Türk EÄŸitim-Sen Genel Merkez Yönetim Kurulu tarafından düzenlenen “Türkiye’nin Sendikası EÄŸitim ve Ä°stiÅŸare Toplantıları”nın üçüncüsü 25-27 Aralık 2015 tarihlerinde Antalya’da gerçekleÅŸtirildi
Türk EÄŸitim-Sen Genel Merkez Yönetim Kurulu tarafından düzenlenen “Türkiye’nin Sendikası EÄŸitim ve Ä°stiÅŸare Toplantıları”nın üçüncüsü 25-27 Aralık 2015 tarihlerinde Antalya’da gerçekleÅŸtirildi. Toplantıya Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı Ä°smail Koncuk, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, Ä°LKSAN Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Tuncer Yılmaz, Åžube BaÅŸkanları, Åžube Yönetim Kurulu Üyeleri ve Ä°lçe Temsilcileri katıldı.
Ä°LKSAN seçimlerini yine kazanalım, kazanalım ki birileri bir yerlere Ä°LKSAN’ı peÅŸkeÅŸ çekemesin
Toplantıda bir konuÅŸma yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı Ä°smail Koncuk sözlerine 2016 yılının Nisan ayında yapılacak olan Ä°LKSAN delege seçimleri ile ilgili baÅŸladı. Koncuk, “Ä°LKSAN 1996 yılından önce batık bir kuruluÅŸtu. Ä°LKSAN’ın üç trilyon borcu vardı. 1996 yılından sonra Türk EÄŸitim-Sen delegeleri Ä°LKSAN’ı çok baÅŸarılı bir ÅŸekilde yönetti. Öyle ki; Türk EÄŸitim-Sen delegelerinin baÅŸarısı sonucu Ä°LKSAN ÅŸu anda 952 milyon TL birikimi olan bir kuruluÅŸ haline geldi. 1996 yılından önce öÄŸretmenler emekli olduklarında ikramiyeleri 1 yıl 2 yıl sonra ancak ödeniyordu. Bugün gelinen noktada ise emekli ikramiyeleri 3 günde ödeniyor. Tüm bunlara raÄŸmen hiç kimse ‘1996 yılında çökmüÅŸ ve kokuÅŸmuÅŸ bir kuruluÅŸ, 1996 yılından bu yana ne güzel iÅŸler yapmış’ demiyor. Ben Ä°LKSAN BaÅŸkanı Tuncer Yılmaz’ın ÅŸahsında 1996 yılından bu yana görev yapan, emek veren bütün arkadaÅŸlarımı kutluyorum. BilindiÄŸi gibi 16 Nisan 2016 tarihinde ilçelerimizde temsilciler seçilecek. En güvenilir, insan iliÅŸkileri en üst düzeyde olan arkadaÅŸlarımızın mutlaka aday olarak çıkarılması lazım. Ä°LKSAN seçimlerini yine kazanalım, kazanalım ki birileri bir yerlere Ä°LKSAN’ı peÅŸkeÅŸ çekemesin. Zira birilerinin aÄŸzının suyu akıyor. Ä°LKSAN’ın içini nasıl boÅŸaltırız hesabı yapıyorlar. 1996 yılından bu yana Ä°LKSAN üyelerinin paralarını koruduk. Ä°LKSAN’ın mal varlığını peÅŸkeÅŸ çektirmedik. Nitekim Ä°LKSAN’ın delege seçimlerini yine kazanırsak, Ä°LKSAN’ı batırmak, peÅŸkeÅŸ çekmek isteyenlere bir kez daha fırsat vermemiÅŸ oluruz.
Rusya ile iliÅŸkilerimiz çok kötü. Bunun bilhassa ekonomimize olumsuz yansımaları mutlaka olacak ama biz bu gemideyiz. Sıkılacak her kurÅŸun bu gemiye sıkılmış olarak görülmelidir.
Birileri gider Putin’le görüÅŸür, memlekete ihanet eder, bu onların ahlakı haline gelmiÅŸ ama biz öyle olamayız. Biz her halükarda milletimizin yanındayız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ali menfaatlerinin yanındayız.
Ülkemizin iyi günler yaÅŸamadığını bildiren Koncuk, ÅŸunları kaydetti: “Türkiye gerek içte, gerekse dışta çok ciddi problemlerle karşı karşıyadır. Ä°çimizdeki hainler yine azdı. Son yıllarda yürütülen yanlış siyasi politikalar neticesinde teröristler şımartıldı, terör tavan yaptı. Çözüm sürecinde terör örgütünün ne kadar beslendiÄŸini, bütün faaliyetlerinin görmezden gelinerek desteklendiÄŸini hepimiz biliyoruz; terör konusunda siyasi aktörlerin yaptığı hatalar var tabi ki. Ama ÅŸu anda memleketimizin selametini ilgilendiren bir durum var. Dolayısıyla terör olaylarına ve Türkiye’nin dış meselelerine siyasi bir gözlükle bakmıyoruz. ‘Başımıza ne gelirse gelsin’ diyemeyiz.
