Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk, Türk EÄŸitim-Sen Genel Mali Sekreteri Seyit Ali Kaplan ve Genel EÄŸitim ve Sosyal İşler Sekreteri Cengiz Kocakaplan ile birlikte Türk EÄŸitim-Sen Yalova Åžubesi’nin düzenlediÄŸi istiÅŸare toplantısına katıldı
Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk, Türk EÄŸitim-Sen Genel Mali Sekreteri Seyit Ali Kaplan ve Genel EÄŸitim ve Sosyal İşler Sekreteri Cengiz Kocakaplan ile birlikte Türk EÄŸitim-Sen Yalova Åžubesi’nin düzenlediÄŸi istiÅŸare toplantısına katıldı. Toplantıya Türkiye Kamu-Sen Yalova İl Temsilcisi ve Türk EÄŸitim-Sen Yalova Åžube BaÅŸkanı Mustafa Deviren, Yalova Åžube Yönetim Kurulu, Türkiye Kamu-Sen’e diÄŸer baÄŸlı sendikaların Yalova Åžube BaÅŸkanları, il temsilcileri, Yalova Belediye BaÅŸkanı Vefa Salman, Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu ve üyelerimiz katıldı.
Allaha ÅŸükür Türkçe ile felsefe de, bilim de yaparız.
Toplantıda bir konuÅŸma yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk sözlerine Osmanlıca tartışmaları ile baÅŸladı. Koncuk ÅŸunları kaydetti: “Biz baÅŸkaları gibi Osmanlıca’nın Türkçe olduÄŸunu kimseden gizlemeden söyleyeceÄŸiz. Osmanlıca da Türkçe’dir, Türkçe de Osmanlıca’dır. Alfabe deÄŸiÅŸtirmekle dil farklı bir dil olmaz. Maalesef böylesine yanlış bir zeminde, cahilce söylenen sözleri duymak bizi eÄŸitimcileri kahrediyor. ‘Türkçe aÄŸzımda anamın ak sütü gibidir’ diyen Yahya Kemal Beyatlı ÅŸiirlerini Türkçe yazdı; ‘Süleymaniye’de Bayram Sabahı’ ÅŸiirini Türkçe yazdı. Yunus Emre Türkçeyle düÅŸüncesini, felsefesini bu millete asırlar önce anlattı, hala feyz almaya devam ediyoruz. Hacı Bayram Veli, Hacı BektaÅŸ-ı Veli Türkçe düÅŸündü, Türkçe seslendi. Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Türkçe seslendi. Türkçe bir aÅŸiret, kabile dili deÄŸildir. Türkçe, on bin yıllık tarihi macerası olan Türk milletinin kendisini ifade ettiÄŸi bir dildir. Asırlardır sevdamızı, DüÅŸüncelerimizi, inançlarımızı, felsefemizi Türkçe ifade ettik. Bu milletin kökleri çok derindedir. Bizim dilimiz imparatorluk dilidir. Türkçe dünyanın en zengin dillerinden biridir. Allaha ÅŸükür Türkçe ile felsefe de, bilim de yaparız. Esasen bu cahilce tartışmalara KaÅŸgarlı Mahmut yüzyıllar öncesinde Divanü Lügati't-Türk ile iyi bir cevap vermiÅŸ ama demek ki Divanü Lügati't-Türk’ten bile feyz almayanlar hala var. ÖÄŸretmenlerimizin, akademisyenlerimizin, aydınlarımızın, memurlarımızın görevi bunları milletimize anlatmaktır.”
İnsanların önüne bariyerler koymak sendikacılık olmadığı gibi, insanlık bile deÄŸildir. Bu nedenle ben buradan tüm arkadaÅŸlarıma sesleniyorum: Bu anlayışlara zemin hazırlanmamalıdır. Bu köhne anlayışın yerle yeksan olması için mücadele etmeliyiz.
“Her kim ki bulunduÄŸu makamı, elindeki gücü kendi nefsine uygun kullanırsa bunun adı alçaklıktır. Ben böyle bir sendikacılık anlayışını tanımıyorum” diyen Koncuk, siyasallaÅŸtırılmış makamların Türkiye’nin geleceÄŸi bakımından ciddi kaygılar yaratması gerektiÄŸini söyledi.
