KONCUK: BİRİLERİ İRADENİZE GEM VURURSA SADECE SİZE ÇİZİLEN ROLÜ OYNAMAK ZORUNDA KALIRSINIZ Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk, Genel TeÅŸkilatlandırma Sekreteri Talip Geylan ve Genel EÄŸitim ve Sosyal İşler İşler Sekreteri Cengiz Kocakaplan, 16 Mart 2016 tarihinde Giresun, 17 Mart 2016 tarihinde de Ordu Åžubeleri’nin istiÅŸare toplantılarına katıldı" />
TÜRKİYE KAMU-SEN
TÜRKİYE KAMU-SEN
TÜRKİYE KAMU-SEN
Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu
  • Anasayfa
  • Kurumsal
    • Türkiye Kamu-Sen
    • Yönetim Kurulumuz
    • İl Temsilcilerimiz
  • Haberler
    • Kamu-Sen
    • Ar-Ge
    • Kazanımlarımız
    • Genel Haberler
    • Sendikalardan
    • KVKK
  • Mevzuat
    • Kanunlar
    • Sendikal Mevzuat
    • Uluslararası SözleÅŸmeler
    • Yönetmelikler
    • Tüzük
  • ArÅŸiv
  • Sendikalarımız
    • Türk EÄŸitim Sen
    • Türk SaÄŸlık Sen
    • Türk Büro Sen
    • Türk Haber-Sen
    • Türk Yerel Hizmet Sen
    • Türk Kültür Sanat Sen
    • Türk İmar Sen
    • Türk. Tarım Orman Sen
    • Türk Ulaşım Sen
    • Türk Enerji Sen
    • Türk Diyanet-Vakıf Sen
  • Kamu-Sen TV
  • KVKK
  • İletiÅŸim
İlkeli, Kararlı ve Cesur Sendikacılığın Tek Adresi
KONCUK: BİRİLERİ İRADENİZE GEM VURURSA SADECE SİZE ÇİZİLEN ROLÜ OYNAMAK ZORUNDA KALIRSINIZ
  1. Arşiv 18-03-2016 1484 TKS Basın Bürosu
KONCUK: BİRİLERİ İRADENİZE GEM VURURSA SADECE SİZE ÇİZİLEN ROLÜ OYNAMAK ZORUNDA KALIRSINIZ
PaylaÅŸ twittle

Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk, Genel TeÅŸkilatlandırma Sekreteri Talip Geylan ve Genel EÄŸitim ve Sosyal İşler İşler Sekreteri Cengiz Kocakaplan, 16 Mart 2016 tarihinde Giresun, 17 Mart 2016 tarihinde de Ordu Åžubeleri’nin istiÅŸare toplantılarına katıldı

Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk, Genel TeÅŸkilatlandırma Sekreteri Talip Geylan ve Genel EÄŸitim ve Sosyal İşler İşler Sekreteri Cengiz Kocakaplan, 16 Mart 2016 tarihinde Giresun, 17 Mart 2016 tarihinde de Ordu Åžubeleri’nin istiÅŸare toplantılarına katıldı. Toplantılarda Giresun ve Ordu Åžube BaÅŸkanları, ÅŸubelerin yönetim kurulu üyeleri, ilçe ve iÅŸyeri temsilcileri ile kadın komisyonu üyeleri de hazır bulundu. 

 

İstiklal Marşı ‘Korkma’ diye baÅŸlıyor ama kendimize öyle sanal korkular yaratmaya alışmışız ki, ülkemizde aydın dediÄŸimiz insanlar bile kendilerine korkacak bir ÅŸeyler bulmakta çok mahirdir.

 

Toplantılar ÅŸube baÅŸkanlarının açılış konuÅŸmasıyla baÅŸladı. Giresun’da yaptığı konuÅŸmaya İstiklal Marşı’nın ilk iki dörtlüÄŸünü okuyarak baÅŸlayan Koncuk ÅŸunları kaydetti: “İstiklal Marşı’nı gururla okuyoruz ama İstiklal Marşı’nın her mısrasının ne anlama geldiÄŸinin idrakine muhtaç günler yaşıyoruz. Son yıllarda yaÅŸadıklarımızı gözden geçirdiÄŸimizde, millet olarak İstiklal Marşı’nın anlamının neresinde olduÄŸumuzu sorgulamamız gerektiÄŸini düÅŸünüyorum. İstiklal Marşı ‘Korkma’ diye baÅŸlıyor ama kendimize öyle sanal korkular yaratmaya alışmışız ki, ülkemizde aydın dediÄŸimiz insanlar bile kendilerine korkacak bir ÅŸeyler bulmakta çok mahirdir. İstiklal Marşı, ‘Hakkıdır, hür yaÅŸamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal’ diye bitiyor. Ne kadar güzel bir marÅŸ ve çok önemli bir bitiÅŸ. Yani ‘Milletimiz hürriyeti hak ediyor. Çünkü korkmadık. Çok ÅŸehitler verdik, çok bedel ödedik, bu bayrak dalgalanma hakkına sahiptir ve milletimizin de hür yaÅŸamak hakkıdır’ diyor. Demek ki bir ÅŸeyleri hak edebilmek gerekiyor. Bir ÅŸeyleri hak etmeden emin olun ne insan olabiliriz, ne kâmil bir Müslüman olabiliriz, ne de ecdadımıza layık olabiliriz. Taşıdığımız deÄŸerler, hayat içerisindeki duruÅŸumuz, tepkilerimiz hep bunlarla ilgilidir. Mesela Suriye’de yaÅŸananları düÅŸünün. Herkes Suriye’den kaçıyor. Bizim ecdadımız da Çanakkale’de savaÅŸmak, 253 bin ÅŸehit vermek yerine kaçsaydı, namusumuz kalmazdı. İstiklal Savaşı’nda da aynı bedeli ödedik. Esasen Orta Asya’dan bu coÄŸrafyaya geldiÄŸimiz süreç içinde hep bedel ödedik. Dolayısıyla Büyük Åžair Mehmet Akif Ersoy’un bu sözü söylemesi çok önemlidir. Öte yandan ‘Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal’ demeyi bugün de hak edebilmeliyiz.”