Rusya ile iliÅŸkilerimiz çok kötü. Bunun bilhassa ekonomimize olumsuz yansımaları mutlaka olacak ama biz bu gemideyiz. Sıkılacak her kurÅŸun bu gemiye sıkılmış olarak görülmelidir. Bu olayları ideolojik, siyasi gözlükle deÄŸerlendirme hakkımız yok. Birileri gider Putin’le görüÅŸür, memlekete ihanet eder. Bu onların ahlakı haline gelmiÅŸ, ama biz öyle olamayız. Biz her halükarda milletimizin yanındayız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ali menfaatlerinin yanındayız. Bundan da asla vazgeçmeyiz. Niye vazgeçmeyiz? Çünkü bu milletin köklerinin, deÄŸer yargılarının ne olduÄŸunu bilmeyenler, tarihi sürecin ne olduÄŸunun ÅŸuurunda olmayanlar bu ülkenin sahibi olamaz. Bu ülkenin sahipleri Türkiye sevdalılarıdır, yani sizlersiniz. Bunlar gidecek, kaçacak bir yerler bulurlar. Bizim gidecek baÅŸka bir ülkemiz, baÅŸka bir vatanımız, baÅŸka bir adresimiz yok. Allah’a ÅŸükür gitmeye niyetimiz de yok. Bu sebeple ülkemize sahip çıkacağız.”
Gelin yeni bir sayfa açalım. Ayrımcılığı ortadan kaldırmak çok önemli hale geldi. Bu nedenle yeni ÅŸeyler yazalım. Hukukun üstünlüÄŸünü, insan haklarını, insan merkezli bir idari yönetim, bunları yazalım.
Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk Türkiye’de adaletin olmadığını söyleyerek, adaletin saÄŸlanmadan ülkemizde huzurun, birliÄŸin, beraberliÄŸin saÄŸlamayacağını kaydetti. Koncuk ÅŸunları söyledi: “Sayın BaÅŸbakan birçok konuÅŸmasında, ‘Ayrımcılığı kaldıracağız. Hukukun üstünlüÄŸünü tesis edeceÄŸiz’ diyor. GeçtiÄŸimiz günlerde kabine açıklanmadan hemen önce Çankaya köÅŸkünde bir toplantı vardı. Bu toplantıya aralarında Türkiye Kamu-Sen’in de bulunduÄŸu 25 sivil toplum kuruluÅŸunun genel baÅŸkanı katıldı. BaÅŸbakan o toplantıda hukukun üstünlüÄŸü vurgusu yaptı. Ben de Sayın BaÅŸbakan’a, ‘KonuÅŸmanızın altına baÅŸkanlık sistemi hariç imzamı atarım. Hukukun üstünlüÄŸü vurgusu yapıyorsunuz. Ne kadar güzel. Ayrımcılığı kaldıracağız diyorsunuz. Ne kadar güzel. Ama ÅŸunu göz ardı ediyorsunuz. Ülkemizde yargı kararları uygulanmaz hale gelmiÅŸ. Yargı kararlarının uygulanmadığı bir ülkede sizin BaÅŸbakan olarak hukukun üstünlüÄŸü vurgusu yapmanızın hiçbir inandırıcılığı olmaz. Gelin yeni bir sayfa açalım. Ayrımcılığı ortadan kaldırmak çok önemli hale geldi. Bu nedenle yeni ÅŸeyler yazalım. Hukukun üstünlüÄŸünü, insan haklarını, insan merkezli bir idari yönetim, bunları yazalım. Derseniz ki; ‘Yeni sayfa açmazsak ne olur?’ O zaman siz bildiÄŸinizi yaparsınız, biz de bildiÄŸimizi karınca kararınca ortaya koyarız. Ama ÅŸunu bilin ki; kamu vicdanını sızlatacak güzümüz Allaha ÅŸükür var’ dedim.
Terör olaylarını, dış ülkelerle yaÅŸadığımız problemleri, Suriye meselesini deÄŸerlendirdiÄŸimizde; mezhebi, meÅŸrebi ne olursa olsun vatansever insanların kucaklanması gerekmektedir. Bu noktada da adalet saÄŸlanmalıdır.
