Türkiye Ä°ÅŸ SaÄŸlığı ve GüvenliÄŸi konusunda sınıfta kaldı
Türkiye Ä°ÅŸ SaÄŸlığı ve GüvenliÄŸi konusunda sınıfta kaldı.
Her yıl Mayıs sonu Haziran başında yaklaşık 2 haftalık bir süreçte toplanan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 104. Genel konferansı Ä°sviçre’nin Cenevre kentinde baÅŸladı.
31 Mayıs pazar günü baÅŸlayan toplantılarda ülkemiz bu yıl Ä°ÅŸ SaÄŸlığı ve GüvenliÄŸi konusunda masaya yatırıldı.
Genel konferansa konfederasyonumuz adına Genel Dış Ä°liÅŸkiler Sekreterimiz ve Türk Tarım Orman-Sen Genel BaÅŸkanı Ahmet Demirci katıldı.
Çalışan, iÅŸveren ve hükümet üçlü yapısı üzerine kurulu Uluslararası Çalışma Örgütü ve örgütün kapsamında yer alan teknik çalışma komiteleri her yıl olduÄŸu gibi toplantının ilk günü teÅŸekkül ettirildi. Genel Dış Ä°liÅŸkiler Sekreterimiz ve Türk Tarım Orman-Sen Genel BaÅŸkanı Ahmet Demirci, her yıl olduÄŸu gibi bu yıl da ILO sözleÅŸmelerinin ülkelerdeki uyumluluÄŸunu inceleyen ILO standartları uygulama komitesinde yer aldı.
GeçmiÅŸ 12 yılda gerek ILO 87 sayılı “Örgütlenme ÖzgürlüÄŸü SözleÅŸmesi” ve ILO 98 sayılı “Sendikal Özgürlükler ve Toplu SözleÅŸme Konvansiyonu” çerçevesinde ülkemizde yaÅŸanan sendikal hak ihlalleri nedeniyle 9 defa bu komitede; ILO sözleÅŸmelerini en kötü uygulayan 25 ülke içerisinde yer alan Türkiye, bu yıl da ILO 155 sayılı Ä°ÅŸ SaÄŸlığı ve GüvenliÄŸi sözleÅŸmesini ILO normlarında kanunlaÅŸtırmadığı ve uygulamaya yönelik tedbirler almadığı gerekçesi ile yine bu komitede yer aldı.
Aslında bu yıl kamu çalışanlarının yakından ilgilendiren ILO 98 sayılı “Sendikal Özgürlükler ve Toplu SözleÅŸme Konvansiyonuna” aykırı uygulamaları çerçevesinde Türkiye bahse konu komitenin taslak listesinde yer almış olmasına raÄŸmen, son dönemlerde ülkemizde özellikle madencilik sahasında görülen iÅŸ kazaları sebebiyle ortaya çıkan ölümler gerekçe gösterilerek, ILO 155 sayılı Ä°ÅŸ SaÄŸlığı ve GüvenliÄŸi sözleÅŸmesi çok daha önemli addedildiÄŸi için ve ülkeler tek sözleÅŸme çerçevesinde incelemeye tabi tutulduÄŸu için iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi mevzuu bu yıl için sendikal haklar ve toplu sözleÅŸme olumsuzluklarının önüne geçmiÅŸ oldu.
Komitenin gerek çalışanlar gurubunda ve gerekse üçlü gurupta çalışmalara katılan Genel Dış Ä°liÅŸkiler Sekreterimiz Ahmet Demirci, Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge merkezimizin Ä°ÅŸ SaÄŸlığı ve GüvenliÄŸi konularında hazırladığı raporu sunmuÅŸ ve rapor içeriÄŸini de sözlü olarak ifade etmiÅŸtir.
Genel Dış Ä°liÅŸkiler Sekreterimiz Ahmet Demirci sözlü olarak sunduÄŸu raporda;
“Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre ülkemizde günde 205 iÅŸ kazası gerçekleÅŸmekte, yaklaşık 5 kiÅŸi hayatını kaybetmekte ve 6 kiÅŸi de iÅŸ kazası nedeniyle, iÅŸ göremez hale gelmektedir.
2008 yılında iÅŸ kazalarında 865 iÅŸçi ölmüÅŸken, bu rakam 2009’da 1171; 2010’da 1444; 2011’de 1700; 2012’de 744; 2013’de 1235 ve 2014 yılında da 1886’ya yükselmiÅŸtir. 2014 yılında iÅŸ kazalarında ölen iÅŸçi sayısı bir önceki yıla göre dramatik bir ÅŸekilde %50 artış göstermiÅŸtir.