 

Türkiye’nin en aydın, en okumuÅŸ, en donanımlı, birikimi olan kesiminin olayları farklı ÅŸekilde deÄŸerlendirmesi ve bunun tedbirini almasının mecburiyet haline geldiÄŸini söyleyen Koncuk, “Aksi takdirde hür yaÅŸama hakkımız kalmaz. Birileri iradenize, inançlarınıza gem vurur, bir yol gösterir ve o yolda yürümek zorunda kalırsınız; sadece size çizilen rolü oynamak zorunda kalırsınız. O rolde ahlak ve ÅŸahsiyet yoktur” diye konuÅŸtu.

 

Bir toplum hukukun üstünlüÄŸü kavramından, adalet duygusundan habersiz davranıyorsa, bu kavramların ayaklar altına alınmasını sineye çekiyor ve boyun büküyorsa, anladığımız anlamda devlet mekanizmasının var olduÄŸunu söyleyemeyiz.

 

Koncuk sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “ ‘Türkiye nereye gidiyor?’ sorgulamasını yapmamız lazım. Türkiye’nin hukuk ve insan hakları konusunda nerede olduÄŸunun tespit edilmesi gerekir. Bu tespiti yaptıktan sonra herkes kendisine pay çıkarmalıdır. Bir toplum hukukun üstünlüÄŸü kavramından, adalet duygusundan habersiz davranıyorsa, bu kavramların ayaklar altına alınmasını sineye çekiyorsa, anladığımız anlamda devlet mekanizmasının var olduÄŸunu söyleyemeyiz.

 

Devlet; milli ve evrensel deÄŸerlerle devlettir. Türkiye ÅŸu anda hukukun ve evrensel ilkelerin çok uzağındadır. Tüm bu olan biteni biz seyretmiyoruz ama seyredenler var. Biz tepkimizi ortaya koyuyoruz, yanlışlarını muhataplarımızın yüzüne ifade ediyoruz. ‘Hukukun üstünlüÄŸü diyorsunuz ama yargı kararlarını uygulamıyorsunuz. Bu nasıl hukukun üstünlüÄŸünü savunmaktır?’ diyoruz. Bir ülkede yargı kararları uygulanmıyorsa, milli eÄŸitime ömrünü adamış insanlar bir kanun çıkarılarak görevlerinden alaÅŸağı ediliyorsa, bu devlet kimin devletidir? Hem insanlar alın teri dökecek, bu ülkenin geleceÄŸi için ömrünü adayacak, hem de birileri alın teri döken bu insanları hiçbir gerekçe göstermeden, sadece yandaÅŸ olmadıkları için ‘Seni görevinden alıyorum’ diyecek. Bunu kabul etmemiz mümkün deÄŸil. Åžunu çok net olarak söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yaÅŸayan her vatandaÅŸ etnik kökeni, siyasi görüÅŸü, mezhebi, meÅŸrebi ne olursa olsun kıymetli olarak görülmelidir. Devlet bize saygı deÄŸer bir vatandaÅŸ gözüyle yaklaÅŸmak zorundadır. O zaman ‘Bizim devletimiz’ diyebiliriz. İnsanların alın terini çalacaklar, hatta bu insanlar yargıya gidip kazandıklarında görmezden gelecekler, sonra da bu ülkenin BaÅŸbakanı ‘Hukukun üstünlüÄŸünü saÄŸlayacağız’ diyecek. Lafla peynir gemisi yürümüyor! BaÅŸbakana da defalarca ifade ettim, kendisine dosya da sundum. Ne yapacağız? Tüm bunları görmezden mi geleceÄŸiz? Sineye mi çekeceÄŸiz? Kimin zoruna giderse gitsin, kim üzerine alınırsa alınsın böyle devlet yönetilmez! Devleti yönetenlerin görevi insanları kamplara ayırmak deÄŸil, kucaklamaktır. Hem Anayasamız hem de dini deÄŸerlerimiz bunu emrediyor. ÖtekileÅŸtirmemeli, kucaklamalıyız. Üstelik bunları düzeltmek adına risk alması gereken insanlar sinmiÅŸ durumdadır. Peki bunu kim düzeltecek? ‘Elhamdülillah Müslümanız’ diyoruz. Öte yandan Peygamberimiz ‘Bir haksızlık gördüÄŸünüzde önce elinizle, gücünüz yetmiyorsa dilinizle engel olmaya çalışın, o da olmuyorsa kalbinizle buÄŸzedin, bu imanın en zayıf noktasıdır.’ diye buyuruyor. Ama bırakınız bazıları elle, dille müdahaleyi kalbinden buÄŸz edemiyor. Zira kalbinden buÄŸz eden insan gereken tedbirleri alır. Teslim olmaz! Ama kolay yolu seçiyorlar. Sendikal tercihlerini baÅŸ hekime, ilçe milli eÄŸitim müdürüne hoÅŸ görünmek adına belirliyorlar.”

