Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk, Kanal B TV’de yayınlanan “GÜNCEL” programında Türkiye gündemi ve çalışma hayatı gündemini deÄŸerlendirdi
Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk, Kanal B TV’de yayınlanan “GÜNCEL” programında Türkiye gündemi ve çalışma hayatı gündemini deÄŸerlendirdi.
KONCUK: YAPILAN YANLIÅžLARLA ÜLKEMİZ OLUMLU BİR GELECEÄžE YÜRÜYEMEZ
Milyonlarca vatandaşın kimlik bilgilerinin çalınarak sanal ortama düÅŸmesinin büyük bir güvenlik açığı olduÄŸunu ifade eden Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk, “Ülkemizde yaÅŸanan olumsuzluklara dair ortada en ufak bir sorumlu yok” dedi. Koncuk, “Türkiye’de olumsuz anlamda maalesef çok ÅŸey yaÅŸanıyor. 7 Haziran’da önce söylemlere baktığımızda “Anaların göz yaÅŸları dinecek, ÅŸehitler gelmeyecek” sözünden bugün “Bu al bayrağın rengi ÅŸehitlerin kanında gelmektedir, kırmızıyı sevdiÄŸimizden deÄŸil” noktasına gelmiÅŸtir. Ne yazık ki, ortada sorumlu yok.
Bakın, milyonlarca vatandaşımızın kimlik bilgileri internete sızmış ama sayın BaÅŸbakan, “Evimin adresini vereyim bana misafirliÄŸe buyursun gelsin” diyor ama kazın ayağı öyle deÄŸil. Bu böylesine “ti”ye alınacak bir olay deÄŸildir. VatandaÅŸlarımızın TC kimlik no’ları, ev adresleri önemli bilgilerdir. Bu tavrı iÅŸin açıkçası sayın BaÅŸbakan’a yakıştıramadım. 50 milyon vatandaşımızın kimlik bilgileri çalınmış, ana adı, baba adı, adresi yayınlanıyor. Bu bilgiler mahrem bilgilerdir ve sadece ilgili kiÅŸini bilmesi gerekir. Bir Bakan baÅŸka bir ÅŸey diyor, öteki bir baÅŸka ÅŸey. Sayın UlaÅŸtırma Bakanı yaptığı açıklamayla bizleri epeyce rahatlattı! Asıl bilgilerimizin saÄŸlam olduÄŸunu söyledi, ama asıl bilgilerden kastı nedir anlamadık. Gerçekten çok rahatlatıcı bir açıklamaydı! Ana adı, baba adı, Ev adresleri birilerinin eline geçmiÅŸ, daha geride asıl bilgi olarak ne kalmış anlamadık!
Peki sorumlu kim? Ortada yine sorumlu yok, Neden sorumlu yok biliyor musunuz? Toplum olarak muhakeme etmekten, eleÅŸtirmekten, doÄŸruyu aramaktan uzaklaşırsak elbette bugün a siyasetinde, yarın b siyasetin de bu deÄŸiÅŸmez, gelenek haline gelir, hiçbir olayla ilgili sorumlu bulamayız. Halbuki bizim kültürümüz öyle deÄŸil, inançlarımız öyle deÄŸil. Mehmet Akif’in ÅŸiirinden hep örnek veririz, “Kenar-ı Dicle’de çalınan bir kurt kapsa koyunu, adli ilahi benden sorar onu” diyor. Yani “Dicle kenarındaki bir koyunun sorumluluÄŸunu dahi devlet adamları taşımak zorundadır” diyor.
Åžimdi sizin devlet adamı olarak mahrem bilgiler çalınırken bunun sorumluluÄŸunu taşımanız lazım, kimler bundan sorumlu ise cezasını çekmelidir. Bakan mı? Bakan bunun hesabını vermeli ve istifa etmelidir. Bu ülkede bir istifa mekanizması olmalıdır. Bir baÅŸka geliÅŸmiÅŸ ülkede bunlar yaÅŸansa emin olun yer yerinden oynar. Biz de ev adresimizi veririz, kimseden korkumuz yok ama herkesin evimizin adresini bilmesi mi gerekir bu ülkede? Benim bilgilerim çalınmamalı, devlet bunun garantisini vermelidir.
