmen atanamayacak; diÄŸer yandan dershane öÄŸretmenleri KPSS’ye girmeden, hiçbir çaba göstermeden, alın teri dökmeden MEB’e kadrolu öÄŸretmen olarak atanacak. Ayrıca dershane öÄŸretmenlerinin tamamıda MEB kadrosuna alınmayacak. Sözlü sınav yapılacak, sözlü sınavda baÅŸarılı (!) olanlar öÄŸretmen olarak atanacak. Bu; AKP iktidarının kendi yandaÅŸlarını, sırdaÅŸlarını, can yoldaÅŸlarını MEB kadrolarına ataması demektir. Bu; torpille öÄŸretmenliÄŸe zemin hazırlamak demektir.Bu; baÅŸarıyı, liyakati, alın terini yerle yeksan etmek demektir.Bu; MEB’de var olan torpil ve adam kayırma furyasının bugüne kadar ÅŸaibesiz yapılan öÄŸretmen atamalarına da sıçrayacağı anlamına gelmektedir.
Bu yasanın en tartışmalı yönlerinden bir diÄŸeri aday öÄŸretmenlere getirilen düzenlemedir. KPSS’yi kazanarak öÄŸretmen olanlara ‘Yetmez. Performans deÄŸerlendirmesinden baÅŸarılı olacaksın, daha sonra yazılı ve sözlü sınava gireceksin’ denilmektedir. Performans kriterleri ise belli deÄŸildir. Sınavda baÅŸarılı olamayan öÄŸretmenler bu kez baÅŸka bir ilçeye atanacak ve aynı uygulamalara yeniden tabi olacaktır. ÖÄŸretmen, tekrar baÅŸarısız olursa meslekle iliÅŸiÄŸi kesilecektir. Bunu hazırlayan nasıl bir zihniyettir? Performans, sözlü sınav gibi adam kayırmaya, biat kültürü oluÅŸturmaya, siyasi yandaÅŸlığa zemin hazırlayan uygulamalar asla kabul görmez. ÖÄŸretmenlere engel üzerine engel koyan, üstelik konulan engellerde objektif olmayan yöntemleri uygulayan MEB, anlaşılan o ki öÄŸretmenlerin stajyerliklerini de ahbap-çavuÅŸ iliÅŸkisiyle kaldıracaktır.
Dershanelerin kapatılması bu yıla damga vuran konularından biri olmuÅŸtur. Dershanelerin kağıt üzerinde kapatılmasıyla fiili olarak da kapatılacağını zanneden siyasi erk tüm uyarılarımızı göz ardı etmiÅŸtir. Sınav devam ettiÄŸi sürece öÄŸrenciler takviye yöntemlere baÅŸvuracak, bu kez denetimden, kontrolden uzak dershanecilik faaliyetleri yapılacak, hücre dershaneler türeyecektir. SBS’nin kaldırılıp, yeni liselere giriÅŸ sistemine geçilmesiyle birlikte nasıl dershanelerin ihtiyaç ortadan kalkmadıysa, üniversiteye giriÅŸ sistemi de deÄŸiÅŸtirilse dershanelere olan ihtiyaç ortadan kalkmayacaktır. Pedagoji ilmi doÄŸrultusunda hareket etmeden, siyasi hezeyanlara kapılarak dershaneleri kapatanlar, bunun ağırlığı altında ezilecektir. Ayrıca MEB, dershane sahipleri tarafından açılacak davalara da enerji sarfetmek zorunda kalacaktır.