 

HukuksuzluÄŸa, ahlaksızlığa karşı mücadelenin yeri bellidir. Ahlaksızlık bataklığına batmış rezil adamlar da bellidir. Kime destek vereceÄŸimizi bileceÄŸiz ki, rahatsız olduÄŸumuzu ifade edelim ve hiç olmazsa kalbimizden buÄŸz edelim.

 

Ülkemizde doÄŸruyu yapan insanların korkaklara raÄŸmen her zaman olacağını kaydeden Koncuk, “HukuksuzluÄŸa, ahlaksızlığa karşı mücadelenin yeri bellidir. Ahlaksızlık bataklığına batmış rezil adamlar da bellidir. Kime destek vereceÄŸimizi bileceÄŸiz ki, rahatsız olduÄŸumuzu ifade edelim ve hiç olmazsa kalbimizden buÄŸz edelim. Ne yazık ki bunu yapan insan sayısı çok azdır.

 

Bazı insanlar yaptığım konuÅŸmalarla risk aldığımı düÅŸünüyor. Ben risk almıyorum, sadece doÄŸruları söylüyorum. İnançlarımız bunu emrediyor. Bu bir risk deÄŸil, görevdir. Risk alanlar tüm bu ahlaksızlıkları bize dayatanlar, yanlış iÅŸler yapanlar, alın teri çalanlardır. Gün gelecek tüm bu yanlışların hesabını hep birlikte soracağız. Biz ölürsek, bizden sonrakiler soracak. Bu ülkede doÄŸruyu yapan insanlar korkaklara raÄŸmen her zaman olacak. Nitekim zalimin zulmü tarihin hiçbir devrinde karşılıksız kalmamıştır” diye konuÅŸtu.

 

Bazı insanlar, çocuÄŸuna taÅŸeron firmada iÅŸ bulduÄŸu için o milletvekiline ya da siyasi parti il baÅŸkanına dua edecek. Ne yazık ki, ‘ÇocuÄŸumu bin bir güçlükle okuttum, gözüm gibi büyüttüm, neden taÅŸeron patronların sömürmesine izin vereyim? ÇocuÄŸuma layık görülen çalışma hayatı bu mu?’ diye düÅŸünmeyecek.

 

Çalışma hayatında yaÅŸananlara dikkat çeken Koncuk, bir yandan hukuk, insan hakları iÄŸdiÅŸ edilirken, diÄŸer yandan çalışma hayatının köstebek tarlası haline geldiÄŸini belirtti.  TaÅŸeron çalışan sayısının 14 yılda 20 binden 720 bine ulaÅŸtığına dikkat çeken Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk, “Türkiye’de taÅŸeron sistem adeta asıl çalışma yöntemi haline getirildi. Kamuda 2 milyon 600 bin kamu çalışanı olduÄŸunu düÅŸündüÄŸümüzde her 4 çalışandan biri taÅŸerondur. Hem taÅŸeron çalışan sayısını 20 binden 720 bine çıkaracaksınız hem de seçim beyannamenizde taÅŸeron çalışanları kadroya alacağınızı ifade edeceksiniz.

 

Üstelik seçim beyannamesinde taÅŸeron çalışanları kadroya alacağını ifade edenler, bugün ise asıl iÅŸ tanımına uyanları kadroya alacaklarını söylüyor. Asıl iÅŸ tanımına uyan taÅŸeron sayısı ise 120 bin ile 150 bin arasındadır. Geriye kalan 570 bin kiÅŸi taÅŸeron çalışan olarak kalmaya devam edecektir. Nereye kadar? Bir baÅŸka seçim döneminde taÅŸeron çalışanların oylarına ihtiyaçları olduÄŸunda. Söz veriyorsunuz, neden tutmuyorsunuz?

 

Hatta bazı insanlar, çocuÄŸuna taÅŸeron firmada iÅŸ bulduÄŸu için o milletvekiline ya da siyasi parti il baÅŸkanına dua edecek. Ne yazık ki, ‘ÇocuÄŸumu bin bir güçlükle okuttum, gözüm gibi büyüttüm, neden taÅŸeron patronların sömürmesine izin vereyim? ÇocuÄŸuma layık görülen çalışma hayatı bu mu?’ diye düÅŸünmeyecek. Çalışma hayatının köstebek tarlası haline geldiÄŸini söyledik, düÅŸünsenize tam 720 bin kiÅŸi bu çukurun içine düÅŸmüÅŸ!” dedi.

