Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı Ä°smail Koncuk, Kanal B TV’de yayınlanan “GÜNCEL” ve Bengü Türk TV’de yayınlanan “SÖZ HAKKI” programına katılarak ülke gündemi ve çalışma hayatına yönelik önemli deÄŸerlendirmelerde bulundu
Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı Ä°smail Koncuk, Kanal B TV’de yayınlanan “GÜNCEL” ve Bengü Türk TV’de yayınlanan “SÖZ HAKKI” programına katılarak ülke gündemi ve çalışma hayatına yönelik önemli deÄŸerlendirmelerde bulundu.
KONCUK: VATANDAÅžA BUYURAN DEĞİL, VATANDAÅžIN HÄ°ZMETÄ°NDE OLAN DEVLET SÖYLEMÄ°NÄ°N FÄ°Ä°LEN GERÇEKLEÅžTÄ°RÄ°LMESÄ°NÄ° UMUTLA BEKLÄ°YORUZ
Katıldığı her iki canlı yayında da ülke gündemi ve çalışma hayatındaki zorlukları deÄŸerlendiren Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen olarak doÄŸruları söylemeye devam edeceÄŸiz” dedi. Son günlerde gündemin ilk sıralarında yer alan baÅŸkanlık sistemi ile ilgili görüÅŸlerini açıklayan Genel BaÅŸkan, “Bu ülkede siyasi vesayetin kralı var” diyerek tepkisini dile getirdi. Koncuk, “Türkiye’de anayasanın deÄŸiÅŸmesi gerçekten bir ihtiyaç mıdır? hangi maddelerin deÄŸiÅŸmesi gerekir? bu konular iyi düÅŸünülmelidir.. GördüÄŸüm kadarıyla anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi tamamı ile baÅŸkanlık sistemi tartışmaları ekseni etrafında ÅŸekilleniyor. Anayasayı gerçekten deÄŸiÅŸtirmek isteyenlerin niyeti, darbe döneminden kaldığı söylenen anayasayı deÄŸiÅŸtirmek midir? Öncelikle anayasanın hangi hükümleri deÄŸiÅŸtirilmeli, onun masaya konulması gerekir. Ama bugün sadece tartışılan baÅŸkanlık sistemi. Anayasanın 66. Maddesindeki “Türklük” tanımının deÄŸiÅŸtirilmesine yönelik de bazı taleplerin olduÄŸunu görüyorum. Memur-Sen’in de böyle bir talebi var. Türklük tanımından rahatsız oluyorlar sanırım. Ä°ÅŸin bu tarafı da var. Türkiye Kamu-Sen olarak anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi tartışmalarının baÅŸkanlık sistemi ve Türklük kavramının kaldırılması yönünde ÅŸekillenmesini doÄŸru bulmuyoruz. Özellikle baÅŸkanlık sistemi üzerinde bu kadar durulmasını anlamıyoruz. CumhurbaÅŸkanı neyi istiyor da yapamıyor bu ülkede? Yani baÅŸkan olduÄŸu zaman yapacağı ne var da ÅŸu anki konumunda bunu yapamıyor? Herkes biliyor ki, anayasada tanımlı olmamasına raÄŸmen, Sayın CumhurbaÅŸkanı birçok hakkı fiilen kullanıyor. BaÅŸkanlık sistemi dayatması, parlamenter sistem düÅŸmanlığı nedir, ben anlamadım.
Türkiye Kamu-Sen olarak baÅŸkanlık sisteminin, Türkiye’de demokrasiyi olgunlaÅŸtırmak yerine, demokrasiyi daha arızalı hale getireceÄŸine, insan haklarının daha geriye gitmesine neden olacağına inanıyoruz. Ayrıca hukukun üstünlüÄŸü konusunda daha da geriye gideceÄŸimizi, hakim ve savcılarımızın siyasi vesayetle karar vermeye zorlanacağını düÅŸünüyoruz. VatandaÅŸlarımızın bu tehlikelere dikkat etmesi lazım. Demokrasinin geliÅŸmesi, Türkiye’de insan haklarının ve hukukun egemen olması konusunda bir tavır sergilenmesi lazım. Bu hususlar, ülkemizde mutlu ve refah içinde yaÅŸanabilmesi için vazgeçilemez önemdedir. Åžu anda düÅŸünülen baÅŸkanlık sistemi formülü ile bu hususların baÄŸdaÅŸmadığına inanıyoruz. BaÅŸkanlık sistemi ülkemiz gerçeklerine, demokrasinin geliÅŸmesi konusundaki ihtiyaçlara cevap verebilecek bir model deÄŸildir. Bu konuda vatandaÅŸlarımızın da azami dikkat göstererek, bu tuzaklara düÅŸmemesi lazım.