Koncuk ÅŸöyle konuÅŸtu: “Ben böyle bir sendikacılığı alçakça görüyorum, hatta sendikacılık olarak düÅŸünmüyorum. Her kim ki bulunduÄŸu makamı, elindeki gücü kendi nefsine uygun kullanırsa bunun adı alçaklıktır. Ben böyle bir sendikacılık anlayışını tanımıyorum. Biz sendikacılığı, hak eden insanların hakkını teslim etmek olarak gördük. Bizim üyemiz olsun, olmasın T.C. Devleti’nin her vatandaşı mezhebi, meÅŸrebi, siyasi anlayışı ne olursa olsun saygıdeÄŸerdir. Bu nedenle siyasallaÅŸtırılmış makamların Türkiye’nin geleceÄŸi bakımından ciddi kaygılar yaratması gerektiÄŸini düÅŸünüyorum. İnsanların önüne bariyerler koymak sendikacılık olmadığı gibi, insanlık bile deÄŸildir. Bu nedenle ben buradan tüm arkadaÅŸlarıma sesleniyorum: Bu anlayışlara zemin hazırlanmamalıdır. Bu köhne anlayışın yerle yeksan edilmesi için mücadele etmeliyiz. Bizim davamız insanı ÅŸahsiyetsiz kılmak deÄŸil, insanları inanmadıkları ÅŸeye teslim etmeye zorlamak deÄŸil; insanı kazanmaktır. Aksi taktirde günü yaÅŸayan, ilkeleri olmayan bir insan topluluÄŸu olmaktan öteye gidemeyiz. Biz yolumuza böyle devam ettik, Allah izin verirse hep böyle devam edeceÄŸiz. Yanımızda kim olursa olsun hiç önemli deÄŸil, biz bu saÄŸlam anlayışla Türkiye Kamu-Sen olarak mücadele etmeye devam edeceÄŸiz. Ben biliyorum ki; bizim anladığımız anlamda, inandığımız deÄŸerlerin tökezlemesi dahi, bu milletin, bu coÄŸrafyada yaÅŸama hakkının tehlikeye girmesi anlamına gelir. Bir milletin aydınları tökezlememeli; her ÅŸeye raÄŸmen doÄŸruları yapmalıdır ki, diÄŸer insanlar da onların bu tavrından etkilenerek, doÄŸruyu yapma cesareti bulmalıdır. EÄŸitim davası bir milletin gelecek davasıdır. Bu davayı inÅŸa etmekle görevli öÄŸretmenlerin, akademisyenlerin sadece kendi nefisleri için yaÅŸayan insanlar haline gelmesi çok tehlikelidir. Bunu kabul etmiyoruz. Biz bugünlere güçlenerek geldik, bundan sonra da aynı minvalde yolumuza devam edeceÄŸiz.”
Maalesef öyle bir iktidar anlayışı ile karşı karşıyayız ki, kamu görevlilerini gözden çıkarmışlar. Devlet memuru adından dahi rahatsızlık duyan bir iktidar anlayışı var.
Kamu hayatında yaÅŸanan problemlere deÄŸinen Koncuk, kamu çalışanlarının iÅŸ güvencesinin tehlikede olduÄŸuna dikkat çekti. Koncuk, “Kamu hayatı gerçekten problemlidir. Kamu çalışanları, devlet adına somutlaÅŸtırabileceÄŸimiz tek kavramdır. Kamu çalışanlarını aldığımız zaman devlet adına kaşınızda soÄŸuk duvarlar kalır. Devleti anlamlı kılan, devlet memurlarıdır. Devlet sizsiniz. Bu nedenle kamu görevlilerin problemleri bu ülkede herkesi yakından ilgilendiriyor. Ama maalesef öyle bir iktidar anlayışı ile karşı karşıyayız ki, kamu görevlilerini gözden çıkarmışlar. Devlet memuru adından dahi rahatsızlık duyan bir iktidar anlayışı var” diye konuÅŸtu.
EÄŸer bu iktidar 4 yıl daha vize alırsa ve Anayasayı deÄŸiÅŸtirme gücüne sahip olursa, deÄŸiÅŸtirecekleri maddelerden birisi de Anayasa’nın 128. Maddesi olacaktır.