Bu olayların sorumluluÄŸunu devlet adamları üstlenmelidir, gereÄŸini yapmalıdır. Bu ülkede bombalar patlıyor sorumlu yine yok. “Olabilir, bu arabaları biz nasıl kontrol edelim?” diyorlar. Ankara İl Emniyet Müdürü çalıntı plakayla birkaç gün Ankara sokaklarında geziyor, kimse durdurmuyor. Ben kendisini kutluyorum. Bir Emniyet Müdürünün kendi teÅŸkilatının eleÅŸtirilmesi pahasına böyle bir ÅŸey yapması gerçekten önemlidir. Kendisi bir sorumluluk ve cesaret örneÄŸi göstermiÅŸtir, tekrar tebrik ediyorum. Mesele eksiklerden kaçmak deÄŸil eksikleri tespit etmektir. Demek ki Ankara sokaklarında çalıntı plakalı araçla gezebilirsin, hatta bomba yüklü araçla da elini koluna sallayarak dolaÅŸabilirsin. Kaldı ki, Ankara’da yaÅŸanan üç saldırıdan sonra bu yapılıyor. Güllük gülistanlık bir ortam olsa belki dikkate alınmayabilir ama üç kere bomba patlatılmış, yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiÅŸ, yaralanmış ve hala gereken bu ciddiyet gösterilmiyor.
Emniyet müdürü bu cesareti göstermiÅŸtir, bu eleÅŸtirilecek deÄŸil takdir edilecek bir durumdur. DiÄŸer Bakanlıklarda bir ÅŸeyler yaÅŸanıyor ama o bir ÅŸeylerin, arızalı iÅŸlerin savunmasını Bakan yapıyor. Sen Bakan olarak arızalı iÅŸleri savunmak zorunda deÄŸilsin ki. O arıza tespit edilmiÅŸse sen düzeltmekle mükellefsin. Gerçek anlamda devlet adamı isen o arızanın düzeltilmesi için giriÅŸimde bulunursun. Bakan çıkıyor o hastalıklı anlayışı savunuyor. Ben zaman zaman diyorum ki, “Milli EÄŸitim Bakanlığı mahkeme kararlarını uygulamıyor..” bunu BaÅŸbakan’da biliyor, herkes biliyor. Normalde Milli EÄŸitim Bakanının çıkıp, “Benim olduÄŸum Bakanlıkta kim mahkeme kararını uygulamıyor?” diye sorgulaması lazım. O’nu yapmıyor, “Mahkeme kararları aslında baÅŸka bir ÅŸey söylüyor” diyerek kamu oyunu yanıltıcı bilgiler vermeyi tercih ediyor. Bu nasıl Bakanlıktır? Mahkeme kararları Bakanlığınızda uygulanmıyorsa siz nasıl hukukun üstünlüÄŸünden bahsedebilirsiniz?