Öte yandan, bilindiÄŸi üzere bu yasa iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştı. Ancak Anayasa Mahkemesi 11 Haziran’da gerçekleÅŸtirdiÄŸi kurul toplantısında yasanın okul yöneticileri ile ilgili maddesi hakkında yürütmeyi durdurma talebini reddetmiÅŸtir. Oysa Yüce Mahkeme’nin bu maddenin yürütmesini durdurmamış olması, gerek kazanılmış haklar bakımından gerekse hukuk devleti ilkesinin çiÄŸnenmemesi adına ciddi bir sıkıntı oluÅŸturacaktır. Yöneticilik; insanların bileÄŸinin hakkı ile, emek vererek, alın teri dökerek kazanmış olduÄŸu bir statüdür, bunun sadece bir görevlendirme olarak deÄŸerlendirilmesi kabul edilemez. Yüce Mahkemenin bu son kararı, Bakanlığın yayınladığı yönetici görevlendirme yönetmeliÄŸinin kusurlu ve ucube hükümlerinin uygulanmasına imkân verecek ve okullarımızı büyük sıkıntılara mahkûm bırakacak, eÄŸitim kurumlarımızın ehil olmayan ve yandaÅŸlıkla prim yapan kiÅŸilere teslim edilmesine neden olacaktır. Dileriz Anayasa Mahkemesi, davanın esastan görüÅŸülmesi aÅŸamasında eÄŸitim çalışanlarının hak gaspına ve eÄŸitimin bir bilinmeze sürüklenmesine engel olacak ve iptal kararını verecektir. Bunun aksi bir durumda sendikamızın hukuk mücadelesini gerekirse AÄ°HM’e kadar taşıyacağının bilinmesini istiyoruz.
2014 YILINDA 100 BÄ°N ATAMA Ä°STÄ°YORUZ.
Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesine ulaÅŸabilmesi, eÄŸitimde çaÄŸ atlaması, tüm çocuklarımızın saÄŸlıklı bir eÄŸitim-öÄŸretim görmesi öÄŸretmenlerimize baÄŸlıdır. Çocuklarımız eÄŸitimin kilometre taşı olan öÄŸretmenlerimiz sayesinde ufkunu geniÅŸletir, hayata atılır, meslek edinir ve en önemlisi de iyi ve ahlaklı bir birey olur. Ancak bizim ülkemizde ne yazık ki öÄŸretmenlere yeteri kadar deÄŸer verilmemektedir. ÖÄŸretmen istihdamı da sanki eÄŸitimin dördüncü, beÅŸinci meselesi gibi görülmektedir. ÖÄŸretmen açığını sorun olarak görmekten uzak bir MEB anlayışıyla karşı karşıyayız. MEB AÄŸustos ayında 40 bin öÄŸretmen ataması yapacaktır. Bununla ilgili tasarı hazırlanmıştır. Oysa her yıl yapılan 40 bin, 50 bin atama ile öÄŸretmen açığı sorunun giderileceÄŸini, öÄŸretmensiz okul kalmayacağını, çocuklarımızın donanımlı bir eÄŸitim-öÄŸretim göreceÄŸini düÅŸünmek safdilliktir.
Ülkemizde öÄŸretmen başına düÅŸen öÄŸrenci sayısı ilkokulda 19, ortaokulda 18, ortaöÄŸretimde de 16’dır. Bu rakam tabii ki, matematiksel açıdan ülke ortalamasını göstermektedir.Biliyoruz ki, BüyükÅŸehirlerde ve bazı bölgelerimizde inanılmaz mevcutlu okul ve sınıflarımız bulunmaktadır. ÖÄŸretmen başına düÅŸen öÄŸrenci sayısı Ä°stanbul’da ilkokulda 24, ortaokulda 23, ortaöÄŸretimde 22; AÄŸrı’da ilkokul’da 28, ortaokulda 30, ortaöÄŸretimde 23; Van’da ilkokul ve ortaokulda 27, ortaöÄŸretimde 21; Hakkari’de ilkokulda 30, ortaokulda 23, ortaöÄŸretimde 24; Şırnak’ta ilkokulda 34, ortaokulda 23, ortaöÄŸretimde 24, Åžanlıurfa’da ilkokulda 29, ortaokulda 32, ortaöÄŸretimde 25’dir.
OECD ülkeleri ile kıyasladığımızda öÄŸretmen başına düÅŸen öÄŸrenci sayısında büyük bir uçurum vardır. OECD ülkeleri ortalamasına göre öÄŸretmen başına düÅŸen öÄŸrenci sayısı ilkokulda 15,4, ortaokulda 13,3, ortaöÄŸretimde ise 13,9’dur. Bu standartlardan hareket edildiÄŸinde ülkemizde öÄŸretmen açığı ilkokulda 82 bin 867, ortaokulda 116 bin 461, ortaöÄŸretimde ise 32 bin 163’tür.Bu koÅŸullarda Milli EÄŸitim Bakanlığı’nın öÄŸretmen atama politikasını gözden geçirmesi bir mecburiyet haline gelmiÅŸtir.