AKP iktidarının Anayasayı deÄŸiÅŸtirme güçleri olsaydı, deÄŸiÅŸtirecekleri maddelerden birisinin devlet memurlarını tanımlayan 128. Madde olduÄŸunu ifade eden Koncuk, “Çünkü devlet memurlarının iÅŸ güvencesi devlet memurları üzerinde yapılmak isteyen operasyonların önündeki en büyük engeldir. Kamu çalışanları, siyasi iktidarların baskısından etkilenmesinler, hizmet üretmekten korkmasınlar, doÄŸruyu yapmaktan çekinmesinler diye iÅŸ güvenceli hale getirilmiÅŸtir. Devletin bekası adına, T.C. Devleti’nin varlığını siyasi iktidarların yanlışlarına raÄŸmen devam etmesi adına devlet memurları iÅŸ güvenceli hale getirilmiÅŸtir. T.C. Devleti böyle kurulmuÅŸtur. Ama bu iktidar bundan müthiÅŸ rahatsızlık duyuyor. Belki de bizi kamu çalışanları olarak ilgilendirmesi gereken en önemli nokta iÅŸ güvencemizin tehdit altında olmasıdır” dedi.
2015 yılının Haziran ayında yapılacak seçimlere dikkat çeken Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk, “EÄŸer bu iktidar 4 yıl daha vize alırsa ve Anayasayı deÄŸiÅŸtirme gücüne sahip olursa, -birçok maddeyi deÄŸiÅŸtirecekler- deÄŸiÅŸtirecekleri maddelerden birisi de Anayasa’nın 128. Maddesi olacaktır. Anayasa’nın 128. Maddesini deÄŸiÅŸtiremedikleri için Torba Yasa’da bir düzenleme yaptılar. Bu düzenleme, devlet memurlarının yargı haklarını ellerinden almaya yönelik bir düzenlemeydi. Mesela haksız yere iÅŸten atılırsanız, dava açıp kazandığınızda 30 gün içinde iÅŸe iade ediliyorsunuz. Ama öyle bir kanun çıkardılar ki, dava açıp kazansanız dahi bunu iki yıl içinde uygulama hakkını idareye veriyor. Hatta kararı 2 yıl içinde uygulamayan idareci hakkında ceza davası açma hakkınız bile elinizden alınıyor. Allahtan Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi iptal etti. Bütün bunlar ne yazık ki kamu çalışanlarının büyük çoÄŸunluÄŸunun gözünden kaçıyor” diye konuÅŸtu.
GeleceÄŸimizi tehdit edenlere karşı nasıl bir mücadele içinde oluruz, kimlerle bu mücadeleyi baÅŸarabiliriz sorularını cevaplayacak bir sendikal tercihi ortaya koymak zorundayız.
“Sendikal tercihlerimizi ortaya koyarken, gelecekte bizi olumlu ya da olumsuz nasıl etkileyeceÄŸini hesap etmeliyiz” diyen Koncuk sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “EÄŸer bir güç deÄŸilseniz, yaptırımınız kalmadıysa, seslerinizi, ellerinizi birleÅŸtirerek yanlışa yanlış diyemiyorsanız birçok kötülüÄŸü yaÅŸamaya hazır olun. Bu nedenle geleceÄŸimizi tehdit edenlere karşı nasıl bir mücadele içinde oluruz, kimlerle bu mücadeleyi baÅŸarabiliriz sorularını cevaplayacak bir sendikal tercihi ortaya koymak zorundayız. ‘Hastane baÅŸhekimi birimimi deÄŸiÅŸtirir’, ‘Okul müdürü günlük planımı bozar, nöbet günümü boÅŸ günüme verir’ ÅŸeklinde bir sendikal tercih olabilir mi? Böyle bir sendikal tercih olursa, geleceÄŸimiz de olmaz. Sadece o günü düÅŸünerek bir yere varamayız.”
Türkiye’nin hukuk devleti olma kabiliyetini her geçen gün kaybettiÄŸini kaydeden Koncuk, “Birilerinin saltanatını sürdürmesi adına, diÄŸer insanların hukukunun bir öneminin olmadığı görülüyor. Bunlara göz mü yumacağız? Bunlara göz yummamalı, mücadelemizi yapmalıyız, varlığımızı göstermeliyiz, aklınızı başınıza alın deme yürekliliÄŸini ortaya koymalıyız” dedi.
Bizim bu ülkeye ihanet etmek, saltanat oluÅŸturmak ya da kendi nefsimiz için yaÅŸamak gibi bir kaygımız yok. O halde ölümden öte yol da yok.
Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk konuÅŸmasına ÅŸöyle devam etti: “Sanal korkular yaratmadan doÄŸruları elbette hukuk içerisinde, demokratik kurallar çerçevesinde ortaya koyacağız. Türkiye Kamu-Sen olarak hep bunu yaptık. DoÄŸruları yaptığımız sürece hiç kimseden korku duymuyoruz. Biz doÄŸruyu yapıyoruz. Bizim bu ülkeye ihanet etmek, saltanat oluÅŸturmak ya da kendi nefsimiz için yaÅŸamak gibi bir kaygımız yok. O halde ölümden öte yol da yok.