Yargı kararları bu ülkede uygulanmıyorsa bu insanların gideceÄŸi adres baÅŸka neresidir? Bunu yapanlarda suç yok aslında, buna sessiz kalan, göz yumanlar, hatta böyle bir anlayışı baÅŸ tacı edenlerin kendilerini sorgulaması gerekmez mi? Hz. Peygamber efendimiz hadis-i ÅŸeriflerinde söylüyor, “Bir hata gördüÄŸünüzde elinizle müdahale ediniz, buna gücünüz yetmiyorsa dilinizle müdahale ediniz, buna da gücünüz yetmiyorsa kalbinizden buÄŸz ediniz” diyor. Hepimiz bağırıyoruz “Elhamdülillah Müslümanız” diye ama doÄŸruyu yapmak gerektiÄŸinde ortada bir tek adam yok. Tepkiyi koyacak adam yok, basın, gazeteci, iÅŸ adamı… Korkuyor. Peki kim bu yanlışları düzeltecek? Sürekli bu yanlışlar yapıldıkça ki, yanlışı yapanlarda belli, bu yanlışlarla bu ülke nereye gider? Bu yanlışlarla bu kafayla ülkenin gideceÄŸi olumlu bir yer yoktur. Åžu an bu sistemden nemalanlar olabilir ama o nemalananlar da belaların sonuçta kendilerini bulacağını düÅŸünsünler. Bir sorumlu lazım, sayın BaÅŸbakan ve CumhurbaÅŸkanı’ndan istirham ediyorum, olaylar böyle deÄŸerlendirilemez. “Bu iÅŸin sorumlularını bulacağız, bitireceÄŸiz” deyin. Olaylara böyle yaklaşılırsa yarın bu milletin banka hesaplarına da birileri girer ki, giriyorlar. Biz artık kime güveneceÄŸiz? Devletin adam gibi yönetilmesi lazım, bu noktada devleti yönetecek kiÅŸileri seçenlerin iradesi, duruÅŸu ve deÄŸerlendirmeleri son derece önemlidir” dedi.
KONCUK: VERDİĞİNİZ SÖZÜN ARKASINDA DURUN
“TaÅŸeron iÅŸçilere kadro” meselesine de deÄŸinen Genel baÅŸkan İsmail Koncuk, “Seçim beyannamenizde verdiÄŸiniz sözü tutun” dedi. Koncuk, “TaÅŸeron sistemi gençlerimizin, evlatlarımızın geleceÄŸini çalan tam bir sömürü sistemidir. Patronları zengin etme anlayışı üzerine bina edilmiÅŸ bir sistemdir. Bu taÅŸeronluk sisteminde çalışan sayısı son 14 yılda 20 binden 720 bine çıkmıştır kamuda. Belediye ve özel sektörle bu sayı 2 milyonu aşıyor. AKP’nin seçim beyannamesinde, “ Tüm taÅŸeronları kadroya alacağız” diye bir taahhütleri vardı. Tabii buna kızanlar da var, ataması yapılmayan öÄŸretmenler, İİBF mezunları, kadro bekleyen saÄŸlık çalışanları, “Biz KPSS’ye girdik, memur olamıyoruz, devlet bunlara kadro verecek” diyorlar. Onlar da kendi açılarından haklı tabii ama taÅŸeronluk sisteminin devam etmesine de göz yumamayız. Böyle bir tezat durum var. Sayın BaÅŸbakan grup konuÅŸmasında “TaÅŸeronları kadroya alacağız” dedi. Hatta “Asıl iÅŸ, yardımcı iÅŸ tanımı bile yapmadan alacağız” dedi. Bu sevindirici bir geliÅŸmeydi, bizde sevindik, “Bir hatadan dönülüyor” dedik. Bir gün sora Maliye Bakanı Naci AÄŸbal çıktı, BaÅŸbakan kadro derken o baÅŸka ÅŸeyler söyledi. Kadro çok net bir ifadedir. Kadro devlet memuru olmak demektir, 4-A demektir. Bunun dışında bir kadro yoktur. BaÅŸbakan bunu gayet iyi bilmektedir. BaÅŸbakan kadro derken sayın Naci AÄŸbal neden “Özel statü” dedi? Özel statü nedir? Bizim 657 sayılı Devlet Memurları kanununda özel statü diye bir düzenleme yok. 4-A,4-B,4-C ve 4-D var ÅŸimdi bir de 4-E geliyor demektir bu. Ortaya yeni ve hastalıklı bir ucube anlayış çıkıyor. 4-C, 4-B, 5393 ve diÄŸer sözleÅŸmelilerin yıllardır kadroya alınmalarının mücadelesini veriyoruz. Åžimdi çıkmış “Özel statü” diyorlar, sınav diyorlar, 3 yıl sonunda performansa bakıp sözleÅŸme yenileme ya da yenilememe diyorlar. Bunları Maliye Bakanı söylüyor. BaÅŸbakan “Kadro” dedi, seçim beyannamesinde billboardlara, afiÅŸlere yazıldı, “TaÅŸerona kadro” diye. Åžimdi bu sözün ötesinde, bunlar denirse o zaman bu millete verdiÄŸiniz sözü yerine getirmemiÅŸ olursunuz.