Bugün BaÅŸbakanın bu sözleri ile Türkiye’nin bir bölgesinde yaÅŸanan aleni savaşı, dış iliÅŸkilerde yaÅŸanan problemleri bir araya getirdiÄŸimizde, Türkiye’nin birlik ve beraberliÄŸe ne kadar da ihtiyaç duyduÄŸunu bir kez daha görüyoruz. Ä°ktidar, bu ülkenin her bir vatandaşını kucaklayıcı adımlar atmalıdır. Terör olaylarını, dış ülkelerle yaÅŸadığımız problemleri, Suriye meselesini deÄŸerlendirdiÄŸimizde; mezhebi, meÅŸrebi ne olursa olsun vatansever insanların kucaklanması gerekmektedir. Bu noktada da adalet saÄŸlanmalıdır. Adaleti saÄŸlamadan bu ülkede huzuru, birliÄŸi, beraberliÄŸi saÄŸlayamazsınız. Tüm bunların temelinde adalet vardır. Ne yazık ki ÅŸu anda Türkiye’de adalet yoktur; aklıselim hiçbir insan mevcut durumda ülkemizde adaletin varlığını iddia edemez. O halde Sayın BaÅŸbakan’a bir kez daha sesleniyorum: Türkiye’de ayrımcılığı kaldırmak adına bir gayret içinde olmak zorundasınız.”
Åžunu herkes çok iyi bilsin; Anayasanın 128. Maddesi ortada durduÄŸu sürece memurların iÅŸ güvencesini, memur-iÅŸçi ayrımını ortadan kaldıramazlar. Åžu anda TBMM’de bulunan hiçbir siyasi partinin Anayasa’nın 128. Maddesini tek başına deÄŸiÅŸtirme gücü bulunmamaktadır.
657 Sayılı Kanun ile ilgili birtakım düzenlemeler yapılabilir ama biz bununla ilgili her türlü mücadeleyi dün yaptığımız gibi, bugün de yapıyoruz, yarın da yapmaktan bir adım geri durmayız.
Ä°ÅŸ güvencesinin kaldırılmak istendiÄŸine dikkat çeken Koncuk, bunun sanıldığı kadar kolay olmadığını vurguladı. Koncuk ÅŸunları kaydetti: “Bakınız; 657 sayılı DMK ile ilgili birtakım deÄŸiÅŸiklikler yapılacağı ifade ediliyor. Zira bu yeni yapılan açıklamalar deÄŸil. Sayın CumhurbaÅŸkanımızın 2003 yılından bu yana iÅŸ güvencesinin ve memur-iÅŸçi ayrımının kaldırılması gerektiÄŸine yönelik onlarca açıklaması var. Türkiye Kamu-Sen olarak bu açıklamaları kitapçık olarak bastırıp dağıtmıştık. Buna raÄŸmen birçok kamu çalışanı bu konuyu CumhurbaÅŸkanı’nın 1 Kasım seçimlerinden önce ‘paralelle mücadele için 657 sayılı DMK’yı deÄŸiÅŸtirmek gerektiÄŸi’ ÅŸeklindeki sözlerinden sonra duydu. Oysa iÅŸ güvencesi, yıllardır bizim ana vurgularımızdan birisi olmuÅŸtur. Hatta 4 Nisan 2015 tarihinde ‘Ä°ÅŸ Güvenceme Dokunma’ ana temalı Ankara’da 50 bin kiÅŸinin katılımıyla miting yaptık. Ä°ÅŸ güvencesi birçok sendikanın umurunda deÄŸil, söz konusu dahi etmiyorlar, ama biz Türkiye Kamu-Sen olarak ‘Ä°ÅŸ Güvenceme Dokunma’ ana temasıyla Ankara’da miting yaparak, muhataplarımızı uyarmak için gayret gösterdik, hala da gayret gösteriyoruz. Bundan sonra da geri adım atmayız.