Ne demiÅŸler; ‘Duvara dayanma çöker, insana dayanma ölür.’ Kendimize güveneceÄŸiz. Kendi irademize güveneceÄŸiz. Kendi yüreÄŸimize, bileÄŸimize güveneceÄŸiz. En önemlisi de Allah’a güveneceÄŸiz. Kadere iman ediyor muyuz? Hayır ve ÅŸer Allah’tan gelir diye inanıyor muyuz? ‘Rızık Allah’tandır’ sözüne inanıyor muyuz? O zaman mesele yok. Allah var, kaygı yok. Bu mücadele bu zeminde yoluna devam edecektir. Kimsenin kaygısı olmadan devam edecektir.”
Adam altına Milli EÄŸitim MüdürlüÄŸü koltuÄŸunu almış, her ÅŸeyi yapabileceÄŸini zannediyor. Kimsin sen? Senin iraden de, gücün de kanunların, mevzuatın sana verdiÄŸi güç kadardır. Onun dışına çıkamazsın. Sen kral, padiÅŸah deÄŸilsin.
Okul yönetici görevlendirmelerine de deÄŸinen Koncuk ÅŸunları söyledi: “Alın teri çalınan insanların her zaman yanında olduk, bundan sonra da yanında olmaya devam edeceÄŸiz. Bunun hesabını soracağız. Haksızlık yapanların burnundan fitil fitil getireceÄŸiz. Zulüm ile payidar olunmaz. Zalimlerin hiçbir geleceÄŸi yoktur. Bu zalimliÄŸi yapanlar bunun bedelini er veya geç ödeyecekler. Adam altına Milli EÄŸitim MüdürlüÄŸü koltuÄŸunu almış, her ÅŸeyi yapabileceÄŸini zannediyor. Kimsin sen? Senin iraden de, gücün de kanunların, mevzuatın sana verdiÄŸi güç kadardır. Onun dışına çıkamazsın. Sen kral, padiÅŸah deÄŸilsin. Kanunlar çerçevesinde görevini yürüteceksin.”
Bu ülke demokrasiyi de gördü, anti demokratik dönemleri de gördü. O zaman kendilerini kral zannedenler, bugün zelil durumdadır.
Türkiye’deki bütün kurum müdürlerine seslenen Koncuk, “Size verilen yetkiyi kanunlar çerçevesinde kullanacaksınız. Bu devir geçer. Sel gider, kum kalır. Hesabınızı ona göre yapın. Bu ülke 12 Eylül’leri de, 28 Mart post-modern darbeleri de gördü. Bu ülke demokrasiyi de gördü, anti demokratik dönemleri de gördü. O zaman kendilerini kral zannedenler, bugün zelil durumdadır. Yanlış yapanlar er ya da geç bedelini öderler. O ÅŸaÅŸalı makamlar düÅŸtüÄŸünde, bedelini öderler. Bütün idarecilere sesleniyorum: Merdivenleri çıkarken dikkat edin, çünkü, inerken aynı insanlara rastlayabilirsiniz” diye konuÅŸtu.
Haksızlık yapanlar, yarattıkları haksızlık denizinde er veya geç boÄŸulacaklar.
Koncuk sözlerini ÅŸöyle tamamladı: “GeçmiÅŸi iyi bilelim. Bu devran böyle gider zannetmesinler, bu koltuklar baki kalır zannetmesinler. Kimleri gördük, Allah ömür verdikçe kimleri göreceÄŸiz. Bu nedenle saÄŸlam durun.
Bunlar korkak adamlardır. Sadece kendi nefsi için yaÅŸayan insanlar cesur olabilir mi, ilkeli davranış olabilir mi? ‘Bu koltuklar altımızdan bir gün gider’ korkusuyla yaÅŸarlar. Sendikacılıkta da böyledir. Bunlar büyüdüklerini zannediyorlar. Esasında küçülüyorlar. Ben biliyorum ki; yataÄŸa yattıklarında ‘AÄŸababalarımız gittiÄŸinde halimiz nice olacak?’ korkusu yaşıyorlar. Ama bizlerin böyle bir korkusu yok. Yastığa başımızı koyduÄŸumuzda, Allah’a ÅŸükür gönül huzuruyla uyuyoruz. Çünkü haksızlık, namussuzluk yapmadık. Haksızlık yapanlar, yarattıkları haksızlık denizinde er veya geç boÄŸulacaklar.”