 

Bakınız, Peygamber Efendimiz ‘Çalıştırdığınız kiÅŸilere yediÄŸinizden yediriniz, giydiklerinizden giydiriniz’ diyor. BaÅŸbakanın yediklerinde gözümüz yok, milletvekillerinin giydiklerinde de gözümüz yok ama çocuklarımızın sömürülmesine de, kemiklerinin un ufak edilmesine de müsaade edin iki çift sözümüz olsun. Bunları kabul edemeyiz.

 

Bir sömürü düzeninin kurulduÄŸunu ifade eden Koncuk, bunun amacının ucuz iÅŸ gücü temini olduÄŸunu söyledi. Koncuk ÅŸöyle konuÅŸtu: “Sadece taÅŸeron çalışanlar da deÄŸil, 4/C’li, 4/B’li çalışanlar var. Bugün Türkiye Kamu-Sen’in gayretleri neticesinde 4/C’lilerin kadroya alınması konuÅŸuluyor. Yine Belediyelerde 50 bin kiÅŸi 5393 sayılı yasaya göre çalışıyor. PTT’de idari hizmet sözleÅŸmesi olanlar var. Çalışanların kaderini idarecilerin iki dudağı arasına terk ettiler. Vekil ebe, vekil imam, vekil hemÅŸire var. Tüm bunlar son 14 yılda icat edildi. Åžimdi de esnek istihdam, part-time çalışma, kiralık iÅŸçi dönemi, özel istihdam büroları getiriliyor. Tüm bunlar eÄŸer sendikalardan ciddi bir tepki oluÅŸmazsa kanunlaÅŸacak. Özel istihdam büroları amele pazarlarının modern ÅŸeklidir. Ä°htiyaç sahipleri özel istihdam bürolarından eleman seçecekler. Bu çalışanların hiçbir hakkı olmayacak. Kıdem tazminatı da alamayacaklar, emekli dahi olmayacaklar. Tüm bunlar hepimizi ilgilendiriyor ama en çok da yarın çalışma hayatında yer alacak olan çocuklarımızı, torunlarımızı ilgilendiriyor.

 

Bir sömürü düzeni kuruluyor. Bunun amacı ucuz iÅŸ gücü teminidir. Bu milletin evlatları güvencesiz, hiçbir gelecek umudu olmaksızın ucuz iÅŸ gücü temini için kullanılacak. Bunlar, bir milleti köleleÅŸtirmenin adımlarıdır. Bu anlattıklarım basında da çok yer almıyor. Neden? Çünkü bunu yapanları eleÅŸtiriyorum. Açık söyleyeyim: Bunu yapan babam olsa karşı çıkarım. Hep dini referanslar veriyorlar ya, iÅŸine gelen taraflarını görüyorlar, kitabın orta yerinden bulmayı beceriyorlar. Bakınız, Peygamber Efendimiz ‘Çalıştırdığınız kiÅŸilere yediÄŸinizden yediriniz, giydiklerinizden giydiriniz’ diyor. BaÅŸbakanın yediklerinde gözümüz yok, milletvekillerinin giydiklerinde de gözümüz yok ama çocuklarımızın sömürülmesine de, kemiklerinin un ufak edilmesine de müsaade edin iki çift sözümüz olsun. Bunları kabul edemeyiz.”

 

Bu sistemin 14 yılda adeta balon gibi ÅŸiÅŸirildiÄŸini ve kimsenin bunun tedbirini almadığını bildiren Koncuk, “TaÅŸeron çalışma bizi doÄŸrudan doÄŸruya ilgilendirmiyor gibi görünse de ilgilendiriyor; doÄŸrudan doÄŸruya ilgilendiren sendikaların ise sesi bile çıkmıyor. Peki yetkili konfederasyonun taÅŸeronlaÅŸmaya, kiralık iÅŸçi düzenlemesine karşı herhangi bir beyanda bulunduÄŸunu gören oldu mu? Yok. Çünkü milletle dertleri yok. Onlar da sömürü düzeninin bir çarkı olmuÅŸ. Böyle sendikacılık olmaz! Bu sendikacılık anlayışı hastalıklı, marazlı bir anlayıştır ve topyekûn tedbirini almamız gerekmektedir” diye konuÅŸtu.

 

Birileri paralel ise onları paralel yapanlar, yetki, makam verenler bellidir! Herkes hesabını yapsın, bizi ilgilendirmiyor ama paralelle mücadeleleri 2 milyon 600 bin kamu çalışanının kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelikse, buna karşı dururuz.

 

Devlet memurlarının iÅŸ güvencesinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını kaydeden Koncuk, “657 Sayılı DMK’nın deÄŸiÅŸtirilmesi gerektiÄŸini ifade ediyorlar. Sayın CumhurbaÅŸkanı paralel yapı ile ilgili mücadelede 657 Sayılı DMK’nın deÄŸiÅŸmesi gerektiÄŸini ifade etti. Kimsenin paralelle mücadelesi bizi ilgilendirmiyor. ‘Dikey, paralel kim?’ bizi hiç alakadar etmiyor. Birileri paralel ise onları paralel yapanlar, yetki, makam verenler bellidir! Herkes hesabını yapsın, bizi ilgilendirmiyor ama paralelle mücadeleleri 2 milyon 600 bin kamu çalışanının kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelikse, buna karşı dururuz. Paralel ile mücadele edecekseniz baÅŸka yöntemler bulun” dedi.