Bu konuda görüÅŸlerimizi her platformda dile getirdik, getirmeye de devam edeceÄŸiz. Anayasada tabi ki deÄŸiÅŸtirilmesi gereken maddeler vardır. Gelin bunları tespit edelim. Sayın BaÅŸbakan bir toplantıda güzel bir tespitte bulundu. “VatandaÅŸa buyuran devlet deÄŸil, vatandaşın hizmetinde olan bir devlet” ÅŸeklinde bizim de altına imza atacağımız bir tanımlamada bulundu. Ama bunun pratikte de uygulanması gerekir. Mevcut sistem içinde, anayasayı deÄŸiÅŸtirmeden de bunu saÄŸlayabiliriz. Hukukun üstünlüÄŸünü saÄŸlamak, ayrımcılığı kaldırmak adına, hükümetin attığı adımları öncelikle görelim. Hükümet yeni kurulduÄŸu için sert eleÅŸtiriler yapmıyorum ama, ÅŸu zamana kadar olumlu hiçbir adım göremedik. Milli EÄŸitim Bakanlığı’nda hala uygulanmayan yargı kararları var. Bu durumda yargı kararları bile uygulanmazken, hukukun üstünlüÄŸü ilkesinden söz etmenin de anlamı yok. Hala ayrımcılık yaratan kararlara imza atılıyor. Mesela Adana’da aynı hakim 4/C’lilerin ek ödeme konusunda birinde olumlu, diÄŸerinde olumsuz karar veriyor. Böyle bir anlayışı kabul etmemiz mümkün deÄŸil. Gelin bu konuları düzeltelim. Siyasi iktidarın bu konularda ciddi adımlar atması gerekir. Åžu ana kadar bu adımları göremesek de umutla bekliyoruz. Bir ülkede hukuk yoksa, insan hakları merkezli bir anlayışla milletimiz yönetilmiyorsa, o ülkede huzur olmaz. Maalesef siyasi vesayetin kralı var ülkede. Yönetici atamaları kurumlarda nasıl oluyor, inceleyin. Ä°nsanlar nasıl ayrıştırılmış görsünler. Grup toplantılarında, televizyonlarda sözde hukukun üstünlüÄŸünden bahsetmenin bir anlamı yok. Bir hakim geleceÄŸinden endiÅŸe duyarak, adalet anlayışıyla deÄŸil de birilerine yaranmak amacıyla karar veriyorsa, orada hukuk bitmiÅŸ demektir” dedi.
KONCUK: TÜRKÄ°YE KAMU-SEN, ALLAH Ä°ÇÄ°N DOÄžRULARI SÖYLEMEYE DEVAM EDECEK
Söz Hakkı programında, 2015 yılında yaÅŸanan zorlu süreçleri deÄŸerlendiren Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk, “2016 yılında kimse deve kuÅŸu misali başını kuma gömmeye kalkmamalıdır” dedi. Koncuk, “2015 yılı zor ve sıkıntılı bir yıldı, umarım bu yıl o acıları ve sıkıntıları yaÅŸamayız. Bu yılın ilk Söz Hakkı programını yapıyoruz Bengü Türk TV ekranlarında, bu televizyon son derece önemli bir televizyon. Basının vesayet altında olduÄŸunu biliyoruz. DoÄŸru sözleri söyleyecek insanları basın özellikle saklar hale geldi. Türkiye’de derler ya, “DoÄŸru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” diye, biz doÄŸruları söylemeye her ÅŸart altında milletimiz adına, inançlarımız adına, ülkemiz ve çocuklarımız adına devam edeceÄŸiz. Kimin iktidarda olduÄŸu umurumuzda bile deÄŸil. Ne kadar güçlü geldikleri de umurumuzda olmaz, biz sadece doÄŸruları söyleyeceÄŸiz, doÄŸruyu yapacağız. Siyaseten deÄŸil, Allah için doÄŸruyu yapacağız. Yaradılış gayemize uygun bir tavırla tavırlanmamız gerektiÄŸinden dolayı doÄŸruları yapacağız. Biz yapmazsak kim yapacak? O korksun, bu korksun, kim doÄŸruyu söyleyecek? Biz kadere inanmış insanlarız, ne yaÅŸayacaksak o olur. Bir Müslüman Türk olarak yüklendiÄŸimiz misyon gereÄŸi doÄŸruları söyleyeceÄŸiz.