Bir de ayrıca taÅŸeron çalışanlar için 12 ay kesintisiz sigortasının yatmış olması lazım. Åžimdi bunu yapan insanlar Türkiye’de yaÅŸamıyor mu? TaÅŸeron patronların iÅŸçilerin büyük çoÄŸunluÄŸunu yılda bir kere hatta bazılarını iki kere iÅŸten çıkararak kıdem tazminatına hak kazanmasın diye iÅŸten çıkarıp geri aldıklarını bilmiyor musunuz? Türkiye’de kıdem tazminatı rezaletini herkes biliyor ama bu insanlara 12 ay kesintisiz çalışma zorunluluÄŸu getiriliyor, böyle ÅŸey olur mu? 720 bin taÅŸeron iÅŸçi, belediyeleri de dahil ettiÄŸimizde 1 milyon 50 bin iÅŸçiden kaçı bu ÅŸartları tutturabilir? Bunu söylerken Türkiye’deki ekonomik hayatın ve çalışma hayatının gerçeklerini bileceksiniz.
Maliye Bakanının ÅŸu sözü 78 milyon insanı da ilgilendirmelidir. Diyor ki sayın Bakan, “Kamu eleman ihtiyacını bu kurgulayacağımız yeni sistem ile karşılasın. Bu daha tehlikeli bir durumdur. Gençlerimiz KPSS’ye giriyor, puan alıyorlar hemÅŸire oluyorlardı. Adliyede yazıcı oluyorlardı vs. Åžimdi yarın HemÅŸiremi lazım bu yeni ucube, marazlı sistemle yani 4-E ile, adliyeye yazıcı mı lazım 4-E sistemi üzerinden karşılanacak. Çocuklarımıza biz nasıl bir çalışma hayatı vadediyoruz. Kimse kimseyi kandırmasın. Bu insanlara umut verdiniz, seçim beyannamenizde verdiÄŸiniz sözün gereÄŸi olarak hareket etmeniz gerekmektedir. “VerdiÄŸimiz tüm sözleri tuttuk” diyorlar. Bu mudur tutmak? Hayır tutmuyorsunuz. 4-C ve belki 4-D’yi bile aratacak bir sistemle karşı karşıya kalabiliriz. Türkiye Kamu-Sen olarak bunları yakından takip ediyoruz.
Umarım çalışma hayatı içinde yer alan diÄŸer sendikalarımız da bu konuda seslerini yükseltirler. En büyük eksiklerimizden birisi de yapılanlara ses çıkarmamaktır. Bu olmaz, bunlara ses vermek lazım. Türkiye Kamu-Sen olarak elimizden geleni yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Türkiye Kamu-Sen ÅŸu iddia da olan bir sendikal harekettir, Bu milletin yaÅŸadığı, kendisine dayatılan her ÅŸey Türkiye Kamu-Sen’in ilgi alanına girer, biz bu milletin deÄŸerlerinden besleniyoruz, köklerimiz bu coÄŸrafyadadır. Bu millete dayatılan her alandaki ÅŸey bizim ilgi alanımıza girer. Kurgulanan bu sistem 78 milyonu ilgilendiren bir olumsuzluktur. Herkes evlatlarının geleceÄŸine nasıl bir tuzak kurulduÄŸunu görmelidir.