 

Devlet memurlarının onların söylediÄŸi anlamda sınırsız bir iÅŸ güvencesi var mı? Yok. Devlet memurlarının Anayasa’nın 125. maddesinden doÄŸan yargı hakkı vardır. Anayasa’nın 125. Maddesi ‘İdarenin her türlü tasarrufu yargı denetimine açıktır’ diyor.

 

Koncuk sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “Bakınız 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun deÄŸiÅŸtirilmesi gerektiÄŸi ifade edildikten sonra bazı köÅŸe yazarları, sivil toplum kuruluÅŸlarının temsilcileri bir yerlere yaÄŸ çekmek için ‘657 Sayılı DMK deÄŸiÅŸmelidir’ ÅŸeklinde açıklama yapıyorlar. Kiralık kalemlere ‘657 DMK’nın hangi maddesi deÄŸiÅŸmelidir?’ diye sorsak cevap veremezler. Hiçbir ÅŸey bilmeden ahkâm kesenler 657 sayılı DMK’nın bir maddesinde ‘Devlet memurları asla iÅŸten atılamaz.’ yazdığını zannediyorlar. Oysa herhangi bir yerde ‘Memurun iÅŸ güvencesi vardır’ yazmaz. Devlet memurlarının onların söylediÄŸi anlamda sınırsız bir iÅŸ güvencesi var mı? Yok. Devlet memurlarının Anayasa’nın 125. maddesinden doÄŸan yargı hakkı vardır. Anayasa’nın 125. Maddesi ‘İdarenin her türlü tasarrufu yargı denetimine açıktır’ diyor.  Yargı hakkı çiftçinin de var, esnafın da var. Sadece devlet memurları ilgili soruÅŸturma açılması için mülki amirlerin izin vermesi gerekir. Bazı kanunların memurları koruma altına aldığı gibi bir düÅŸünce var. Oysa bunlar, devlet memurunun devlet adına yaptığı iÅŸlerden dolayı korunması sonucunu doÄŸuran kanunlardır. Aksi takdirde devlet memurları iÅŸ üretemez. Yani bu kanunlar memurları deÄŸil, devlet hizmetini koruyan kanunlardır. Dolayısıyla devlet memurlarının sınırsız bir iÅŸ güvencesi yok. Bizim yargı hakkımız var. Yargı hakkımızdan kaynaklanan güvencemiz var. Peki bu nasıl bir güvence? Bir haksızlığa uÄŸradığımızda ‘yargı arkamızda, bizi korur’ diyebiliyoruz. O emin olma duygusundan dolayı ‘iÅŸ güvencemiz var’ diyoruz.

 

Herkesin hemen hemen  bildiÄŸi bir hikâye var. Prusya Kralı II. (Büyük) Frederik, Potsdam ormanlarında gezinirken bir tepeye ulaşır. Görür ki hemen yanında daha büyük bir tepe daha vardır ve bu tepenin üstünde bir deÄŸirmen kuruludur. Yüksek olan tepeye Saray yaptırmayı düÅŸünmektedir. DeÄŸirmeni satın alarak bu hayalini gerçekleÅŸtirmek ister. Fakat deÄŸirmenci  satışa razı deÄŸildir. Büyük Frederik  deÄŸirmenciyi ikna etmek için önce deÄŸirmene deÄŸerinin kat kat üstünde bir bedel ödemeyi teklif eder. Sans-Souci, ‘Hayır. DeÄŸirmenim satılık deÄŸil’ der. Kral bu cevaba kızar ve  ‘Sen benim Prusya Kralı olduÄŸumu bilmiyor musun?’ diye sorar. ‘Biliyorum, biliyorum’ der Sans-Souci, ‘Sen de benim bu deÄŸirmenin tapulu sahibi olduÄŸumu biliyor musun’ diye anlamlı ve ağır bir cevap verir. Kral çok öfkelenir. ‘Senin tapunda olsa rızanda olmasa, ben burayı zorla alacağım. Bakalım  o zaman ne yapacaksın?’ der.  DeÄŸirmenci başını kaldırır ve atının üzerinde bütün ihtiÅŸamı ile duran Kral’a, sükûnet için de ‘Berlin de hâkimler var’ der. GörüldüÄŸü üzere onlar adalete o kadar çok güveniyor ki, kendilerini krala dahi kafa tutacak güçte hissediyor. Çünkü adalet mekanizmasına güveniyor. Umuyorum biz de ‘Ankara’da hâkimler var’ deriz!”

 

Anayasa’nın 125. Maddesini deÄŸiÅŸtirip yargı hakkımızı elimizden alamazlar. Bu durumda Anayasa Mahkemesi’ne baÅŸvurursunuz. Kaybederseniz, hakkınızı AİHM’de ararsınız. Bütün bunlar varken herkes ayağını denk alacak.