DoÄŸruları söyleyeceÄŸiz derken, siyasi bir angajmana baÄŸlı olarak deÄŸerlendirme yapmaktan bahsetmiyorum, doÄŸru deÄŸerleri, milletimizin genlerine sinen deÄŸerleri terennüm etmek gerektiÄŸine inanan bir insanım. Her insanında bunu yapmaktan daha tabii bir mecburiyeti yoktur, ben bunu bir mecburiyet olarak görüyorum. Birileri doÄŸruları söylemekten ÅŸahsi kaygıları nedeniyle söyleme endiÅŸesi yaşıyorsa bu insanlar kendilerini bir nefis muhasebesine tabi tutmalıdırlar. Bizim sadece bir sendika deÄŸil bir sivil toplum kuruluÅŸu kimliÄŸimiz var. Sivil toplum kuruluÅŸu ne demek? Ben bakıyorum isimleri STK olan bazı örgütler var. Kanarya sevenler derneÄŸinden daha beter teslimiyet içinde, konuÅŸmaktan endiÅŸe duyan, doÄŸruları söyleyemeyen, inandıklarını düÅŸünmekten dahi korkan bir çok örgüt kendisine STK diyor. Türkiye’nin böyle örgütlere ihtiyacı yok. Sivil toplum kuruluÅŸu yanlış giden her ÅŸeye müdahil olur. Biz insanlarımnızın ve milletin geleceÄŸi adına hareket eden bir sivil toplum kuruluÅŸuyuz. Türkiye Kamu-Sen asla bunlar gibi olmayacak. Yolumuza inandığımız deÄŸerler doÄŸrultusunda devam edeceÄŸiz. Sonu nereye giderse gitsin, ifadelerimizi, doÄŸrularımızı her alanda ve ÅŸartta söyleyeceÄŸiz.
2016 yılında Türkiye’de ÅŸartları deÄŸerlendirdiÄŸimiz zaman, herkesin karınca kaderince sorumluluk alması gereken bir sürece girdiÄŸimizi düÅŸünüyorum. Hiç okul okumamış olabilirsiniz, makam mevki sahibi olmayabilirsiniz ama her insanın Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı olarak ülkenin geleceÄŸi adına bir sorumluluk alması gerektiÄŸi kanaatindeyim. Hukukun üstünlüÄŸü diyoruz, ne yazık ki Türkiye’de yok bu. Ä°nsan hakları paralelinde yönetilen bir devlet olmaktan her geçen gün uzaklaşıyoruz. Zaman zaman sayın BaÅŸbakan hukuk vurgusu yapıyor, bu son derece güzel ve sonuna kadar katılıyorum. Bunlar sadece içi doldurulmayan ifadeler ne yazık ki. Åžayet siz Hukuk vurgusu yapıyorsanız, Hakim ve Savcılarınızın adalet üzerine karar vermesi için her türlü zemini hazırlamak durumundasınız. Yargının verdiÄŸi tüm kararları ki, bu kararlar kimi rahatsız ederse etsin uygulanması için tüm Bakanlıklarınıza talimat vermeniz gerekir. Milli EÄŸitim Bakanlığı’nda bile uygulanmayan binlerce yargı kararı varken, sayın BaÅŸbakan’ın hukukun üstünlüÄŸünden bahsetmesinin bir anlamı olmaz. Gönül ister ki, BaÅŸbakan’ın bu sözleri gerçek anlamda yerini bulsun ama yok, bunları göremiyoruz. Bunların düzelmesi adına tüm insanların bir duruÅŸ göstermesi lazım. Peki basın yayın kuruluÅŸlarının bu kötü gidiÅŸle ilgili hiçbir sorumluluÄŸu yok mu? Anlı ÅŸanlı TV’ler doÄŸruları söylemek söz konusu olunca ortada yoklar. Böyle bir anlayış olmaz. Herkesin “Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz” sorgulamasını yapması lazım. Deve kuÅŸu başını kuma gömünce tehlikeden uzaklaÅŸtığını düÅŸünür, herkes ÅŸunu bilmeli ki, deve kuÅŸu gibi başımızı kuma gömünce hiçbir tehlikeden münezzeh olamayız. O tehlike bizi bulur. Nasıl bir ülkede yaÅŸamak istiyoruz? Adaletin olduÄŸu, insan haklarının kıymeti harbiyesinin olduÄŸu, hukukun olduÄŸu, insanların yüzlerinin güldüÄŸü, gelir dağılımının adaletli bir ÅŸekilde saÄŸlandığı bir ülkede mi yaÅŸamak istiyoruz? Peki bunu nasıl saÄŸlayacağız. Bunu samimiyetle isteyerek ve sorumluluk alarak saÄŸlayabiliriz, bunlar kendiliÄŸinden oluÅŸacak ÅŸeyler deÄŸil.