23 bin 4-C’linin kadroya alınması için 10 yıldan fazla zamandır mücadele veriyoruz. 720 bin insanın özel statüye geçmesinden bahsederken topu topu 23 bin kiÅŸinin kadroya geçirilmesi gerekir. Umuyoruz ölü doÄŸacak bir sistemi, bu milletin evlatlarına dayatmazlar, yazıktır” dedi.
KONCUK: TOPLU SÖÅžLEÅžMEDE TARİH BELİRLEMEDEN ALINAN KARARLAR SUYA MI YAZILDI?
Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk, toplu sözleÅŸme sürecinde 4/C’li ve üniversiteli iÅŸçilerin kadroya alınmasıyla ilgili çalışma yapılacağını dair alınan kararın hayata geçirilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na hatırlatmada bulunduÄŸunu söyledi. Koncuk, “24 Mart tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı baÅŸkanlığında toplantı yapıldı. O zaman Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’ ya toplu sözleÅŸmede Memur-Sen’in aldırmış olduÄŸu hatalı kararı hatırlattım. Kararda, “4/C’liler ve üniversiteli iÅŸçilerin kadroya alınmasıyla ilgili çalışma yapılacak” deniyor. Ama aldırılan kararlara bir tarih aralığı konulmuyorsa, o kararlar suyun üzerine yazılmış gibi oluyor. Neticede toplu sözleÅŸme metnine girmiÅŸ bir madde var ama tarih aralığı yok. Toplantıda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na 4/C’lilerle ve üniversiteli iÅŸçilerle ilgili alınan kararı bir kez daha hatırlatarak, kendisinden bir açıklama yapmasını istedim. Bizim ısrarımız üzerine, Bakan Yardımcısı BaÅŸkanlığında bir komisyon oluÅŸturulmasına ve bu konuyla ilgili ilgili kurumlarda neler yapıldığının tespit edilmesine karar verildi. Tabi bu çalışma, 4/C’li ve üniversiteli iÅŸçilerin kadroya alınacağı anlamına gelmez. Çünkü toplu sözleÅŸmede sadece bu konu hakkında çalışma yapılması için imza atıldı. Belki de komisyon çalışması sonrası bu çalışanlarımızın kadroya alınmayacaklarını açıklayacak. Bu komisyon üyeleri, bu zamana kadar ne yapılmış, bundan sonra ne yapılabilir diye çalışma yapacaklar. Bugüne kadar hala konuyla ilgili bir açıklama yapılmadı. Tabi biz bu durumu takip etmeye devam edeceÄŸiz” dedi.
KONCUK: ÜLKEYİ YÖNETENLER ELİNİ VİCDANINA KOYSUN, KİRALIK İŞÇİ DÖNEMİ HAYATA GEÇMEMELİDİR
Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk, Meclis komisyonunda görüÅŸülen kiralık iÅŸçi sisteminin eÄŸer hayata geçirilirse, o karara imza atan Milletvekillerinin ömür boyu bedduadan kurtulamayacağını da gerekçeleriyle açıklayarak, “Biz bütün çalışanlarımızın her türlü sorununu, katıldığımız platformlarda dile getiriyoruz ama çalışanların sorularının tümü yetkili sendikalar tarafından toplu sözleÅŸme masasına getirilmedi. 4/B’lilerin kadroya alınmasıyla ilgili bir karar alınmadı. Biz yıllarca bu durumu anlattık. 2011 seçimlerinde söz verilerek kadroya alınmasının ardından tekrar 4/B’li olarak iÅŸe alınan arkadaÅŸlarımızın durumu ortada. Biz sözleÅŸmeli statüye karşıyız. 4/B, 4/C, vekil ebe, 5393’e tabi çalışanların hepsinin kadroya alınmasını istiyoruz. Bu çalışanlarımızın durumu ortada iken, bir de ne olduÄŸu belirsiz taÅŸeron çalışanların kadroya alınmasıyla ilgili çalışma yapılıyor. Biz 4/E’li diyoruz bu yaklaşıma. SözleÅŸmeli statüyü ortadan kaldıralım derken, bir baÅŸka sözleÅŸmeli anlayışıyla karşı karşıya kaldık. Arkasından da kiralık iÅŸçi dönemi baÅŸlayacak. TBMM Aile ve SaÄŸlık Komisyonu’nda bu yasa taslağı görüÅŸülüyor. İnÅŸallah önümüzdeki günlerde yasalaÅŸmaz. EÄŸer kiralık iÅŸçi sistemi çıkartılırsa, bu yasaya oy veren milletvekilleri ömür boyu bedduaya alır. Bu milleti kiralık hale mi getiriyorsunuz! Bu ülkeyi yönetenlere elini vicdanına koymaya çağırıyorum” dedi.