 

“Yargı hakkımızdan dolayı iÅŸ güvencemiz var diyoruz ama doÄŸrudan doÄŸruya iÅŸ güvencemiz söz konusu bile deÄŸil” diyen Koncuk, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin imzaladığı uluslararası sözleÅŸmelerden doÄŸan haklarımız da bulunuyor. Kopenhag kriterleri var, Avrupa Sosyal Åžartı var, ILO SözleÅŸmesi var. Bu sözleÅŸmelerden doÄŸan haklarımız var. Bunlar evrensel insan haklarından faydalanmayı saÄŸlayan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de taahhüt ederek altına imza attığı kriterlerdir. Anayasanın 90’ıncı maddesi uluslararası sözleÅŸmeleri kanun hükmünde görüyor. Tüm bunları birlikte deÄŸerlendirdiÄŸimizde, yargı hakkımızı ortadan kaldırmak kolay bir iÅŸ deÄŸildir. Anayasa’nın 125. Maddesini deÄŸiÅŸtirip yargı hakkımızı elimizden alamazlar. Bu durumda Anayasa Mahkemesi’ne baÅŸvurursunuz. Kaybederseniz, hakkınızı AİHM’de ararsınız. Bütün bunlar varken herkes ayağını denk alacak. Haklarımızı bileceÄŸiz” diye konuÅŸtu.

 

Yastığa başınızı koyduÄŸunuzda uykunuz kaçsın. Yaptığınız rezilliklerin, zulmün hesabını vereceÄŸiniz günlerin korkusu ile uyuyamayın. Bunlardan iki dünyada davacıyız.

 

Hak etmediÄŸi makamlara gelenlerin çalışanları köle zannettiÄŸini söyleyen ve “Böyle bir dünya yok!” diyen Koncuk, okul yöneticiliÄŸi görevlendirmelerinde yaÅŸanan haksızlıkları gündeme getirdi. Koncuk ÅŸunları söyledi:  “Bazı çete kafalı yöneticiler var. Hatırlarsanız okul yöneticiliÄŸi görevlendirmelerinde mülakat yapılırken, birçok ilde mülakat komisyonlarının önüne listeler konuldu. Åžöyle bir örnek vereyim: MuÄŸla'da müdürlük mülakatında Komisyon BaÅŸkanı Milas Ä°lçe Milli EÄŸitim Müdürü, komisyonun göreve baÅŸlamasından önce komisyon üyelerine, 'İlçe Milli EÄŸitim Müdürleri kimlerle çalışmak istediklerini belirlediler. Hatta kimin hangi okula atanacağı belirlendi. Biz de bu isimlere bu puanları vereceÄŸiz' dedi. Komisyon üyesi Ali ÖÄŸütveren'in ise hazır listeleri onaylamadığı için İl Milli EÄŸitim Müdürü  tarafından istifası istendi. Bu kepazeliÄŸe alet olmak istemeyen ÅŸube müdürü, MuÄŸla ValiliÄŸi'ne tüm olan biteni anlatan bir dilekçe vererek istifa etti. Biz de gerekenleri yaptık. O tetikçi MuÄŸla İl Milli EÄŸitim Müdürü görevden alındı. Ama bazıları var. Onları da unutmayacağız. Mesela Milas İlçe Milli EÄŸitim Müdürü. Åžu anda kendisi Konya EreÄŸli İlçe Milli EÄŸitim Müdürü. Nereye giderse gitsin, yaptıklarını unutmayacağız, yapılan zulmü unutmayacağız. İnsanların hakkını gasp eden bu çetelerle, komisyon üyeleri ile ilgili tüm teÅŸkilatlarımıza suç duyurusunda bulunun diye talimat gönderdik. Bir ÅŸey olur ya da olmaz, gün gelir bu adamların isimlerini unuturuz, bunları arÅŸive kaydedelim istedik. Gidecek, yatacak yerleri yok. Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmadı. Bu insanlara sesleniyorum: Başınızı yastığa koyduÄŸunuzda uykunuz kaçsın. Yaptığınız rezilliklerin, zulmün hesabını vereceÄŸiniz günlerin korkusu ile uyuyamayın. Bunlardan iki dünyada davacıyız. Zaten Allah yapılanların hesabını sorar ama bu dünyada da biz hesabını sorarız. Tabi hukuk karşısında hesap soracağız. Benden sonrakilere de vasiyetim olsun, bu çetelerden yaptıklarının hesabını sorsunlar.”

 

O masaya ilkokul mezunu bir çocuk dahi otursa, ‘Bu toplu sözleÅŸmede 2016 ve 2017 yıllarının ekonomik ve sosyal hakları ile ilgili uzlaÅŸma saÄŸlanacak. Dolayısıyla toplu sözleÅŸme 2016 ve 2017 yıllarını kapsıyor. Enflasyon farkı ile ilgili deÄŸiÅŸtirilen madde ise, 2013 yılında imzaladığınız ve 2015 yılında enflasyon farkını hangi ÅŸartlarda alacağınızı düzenlemeyen maddedir. Burada ne iÅŸi var?’ der ve huylanır.

