Türk EÄŸitim-Sen’in 4 grup halinde yapacağı “Türkiye’nin Sendikası EÄŸitim ve İstiÅŸare Toplantıları”nın ikincisi 30 ÅŸubenin katılımıyla 18-20 Aralık 2015 tarihlerinde Antalya’da gerçekleÅŸtirildi
Türk EÄŸitim-Sen’in 4 grup halinde yapacağı “Türkiye’nin Sendikası EÄŸitim ve İstiÅŸare Toplantıları”nın ikincisi 30 ÅŸubenin katılımıyla 18-20 Aralık 2015 tarihlerinde Antalya’da gerçekleÅŸtirildi. Toplantıya Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk, Türk EÄŸitim-Sen Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, İLKSAN Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Tuncer Yılmaz, Åžube BaÅŸkanları, Åžube Yönetim Kurulu Üyeleri ve İlçe Temsilcileri katıldı.
Bu seçimleri kaybedersek İLKSAN’ın paralarını, mal varlıklarını birileri birilerine peÅŸkeÅŸ çeker, 265 bin üyesi de seyreder.
Toplantıda bir konuÅŸma yapan Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk, İLKSAN seçimlerine dikkat çekerek, ÅŸunları kaydetti: “İLKSAN delege seçimleri 16 Nisan 2016 tarihinde ilçelerimizde yapılacaktır. Seçimler öncesinde ÅŸube yönetim kurulu üyelerimize, ilçe temsilcilerimize ve tüm teÅŸkilatımıza çok büyük görev düÅŸmektedir. TeÅŸkilatlarımızın emeÄŸi ve azmi ile 1996 yılından beri Türk EÄŸitim-Sen delegeleri İLKSAN seçimlerini kazanıyor. Peki biz bu seçimleri kaybedersek ne olur? Bizim için deÄŸiÅŸen bir ÅŸey olmaz tabi ki, Türk EÄŸitim-Sen hiçbir ÅŸey kaybetmiÅŸ olmaz. Fakat bu seçimleri kaybedersek İLKSAN’ın paralarını, mal varlıklarını birileri birilerine peÅŸkeÅŸ çekerler, 265 bin üyesi de seyreder. Biz İLKSAN’da hırsızlık yaptırmadık, İLKSAN’ın bir kuruÅŸ parasını dahi yedirmedik. Nitekim buna müsaade etmemiz de mümkün deÄŸil. Bu anlamda bizzat bir Türk EÄŸitim-Sen delegesi olarak, 1996 yılından bu yana İLKSAN’a kıymet ve deÄŸer vermiÅŸ bütün arkadaÅŸlarımı kutluyorum. İnÅŸallah kazanırız. Bu seçimleri kazanırsak İLKSAN’ın mal varlığını koruruz. İLKSAN’da hırsızlık yapılmasına, İLKSAN’ın peÅŸkeÅŸ çekilmesine engel olmaya devam ederiz. Bunu önemseyen tüm insanları anlayışı, ideolojisi ne olursa olsun bizimle birlikte hareket etmeye çağırıyorum. Bu noktada biz hizmete talibiz. Derdimiz hizmet etmektir. İLKSAN bizim için prestijdir. Allaha ÅŸükür bu prestiji ÅŸimdiye kadar ÅŸerefle taşıdık, bundan sonra da taşımaya talibiz. Tabii en önemli görev teÅŸkilatlarımıza düÅŸmektedir. Åžube baÅŸkanlarımızın ÅŸimdiye kadar olduÄŸu gibi ilçelerde sevilen insanları aday göstermesi lazım. Evet, aday göstereceÄŸimiz adayların hepsi kıymetlidir ama sosyal iliÅŸkileri, insanlarla iletiÅŸimleri önemlidir, teÅŸkilata baÄŸlı, sadakatli olmaları da gerekmektedir. İnÅŸallah bu seçimleri de baÅŸarıyla atlatacağımızı düÅŸünüyorum.”
Ya tercihinizi köhneleÅŸen, esasen insanı yok eden anlayıştan yana koyacaksınız, ya da ‘Bu yapılanlar doÄŸru deÄŸil. Yanlış bir ÅŸeyler, bir kokuÅŸmuÅŸluk var. Ben bunun içinde olamam’ diyeceksiniz.