Peki 657 deÄŸiÅŸtirilebilir mi? Tüm yazılı metinler deÄŸiÅŸtirilebilir ama bu yapılan deÄŸiÅŸikliklerin Anayasaya, ülkemizin imzaladığı uluslararası sözleÅŸmelere aykırı olmaması gerekir. Anayasaya ve ülkemizin imzaladığı uluslararası sözleÅŸmelere aykırı olmaması, yargı hakkımızın gaspına yönelik bir deÄŸiÅŸiklik olmaması ÅŸartıyla 657de deÄŸiÅŸiklik yapmak mümkündür. Hatta Türkiye Kamu-Sen olarak, 2013 yılında 657 sayılı kanun deÄŸiÅŸecekse, nasıl deÄŸiÅŸmesi gerektiÄŸine dair bir kitapçık bastırmıştık. 657 sayılı kanun elbette deÄŸiÅŸebilir ama iÅŸ güvencesi yönüyle deÄŸiÅŸtirilebilir mi? Åžunu herkes çok iyi bilsin; Anayasanın 128. Maddesi ortada durduÄŸu sürece memurların iÅŸ güvencesini, memur-iÅŸçi ayrımını ortadan kaldıramazlar. Åžu anda TBMM’de bulunan hiçbir siyasi partinin Anayasa’nın 128. Maddesini tek başına deÄŸiÅŸtirme gücü bulunmamaktadır. Memurun iÅŸ güvencesini kaldırmak söylendiÄŸi kadar kolay deÄŸildir. Ama bunu arkadan dolanarak, disiplinle ilgili hükümler ekleyerek, performans deÄŸerlendirmesi gibi birtakım hususlar getirerek bir ihtimal deneyebilirler. Ama bunları da yapmak kolay deÄŸildir. Performans deyince performans sistemine kökten karşıyız. Performans verimliliÄŸi artırmak gibi bir sonuç doÄŸurmuyor. Nitekim mevcut uygulamaları incelediÄŸimizde de bunu görüyoruz. 657 Sayılı Kanun ile ilgili birtakım düzenlemeler yapılabilir ama biz bununla ilgili her türlü mücadeleyi dün yaptığımız gibi, bugün de yapıyoruz, yarın da yapmaktan bir adım geri durmayız.”
Devlet memurlarının iÅŸ güvenesini ortadan kaldırmak, devlet memurlarını iÅŸçi yapmak gibi bu mecrada yapılacak çalışmalar Türkiye’de ciddi gerginlikler doÄŸuracaktır. Bu nedenle Sayın BaÅŸbakan ve Sayın CumhurbaÅŸkanı’na sesleniyorum: Yarın bu minvalde çalışmalar, ikazlarımıza raÄŸmen ortaya konulursa, Türkiye’de hem vallahi hem billahi her türlü gerginliÄŸi meÅŸru görürüz.
Koncuk ülkemizin içinde bulunduÄŸu duruma vurgu yaparak, yeni gerginlik yaratmak istemediklerini ancak memurun iÅŸ güvencesine dokunulmasına da izin vermeyeceklerini bildirdi. Koncuk sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “Son günlerde Türkiye terör olayları nedeniyle ciddi bir karışıklık içerisinde. Önümüzdeki süreçte dış iliÅŸkilerin nasıl sonuçlar doÄŸuracağını da bugünden kestirebilmek mümkün deÄŸil. O halde Türkiye’de yeni tartışma alanları açmadan, Hükümetin adımlar atılması lazım. Türkiye’nin bir bölgesinde savaÅŸ yaÅŸanıyor. Bu konuda Hükümetin alacağı her türlü tedbirin yanındayız. Ama ÅŸu da bilinmelidir ki; devlet memurlarının iÅŸ güvenesini ortadan kaldırmak, devlet memurlarını iÅŸçi yapmak gibi bu mecrada yapılacak çalışmalar Türkiye’de ciddi gerginlikler doÄŸuracaktır. Bu nedenle Sayın BaÅŸbakan ve Sayın CumhurbaÅŸkanı’na sesleniyorum: Yarın bu minvalde çalışmalar, ikazlarımıza raÄŸmen ortaya konulursa, Türkiye’de hem vallahi hem billahi her türlü gerginliÄŸi meÅŸru görürüz. Bundan kimsenin ÅŸüphesi olmasın. Artık devlet memurlarının üzerinden elinizi çekin. Ä°ÅŸinize bakın.
Sayın CumhurbaÅŸkanı ‘Ä°ÅŸe gitmeden maaÅŸ alanlar var’ diyor. EÄŸer böyle bir durum varsa, tutun kulağından kapının önüne koyun, desteklemeyen namerttir. Ama bunu yapamazlar. Peki neden biliyor musunuz? Çünkü iÅŸe gitmeden maaÅŸ alanların hepsi ya yandaÅŸ sendikanın üyesidir ya da siyasi iktidarın yalakasıdır.
CumhurbaÅŸkanının devlet memurları ile ilgili, ‘Ä°ÅŸe gitmeden maaÅŸ alanlar var’ sözlerini de eleÅŸtiren Koncuk, “EÄŸer böyle bir durum varsa, tutun kulağından kapının önüne koyun, desteklemeyen namerttir. Ama bunu yapamazlar. Peki neden biliyor musunuz? Çünkü iÅŸe gitmeden maaÅŸ alanların hepsi ya yandaÅŸ sendikanın üyesidir ya da siyasi iktidarın yalakasıdır. Trabzon’da yaÅŸanan olay hepinizin malumudur: Bir köy okulunda 8 yıllık bir öÄŸretmen, bu süre boyunca iÅŸe gitmemiÅŸ, maaÅŸ almış. Peki bu öÄŸretmen hangi sendikanın üyesi? Bu öÄŸretmenin arkasında siyasi bir destek olmadan nasıl 8 yıl iÅŸe gitmiyor, sürekli rapor alıyor? Ä°l Milli EÄŸitim Müdürü, Ä°lçe EÄŸitim Müdürü bu olaya 8 yıl nasıl sessiz kalıyor? Böyle bir rezalet olmaz; sonra da devlet memurları hakkında bilgi kirliliÄŸi oluÅŸturacaksınız, ‘çalışmıyorlar’ diyeceksiniz. Çalışmayanlar, iÅŸe gitmeyip maaÅŸ alanlar, arkasında siyasi dayanağı, desteÄŸi olan yandaÅŸlardır. Bizim arkadaÅŸlarımız, bu millet ve ülke için sabah akÅŸam çalışmaktadır.”