350 bin öÄŸretmen atanmak için yıllardır beklemektedir. ÖÄŸretmen ihtiyacı da rakamlardan da görüldüÄŸü üzere gün gibi ortadadır. Buna raÄŸmen Bakanlığın bir diÅŸin kovuÄŸunu doldurmayacak sayıda atama yapması inanılır gibi deÄŸildir.Bu tam anlamıyla göz boyamaktır.
Atama bekleyen öÄŸretmenlerin ciddi sayıda beklentisi bulunmaktadır. BaÅŸbakan atama bekleyen öÄŸretmenlerin bu talebine ‘Biz devlet yönetiyoruz, bakkal dükkânı yönetiyorlar’ ÅŸeklinde cevap vermiÅŸti. EÄŸitim ciddi ve milyonlarca kiÅŸiyi ilgilendiren bir alandır. Dolayısıyla BaÅŸbakan’ın bu konuda verdiÄŸi cevap çok yaralayıcıdır, küçümseyicidir. Sayın BaÅŸbakan; elbette devlet yönetiyorsunuz. Ama devlet yönetmek kendi ülkesindeki milyonlarca kiÅŸiyi ilgilendiren bir sorunu görmezden gelmek demek deÄŸildir. Devlet yönetmek haklı taleplerin önüne set çekmek deÄŸildir. Devlet yönetmek bildiÄŸimi okurum demek deÄŸildir. EÄŸitimde zaten ne bakkal dükkânı ne de tuhafiyeci iÅŸletmeye benzer. Dolayısıyla bu talebi görmezden gelmek devlet adamı ciddiyetine yakışmamaktadır.
Buradan sesleniyoruz: Memleket evlatlarını kahvehane köÅŸelerine mi terk edelim? Sokaklarda iÅŸsiz güçsüz gezmelerine göz mü yumalım? Gözümüzün önünde travma yaÅŸamalarına, hayata küsmelerine seyirci mi kalalım?37 öÄŸretmen ataması yapılmadığı için intihar ederken, elimizi kolumuzu baÄŸlayıp mı oturalım? Devlet imkânları bu mu diyelim? Oysa ülkeyi yönetenler güçlü bir ekonomiye sahip olduÄŸumuzu sürekli vurguluyor. Her ÅŸeyi geçtik, yolsuzluklar yerine bu gençlerin istihdamına ağırlık verilseydi, bugün Türkiye bambaÅŸka bir ülke olurdu. Bu noktada talebimiz CumhurbaÅŸkanlığı seçimleri öncesinde bu kararın yeniden gözden geçirilmesi, BaÅŸbakan’ın inadından vazgeçmesidir. Talebimiz ÅŸudur: AÄŸustos ayında yapmayı planladığınız 40 bin atamaya 50 bin öÄŸretmen ataması daha ilave edin. Böylece geçtiÄŸimiz Åžubat ayında yapılan 10 bin atama ile 2014 yılında ataması yapılan öÄŸretmen sayısı 100 bin olacak ve bu da eÄŸitim-öÄŸretim hayatımıza ilaç gibi gelecektir.
MODERN KÖLELÄ°K OLAN
ÜCRETLÄ° ÖÄžRETMENLÄ°KLE NEREYE KADAR?