Bu ülkenin toplumsal dinamikleri vardır, akademisyenlerimiz, öÄŸretmenlerimiz ki peygamberlik mesleÄŸi olarak tanımlanır, küçük düÅŸünecek insanların, günü kurtarmayı düÅŸünecek insanların mesleÄŸi deÄŸildir öÄŸretmenlik. ÖÄŸretmen büyük düÅŸünmelidir, her ÅŸeyden evvel ahlakı, doÄŸruluÄŸu, haksızlıkla mücadeleyi öÄŸretmelidir. Din adamlarımız var mesela, bunların sorumlulukları da çok önemlidir. Ä°ÅŸte bu meslekler toplumun dinamikleridir. Ayet-i kerimede de ifade edildiÄŸi gibi, “Hiç bilenlerle bilemeyenler bir olur mu?” iÅŸte bilenler dediÄŸimiz bu kesimin sadece kendileri için yaÅŸama hakları yoktur, toplumsal düÅŸünmek zorundadırlar. Kötü giden ÅŸeylere ya elleriyle, ya dilleriyle ya da kalplerinden buÄŸz ederek gerekli tepkiyi göstermelidirler. Bu dinamiklerin oluÅŸturmadığı tepkiden baÅŸka toplumda farklı bir tepki mekanizmasından bahsedemeyiz. Bu dinamiklerin sustuÄŸu bir toplumda kokuÅŸmuÅŸluÄŸu, köhneleÅŸmeyi önleyebilecek baÅŸka bir mekanizma yoktur. 2016 da inÅŸaallah tüm insanlarımızın doÄŸruya ulaÅŸmak anlamında bir sorumluk alması gerektiÄŸini düÅŸünüyorum. Almazlarsa ne olur? Bu kokuÅŸmuÅŸluk her yere sirayet eder, o deve kuÅŸu gibi başına kuma gömenleri de etkisi altına alır ve toplumsal çöküÅŸle sonuçlanır. Bunu Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı olarak ifade ediyorum, Türkiye Kamu-Sen 450 bin üyesiyle milli bir sivil toplum kuruluÅŸudur. Her bir üyemiz yüzde yüz milli ve yerlidir, Allah’a ÅŸükürler olsun” dedi.