Yarın alanlara indiÄŸimizde; kimse ‘Türkiye Kamu-Sen vatanseverdi. Memleketin içte, dışta problemler yaÅŸadığı bu durumda neden alanlara iniyor, niye yeni karmaÅŸalar yaratıyor?’ demesin. Sen benimle uÄŸraÅŸma, ben de yerimde oturayım.
Koncuk sözlerini ÅŸu ÅŸekilde sürdürdü: “BaÅŸbakanı buradan bir kere daha ikaz ediyorum: Yarın alanlara indiÄŸimizde; kimse ‘Türkiye Kamu-Sen vatanseverdi. Memleketin içte, dışta problemler yaÅŸadığı bu durumda neden alanlara iniyor, niye yeni karmaÅŸalar yaratıyor?’ demesin. Sen benimle uÄŸraÅŸma, ben de yerimde oturayım.
Bakınız yeni Hükümet kuruldu. Yeni hükümet kurulduÄŸundan bu yana henüz bir miting yapmadık. Çünkü bir ÅŸans tanımak istedik, en azından yapacaklarını görelim dedik. Sayın BaÅŸbakan hukukun üstünlüÄŸüne vurgu yapıyor, ayrımcılığı kaldıracaklarını söylüyor. Geçen bu kısa sürede bu anlamda önemli atılımlar atıldığını görmedik. Ama bir müddet daha bekleyeceÄŸiz. Aynı hastalıklı, arazlı anlayışın devam ettiÄŸini, Türkiye Kamu-Sen üyelerinin ikinci sınıf vatandaÅŸ yaklaşımına tabi tutuklarını gördüÄŸümüz anda ise yeniden her türlü eylemi ve tepkimizi ortaya koymaktan çekinmeyeceÄŸiz. Biz sendikal sorumluluklarımızı Türkiye sevdalıları olarak yerine getiriyoruz. ‘Aman kargaÅŸa çıkmasın, bir de biz problem yaratmayalım’ diyerek, sorumluluÄŸumuzu yerine getiriyorsak, BaÅŸbakanın ve Kabine’nin tüm bakanlarının da aynı sorumluluÄŸunu yerine getirmesi gerekir. Ama bu sabrımızın çok uzun süreceÄŸini kimse düÅŸünmesin. Gücümüz neye yetiyorsa bugüne kadar ortaya koyduk, bundan sonra da daha da ileri gidecek adımlar atmaktan geri durmayız. Allaha ÅŸükür bu güç, bu iman bizde var.”
Kamuda esas paralel yapı bunlar. Bu sarı paralel yapı, kamuya mikrop gibi girmiÅŸ. Ürüyor da ürüyor. Kimisini korkutarak, kimisine vaatlerde bulunarak 800 bini aÅŸkın okumuÅŸ insanı etkisi altına alıyor. Bu paralel yapı kamuda varlığını devam ettirdiÄŸi sürece, devleti yönetme iddiasında olan insanların verimlilik adına, kaliteyi artırmak adına hiçbir tedbiri almasının imkânı kalmamıştır.