Ä°ÅŸ kazalarında yaÅŸamını yitiren 1886 iÅŸçiden 29’u meslek hastalığı nedeniyle can verdi. Ä°ÅŸçilerin 423’ü inÅŸaatta çalışırken, 386’sı madende iÅŸ esnasında, 309’u ise tarım iÅŸkolunda emek harcarken hayatını kaybetti. Trafik ve servis kazası nedeniyle ölen iÅŸçi sayısı ise 421 olurken, zehirlenme ve boÄŸulma nedeniyle 395, düÅŸme nedeniyle ise 298 iÅŸçi can verdi.
Ölen iÅŸçilerin 54’ünün çocuk olması ise daha dikkat çekçi bir durumdur. 2014’te emekli ya da emeklilik çağında çalışırken hayatını kaybeden iÅŸçi sayısı 331 oldu. Ölen iÅŸçilerin 132’si kadın, 53’ü ise göçmen.
Her gün ülkemizin çeÅŸitli yerlerinde onlarca çalışanımız iÅŸ kazası nedeniyle hayatlarını kaybederken alabildiÄŸine artan taÅŸeronlaÅŸma, iÅŸ güvenliÄŸi ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmadığı, minimum maliyet maksimum kar anlayışı nedeniyle insan hayatının hiçe sayıldığı, yitip giden canların “Güzel öldüler” gibi ifadelerle hafife alındığı acımasız bir bakışı doÄŸurmaktadır.
2002 yılında 10 bin civarında olan taÅŸeron iÅŸçi sayısı bugün toplamda 2 milyon 500 bine yaklaÅŸmıştır. DüÅŸük maliyetli, düÅŸük ücretli, iÅŸ güvencesi olmayan, sendikaya üye olduÄŸunda iÅŸten çıkarılacağı kesin olan, gerekli asgari iÅŸ güvenliÄŸi tedbirlerinden dahi yoksun bırakılan taÅŸeron iÅŸçiliÄŸinin yaygınlığı, iÅŸ kazası ve meslek hastalıklarına da davetiye çıkarmaktadır.
Yapılan araÅŸtırmalar gerekli tedbirler alınması durumunda iÅŸ kazalarının yüzde 98’inin, meslek hastalıklarının ise tamamının önlenebilir olduÄŸunu ortaya koymaktadır.
BilindiÄŸi gibi 6331 sayılı Ä°ÅŸ SaÄŸlığı ve GüvenliÄŸi Kanununun 2. maddesindeki “Bu Kanun; kamu ve özel sektöre ait bütün iÅŸyerlerinin iÅŸverenleri ile iÅŸveren ve-erine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.” hükmü çerçevesinde Kanunun kapsamı ve etki alanı, yeniden tanımlanarak geniÅŸletilmiÅŸtir.
Bu açıdan; Kanun, sayıları 2,7 milyonu bulan memurlar için de ilk defa Ä°ÅŸ SaÄŸlığı ve GüvenliÄŸi tedbirlerini getirmektedir.
Ancak, bilindiÄŸi üzere 2 AÄŸustos 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüÄŸe giren 6495 sayılı Torba Kanunla yapılan deÄŸiÅŸiklikle kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli iÅŸyerleri için Ä°Åž GÜVENLİĞİ UZMANI, Ä°ÅžYERÄ° HEKÄ°MÄ° VE DÄ°ÄžER SAÄžLIK PERSONELÄ° görevlendirme yükümlülüÄŸü 1 Temmuz 2016’ya ertelenmiÅŸtir. Son derece önemli maddeler içeren Kanunun uygulamasının memurlar için 1 Temmuz 2016’ya bırakılması büyük bir hata olmuÅŸtur.
Bir kanunun iÅŸçiler için uygulanırken memurlar için uygulanmaması ILO’nun 155 sayılı sözleÅŸmesine aykırı, ayrımcılık içeren bir durumdur. Çalışanların can güvenliÄŸini ve saÄŸlığını korumak üzere çıkarılan bu Kanunun uygulanmasında kamu, örnek ve öncü olmak zorunda iken bu konuda öncülüÄŸün özel sektöre bırakılması son derece yanlış bir uygulama olmuÅŸtur.
Bununla birlikte kamu hizmetlerini içeren çalışma alanlarına bakıldığında, kamuda çalışan 2,7 milyon memurun büyük çoÄŸunluÄŸunun az tehlikeli sınıfta deÄŸerlendirildiÄŸini söylemek mümkündür.