KONCUK: 5 MÄ°LYON Ä°NSANIN ALIN TERÄ°NÄ° ÇALDINIZ
Memura oynanan enflasyon oyununun açığa çıktığını ifade eden Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk, “Hala neyi inkar ediyorsunuz?” diye sordu. Koncuk, “ “Takke düÅŸtü kel göründü” dedik, 1 Ocak 2016 tarihi itibariyle, 1 milyon 900 memur emeklimiz ve 2 milyon 600 bin kamu çalışanımız zamlı maaÅŸlarını alacaklar. 12 aylık enflasyon yüzde 8, 81 oldu. Biz enflasyon farkı alacaktık, neye göre alacaktık? 2015 yılında aldığımız zammı aÅŸan miktarı kadar alacaktık. 2013’te imzalana toplu sözleÅŸme böyle diyordu. Ne kadardı o zam? Yüzde 3+3, yüzde 6,1 yapıyor kümülatif olarak. Bu metni imzalayanlar yine Memur-Sen. Yüzde 6,1’i aÅŸması halinde, iÅŸte biz bugünlerde aÅŸtığı miktar kadar enflasyon farkı alacaktık. EÄŸer bu deÄŸiÅŸmeseydi memur ve emeklilerimiz 5 milyon insan tam tamına yüzde 2,71 oranında enflasyon farkı alacaktı. Åžimdi 0,90 alınacak. Çünkü Memur-Sen’in eski Genel BaÅŸkanı Ahmet GündoÄŸdu’nun imzaladığı metni yeni acemi Genel BaÅŸkanları Ali Yalçın ne imzaladığını bilmeden deÄŸiÅŸtirmiÅŸ. Birileri metni deÄŸiÅŸtirip önüne getirip koymuÅŸ, bu da acemi ya ne imzaladığını bilmiyor. Yüzde 6,1’i aşınca enflasyon farkı alacaktık, bu sefer Temmuz’da 1,76’lık enflasyon farkını da koymuÅŸlar bunun üzerine yüzde 6,1, yüzde 7,9 a çıkmış ve “7,9’u aÅŸarsa enflasyon farkı alabilir memur ve emekliler” ÅŸekline dönüÅŸmüÅŸ. Siz nasıl bir sendikacısınız? 5 milyon adına, çocukları ve eÅŸleri ile 20 milyon insan adına imza atıyorsun bu insanları yüzde 1,8 enflasyon kaybı ile karşı karşıya bırakıyorsun. Normalde baÅŸka bir ülkede olsa ne bu Genel BaÅŸkan o koltukta oturabilir, ne de o sendikanın bir tane üyesi kalır ama Türkiye’de neler oluyor maalesef anlamakta zorlanıyorum. O nedenle aydın, entelektüel kesimin sorumluluÄŸunun çok daha fazla olduÄŸunu ifade ettim. Yüzde 1,8 enflasyon farkı kaybı ortada duruyor ve biz aylardır bağırıyoruz. Enteresan olan 2013 toplu sözleÅŸme metni Resmi gazetede yayınlanmış, metin ortada, 2015 yılında imzalanan metinde ortada. 2013’te 7. Madde, 2015’te imzalanan 8. Madde de deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ yani aynı metnin maddesi alınmış, 2015 yılında deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ. Bunu imzalayan Ali Yalçın hala demiyor ki, “Biz bunu 2013 yılında imzaladık, 2015 yılında neden önüme getiriyorsunuz?” diye sormuyor bile. Ne anlama geldiÄŸini bilmiyor çünkü. Olmayınca nasıl anlasın tabi ve imzayı basıyor ve bunu inkar ediyor, böyle sorumsuzluk olur mu? Ä°mzalanan ortada, deÄŸiÅŸen metin ortada, bunu nasıl inkar edersin. Neredeyse biz suçlu olacağız, olayı yakalamışız, metni, belgeyi koyuyoruz ama hala inkar ediyorlar.
GeçtiÄŸimiz günlerde KPDK toplantısında yine inkar etti bu acemi baÅŸkan, bende dedim ki, “ Gel yüreÄŸin yetiyorsa uzman heyet kuralım, kim doÄŸru söylüyor ortaya çıksın” dedim ama yürekleri yetmez. Buradan yine sesleniyorum, istediÄŸin TV’de hatta sizin havuz medyanızda belgeleri koyalım, kim doÄŸruyu söylüyor ortaya çıksın ya da yüreÄŸin yetiyorsa ben sana iftira atıyorsam, sana acemi diyorum mahkemeler orada, git beni ÅŸikayet et, mahkemede hesaplaÅŸalım. Toplumu aldatmak adına her türlü yalanı söylüyorsun, sallamayla olmaz belgeyle konuÅŸuruz. Resmi gazeteye bakmak yeterli, birinde eski Genel BaÅŸkanınız Ahmet GündoÄŸdu’nun imzası, diÄŸerinde senin imzan var. Ä°mzaları inkar ediyorsan diyecek bir ÅŸey yok. GeçtiÄŸimiz günlerde dedim ki, “Belki görmemiÅŸ olabilirsiniz, gözünüzden kaçmıştır, anlamamış olabilirsiniz” ama yine anlatamadık. Hata yapıyorsunuz, hata insana aittir. Problem yanlış yapmakta deÄŸil, yüzü kızarmadan bunu reddetmektedir. Bunu kabullenemeyiz. Yanlış varsa otururuz bunu nasıl düzeltiriz, beraber mahkemeye gideriz ki, Türkiye Kamu-Sen olarak dava açtık, mahkeme heyeti olayı inÅŸallah anlayacak ve davayı kazanınca 5 milyon insan yüzde 1,8 daha enflasyon farkı alacak.