Koncuk, toplumda büyük yozlaÅŸma, köhneleÅŸme gözlemlendiÄŸini belirterek, “Ya köhneleÅŸen, yozlaÅŸan anlayıştan yana bir tavır ortaya koyacaksınız, yani akan suya ben de kendimi kaptırayım diyeceksiniz; ya da ‘Bu yapılanlar doÄŸru deÄŸil. Yanlış bir ÅŸeyler, bir kokuÅŸmuÅŸluk var. Ben bunun içinde olamam ve bu kokuÅŸmuÅŸluÄŸun içerinde olan insanları da engellemek için elimden gayreti göstermeliyim’ diyeceksiniz” dedi.
Genel BaÅŸkan Koncuk ÅŸöyle konuÅŸtu: “BilindiÄŸi üzere her yıl ilçe baÅŸkanları, ilçe yönetim kurulu üyeleri ve teÅŸkilatlarımızla biraraya geliyoruz. Bu toplantılar arkadaÅŸlarımızla beraber olmak ve bir sinerji yaratmak açısından son derece önemlidir. Toplantılarımızı 2008 yılından bu yana yapıyoruz, Allah nasip ederse yapmaya devam edeceÄŸiz. Biraraya gelip deÄŸerlendirmeler yapmamız lazım. Zaman zaman hepimizin silkinmeye ihtiyacı olduÄŸu bir gerçektir. Elbette bu teÅŸkilatın yöneticilerinin sorumluluk duygularının en üst düzeyde olduÄŸunu biliyorum. Mücadele azimlerinin çok kavi olduÄŸunu biliyorum. Ama böyle bile olsa, zaman zaman o ruhumuzu temiz pınarlarla yıkamamız da gerekir. Bazen kendimizi hesaba çekmemiz lazım. Kendini eleÅŸtirmeyen her insan kayıptadır. Kendini eleÅŸtirmeyen, geliÅŸtirmeyen teÅŸkilatların da asla bir geleceÄŸi olamaz. Biz her zaman kendini eleÅŸtirebilen, eksiklerini samimiyetle ortaya koyabilen bir teÅŸkilatız. Bu nedenle bu toplantıları yapıyoruz. Eksikliklerimizi konuÅŸalım. Allah ÅŸükürler olsun ki, bir kusurumuz yok. Kusurumuz olsaydı halen 450 bin üyesi ile Türkiye Kamu-Sen, 230 bin üyesi ile Türk EÄŸitim-Sen yoluna devam ediyor olmazdı. İçinde bulunduÄŸumuz ÅŸartların namüsait olduÄŸunu hepimiz biliyoruz. Toplumda maalesef büyük yozlaÅŸma, köhneleÅŸme olduÄŸunu hepimiz gözlemliyoruz. Tam burada bizler devreye giriyoruz. Aslında burada bir tercih yapılıyor: Ya tercihinizi köhneleÅŸen, esasen insanı yok eden anlayıştan yana koyacaksınız, hiçbir risk almadığınızı düÅŸüneceksiniz, yani akan suya ben de kendimi kaptırayım diyeceksiniz; ya da ‘Bu doÄŸru deÄŸil. Burada yanlış bir ÅŸeyler, yanlış gidiÅŸat, bir kokuÅŸmuÅŸluk var. Ben bunun içinde olamam ve bu kokuÅŸmuÅŸluÄŸun içerinde olan insanları da engellemek için elimden gelen gayreti göstermeliyim’ diyeceksiniz. Biz her zaman ikinci tercihi ortaya koyan bir ahlaka sahip olduk. KokuÅŸmuÅŸluÄŸa izin vermeyen, bunun için mücadele eden, emek sarf eden olmayı tercih ettik. Bu ikinci anlayış; yüzyıl sonra da, bin yıl sonra da ışıklı deÄŸerlerin savunucuları olarak yoluna devam edecektir.”
SavunduÄŸumuz bütün deÄŸerleri yok ederek, un ufak ederek, o deÄŸerlerin üstüne basarak bir yerlerde makam mevkii sahibi olmanın hiçbir anlamı yoktur.