 

Toplu sözleÅŸme sürecine de deÄŸinen Koncuk, ÅŸöyle konuÅŸtu: “Her toplu sözleÅŸme döneminde memurlarımızı masada unutan, satan bir sendika var. Hatırlanacağı gibi, yetkili konfederasyon 2014 yılında 123 TL zamma imza atmıştı. 2014 yılında gerçekleÅŸen enflasyon da memurlara verilen zammın çok üzerindeydi. O dönemde Sayın BaÅŸbakan’a ‘Enflasyon memurlara verilen zammı kat be kat aÅŸtı, ek zam vermelisiniz’ demiÅŸtim. Sayın DavutoÄŸlu da deÄŸerlendireceÄŸini söylemiÅŸti.  Buna raÄŸmen herhangi bir deÄŸerlendirme yapılmadı. Biz de bunun üzerine 6 Aralık 2014 tarihinde ‘Ek Zammımı Unutma’ adıyla bir miting yaptık.  4 Nisan 2015 tarihinde ‘Ek Zammımı Unutma, İş Güvenceme Dokunma’ diye 50 bin kiÅŸinin katılımıyla bir miting daha yaptık. Dolayısıyla Türkiye Kamu-Sen olarak her zaman üzerimize düÅŸeni yaptık.

 

Memur Sen’in acemi Genel BaÅŸkanı Ali Yalçın, kendisine genç olduÄŸu için ‘acemi’ dediÄŸimi düÅŸünüyor. Ben de diyorum ki; ‘Sen bu kafa ile hareket ettiÄŸin sürece 50 sene sonra da acemi olacaksın.’ Bunlar 2013 yılında imzalanan ve 2015 yılında enflasyon farkını hangi ÅŸartlarda alacağımızı düzenleyen maddeyi deÄŸiÅŸtirdiler. O masaya ilkokul mezunu bir çocuk dahi otursa, ‘Bu toplu sözleÅŸmede 2016 ve 2017 yıllarının ekonomik ve sosyal hakları ile ilgili uzlaÅŸma saÄŸlanacak. Dolayısıyla toplu sözleÅŸme 2016 ve 2017 yıllarını kapsıyor. Enflasyon farkı ile ilgili deÄŸiÅŸtirilen madde ise, 2013 yılında imzaladığınız ve 2015 yılında enflasyon farkını hangi ÅŸartlarda alacağınızı düzenleyen maddedir. Burada ne iÅŸi var?’ der ve huylanır. Dolayısıyla hiçbir ÅŸey bilmeyen bir çocuÄŸun dahi akıl edebileceÄŸi bir hususu koskoca sendika baÅŸkanı düÅŸünemiyor. 2013 yılındaki madde deÄŸiÅŸtirilmemiÅŸ olsaydı, memur ve emekliler 2016 yılının başında yüzde 2.70 oranında enflasyon farkı alacaktı. Yani 1 milyon 900 bin emekli ve 2 milyon 600 bin memur acemi sendikacı Ali Yalçın’ın hatası nedeniyle aylık yüzde 1.8 kayba uÄŸradı. Bu durum ek ders ücretlerine, aile ve çocuk yardımına, emekli ikramiyelerine, emekli maaÅŸlarına yansıdı. Böyle bir sendikacılık olabilir mi?

 

KPDK Toplantısında Ali Yalçın’a da, ‘Ekonomist deÄŸilsin, belki anlamamış olabilirsin. Meseleye iyi niyetle yaklaÅŸmak istiyorum. Hata yapmış olabilirsin ya da Maliye Bakanlığı yetkilileri seni aldatmış olabilir’ dedim. Kabul etmedi. Ben de, ‘2013 yılında Ahmet GündoÄŸdu’nun imzaladığı toplu sözleÅŸme metni resmi gazetede yayınlandı. Senin imzaladığın toplu sözleÅŸmede ortada’ dedim. İkisini karşı karşıya koyarsınız, okuma yazmayı yeni öÄŸrenmiÅŸ biri bile olsa iki maddenin çok farklı olduÄŸunu anlar.”

 

Ya bu mücadeleyi yapacağız ya da sineye çekeceÄŸiz.

 

Çalışma hayatının son 14 yılda dayatılan ÅŸeklinin çalışanların aleyhine olduÄŸunu ve bununla ilgili saÄŸlam bir mücadele yapılması gerektiÄŸini söyleyen Koncuk, “Kamu çalışanlarının bir karar vermesi gerekmektedir” dedi. Koncuk, “Ya bu mücadeleyi yapacağız ya da sineye çekeceÄŸiz. ‘1 milyon üye’ hedefliyorlar. Olur mu, olur. Gününü yaÅŸayanlar için çalışma hayatının duman olması ya da memur ve emeklilerin aylık yüzde 1.8 kayba uÄŸramasının hiçbir kıymeti yok” diye konuÅŸtu.

 

Hükümetin 7 yılda bize teklif ettiÄŸi zam yüzde 65. Türkiye Kamu-Sen olarak Hükümetin teklifini 7 yıl sonunda yüzde 219 artırdık. Hükümetin 7 yılda mevcut yetkili konfederasyona teklifi ise yüzde 66. Onlar ise bu teklifi 7 yılda sadece yüzde 102 artırabilmiÅŸ. Haydi cevabını versinler. Matematik ortada.