Kapalı alanlarda görev yapan memurlar için alınacak Ä°ÅŸ SaÄŸlığı ve GüvenliÄŸi önlemlerinin daha çok çalışma ortamının uygunluÄŸu, araç ve gereçlerin saÄŸlıklı ve ergonomik olması gibi tedbirler iÅŸverenin sorumluluÄŸundadır. Bu tür ortamlarda ise ergonomi kuralları ve iÅŸyeri güvenliÄŸi önem kazanmaktadır.
Bütün iÅŸyerleri gibi kamu kurum ve kuruluÅŸlarında da risk deÄŸerlendirmesi, acil durum eylem planları ve çalışanların iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi eÄŸitimlerinin yapılma zorunluluÄŸu baÅŸlamış bulunmaktadır.
Ne yazık ki, Kanuna raÄŸmen kamuda ÅŸu ana kadar iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi alanında yapılan fiili bir çalışma bulunmamaktadır.
Henüz kurumlarda çalışan temsilcilerinin belirlenmesi, eÄŸitim çalışmaları, risk analizi, acil durum planları yapılmış deÄŸildir.
Kamuda çalışan iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi uzmanlarının statüleri ve ücretleri belli deÄŸildir.
Ä°ÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi tedbirlerini ortaya koyacak, eksiklikleri rapor edecek olan iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi uzmanlarının iÅŸverene baÄŸlı olarak çalışması, denetimlerin etkinliÄŸini zayıflatması bakımından 155 sayılı sözleÅŸmenin özüne aykırıdır.
Ücret sisteminden, ergonomi kurallarına, kamu hizmet binalarının inÅŸasından, kamu ihalelerine kadar geniÅŸ bir yelpazede ele alınması gereken konu ne yazık ki, bugüne kadar kamuda ihmal edilmiÅŸ durumdadır. Oysa çok büyük bir çalışan kitlesinin istihdam edildiÄŸi kamu iÅŸyerleri, iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi tedbirlerine en fazla ihtiyaç duyulan alandır. Özellikle deprem kuÅŸağında olan ülkemizin bina güvenliÄŸine son derece önem vermesi gerekmektedir. Kaldı ki, kamu binalarının son derece eski ve dayanıksız olduÄŸu, kullanılan araç ve gereçlerin de yetersizliÄŸi bilinmektedir.
Kamuda memurlar için iÅŸ kazası ve meslek hastalık hastalığı istatistiÄŸi tutulmamaktadır. Bu durum 155 sayılı sözleÅŸmenin 11. maddesi hükmüne aykırıdır.
Yine sözleÅŸme hükümlerine aykırı olarak iÅŸyerlerinde soruÅŸturma yapılmamakta, soruÅŸturmalar ise siyasi iktidara muhalif olan iÅŸletmeler üzerinde yoÄŸunlaÅŸmaktadır.
Ayrıca çalışmaktan kaçınma hakkını kullanma noktasında 6331 sayılı Kanunla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu arasında uyumsuzluk bulunmaktadır. 6331 sayılı Kanuna göre çalışmaktan kaçınma hakkını kullanan bir memur için, 657 sayılı Kanunun 26. maddesi ve 125. maddesi uyarınca cezai iÅŸlem uygulanabilir.
EÄŸer iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi dediÄŸimizde, çalışanların fiziki ve ruhsal bakımdan güvenli ortamlarda çalışmalarını anlıyorsak; kamu görevlilerimizin yaÅŸadığı ÅŸiddet olaylarını engelleyecek tedbirleri de mutlak surette iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi çerçevesinde deÄŸerlendirmek zorundayız.
Åžiddet maÄŸduru olan hemÅŸire, ebe, doktor, postacı, öÄŸretmen, polis, vergi müfettiÅŸi, zabıta gibi kamu çalışanları ile ilgili bir önlem alınmamaktadır.” dedi.
Konu ile ilgili asıl komite görüÅŸmesi 17 Haziran ÇarÅŸamba günü öÄŸleden sonra gerçekleÅŸecek olup, bu konuda ülkemizin gerek özel sektör gerekse kamu sektörü çerçevesinde Ä°ÅŸ SaÄŸlığı ve GüvenliÄŸi konusunda yapacağı çalışmalar ve alması gereken tedbirler konusu ILO gözetiminde bir karara baÄŸlanacak olup, gelecekte daha az riskli çalışma hayatının gerçekleÅŸmesine vesile olacak her tülü çalışmada Türkiye Kamu-Sen gerekli desteÄŸi verecektir.