Ücretli öÄŸretmenlik, eÄŸitim hayatımızı 90 yıl geriye götüren bir uygulamadır. Devletin öÄŸrencilerin kaderini belirleyen öÄŸretmenleri, yevmiye usulü yani girdiÄŸi ders başına ücret vererek çalıştırması utanılacak bir durumdur. Bakanlık, aylık geliri 600-700 TL olan, iÅŸ güvencesi, saÄŸlık ve sosyal güvencesi olmayan öÄŸretmenlerle öÄŸretmen açığını kapatmaya çalışmaktadır. Bu ÅŸekilde öÄŸretmen çalıştırarak kar elde eden devlet ne yazık ki eÄŸitim-öÄŸretimin kalitesini düÅŸürmektedir. Sendikamızın, geçtiÄŸimiz yıl yaptığı araÅŸtırmaya göre; 68 ilde ücretli öÄŸretmen sayısı 55 bin 987’dir. Ücretli öÄŸretmenlerin 23 bin 117’si eÄŸitim fakültesi mezunu, 23 bin 248’i lisans mezunu, 9 bin 622’si ön lisans (iki yıllık meslek yüksek okulu) mezunudur. Ä°ki yıllık yüksek okul mezunları bile bu ülkede ücretli öÄŸretmen olarak derslere giriyorsa, vay eÄŸitimin haline… Ücretli öÄŸretmen istihdamı, ne yazık ki asıl istihdam haline gelmiÅŸtir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Milli EÄŸitim Bakanlığı bu kadar mı acizdir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu kadar mı yoksuldur? EÄŸitimde kısıtlama yapamazsınız. EÄŸitimde nitelikli öÄŸretmen istihdam etmek zorundasınız. Ä°ki yıllık okul mezunları, açık öÄŸretim mezunlarıyla bu iÅŸ olmaz. DoÄŸru bir istihdam politikası oluÅŸturamazsanız eÄŸitimin kalbine ok saplamış olursunuz. Gelin modern kölelik düzeni olan ücretli öÄŸretmenlik uygulamasına son verin ve tüm öÄŸretmenleri kadrolu istihdam edin.Aksi takdirde geleceÄŸimizi kaybederiz.
ÇOCUKLARIMIZIN YERÄ° TERÖRÄ°ST YUVALARI DEĞİL, OKULLARDIR!
Son dönemde PKK tarafından kaçırılan çocuklar meselesine de dikkat çekmek istiyoruz. Terör örgütü günlerdir Bingöl karayolunu kapatmış durumdadır. PKK kimlik kontrolü yapmakta, kendi mahkemelerini kurmaktadır. Son olarak da terör örgütü mensupları rengini ÅŸehitlerimizin kanından alan, bağımsızlığımızın sembolü, ÅŸerefimiz, kutsalımız olan ay yıldızlı al bayrağımızı indirme ahlaksızlığını göstermiÅŸtir.Åžu anda bölgede devlet etkinliÄŸini kaybetmiÅŸtir. Bölge, adeta tamamen PKK tarafından kontrol edilir hale gelmiÅŸtir. Bu süreçte çocuklarımız da PKK tarafından kaçırılmakta, kandırılmakta ve daÄŸa götürülmektedir. Hem eÄŸitime engel olmak isteyen, hem ‘bu bölgede hala ben güçlüyüm’ mesajı veren, hem de kadrosunu geniÅŸletmek isteyen terör örgütünün çocukları kaçırması ibret vericidir. Bu noktada Hükümetin elinin kolunun baÄŸlı olması, sözde bir siyasi partiden yardım istemesi acı ve utanç vericidir. PKK ile pazarlık masalarına oturanların, terör bitti diyerek caka satanların, hatta bu ÅŸekilde oy devÅŸirmeye talip olanların düÅŸtüÄŸü durum çok düÅŸündürücüdür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni böylesine aciz duruma düÅŸürenler, teröristlerin eteklerinde gezinenler yaptıkları hataların farkına varmalıdır. Daha da acı olanı AKP’nin bir milletvekilinin, kaçırılan çocuklar meselesine yaklaşımıdır. Zat-ı muhterem çocukların kaçırılmasının sorumluluÄŸunu öÄŸretmenlere yüklemeye çalışmış ve ‘öÄŸretmenler mülakatla alınsın’ ÅŸeklinde ucube bir öneri getirmiÅŸtir.