KONCUK: EMEKLİLİK MAAÅžLARININ YÜKSELTİLMESİ İÇİN VERDİĞİMİZ TEKLİFLER KABUL EDİLMEDİ
Emeklilerin durumunun hiç iyi olmadığın vurgulayan Genel Balkan İsmail Koncuk;
“Hem iÅŸçi hem de memur emeklileri çok kötü durumda. Aldıkları maaÅŸlarla yaÅŸayabilmeleri mümkün deÄŸil. Emeklilik maaÅŸları çok düÅŸük olduÄŸu için kamuda 65 yaşına kadar çalışmayı tercih ediyorlar. Bir taraftan da iÅŸ bekleyen genç bir nüfus var. Emekli olanların sayısı artmadığı için, kamuda bu genç arkadaÅŸlarımızı istihdam edemiyoruz. Tabi tek sebep bu deÄŸil, yeterli kadro edilmiyor en önemli sebep bu. Hem çalışanlarımız bakımından, hem de emeklilerimiz bakımından gerçekten zor günler yaşıyoruz. Siyasiler de bu milleti aldatmasınlar.
Türkiye Kamu-Sen olarak emeklilik maaÅŸlarının artırılmasına yönelik tekliflerimiz var. Toplu sözleÅŸme masasında da dile getirdiÄŸimiz, ek göstergelerin artırılması, ek ödemelerin emekliliÄŸe sayılması gibi taleplerimiz kabul edilmedi” dedi.
KONCUK: EĞİTİM FAKÜLTELERİNDEN MEZUN OLAN GENÇLER İÇİN YENİ PROJELER ÜRETİLMELİDİR
Ülkedeki genç iÅŸsiz oranına dikkat çeken Genel BaÅŸkan Koncuk, “Bu ülkede 430 bin İİBF mezunu iÅŸsiz var. 100 binlerce saÄŸlık çalışanı var. 1 milyon meslek yüksek okulu mezunu var. 400 bin civarında öÄŸretmen adayı var. Milli EÄŸitim Bakanı Nabi Avcı’nın “AÄŸustos ayında öÄŸretmen ataması yapılmayacak” ÅŸeklinde açıklaması var. Sayın Bakan, “ÖÄŸretmen ihtiyacımızın yüzde 93’ünü karşıladık” diye açıklama yaparak, atama yapılmamasına itiraz etmiyor. Milli EÄŸitim Bakanı’nın bu ÅŸekilde açıklama yapmak yerine bir proje ortaya koyması lazım. ÖÄŸretmen ihtiyacı yüzde 100 doluluk oranıyla karşılanmış bile olsa, eÄŸitim fakültelerinden mezun olmuÅŸ, atama bekleyen gencimizi eÄŸitim sistemine entegre edebilecek projeler üretmesi lazım. Mesela, kurs merkezlerine yönelik 50 bin kiÅŸi alabilir. Etüt öÄŸretmeni atayabilir. Böyle projeler üretirsek bu gençlerimize üretken hale getiririz ve gençlerimiz ortada kalmaz” dedi.
Genel BaÅŸkanın Açıklamaları İçin Tıklayınız.