Kamuda paralel yapının esas yandaÅŸ sendika olduÄŸunu belirten Koncuk, “BilindiÄŸi gibi paralel yapı iddiası var. Esas paralel yapı bu yandaÅŸ sendikadır. Bakınız, TBMM’de çıkarılan kanunların bir kısmı iyi niyetli olabilir. Ama iyi niyetli, kaliteyi artırmak için çıkarılmış olan kanunlar dahi bu paralel sendika tarafından istismar ediliyor, bu ikiyüzlü insanlar tarafından kullanılıyor. Mesela aday öÄŸretmenliÄŸin kaldırılmasına yönelik olarak getirilen bir performans uygulaması var. Bu uygulama hazırlayanlar tarafından belki de stajyerlik döneminin daha verimli olacağı kanaati ile getirildi. Tabi ÅŸunu da belirteyim ki; ben bunun kesinlikle doÄŸru olduÄŸunu düÅŸünmüyorum. DoÄŸru bulmadığımızı birçok kez dile getirdik. Bir yıl sonunda performans deÄŸerlendirmesinde baÅŸarılı olamazsanız devlet sizi kapının önüne koyuyor. Böyle bir ÅŸey olabilir mi? Ä°kinci bir hak mutlaka verilmeli. Bu konuda çalışmalarımız sürüyor. Performans deÄŸerlendirmesinde baÅŸarılı olursanız bu kez yazılı sınava girme hakkınız doÄŸuyor. Yazılı sınavda da baÅŸarılı olursanız, mülakata tabi tutuluyorsunuz. Mülakat bundan sonra olmayacaktır, çünkü bir gelenek baÅŸlamıştır ve devam edecektir. Tüm bunların sonucunda baÅŸarılı olursanız stajyerliÄŸiniz kaldırılıyor. Objektif kriterlerle, yandaÅŸlık, sendika ayrımı gözetilmeden, adaletle, gerçekten iÅŸi bilen, iÅŸinin ehli olan yöneticiler tarafından deÄŸerlendirme yapılsa performanstan korkumuz olmaz. Belki ‘verimliliÄŸi artıracağız’ diye çalışma yapılıyor ama bu alçaklar stajyer öÄŸretmenlere baskı uyguluyor. Onlara ‘EÄŸer bize üye olmazsanız stajyerliÄŸinizi kaldırmayız’ diyor. Bırakın sendikacılığı bu yapılanlar insanlık bile deÄŸildir! Yeni mesleÄŸe baÅŸlamış bir öÄŸretmeni daha ilk günden korkutmak büyük bir alçaklıktır.
Yani bu sarı sendika iyi niyetli düÅŸünülmüÅŸ olabilecek bir ÅŸey dahi istismar ediyor. Mesela norm kadro fazlaları var, ‘Benim sendikama üye olmazsan tayininin istemediÄŸin bir yere çıkmasını saÄŸlarım’ diyor. Oysa puanlama var. Ama onlar için önemli deÄŸil. Önemli olan bilgi kirliliÄŸi yaratarak, bu bilgi kirliliÄŸinin meydana getirdiÄŸi bu istismar alanından sendikal anlamda faydalanmak ve büyümek. Büyüyorsun da, insanları ne hale getiriyorsun? Kamu düzenini ne hale getiriyorsun? Kamuda esas paralel yapı bunlar. Bu sarı paralel yapı, kamuya mikrop gibi girmiÅŸ. Ürüyor da ürüyor. Kimisini korkutarak, kimisine vaatlerde bulunarak 800 bini aÅŸkın okumuÅŸ insanı etkisi altına alıyor. Bu paralel yapı kamuda varlığını devam ettirdiÄŸi sürece, devleti yönetme iddiasında olan insanların verimlilik adına, kaliteyi artırmak adına hiçbir tedbiri almasının imkânı kalmamıştır. Ancak tüm memurlarımızın da bu kötü gidiÅŸe dur demesi ÅŸart olmuÅŸtur” diye konuÅŸtu.
Burada önümüzde iki yol var. Ya bu köhneleÅŸmiÅŸ sistemin uydusu haline geleceÄŸiz, bu bataklığın içerisinde biz de yok olup gideceÄŸiz ya da ‘Bu iÅŸte bir yanlış var, bir arıza var. Benim bir Müslüman olarak yaradılış sebeplerim, bir Türk olarak milli deÄŸerlerim, bir insan olarak insani deÄŸerlerim bu kokuÅŸmuÅŸluÄŸun içine girmeme izin vermemeli. Bu yanlışları düzeltme gayreti içerisinde olmam lazım.’ diyeceÄŸiz.