Koncuk, yaÅŸanan bu kokuÅŸmuÅŸluk ve köhneleÅŸmenin içinde sendikamıza büyük görevler düÅŸtüÄŸünü ifade ederek, ÅŸunları kaydetti: “Madem ki kokuÅŸmuÅŸluk var, iÅŸte burada bize çok görev düÅŸmektedir. O halde bu bozulmayı ne yapar da engelleriz?’ diye düÅŸünmeliyiz. Bu köhnemiÅŸlik selinin önüne taktığı her insan, ülkemiz ve evlatlarımızın geleceÄŸi adına kaybettiÄŸimiz bir deÄŸer olarak görülmelidir. Bu nedenle ÅŸunu bilmeliyiz ki, risk almadan hiçbir ÅŸey baÅŸarılamaz. Risk almadan asla doÄŸruyu yapamazsınız. Bizi endiÅŸeye sürükleyen olaylar başımıza gelebilir. Bunu dahi göze alacaksınız. Mahkum bırakıldığı bu ahlaksızlık çukurundan, bu toplumun kurtuluÅŸunun baÅŸka yolu var mı? İnsanların o çukura düÅŸmemesi için elimizden geleni yapacağız, o çukura düÅŸmüÅŸ insanların da ellerinden tutacağız. Elbette, o çukurdakilerin bizi de yanlarına sürüklemeye çalışmasını engelleyeceÄŸiz. Tabi insanları o çukurun içerisine sürükleyenler, elbette bizim engelleme mücadelemizden de rahatsızlık duyacaklar ve bizi engellemeye çalışacaklardır. Riski budur. Yoksa bir elimiz yaÄŸda, bir elimiz balda olmaz. DoÄŸruyu yapmanın bir bedeli var ve gerektiÄŸinde o bedeli ödemek gerekir. O bedel nedir? Mesela bazen o bedel müdürlük makamını kaybetmektir, bazen de müdür yardımcısı olamamaktır. Bunlar bizim savunduÄŸumuz deÄŸerlerden çok daha önemli ÅŸeyler deÄŸildir. SavunduÄŸumuz bütün deÄŸerleri yok ederek, un ufak ederek, o deÄŸerlerin üstüne basarak bir yerlerde makam mevkii sahibi olmanın hiçbir anlamı yoktur. Bu mücadelenin içinde olacağız. Ama ÅŸunu da belirteyim; bunun hiçbir zaman kolay bir mücadele olduÄŸunu söylemedik. ‘Başımıza hiçbir ÅŸey gelmez’ ÅŸeklinde kimseye bir söz vermedik. Biz her zaman tek bir ÅŸeyin sözünü verdik: Åžerefle yaÅŸamanın, adam gibi, insan gibi, bir Türk ve Müslüman gibi yaÅŸamanın sözünü verdik. Bu sözümüzü biz yerine getirdik. Allah’a ÅŸükür ki, alnımız açık. Bu mücadeleyi geçmiÅŸten bugüne kadar verdik ve bugünlere geldik. Hiçbir kaygı duymuyorum. Bunu bütün yüreÄŸim ve inancımla ifade ediyorum. Neden biliyor musunuz? Hep ÅŸunu gördüm, korkmayan insanlardan ilkesiz adamlar korkar. Korkmayan insanlara düÅŸmanları dahi saygı duyar. Bazılarının korkacağı, kollayacağı çok ÅŸeyleri olabilir. Åžeyh Edabali’nin de dediÄŸi gibi; ‘Ey oÄŸul! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aÅŸağıdakiler kadar emniyette deÄŸildir.’ Dolayısıyla bir yerlere gelmek emniyette olmak anlamına gelmiyor. Onun da bedeli gün gelir ödenir. Bu nedenle sizin gibi korkusuz insanları herkes hesaba katmak zorundadır.”
Dava adamı iddia adamıdır. İddia adamı olmayanın dava adamlığı asla kabul edilemez. Dolayısıyla dava adamı olacaksınız.
