Toplantıda bir konuÅŸma yapan Genel BaÅŸkan Koncuk, kamu çalışanlarının iÅŸ güvencesinin ellerinden alınmak istendiÄŸini kaydetti ve ÅŸunları söyledi: “Çalışma hayatımız problemlerle karşı karşıyadır. 2002 yılından bu yana bir siyasi partinin tek başına iktidar olması, çalışma hayatını yeniden dizayn etmek için kendilerinde güç bulmalarını saÄŸladı. Dün söyleyemediklerini bugün çok daha korkusuzca diye getiriyorlar. Kamu çalışanları maalesef siyasetçinin gözünde iÅŸ üretmeyen, iÅŸini aksatan insanlar olarak görünüyor. Bu ÅŸablonu siyasetçi oluÅŸturmuÅŸ. Türkiye’de hizmet sektörü AB ile mukayese edilemeyecek konumdadır. AB’de 10 vatandaÅŸa bir kamu çalışanı düÅŸerken, Türkiye’de 30-35 kiÅŸiye bir kamu çalışanı düÅŸüyor. Åžu anda düÄŸmeye basıldı. Kamu çalışanlarının büyük kısmı bu tehlikenin farkında deÄŸil. Çalışma ve Sosyal Bakanı diyor ki, ‘657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu köhnedir. Bize 2012 model kanun lazım.’ Niye köhne? Neresi köhne? Onlara göre kanunun kamu çalışanlarına iÅŸ güvencesi getirme yönü köhne. Oysa 657 Sayılı Kanun köhne bir kanun deÄŸildir. Kanunun güncellenmesi gereken yerleri vardır. Oturur, beraberce güncelleriz. Ama onların derdi bu deÄŸil. Dertleri iÅŸ güvencesiz bir Devlet Memurları Kanunudur. Ä°ÅŸ güvencemizin elimizden alınmasına göz yummamız mümkün deÄŸildir. Buna karşı tavır koymalıyız. Mücadele edecek sendikal yapılar içinde yer almalıyız. Teslim olmuÅŸ sendikal anlayışı daha da büyüterek iÅŸ güvencemizi korumamızın mümkün olmayacağını tüm kamu çalışanları bilmelidir. Kamu çalışanları sendikal tercihini ortaya koyarken, ‘Cumhuriyet tarihinin en önemli kazanımı olan iÅŸ güvencemizi nasıl korurum’ hesabı yapmalıdır. Sendikalar Kanarya Sevenler DerneÄŸi deÄŸil, mücadele yerleridir. Haklar gasp edilirken susan bir sendikacılığı büyütmenin, hak gaspları ile karşı karşıya kalındığında hiçbir iÅŸe yaramayacağını tüm devlet memurları bilmelidir. Sizden ÅŸunu istirham ediyorum: Bunları anlatın. Personel rejimi çalışması var. Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi çalışması yapılıyor. Anayasa’nın 128. maddesi deÄŸiÅŸtiÄŸi anda iÅŸ bitti demektir. ‘Devletin asli ve sürekli iÅŸleri esnek istihdamla, part time çalışmayla, sözleÅŸmeli istihdamla ve istihdam edilmiÅŸ çalışanlar eliyle yapılır’ yazıldığında devlet memurluÄŸu sıfatı tarihe karışır. Bunu tüm kamu çalışanlarının mutlaka bilmesi lazım.”
Toplu sözleÅŸme ile ilgili de konuÅŸan Genel BaÅŸkan Koncuk, “Ä°lk kez zam almıyoruz. Cumhuriyet tarihinde bu bir ilktir. Avans verilebilirdi. Biz arzu etmedik. Åžayet avans verselerdi bu oran en fazla yüzde 3 olacaktı. Daha sonra Kamu Ä°ÅŸveren Kurulu yüzde 3’ü kabul etmemizi isteyecekti. Ancak biz Aralık ayının başında avans istemediÄŸimizi belirtmiÅŸtik. Kanun çıkarılsaydı, Ocak ayının sonuna kadar toplu sözleÅŸme yapılabilirdi. Mart ayına geldik. 3 ay geçti. Bu nedenle gecikme zammı talep ediyoruz. Gerçi bizi telafi zammını almak da kurtarmaz. Çünkü kamu çalışanları zor ÅŸartlarda çalışıyor. Adam gibi bir sendika kanunu çıkması lazım. EÄŸer adam gibi bir sendika kanunu çıkarsa bundan sonraki toplu sözleÅŸme dönemleri bir umut dönemi olur. Toplu sözleÅŸme dönemlerinin bir umut, bir huzur dönemi olmasını istiyorsanız tüm konfederasyonları memnun edecek bir toplu sözleÅŸme kanunu çıkarmanız lazım. Bir konfederasyonla bu iÅŸi yaparım anlayışıyla kanun çıkarırsanız; diÄŸer konfederasyonlar buna ‘amin’ demez, eylem yapar, Türkiye her toplu sözleÅŸme döneminde yeni gerginlikler yaÅŸar. Öte yandan Memur-Sen’i de uyardım: ‘Toplu sözleÅŸmeyi kendi başımıza yapalım’ derseniz, başınıza bela alırsınız. Adam gibi bir sonuç bekliyorsanız, diÄŸer konfederasyonların taşın altına elini koymasını temin edin. Türkiye Kamu-Sen ve Kesk olursa toplu sözleÅŸmeden bir ÅŸey çıkma iradesi olur” diye konuÅŸtu.