Koncuk, bu ülkeyi yönetme iddiasındaki insanların, kamuda oluÅŸturulmuÅŸ olan bu mikroba karşı tedbir alması gerektiÄŸini bildirerek, ÅŸunları kaydetti: “Birçok okul müdürü, müdür baÅŸyardımcısı ve yardımcısı görevden alındı. Bunların yerlerine getirilenleri ÅŸöyle bir incelediÄŸimizde; görevden alınanlardan daha mı iyiler ya da daha iÅŸinin ehli insanlar mı? EÄŸer bir ülke, yönetici atama meselesini çözemiyorsa, ilk düÄŸmeyi yanlış ilikledi demektir. Ä°lk düÄŸmeyi yanlış ilikledikten sonra, diÄŸer düÄŸmelerin doÄŸru iliklemesi beklenemez. Bu ülkeyi yönetme iddiasındaki insanların, kamuda oluÅŸturulmuÅŸ olan bu mikroba karşı tedbir alması gerekir. Antibiyotik mi verecek, iÄŸne mi vuracak, tedbir alması lazım, Yoksa kamu kötüye gidiyor. Elbette Türkiye Kamu-Sen mücadele ediyor. Bu mücadelemiz devam edecek. DüÅŸünün ki, köhneleÅŸmiÅŸ bir sistem var. Burada önümüzde iki yol var: Ya bu köhneleÅŸmiÅŸ sistemin uydusu haline geleceÄŸiz, bu bataklığın içerisinde biz de yok olup gideceÄŸiz ya da ‘Bu iÅŸte bir yanlış var, bir arıza var. Benim bir Müslüman olarak yaradılış sebeplerim, bir Türk olarak milli deÄŸerlerim, bir insan olarak insani deÄŸerlerim bu kokuÅŸmuÅŸluÄŸun içine girmeme izin vermemeli. Bu yanlışları düzeltme gayreti içerisinde olmam lazım.’ diyeceÄŸiz. Önümüzde bu iki tercih var. Üçüncü bir yol yok. Ä°kinci tercihi ortaya koyanlar yani ‘Bu kokuÅŸmuÅŸluÄŸu düzeltmek adına sorumluluk alıyorum’ diyenler iÅŸte burada. Ama ÅŸu önemlidir: Bu kokuÅŸmuÅŸ sistem içerisinde kazanabildiÄŸimiz her insan, sadece bu sendikanın büyümesi adına deÄŸil, bu milletin geleceÄŸi bakımından kazanılmış bir deÄŸerdir. Dolayısıyla çalışmalarımızı da bu anlayış üzerine bina edeceÄŸiz. Aksi takdirde biz de bu bataklık, bu köhne yapı içine gireriz. Belki çok rahat olacağımızı düÅŸünürüz ama emin olun bu çatıyı tutacak hiçbir direk kalmaz ve o çatı hepimizin tepesine çöker. Burada bizim mücadelemiz, sizin gibi Türkiye sevdalısı insanların, kendi nefsini her ÅŸeyin önüne koymayan insanların varlığı o çatının direÄŸi mesabesindedir. Böyle görmeliyiz.”
Kendini satan adam öncelikle sendikamız adına deÄŸil, milletin geleceÄŸi adına kaybedilmiÅŸ demektir. Ä°çi boÅŸsa, ilkesi yoksa bir sendikanın 500 bin, 1 milyon üyesi olmasının bir anlamı yok. Ulu Önder Atatürk’ün o düÅŸman gemilerine bakıp, dediÄŸi gibi, ‘Geldikleri gibi de giderler.’ Ben de ‘ÅžiÅŸtikleri gibi patlarlar’ diyorum.
Koncuk sözlerine ÅŸöyle devam etti: “Bütün teÅŸkilatlarımız gayret gösteriyor. Korkmadan, çekinmeden bu gayretimizi biraz daha artırmak zorundayız. Alanlarda daha çok olmalıyız. BoÅŸ alan bırakmamak zorundayız. Bunu tek başına kimse yapamaz, ancak hep birlikte baÅŸarabiliriz. Kazandığımız her bir insanın inanmasını saÄŸlamalıyız. Bizim sendikacılığımızda kandırmak diye bir ÅŸey yoktur. Bizim mücadelemizin ne anlama geldiÄŸine inananlarla olalım. Zaten mücadelemizin hak olduÄŸuna inanamayanlarla da iÅŸimiz yok. Müdür, müdür yardımcısı olmak için kendini pazarlayan insanları gördük. 40 yıllık mücadelesini satanları gördük. Kendini satılmış insan olarak görenlerin huzuru, gönül rahatlığı olur mu? Kendini satan adam öncelikle sendikamız adına deÄŸil, milletin geleceÄŸi adına kaybedilmiÅŸ demektir. Ä°çi boÅŸsa, ilkesi yoksa bir sendikanın 500 bin, 1 milyon üyesi olmasının bir anlamı yok. Ulu Önder Atatürk’ün o düÅŸman gemilerine bakıp, dediÄŸi gibi, ‘Geldikleri gibi de giderler.’ Ben de ‘ÅžiÅŸtikleri gibi patlarlar’ diyorum. Tarih bunu söylemiÅŸtir. Ama bizler yıllar içerisinde büyük zorluklardan geçerek, emekle, alın teri ve inançla, çok büyük gayretlerle bir yerlere geldik. Büyüme, iÅŸte budur. Büyüme; deÄŸerlerimiz bakımından küçülmeden büyüme oluyorsa bir anlam ifade eder. Biz küçülmeden, çukurlara yuvarlanmadan büyümeye talibiz. Biz patlamaya talip olmayalım Bizim mücadelemizin asaletine inanmayan bize gelmesin. Vatan haini olmadıktan sonra, bize inanan hangi siyasi görüÅŸten olursa olsun, herkes bizim başımızın tacıdır.”