Koncuk sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “Herkesin bize saygı duyduÄŸunu görüyorum. Bizi sevse de, sevmese de herkesin bize saygı duyması gerektiÄŸi inancında olduÄŸunu görüyorum. Bu saygının sebebi taşıdığımız deÄŸerlerdir; doÄŸruluk, iffet, ülkenin geleceÄŸi adına ortaya koyduÄŸumuz kararlılık mücadelesidir. Yeter ki, biz gerçekten saygı duyulacak iÅŸleri yapmaya devam edelim.
Ben kıymetli ÅŸube baÅŸkanlarımdan ÅŸunu istiyorum: Sürekli alanlarda olalım. Åžu denilebilir: ‘BaÅŸkanım ne kadar anlatsak, birtakım ÅŸeyleri deÄŸiÅŸtirmemiz çok zor.’ Ben hiç bu kanaatte deÄŸilim. Bir kere anlamayana iki kere, iki kere anlamayana üç kere anlatalım. Åžöyle bir söz var: Taşı delen suyun gücün deÄŸil, damlaların sürekliliÄŸidir. Bir parça su, damlaya damlaya o mermeri deliyorsa, idrake sahip bir varlık olan insanı güzel ÅŸeyler söyleyerek doÄŸru yola sevk edebiliriz. Bunu baÅŸarmak için de emek vermek lazım. Zaman ayırmalıyız. Dava adamı iddia adamıdır. İddia adamı olmayanın dava adamlığı asla kabul edilemez. Dolayısıyla dava adamı olacaksınız. Herkesle buluÅŸacağız, herkese anlatacağız ama önce varsa bilgi eksikliÄŸimizi tamamlayıp, daha donanımlı hale geleceÄŸiz, insanları etkileyecek ÅŸekilde bilgi seviyesine ulaÅŸacağız. Bilmeden kimseyi etkileyemeyiz. Bilen insan herkesi etkiler. Bu nedenle bütün arkadaÅŸlarımızın, kendilerini en yetkin insan olarak yetiÅŸtirmeleri son derece önemlidir. KöhneleÅŸmenin önüne geçmek için bunu yapmak zorundayız. Bilmek, öÄŸrenmek, anlatmak, ikna etmek… Bunlar bir takım gibidir, birbirinden ayrılmaz.”
Bir baÅŸkası ‘sendikayım’ diyor, iÅŸ güvencesi için bırakın eylem, miting yapmayı, iÅŸ güvencesinin lafını dahi etmiyor. Bugünlerde ise aynı güruh ‘İş güvencemiz kırmızı çizgimizdir’ diyor. Sizin kırmızı çizginiz mi var? Siz pembesiniz, pespembesiniz. Pembe adamların kırmızı çizgisi olur mu?
İş güvencesi tartışmalarına da dikkat çeken Koncuk, bu konuda mücadele etmeyen sendikalara sert çıktı. Koncuk ÅŸunları kaydetti: “Son günlerde iÅŸ güvencesi tartışılıyor. Herkesin bildiÄŸi gibi, Türkiye Kamu-Sen olarak bu konuyu yıllardır dile getiriyoruz. 2011 yılından bu yana hemen hemen her konuÅŸmamda memurun iÅŸ güvencesinin birileri rahatsız ettiÄŸini hep vurguladım. Hatta 4 Nisan 2015 tarihinde ‘İş Güvenceme Dokunma’ ana temalı Ankara’da 50 bin kiÅŸinin katılımıyla miting yaptık. İş güvencesi birçok sendikanın umurunda deÄŸil, söz konusu dahi etmiyorlar ama biz Türkiye Kamu-Sen olarak ‘İş Güvenceme Dokunma’ ana temasıyla Ankara’da miting yaparak, kendine gelmeyenleri kendine getirmek, muhataplarımızı uyarmak için gayret gösteriyoruz. Bu uyarıyı yapmak için de dünyanın parasını harcadık. Bir baÅŸkası ‘sendikayım’ diyor, iÅŸ güvencesi için bırakın eylem, miting yapmayı, iÅŸ güvencesinin lafını dahi etmiyor. Bugünlerde ise aynı güruh ‘İş güvencemiz kırmızı çizgimizdir’ diyor. Sizin kırmızı çizginiz mi var? Siz pembesiniz, pespembesiniz. Pembe adamların kırmızı çizgisi olur mu? Böyleleri sadece günü kurtarmak için yaÅŸarlar. Ne milletin, ne memurların geleceÄŸi ile ilgili bir kaygıları yoktur. EÄŸer gelecek ile ilgili kaygıları olmuÅŸ olsaydı, insanlarımızı deÄŸerlerini pazarlamaya zorlamazlardı.”