Verilen zararlar aylık kayıplarla kalmıyor. Acemice bunu çaldıran sendika emekli ikramiyesinde bile kayba yol açtı. ÖrneÄŸin bugün emekli olan bir Profesör, 1900 TL eksi alacak, ÖÄŸretmen 1300 TL eksik alacak, hizmetli 1007 TL eksik alacak. Bu aynı zamanda emekli maaşına da yansıyacak, öÄŸretmenlerin, akademisyenlerin ve ek ders alan bütün bakanlıklardaki eÄŸitim kökenli insanların ek ders kayıplarına neden olacak, aile yardımlarını, çocuk yardımlarını eksik almalarına neden olacak, doÄŸum ve ölüm yardımlarının az alınmasına neden olacak. Bu hataya bizim göz yummamız mümkün deÄŸildir. Bu sendikanın üyesi olan kıymetli memur arkadaÅŸlarıma soruyorum, bunu sineye mi çekelim? Bu olmuÅŸ bunu görme, sendikamızı da rezil etme diyorsanız bizde söylemeyelim ama mümkün deÄŸil tabi bunları her yerde söylemeye devam edeceÄŸiz.
Åžimdi “Türkiye Kamu-Sen kazanımlarımız altında eziliyor” diyor, neden ezilelim, çalışanlar adına her kazanımına seviniriz. Esas senin sendikacılığın bu beceriksizlik altında eziliyor. Ä°nsanların, çalışanların bir TL’yi bile harcarken hesap edenlerin alın terini eziyorsun, üzücü olan budur. Yüzde 6 aldık diye övünüyorlar, yüzde 1,8’i çaldırmışsınız, aldığınız zam yüzde 4’e düÅŸmüÅŸ. Bir de vergi dilimi meselesi var, nasıl bir Maliye Bakanlığı, nasıl bir Hükümet anlayışıdır bilemiyorum.12 bin TL’ye kadar yüzde 15’lik dilimdeydik geçen sene, beklenir ki bu rakam 15 bin TL’ye çıksın ama 12 bin 600 TL’ye çıkmış. Asgari ücretliler dahi Ekim ayında yüzde 20’lik vergi dilimine girecekler. Bu nasıl kabul edilebilir. Zam yüzde 4’e düÅŸmüÅŸ, üzerine vergi dilimi. Kimse ÅŸu kadar zam yaptık diye övünmesin” dedi.
KONCUK: ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR 2016’DA SONUCA ULAÅžTIRILMALIDIR
Genel BaÅŸkanımız Ä°smail Koncuk, 4-C’liler, Üniversiteli iÅŸçiler, asgari ücretliler, TaÅŸeron iÅŸçiler ve daha bir çok konuyu yine ekranlara taşıyarak bir an önce çözüm saÄŸlanmasını istedi .Koncuk, “ Asgari ücret 1300 TL’ye çıkarıldı diye bir iddia var ben buna iddia diyorum, insanlara verilen söz 1300 TL olacak yönündeydi. AKP’nin seçim beyannamesi açıklandığında de asgari ücret 6 ayda bir tespit ediliyordu ÅŸimdi siz bunu 1 yıla çıkardınız, seçim beyannamenizde bunu neden söylemediniz? 1300 TL yapar 6 ay sonra yeniden oturur düzenlersin. Asgari geçim indirimi de bu 1300 TL’nin içerisinde, bu kabul edilemez. Bu verilen sözün yerine getirilmediÄŸinin iÅŸaretidir. Siyaseten etik bir davranış deÄŸildir bu. Amaç asgari ücretlinin nefes almasını saÄŸlamaktır ama asgari ücreti 1 yıl geçerli kılarak bunu saÄŸlamak zor.