 

Koncuk ÅŸunları da kaydetti: “Zaman zaman yetkili olduÄŸumuz dönemde ne yaptığımızı soruyorlar. Yetkili olduÄŸumuz dönemde toplu sözleÅŸme kanunu yoktu, toplu görüÅŸme vardı. Türkiye Kamu-Sen 7 yıl yetkiliydi. Türkiye Kamu-sen olarak bir çalışma yaptık ve bu süreçte neler yaptığımızı kayıt altına aldık. Hükümetin 7 yılda bize teklif ettiÄŸi zam yüzde 65 idi. Türkiye Kamu-Sen olarak Hükümetin teklifini 7 yıl sonunda yüzde 219 artırdık. Hükümetin mevcut yetkili konfederasyona teklifi ise 7 yılda toplam yüzde 66. Onlar ise bu teklifi 7 yılda sadece yüzde 102 artırabilmiÅŸ. Haydi cevabını versinler. Matematik ortada. Bu anlattıklarım hep devletin resmi belgeleridir. Dolayısıyla toplu sözleÅŸme masasında Türkiye Kamu-Sen’in etkisi onlardan daha fazladır.

 

Yetkili konfederasyon iken ne yaptığımızı soranlara toplu sözleÅŸme dönemini iÅŸaret ediyorum. Hatta Devlet Personel BaÅŸkanlığı da 2002 yılından itibaren toplu görüÅŸme ve toplu sözleÅŸme süreçleri ile elde edilen kazanımları bir kitap haline getirdi. Ben de ‘Alın bunu baÅŸucunuza koyun, akÅŸamları yatmadan önce okuyun, sendikacılığın öÄŸrenin’ dedim. Bunlardan sendika olmaz!”

 

Adam gibi bir duruÅŸ sergileyelim. GerektiÄŸinde yanlışlarını muhataplarımızın yüzüne söyleyelim. Bunu beraber yapabiliriz.

 

Kamu çalışanlarını tehdit eden tüm unsurlarla mücadele edilmesi gerektiÄŸini belirten Koncuk, bunun saÄŸlam ve diri bir sendikal mücadele ile mümkün olabileceÄŸini ifade etti. Koncuk, “Adam gibi bir duruÅŸ sergileyelim. GerektiÄŸinde yanlışlarını muhataplarımızın yüzüne söyleyelim. Bunu beraber yapabiliriz. Türkiye Kamu-Sen’in yanında olun, Türkiye Kamu-Sen’e destek verin. Bu anlattıklarımı herkese anlatın. İnsanlara kızmak meseleyi çözmez. Mesele insanları kendine getirmek ve uyarmaktır” dedi.

 

Genel BaÅŸkan ve beraberindeki heyet, Giresun’da Eski Åžube Yönetim Kurulu Üyemiz Ünal Yılmaz’ın mezarını ziyaret etti. Genel BaÅŸkan Koncuk, Giresun Atatürk Anadolu Lisesini de ziyaret ederek, öÄŸretmenler ve eÄŸitim çalışanları ile sohbet etti.

 

Genel BaÅŸkan Koncuk, Ordu’da ise İl Mili EÄŸitim Müdürünü, Kamu Hastaneleri BirliÄŸi Genel Sekreterini, SGK İl Müdürünü ve Halk SaÄŸlığı Müdürünü de ziyaret etti, çalışanlar ile fikir alış veriÅŸinde bulundu. Genel BaÅŸkan, kalp krizi geçiren Eski Ordu Åžube BaÅŸkanı Nihat Åžensoy’u da tedavi gördüÄŸü hastanede ziyaret etti.

 

Genel BaÅŸkan, akÅŸam saatlerinde de Ordu ÅŸube yönetim kurulu, ilçe ve iÅŸyeri temsilcileri, Türkiye Kamu-Sen’e baÄŸlı sendikaların ÅŸube baÅŸkanları ve ÅŸube yönetim kurulu üyeleri ve ÅŸube kadın komisyonu üyeleri ile geniÅŸ katılımlı bir istiÅŸare toplantısı gerçekleÅŸtirdi. 

Geri
İleri
  • 1

Önceki Haber / Sonraki Haber
Genel BaÅŸkandan
Misafihanelerimiz
Kamu-Sen TV
Kampanyalar

Genel Haberler

AİLE YILINDA MEMUR AİLELERİNİN YÜZÜNÜ BAYRAM İKRAMİYESİ İLE GÜLDÜRÜN! AİLE YILINDA MEMUR AİLELERİNİN YÜZÜNÜ BAYRAM İKRAMİYESİ İLE GÜLDÜRÃ
12.03.2025
1356
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN
07.03.2025
328
ENFLASYON RAKAMLARI MEMUR VE EMEKLİ İÇİN EK ÖNLEM ALINMASINI ZORUNLU KILIYOR ENFLASYON RAKAMLARI MEMUR VE EMEKLİ İÇİN EK ÖNLEM ALINMASINI ZORUNLU KILIYO
03.03.2025
1352
HOCALI KATLİAMI; UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ! HOCALI KATLİAMI; UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ!
26.02.2025
400
  • Kamu-Sen
  • Ar-Ge
  • Kazanımlarımız
  • Genel Haberler
  • Sendikalardan
  • KVKK

TÜRKİYE KAMU-SEN © 2025 Tüm Hakkı Saklıdır. Sitemizde bulunan içerikler kaynak belirtilmek suretiyle baÅŸka sitelerde yayınlanabilir.

Adres: Erzurum Mahallesi Talatpaşa Bulvarı No : 160 Kat:7 Çankaya-ANKARA
haber@kamusen.org.tr | Tel : +90 312 424 22 00