Memurların başına bela olmuÅŸ, bir mikrop gibi kamudaki düzeni bozan bu yapıyı yok etmek ÅŸarttır.
Memurlarımız, ya bu sendikayı yok edecek ya da Cumhuriyet tarihi boyunca sahip oldukları tüm kazanımları birer birer kaybedecektir.
Koncuk, memurların başına bela olan, kamuda adeta bir mikrop gibi üreyen, çalışma barışını bozan sözde sendikal yapının mutlaka ortadan kaldırılması gerektiÄŸini de ifade ederek, ÅŸöyle konuÅŸtu: “Ben AKP’nin sadece 657 sayılı DMK’yı deÄŸiÅŸtirmek gibi kaygısı olduÄŸunu pek düÅŸünmüyorum. Bu konu, dönemin BaÅŸbakanlık MüsteÅŸarı Ömer Dinçer tarafından bir personel rejimi çalışması olarak gündeme geldi, ancak hayata geçmedi, ortada kalmıştı. Tabi bugün geldiÄŸimiz noktada konunun yeteri kadar olgunluk kazandığını, yeteri kadar güçlü olduklarını düÅŸünüyorlar ve pervasızca memurluk kavramını kaldırmaktan bahsediyorlar.
Memurları çalışan adı altında yeniden yapılandırmak istediklerini ifade ediyorlar. Bunlar da, ‘Sendikal güç bende, siyasi güç de bende. İstediÄŸim gibi al gülüm-ver gülüm iÅŸimizi yaparız ’ diyorlar. Bütün memurlarımızın kendilerini bir nefis muhasebesine, bir özeleÅŸtiriye tabi tutmasının ÅŸimdi tam zamanıdır.
Peki ne yapacağız? İktidar 4 yıl iÅŸ başında. İş güvencesinin tehdit edilmesi karşısında hiçbir gayreti olmayan ve hiçbir gayreti olmayacağından emin olduÄŸumuz bu sendikal yapıyı yok etmemiz lazım. Bunları Türkiye Kamu-Sen’i büyütmek için söylemiyorum. Memurların başına bela olan, kamuda adeta bir mikrop gibi üreyen, çalışma barışını bozan bu sendikal yapı olduÄŸu sürece ne okulda öÄŸretmene, ne hastanede doktora, hemÅŸireye ne de baÅŸka bir kamu kurumunda memura huzur olmayacaktır. Bu gerçeÄŸi, herkes silinmeyecek ÅŸekilde bir yerlere not etsin. Dolayısıyla memurların başına bela olmuÅŸ, bir mikrop gibi kamudaki düzeni bozan bu yapıyı yok etmek ÅŸarttır. Memurlarımız, ya bu sendikayı yok edecek ya da Cumhuriyet tarihi boyunca sahip oldukları tüm kazanımları birer birer kaybedecektir. BaÅŸka bir ihtimal yok. Bizim gücümüz buna yeter. YandaÅŸ sendikayı biraz daha silkeleyelim.”
Hani ‘Bugün Türkiye’de paralel bir yapı var’ diyorlar ya, esas paralel yapı kamuya bir mikrop gibi girmiÅŸ olan bu sarı sendikal anlayıştır.
Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “Hani ‘Bugün Türkiye’de paralel bir yapı var’ diyorlar ya, esas paralel yapı kamuya bir mikrop gibi girmiÅŸ olan bu sarı sendikal anlayıştır. Öyle bir paralel yapı oluÅŸturmuÅŸlar ki, Milli EÄŸitim Bakanlığı bir düzenleme yapıyor, bu sarı sendika ‘bize üye olmayan bunun dışında kalacak’ ÅŸeklinde etrafa yayıyor. Hâlbuki, belki de iyi niyetle yapılmış bir düzenlemedir. Ama bunlar kendilerine mal etmek adına türlü suiistimali yapıyorlar.