4-C’liler yine aldatıldı. Yargı kararları ile bu arkadaÅŸlarımız ek ödeme almaya baÅŸlamışlardı. 670 TL alan arkadaÅŸlarımız var idi. Toplu sözleÅŸmede atılan imza ile 159 TL ek ödeme verildi. 670 TL mahkeme kararı ile alan kiÅŸiyi sen 150 TL’ye düÅŸürdüler, ayda 520 TL zarar. Kim yaptı bunu? Ä°ÅŸte bu sendika, bari bunu imzalamayın da insanlar yargı kararıyla kazanıp paralarını alıyorlardı. Bu imzayla aslında hükümetin elini rahatlattılar. Siz kime çalışıyorsunuz? Siz idareyi kurtarma-sen misiniz? 4-C’lilerin kadroya alınmasına iliÅŸkin yuvarlak kararlar alınmış, bu da kabul edilemez. 2016 yılı sonuna kadar 4-C’liler , 4-A’lı yapılacak diye bir karar al bende tebrik edeyim seni. Ne yapılacağı belli deÄŸil, sendikacılık etiÄŸi açısından hiç doÄŸru deÄŸil. Bu ülkenin insanları 4-C gibi çalışma modellerini hak etmiyorlar. Yazıktır buna kimsenin hakkı yok.
Üniversiteli iÅŸçilerle ilgili çok çeÅŸitli kısıtlamalar var toplu sözleÅŸmede. Yapacak bir ÅŸey yok ama biz bunu takip edeceÄŸiz. Bu insanlar üniversite derecesine uygun bir statü istiyor, bundan doÄŸal bir ÅŸey var mı?
TaÅŸeronlar da maalesef umduklarını bulamayacaklar gibi görünüyor. Åžimdi asıl iÅŸ tanımı ve yardımcı iÅŸ tanımı getireceÄŸiz diyorlar ve belli bir yılla sınırlanacağı ifade ediliyor. 6552 sayılı torba yasa 2014 ‘de çıktı taÅŸeron eleman olarak çalışan ve asıl iÅŸ tanımı kavramı içine giren sayıları 120-150 bin civarında olanlar kadrolu yapılacak, toplam taÅŸeron sayısı 720 bin. 550 bin insan ne olacak? Seçim beyannamelerinin hayata geçmediÄŸi anlamına geliyor bu taÅŸeron meselesi de. Milletimiz bunlara dikkatle yaklaÅŸmalıdır.
Yeni hükümetten beklentimiz, yeni beyaz bir sayfa açılmasıdır. Beyaz sayfaya hukukun üstünlüÄŸünü, ayrımcılığın kaldırılacağını yazalım. Sayın BaÅŸbakan’a “Hükümetlerin sendikalar arasında bir taraf olma gibi zorunluluÄŸu var mı” dedim. Bunları gelin çözelim. Bu umutla yeni gerilimler yaratmak istemiyoruz ama makul bir süre sonunda bunlar çözülmezse ve eski hastalıklar devam ederse gerekli tepkileri oluÅŸtururuz kimsenin ÅŸüphesi olmasın, hele ki iÅŸ güvencemize yönelik hiçbir tehdide boyun eÄŸmeyiz. Bir bölgemizde resmen savaÅŸ yaÅŸanıyor. Tavsiyem ÅŸu ki, bir de bu kadar gündemin içinde memurlarla oynayarak yeni maceralar aramayın. Kimse yarın bize “Vatanseverdiniz, sokakları neden karıştırıyorsunuz?” demesin, kimse bizle uÄŸraÅŸmasın.
Ä°ÅŸe gitmeyen memur yandaÅŸ sendika üyesi ya da siyasetin yandaşıdır. Türkiye Kamu-Sen’in hiçbir üyesi iÅŸe gitmeden maaÅŸ almaz. Böyle bir memur var ise kulağından tutup kapının önüne koymazlarsa vebalim kalır. Türkiye’de üç gün iÅŸe gitmezsen müstafi sayılırsın, 10 günden fazla gitmezsen iÅŸten çekilmiÅŸ sayılıyorsun. O zaman iÅŸe gitmeyen memurları koruyan bir siyasi güç vardır, kim Türkiye’yi yönetiyor? Buna bakmak lazım. Bu ülkede artık huzur, sükun ve mutluluk hakim olsun. Biz bu ülkeyi seviyoruz, terörle mücadele de bu hükümete her türlü desteÄŸi vermeye hazırız. Akil Genel BaÅŸkan ne demiÅŸti, “Bu süreci hayvanlar anladı bazıları anlamadı..” ÅŸimdi kimin haklı çıktığını herkes görüyor. Ülkemizin birlik ve beraberliÄŸi için gereken her yardımı ortaya koyarız. Bölgede eÄŸitim ve öÄŸretim kesintiye uÄŸradı biz doÄŸru adım dedik. Burada ÅŸu yapılabilir, Silopi ve Cizre’de 80 bin öÄŸrenci var. Devleti eÄŸitim veremez duruma da düÅŸürmemek gerekir. Bu öÄŸrencilerimizi aileleriyle beraber alalım, farklı kentlerde telafi eÄŸitimi verelim. Bizim gücümüz buna yeter, devlet bunları yapacak kudrettedir.