Bu zat-ı muhterem, bu ülkede öÄŸretmen açığını gidermek için ücretli öÄŸretmen çalıştırıldığından habersizdir. Eski Bakan Ömer Dinçer’in ‘Oraya gönderdiÄŸimiz öÄŸretmenler ayrıldıkları zaman ücretli öÄŸretmen almak durumunda kalıyoruz. Ve PKK'nın yönlendirdiÄŸi ücretli öÄŸretmenleri almak durumunda kalıyoruz’ ÅŸeklindeki sözlerinden habersizdir. Kürtçe bilen öÄŸretmenler olmadığı için seçmeli Kürtçe derslerinin ücretli öÄŸretmenler tarafından verildiÄŸinden, dolayısıyla bölücü faaliyetlerin okul çatısı altında hayat bulmasının kaçınılmaz olduÄŸundan, PKK’nın bu ÅŸekilde okul bile yönetebileceÄŸinden habersizdir. Ücretli öÄŸretmenliÄŸin, MEB tarafından neredeyse asıl istihdam haline getirildiÄŸinden habersizdir. Dolayısıyla sorun ücretli öÄŸretmen istihdamıdır. Ücretli öÄŸretmenlik kaldırılıp, tüm öÄŸretmenler kadrolu olarak atanırsa ve yıllardır dile getirdiÄŸimiz DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu Bölgeleri ile diÄŸer illerin mahrumiyet bölgelerinde öÄŸretmen açığını kapatmak için buralarda görev yapan öÄŸretmen ve eÄŸitim çalışanlarına “mahrumiyet tazminatı” olarak bir ay tek, bir ay çift maaÅŸ uygulaması veya bölgenin mahrumiyet derecesine göre bir brüt asgari ücret tutarı ile üç brüt asgari ücret tutarı arasında deÄŸiÅŸen miktarlarda ilave ücret ödenmesi uygulaması getirilirse o bölgedeki öÄŸretmen açığı sorunu da ortadan kalkacaktır.
Çocukların kaçırılmasını bahane ederek, öÄŸretmenlerin mülakatla atanmasını istemek sorunun kaynağını bilmemek, gerçekleri görmemek demektir. Devlet, PKK’lıların yol kesmesine engel olamazken, siz kandırılan, kaçırılan çocuklar için öÄŸretmenleri nasıl suçlayarak kendi sorumluluÄŸunuzu ortadan kaldırırsınız? Kaldı ki, terör örgütüne öÄŸrenci gönderen varsa, bunları tespit etmek ve milli eÄŸitim ile iliÅŸkisini de sizin sorumluluÄŸunuz da deÄŸil midir?
Türk EÄŸitim-Sen olarak bu çocuklarımızın en kısa zamanda geri getirilmesini ve Hükümetin bu konuda etkili bir yaklaşım sergilemesini istiyoruz. Hiçbir anne babanın gözü yaÅŸlı kalmamalıdır. Çocuklarımızın yeri terörist yuvaları deÄŸil; okuldur, ana-baba kucağıdır. Åžu da unutulmamalıdır ki; PKK’yı pazarlık masalarında yok edemezsiniz. PKK’nın kökü kurutulmadıkça Türkiye daha çok acılar yaÅŸayacaktır.
OKULLAÅžMA ORANLARINDA HEDEFE NE ZAMAN ULAÅžILACAK? DERSLÄ°K AÇIÄžI SORUNU NASIL ÇÖZÜLECEK?
2013-2014 eÄŸitim-öÄŸretim yılında okullaÅŸma oranları yine yüzde 100 seviyesinde deÄŸildir. 2013-2014 eÄŸitim-öÄŸretim yılında okul öncesinde okullaÅŸma oranı 4-5 yaÅŸta yüzde 37,46; 5 yaÅŸta 42,54’tür. Ä°lkokulda okullaÅŸma oranı yüzde 99,57’dir. Ä°lkokulda okullaÅŸma oranı erkeklerde yüzde 99,53, kızlarda yüzde 99,61’dir. Ortaokulda okullaÅŸma oranı yüzde 94,52’dir. Ortaokulda okullaÅŸma oranı erkeklerde yüzde 94,57, kızlarda yüzde 94,47’dir. OrtaöÄŸretimde ise okullaÅŸma oranı yüzde 76,65’dir. OrtaöÄŸretimde okullaÅŸma oranı erkeklerde yüzde 77,22, kızlarda yüzde 76,05’dir.OkullaÅŸma oranları yüzde 100 seviyesine ulaÅŸmadığı müddetçe eÄŸitimde koyduÄŸumuz hedeflere ulaÅŸmamız mümkün deÄŸildir.