Son zamanlarda çevremizde herkes iÅŸ güvencesini tartışır oldu. Onurlu, haysiyetli her bir meslektaşımızın, yanlarına gelerek 'Bakın iÅŸ güvencesi kalkıyor, bize üye olursanız sıkıntı yaÅŸamazsınız' diyen sözde sendika temsilcisinin yüzüne tükürmesi, 'Siz nasıl sendikacısınız kardeÅŸim bu tehlikeyi bertaraf etmek için mücadele etmek yerine gelip nasıl beni tehdit edersiniz' diyerek kovması, yakasına yapışması lazımdır. Ama her ÅŸeyden nemalanma hastalığı baÅŸlamış. Zaman zaman biraraya geldiÄŸim bürokratlar da yılmış bunlardan. Hatta bazı bürokratlar, esas paralel yapının kamuda bu sarı sendika oluÄŸunu ifade etmekteler. Bunlar olduÄŸu sürece kamuda düzeni, adaleti saÄŸlamak, verimliliÄŸi artırmak mümkün olmayacaktır. Bunu öncelikle bu ülkeyi yönetme iddiasında olanların görmesi ve mutlaka tedbirini alması gerekir. EÄŸer onlar göremiyorsa, memurlarımızın bu tedbiri alması bir mecburiyet haline gelmiÅŸtir. Gerçekler karşısında boynumuzu bükerek ve bir yerlere teslim olarak nereye kadar beladan kaçabiliriz? Farz edelim ki bütün sendikalar kapatıldı, tüm kamu çalışanları paralel sarı sendikanın üyesi oldu. Böyle bir anlayışın, kamu çalışanları açısından nasıl sonuçlar doÄŸuracağını herkesin hesap etmesi ve bunun tedbirini ya mücadele ederek ya da mücadele edenlerin yanında durarak alması lazım.”
İş güvencesini kaldırmaya çalışırsanız, 2 milyon 600 bin memur sokaklara dökülür.
Koncuk, iÅŸ güvencesini kaldırmanın kolay bir iÅŸ olmadığını da söyleyerek, ÅŸunları kaydetti: “İş güvencesini kaldırmak neden kolay deÄŸil? Çünkü, Anayasa’nın 128. Maddesini deÄŸiÅŸtirmeden yani devlet memurluÄŸu tanımını deÄŸiÅŸtirmeden, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda hangi deÄŸiÅŸikliÄŸi yaparsanız yapın, devlet memurunun iÅŸ güvencesini elinden alamazsınız. Ama arkasından, yanından dolanarak bir ÅŸeyler yapabilmek mümkün olabilir. Bunun içinde elimizden gelen mücadeleyi sergilemekten bir adım geri atmayacağız. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na da ifade ettim, bir kere daha söylüyorum: İş güvencesini kaldırmaya çalışırsanız, 2 milyon 600 bin memur sokaklara dökülür.”
İş güvencemize sahip çıkmak için grev yaptığımızda, eylemler, mitingler düzenlediÄŸimizde, sokakları iÅŸgal ettiÄŸimizde, sakın kimse ‘Türkiye bir yanda terör sorunu ile uÄŸraşırken, diÄŸer yanda içte ve dışta mücadele ederken, bu memurlara ne oluyor, kamu çalışanları da kendi derdine düÅŸmüÅŸ’ demesin!
Koncuk, BaÅŸbakana uyarıda da bulundu: “Ülkemiz hem içte hem de dış politikada büyük problemler yaÅŸamaktadır. Böylesi bir ortamda bir de memurun iÅŸ güvencesiyle oynayarak kamu çalışanlarını sokaÄŸa dökmeyin, yeni problemlere neden olmayın. İş güvencemize sahip çıkmak için grev yaptığımızda, eylemler, mitingler düzenlediÄŸimizde, sokakları iÅŸgal ettiÄŸimizde, sakın kimse ‘Türkiye bir yanda terör sorunu ile uÄŸraşırken, diÄŸer yanda içte ve dışta mücadele ederken, bu memurlara ne oluyor, kamu çalışanları da kendi derdine düÅŸmüÅŸ’ demesin! İş güvencemize sahip çıkmak için her eylemi meÅŸru görürüz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kimsenin babasının çiftliÄŸi gibi yönetilemez. Yüzde 99 oy almış da olsa hiçbir Hükümetin, 2 milyon 600 bin memurun Cumhuriyet tarihi boyunca elde ettiÄŸi kazanımlarını gasp etmek gibi bir hakkı da yoktur, haddi de deÄŸildir. Bu konuda her türlü mücadeleyi sergileriz. Türkiye’nin yeni gerimler yaÅŸamasını istemiyoruz. Ama onurlu bir sendika olarak, ÅŸerefli bir sendikanın mensubu olarak böylesi bir mücadeleden dönecek kadar namert ve namus yoksunu deÄŸiliz!”