Allah bu milletin yardımcı olsun, biz her zaman milletimizin yanındayız. Cesaret, bilgi , birikim donanım Türkiye Kamu-Sen’de var, memurlarımızın bize desteÄŸi hem kendi hakları bakımından hem de ülke geleceÄŸi açısından son derece önemlidir” dedi.
KONCUK: BAYRAK ŞİİRİ YENİDEN DERS KİTAPLARINA KONULMALIDIR
“Bayrak” ÅŸiirini kaleme alan Arif Nihat Asya’yı ölüm yıldönümünde anan Ä°smail Koncuk, ÅŸiirin yeniden ders kitaplarına konulması konusundaki talebini yineledi. Koncuk, “Bayrak” ÅŸiirinin ÅŸairi Arif Nihat Asya’yı ölüm yıldönümünde rahmetle anıyoruz. 5 Ocak Adana’nın kurtuluÅŸ yıldönümünü de kutluyorum. Merhum ÅŸairimiz bu tarihte Adana’da “Bayrak” ÅŸiirini yazıyor ve yine aynı tarihte Hakk’a yürüyor. Bayrağımızın büyük deÄŸer görmesi gereken günleri yaşıyoruz. “Bayrak “ ÅŸiirinin de bu anlamda deÄŸerini daha iyi anlamamız gerekir. Milli birlik ve beraberliÄŸimizin en önemli sembollerinden birisi olan bayrağımız için yazılmış en güzel ÅŸiirlerden bir tanesi olan “Bayrak” ÅŸiirinin mimarı Arif Nihat Asya’yı saygıyla anıyorum. Üzülerek bir ÅŸeyi de ifade etmek istiyorum. MEB eski bakanı Ömer Dinçer zamanında “Bayrak” ÅŸiiri ders kitaplarının başından kaldırıldı. Sayın CumhurbaÅŸkanı da zaman zaman bu ÅŸiiri okuyor. Okumasından büyük memnuniyet duyuyorum ancak, “kitaplardan neden kaldırılmasına izin verdiniz” diye de sormak istiyorum. CumhurbaÅŸkanı bu ÅŸiiri okuyor ama kitaplardan kaldırılmasına da dönemin BaÅŸbakan’ı olarak izin verdi. Bir talimat vererek “Bayrak” ÅŸiirinin tekrar kitapların başına konulmasını saÄŸlaması gerekir. Böyle anlamlı bir ÅŸiir kimseyi rahatsız edemez. O zaman çözüm süreci adı altında olan bitene izin verildi. Ama bugün bir ihtiyaç olarak televizyon ekranlarında “Bayrak” ÅŸiirini okuma ihtiyacı duyuyorlar, o zaman kitaplara da yeniden ÅŸiirimizin konulması gerekir. Bu konuda sayın Nabi Avcı’ya da seslenerek, ders kitaplarına yeniden ÅŸiirimizin konulmasını istediÄŸimizi belirtiyorum. Evlatlarımızın bu ÅŸiiri okumasını öÄŸrenmesini saÄŸlamaları gerekir. Seçim meydanlarında “Bayrak” ÅŸiirini okumakla bayrak sevgisi olmuyor. Samimi iseler, bu düzenlemeyi gün geçirmeden hayata geçirirler. Biz de kitaplardan Bayrak ÅŸiirinin kaldırılmasına tepki olarak “Bayrak” ÅŸiirimizi bastırarak, okullarda çocuklarımıza dağıttık.” diyerek sözlerini noktaladı.
Genel BaÅŸkanın Açıklamaları Ä°çin Tıklayınız.