Öte yandan derslik açığı en ciddi meselelerimizden birisidir. OECD ülkelerinde ortalama sınıf mevcudu ilkokulda 21,2, ortaokulda 23,3’tür. Ülkemizde ise derslik başına düÅŸen öÄŸrenci sayısı ilkokul ve ortaokulda 29, ortaöÄŸretimde de yine 29’dur.Bu rakamlar büyükÅŸehirler ile bazı bölgelerimizde daha da fazladır. Derslik başına düÅŸen öÄŸrenci sayısı Ä°stanbul’da ilkokul ve ortaokulda 39, ortaöÄŸretimde 35; Bursa’da ilkokul ve ortaokulda 34, ortaöÄŸretimde31; Adana’da ilkokul ve ortaokulda 35, ortaöÄŸretimde 31;Van’da ilkokul ve ortaokulda 36, ortaöÄŸretimde 29; Hakkari’de ilkokul ve ortaokulda 39, ortaöÄŸretimde 45; Åžanlıurfa’da ilkokul ve ortaokulda 46, ortaöÄŸretimde 35, Diyarbakır’da ilkokulda 42, ortaöÄŸretimde 49, Batman’da ilkokul ve ortaokulda 38, ortaöÄŸretimde 41’dir.
Ä°L-Ä°LÇE EMRÄ° GERÄ° GETÄ°RÄ°LMELÄ°DÄ°R.
Milli EÄŸitim Bakanlığı’nın özür grubu tayinlerini yılda bir defaya düÅŸürmesi ve il/ilçe emri uygulamasını kaldırması nedeniyle yıllardır aileler parçalanmakta, eÅŸler ayrılmak zorunda kalmaktadır. Aklı fikri ailesinde olan öÄŸretmenlerimizin motivasyonları bozulmakta, bu durum eÄŸitim-öÄŸretimi de etkilemektedir. Sendikamız konuyla ilgili Bakanlığa sayısız talepte bulunmuÅŸ ancak taleplerimiz dikkate alınmamıştır. Bakanlık her yıl eÅŸ durumu özrü maÄŸdurlarına çözüm üretmek zorunda kalmaktadır. Bir kez daha belirtmek istiyoruz ki; aile bütünlüÄŸü son derece önemlidir. MEB ailenin kutsallığına saygı duymalıdır. Bu noktada il-ilçe emrinin geri getirilmesi ve özür grubu tayinlerinin yılda iki kereye çıkarılması gerekmektedir.
Öte yandan öÄŸrenim özrünün özür grubu tayinleri arasından çıkarması nedeniyle maÄŸduriyetler yaÅŸanmıştır. Sendikamızın açtığı dava sonucunda Danıştay ikinci dairesi öÄŸrenim özrünün kılavuzda yer almamasına iliÅŸkin eksik düzenlemenin iptali kararı vermiÅŸ, bu nedenle MEB, 2013 yılında özür durumuna baÄŸlı yer deÄŸiÅŸtirmelerde öÄŸrenim özrüne de yer vermiÅŸtir. Sendikamızın talebi öÄŸrenim özrünün yeniden özür grubu tayinleri içinde yer almasıdır. ÖÄŸretmenler önlerine engel konulmadan yüksek lisans yapabilmeli ve kendilerini geliÅŸtirebilmelidir.
BilindiÄŸi üzere, görev yerinde 3 yılını doldurmamış öÄŸretmenler il içi ve iller arası yer deÄŸiÅŸtirme talebinde bulunamamaktadır. MaÄŸduriyetleri önlenmek adına öÄŸretmenlerimizin il içi ve iller arası isteÄŸe baÄŸlı yer deÄŸiÅŸikliÄŸi yapabilmesi için çalışılması gereken süre hesabında geçen yıl yapıldığı gibi 31 Aralık tarihinin baz alınmasını talep etmiÅŸtik. Ancakbu yıl yayınlanan il içi ve il dışı yer deÄŸiÅŸtirmelerde 31 Aralık 2014 tarihi baz alınmamıştır. Bu nedenle;
2010 yılında KPSS’nin iptal edilmesi dolayısıyla öÄŸretmenlerimiz Eylül ayı yerine, Aralık ayında görevine baÅŸladığı için 2013 yılında yer deÄŸiÅŸtirme talebinde bulunamayacaklardır.2011 yılında Van’da yaÅŸanan deprem nedeniyle 800 öÄŸretmenin göreve baÅŸlaması 26 Kasım 2011 tarihinden sonra yapılmıştır. Asker öÄŸretmenler de tayin haklarını 6-7 günle kaybetme riski ile karşı karşıyadır.