Ali Yalçın’a, ‘Meseleye iyi niyetle yaklaşın. Seni kandırmışlar, aldatmışlar. Ekonomist deÄŸilsin, belki anlamamış olabilirsin. YüreÄŸin yetiyorsa burada uzman bir heyet kuralım. Sizi kandıran Maliye bürokratları da burada. Gelin heyet kuralım. Bakalım kim doÄŸruyu söylüyor?’ dedim. Bu kadar net bir teklifi dahi kabul etmediler.
Toplu sözleÅŸmeye de deÄŸinen Koncuk, memurların ekonomik kayıplarına dikkat çekti. Koncuk ÅŸunları söyledi: “2016-2017 yıllarını kapsayan Toplu SözleÅŸme görüÅŸmelerinde yaÅŸanan rezilliÄŸe hep birlikte tanık olduk. 2013 yılında imzalanan toplu sözleÅŸmede enflasyon farkını düzenleyen 7’inci madde vardı. Buna göre, 2015 yılında kamu görevlilerine ve emeklilerimize öngörülen kümülatif zammın üzerinde bir enflasyon oluÅŸursa, enflasyon farkı ödenmesini hükme baÄŸlamıştı. Yani 2015 yılında enflasyonun, memurlara öngörülen artışın, (yüzde 3+ 3) kümülatif toplamı olan yüzde 6,1’i aÅŸması halinde memurlara enflasyon farkı ödenmesi kararlaÅŸtırılmıştı. Yani bizim bu ay sonunda enflasyon farkı alabilmemiz için 2013 yılında eski Memur-Sen Genel BaÅŸkan Ahmet GündoÄŸdu’nun imzaladığı maddeye göre enflasyonun yüzde 6,1’i aÅŸması halinde enflasyon farkını hak ediyorduk. Åžu anda bile 12 aylık enflasyon yüzde 8,10’dur. Yani bu aya göre bile yüzde 2 enflasyon alacağımız doÄŸmuÅŸ. Ancak Ali Yalçın dünyadan bihaber. Vallahi ilkokul mezununu bile o toplu sözleÅŸme masasına bile oturtsanız, ‘2015 yılındaki toplu sözleÅŸmede 2016 ve 2017 yıllarının zam oranını tespit edeceÄŸiz. 2013 yılında imzaladığınız metni buraya tekrar niye getirdiniz?’ diye sorardı. Ancak Ali Yalçın sormamış, getirilen Toplu SözleÅŸme metninin altına imza atmış. Durum böyle olunca; 2015 toplu sözleÅŸmesinde memurların enflasyon farkı alabilmesi için 2015 yılı enflasyonunun memurlara yıl içinde verilen yüzde 3 ilk altı ay zammı, Temmuz’daki yüzde 1,76 ilk altı ay enflasyon farkı ve yüzde 3’lük ikinci altı ay zammının kümülatif toplamı olan yüzde 7,9’u aÅŸması hükme baÄŸlanmıştır. Yani elindeki kuÅŸu uçurmuÅŸ. 5 milyon insanın ayda ortalama 50 ila160 TL arasında zarara sokmuÅŸ. KPDK toplantısında bunu anlatım. Hatta Ali Yalçın’a da, ‘Meseleye iyi niyetle yaklaşın. Seni kandırmışlar, aldatmışlar. Ekonomist deÄŸilsin, belki anlamamış olabilirsin. YüreÄŸin yetiyorsa burada uzman bir heyet kuralım. Sizi kandıran Maliye bürokratları da burada. Gelin heyet kuralım. Bakalım kim doÄŸruyu söylüyor?’ dedim. Bu kadar net bir teklifi dahi kabul etmediler.”
Kısıtlı bütçesi nedeniyle evinden iÅŸyerine yürüyerek giden insanlar biliyorum. Memurlarımız bir lirayı bile hesap edecek durumdayken; birileri onların cebinden her ay 50 TL’sini çalacak. Bu nasıl iÅŸtir?
Koncuk sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “Bakınız eÄŸer o imzayı Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı olarak ben atsaydım, ÅŸube baÅŸkanlarımın yüzde 99’u haklı olarak yakamı bırakmazdı. Genel BaÅŸkanlık koltuÄŸunu bırakmamı isterdi. 5 milyon emekli, memur bir liranın dahi hesabını yapıyor. Kısıtlı bütçesi nedeniyle evinden iÅŸyerine yürüyerek giden insanlar biliyorum. Memurlarımız bir lirayı bile hesap edecek durumdayken; birileri onların cebinden her ay 50 ila 160 TL’sini çalacak. Bu nasıl iÅŸtir?”
Tüm bu olanlar karşısında ne yazık ki, memurların büyük bir kısmının tepkisiz kaldığını belirten Koncuk, “Sanki böyle bir olay hiç yaÅŸanmamış. Ne o sendikanın üyelerinden bir tepki var, ne de diÄŸer memurlardan. Åžöyle düÅŸünün, bir hırsız her ayın 30’unda elini cebinize soksa 50 TL’nizi çalsa ‘iyi oldu’ mu dersiniz? İşte bu olay bir hırsızın her ay cebimizden 50 TL’sini çalmasıyla eÅŸdeÄŸerdir. Bizim her ay cebimizden 50 TL’mizi çaldılar ama adam hala piÅŸkin piÅŸkin yetkili konfederasyonun genel baÅŸkanı. Ne eleÅŸtiren var, ne de bir ÅŸey söyleyen. Türkiye Kamu-Sen üyelerinin haricin de ‘İsmail Koncuk haklı’ diyen de yok. Nasreddin Hoca’nın evi soyulmuÅŸ, herkes ‘kapıyı açık bırakmasaydın, pencereyi kapatsaydın’ demiÅŸ. O da ‘hırsızın hiç mi suçu yok?’ demiÅŸ, YaÅŸanan durum da aynı o hesap. EÄŸer bunlar haklı olsaydı, zaten çoktan ÅŸahsıma iftira davası açarlardı. Bunu düzeltmek adına bir gayrette sarf etmiyorlar, Türkiye Kamu-Sen olarak biz dava açıyoruz. Böyle bir ÅŸey olabilir mi? Memurları satanın, pazarlayanın baÅŸ taşı edildiÄŸi bir ülke olabilir mi? Bizi satanları baÅŸtacı edenler, bu ülkenin en aydın kesimi, mürekkep yalamış, entelektüel dediÄŸimiz insanlarsa, bu milletin bir geleceÄŸi olduÄŸunu kim iddia edebilir? Böyle bir anlayış olmaz. Bunu içime sindiremiyorum. Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı olarak deÄŸil, bu ülkenin bir vatandaşı, bu ülkenin bir öÄŸretmeni, bu ülkenin bir memuru olarak bunu zul sayıyorum. Bu anlayışı ayaklarımın altına alıyorum. Bu hırsızlığı yapanlara da, hırsızlık karşısında susanlara da yazıklar olsun” diye konuÅŸtu.
Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk’un konuÅŸmasının ardından Samsun 1 No’lu Åžube BaÅŸkanı Levent KuruoÄŸlu “Sendikacılıkta Sosyal Medyanın Etkin kullanımı” konulu bir sunum yaptı. Toplantının ikinci gününde TRT eski BaÅŸspikerlerinden Cihangir Göker “Topluluk Karşısında Etkili KonuÅŸma Teknikleri” adlı bir eÄŸitim verdi. Daha sonra Genel Merkez yönetim Kurulu Üyeleri sekreteryaları ile, Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk da ilçe yönetim kurulu üyeleri ile toplantılar yaptı.
Toplantı Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk’un kapanış konuÅŸmasıyla son buldu.