Åžu konulara da dikkat çekmek istiyoruz: Bazı bölgelerde, uzun süredir tayin istemelerine raÄŸmen bu talebi gerçekleÅŸmeyen öÄŸretmenlerimiz vardır. Özellikle mahrumiyet bölgelerinde görev yapan öÄŸretmenlerimiz 10-15 yıl aynı yerde çalışmakta, tayin talepleri dikkate alınmamaktadır. Bu noktada öÄŸretmen ve personel temininde güçlük çekilen il ve ilçelerde 5 yıldan uzun süredir görev yapmış olan öÄŸretmenlerin, memurların istekleri halinde baÅŸka yerlere atanmaları herhangi bir ÅŸart aranmaksızın saÄŸlanmalıdır. Öte yandan norm açıklarının tamamı da bir an önce ilan edilmeli ve öÄŸretmenler tercihlerini buna göre yapmalıdır.
Ayrıca 4+4+4 eÄŸitim sistemi nedeniyle norm kadro fazlası olan öÄŸretmenlerin sorunu da hala giderilebilmiÅŸ deÄŸildir. MEB, bu öÄŸretmenlere alan deÄŸiÅŸikliÄŸi çözümünü hayata geçirmiÅŸ, ancak bu da baÅŸka sorunları beraberinde getirmiÅŸtir. Zorunlu olarak alan deÄŸiÅŸtiren öÄŸretmenlerimizin bir kısmı alanlarında verimli ve baÅŸarılı olmadığını düÅŸünmekte ve alan deÄŸiÅŸtirdiÄŸi için piÅŸmanlık duymaktadır. Hatta öÄŸrencilerine yeterli olamadığını düÅŸünen bazı öÄŸretmenlerimizin psikolojileri bozulmuÅŸtur. Ä°steyen öÄŸretmenlerimize, bulundukları yerde eski alanlarına dönme imkânı tanınmasını ve gerekli ÅŸartları taşımadığı için alan deÄŸiÅŸikliÄŸi iptal edilen ve bunun üzerine MEB tarafından açılan 540 saat kursa tabi tutulan Zihinsel Engelliler ÖÄŸretmenlerine verilen sözün yerine getirilmesini istiyoruz.
TÜRKÄ°YE’DE ÖÄžRETMEN MAAÅžLARI YERÄ°NDE SAYIYOR, YARDIMCI HÄ°ZMETLER SINIFI KAN AÄžLIYOR.
Türkiye ile OECD ülkelerini öÄŸretmen maaÅŸları açısından kıyasladığımızda derin uçurum görmekteyiz. OECD Bir Bakışta EÄŸitim Raporu’na göre; OECD ülkelerinde ilkokulda göreve yeni baÅŸlayan bir öÄŸretmen yılda brüt 28 bin 854 dolar, en yüksek derecedeki öÄŸretmen yılda brüt 45 bin 602 dolar kazanmaktadır. Ä°ngiltere’de ilkokulda göreve yeni baÅŸlayan bir öÄŸretmen yılda brüt 30 bin 289 dolar, en üst düzeydeki bir öÄŸretmen yılda brüt 44 bin 269 dolar; Portekiz’de ilkokulda göreve yeni baÅŸlayan bir öÄŸretmen yılda brüt 30 bin 946 dolar, en üst düzeydeki bir öÄŸretmen yılda brüt 52 bin 447 dolar; Lüksemburg’da göreve yeni baÅŸlayan bir öÄŸretmen yılda brüt 64 bin 043 dolar, en üst düzeydeki bir öÄŸretmen yılda brüt 112 bin 997 dolar; Kore’de göreve yeni baÅŸlayan bir öÄŸretmen yılda brüt 27 bin 581 dolar, en üst düzeydeki öÄŸretmen yılda brüt 76 bin 528 dolar kazanmaktadır. Aynı araÅŸtırmada Türkiye’de göreve yeni baÅŸlayan bir öÄŸretmenin yılda brüt 23 bin 494, en üst düzeydeki bir öÄŸretmenin yılda brüt 27 bin 201 dolar kazandığı ifade edilmektedir. Ancak bu rakamlar satın alma gücü paritelerine göre hesaplanmış rakamlardır. Türkiye’de öÄŸretmen maaÅŸları yılda 12 bin dolar ile 15 bin 435 dolar arasında deÄŸiÅŸmektedir. Dolayısıyla OECD Bir Bakışta EÄŸitim Raporu’nda yer alan bu araÅŸtırma Türkiye ile diÄŸer ülkeler arasındaki öÄŸretmen maaÅŸlarını kıyaslamak adına önemlidir.
Öte yandan bu yıl öÄŸretmenlerimiz, diÄŸer eÄŸitim çalışanları ve tüm memurlar yılda 123 TL zamma mahkûm kalmıştır. Sarı sendika sayesinde toplu sözleÅŸme apar topar imzalanmış ve çalışanlar 2014 ve 2015 yıllarını kayıpla geçirmek zorunda kalacaktır. Merkez Bankası enflasyon hedefini artırmıştır. Buna raÄŸmen çalışanlar enflasyon farkı alamayacak, ek derslere zam yapılmayacak, aile ve çocuk yardımında artış olmayacaktır. Mayıs ayı itibariyle açıklanan yıllık enflasyon oranı % 9,66’dır. Oysa ki, 2014 yılı için memura yapılan 123 TL’lik maaÅŸ zammının ortalama memur maaşına oransal yansıması niÅŸe % 5.2’dir. Dolayısıyla kıt kanaat evini geçindiren hizmetliler, memurlar, teknisyenler v.b. tüm eÄŸitim çalışanları yeni hak kayıplarına maruz kalacaktır.
Yardımcı Hizmetler sınıfında görev yapanların tek sorunu düÅŸük ücretler deÄŸildir. Hizmet sınıflarında görev yapan personelin atama ve yer deÄŸiÅŸtirmelerine iliÅŸkin iÅŸlemlerin "Devlet Memurlarının Yer DeÄŸiÅŸtirme Suretiyle Atanmalarına Ä°liÅŸkin Yönetmelik" çerçevesinde deÄŸerlendirileceÄŸi belirtilmesine raÄŸmen henüz bir geliÅŸme olmamıştır.Genel Ä°dari Hizmetler, Teknik Hizmetler ve Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapanların atama ve yer deÄŸiÅŸtirme yönetmeliÄŸi olmadığı için tayin isteyememektedirler.
Bu arkadaÅŸlarımızın görev tanımı da yoktur. Bu nedenle yöneticiler tarafından verilen her iÅŸi yapmak durumundadırlar. Ne yazık ki Milli EÄŸitim Bakanlığı'nda üç senedir görevde yükselme sınavları da yapılmamaktadır.
Ä°ÅŸte tüm bu sorunlar eÄŸitimde kanayan bir yaradır. Bakanlık, problemleri çözmekte atak davranmamakta ve sürüncemede bırakmaktadır. Bu nedenle 2013-2014 eÄŸitim-öÄŸretim yılına baktığımızda baÅŸarısızlık görüyoruz. Bu baÅŸarısızlığın sorumlusu MEB’i yönetenler ve Hükümet ettiÄŸi yaklaşık 12 yıllık dönem içerisinde beÅŸ kez Milli EÄŸitim Bakanı deÄŸiÅŸtiren, eÄŸitimde tutarlı ve istikrarlı icraat sergileyemeyen AKP iktidarıdır. Milli EÄŸitim Bakanı Sayın Nabi Avcı da sorunları çözmede yetersiz kalmaktadır. Özellikle son olarak MEB Yasasının ihdas edilmesiyle birlikte eÄŸitim-öÄŸretim hayatımız büyük bir darbe almıştır. Bir yıllık performansını deÄŸerlendirdiÄŸimizde Bakan Nabi Avcı sınıfta kalmıştır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.