Çocuklarımızı ‘ her ÅŸeker verenin arkasından koÅŸma’ diye ikaz ederiz. Çünkü her ÅŸeker verenin peÅŸinde koÅŸarsak başımıza türlü iÅŸler gelir. Bunlar, sendikacılığı, her ÅŸeker verenin ardından koÅŸmak olarak algılıyor ve kendilerine birtakım makamlar buluyorlar. Ama olan 1 milyon 900 bin emekli ve 2 milyon 600 bin memurumuza oluyor.
Toplu sözleÅŸmeye de deÄŸinen Koncuk, memurların ekonomik kayıplarına dikkat çekti. Koncuk ÅŸunları söyledi: “2013 yılında imzalanan toplu sözleÅŸmede enflasyon farkını düzenleyen 7’inci madde vardı. Buna göre, 2015 yılında kamu görevlilerine ve emeklilerimize öngörülen kümülatif zammın üzerinde bir enflasyon oluÅŸursa, enflasyon farkı ödenmesini hükme baÄŸlamıştı. Yani 2015 yılında enflasyonun, memurlara öngörülen artışın, (yüzde 3+ 3) kümülatif toplamı olan yüzde 6,1’i aÅŸması halinde memurlara enflasyon farkı ödenmesi kararlaÅŸtırılmıştı.
Bunlar 2016-2017 toplu sözleÅŸmesinde bu maddeyi deÄŸiÅŸtirmiÅŸler. Nasıl deÄŸiÅŸtirmiÅŸler? ‘Öngörülen’ kelimesini ‘verilen’ ÅŸeklinde deÄŸiÅŸtirmiÅŸler. ‘Verilen’ ÅŸeklinde deÄŸiÅŸtirilince, Temmuz ayında aldığımız yüzde 1.76’lık enflasyon farkı da verilen kümülatif toplam içerisine dahil ediliyor. Durum böyle olunca; 2015 toplu sözleÅŸmesinde memurların enflasyon farkı alabilmesi için 2015 yılı enflasyonunun memurlara yıl içinde verilen yüzde 3 ilk altı ay zammı, Temmuz’daki yüzde 1,76 ilk altı ay enflasyon farkı ve yüzde 3’lük ikinci altı ay zammının kümülatif toplamı olan yüzde 7,9’u aÅŸması hükme baÄŸlanmıştır. Buna imza atan sendika genel baÅŸkanının toplumun yüzüne bakmaya dahi cesareti olmaması gerekir. Tam yüzde 1.8 kaybımız var. Åžu anda bile 12 aylık enflasyon yüzde 8,1’dir. Yani ÅŸimdi bile yüzde 2 enflasyon alacağımız doÄŸmuÅŸ. Bu enflasyon farkı sadece maÅŸlara da yansımıyor. ÖÄŸretmenlerimizin ek derslerine, bütün memurlarımızın eÅŸ ve çocuk yardımına, kısacası tüm kalemlere yansıyor. Sadece maaÅŸa yansıyan kaybımız 40 ila 160 TL arasında. Bu konfederasyonun 800 bini aÅŸkın üyesinin içinden bir babayiÄŸit çıkıp, ‘Bu kürsüden inmek de mi aklına gelmiyor Ali Yalçın’ demelidir.
Kamu Personeli Danışma Kurulu Toplantısı’na katıldığımda Ali Yalçın’a, ‘Seni aldatmışlar. Seni kandırmışlar’ dedim. Kandırılmanın geniÅŸ bir anlamı var. Çocuklarımızı ‘ her ÅŸeker verenin arkasından koÅŸma’ diye ikaz ederiz. Çünkü her ÅŸeker verenin peÅŸinde koÅŸarsak başımıza türlü iÅŸler gelir. Bunlar sendikacılığı her ÅŸeker verenin ardından koÅŸmak olarak algılıyor ve kendilerine birtakım makamlar buluyorlar. Ama olan 1 milyon 900 bin emekli ve 2 milyon 600 bin memurumuza oluyor. 5 milyon insanın ortalama 50 TL’si çalınıyor. Emeklimiz, memurumuz 1 TL’nin dahi hesabını yapıyor ama bunlar sorumsuzca memurun, emeklinin 50 TL’sini kaybetmesine yol açıyor. Bu ÅŸekilde alacağımız yüzde 6’lık zam fiilen yüzde 4’e düÅŸürülmüÅŸtür. Uyanık maliyeciler yüzde 1.8’i çalmışlar, bu acemi sendikacılar daÅŸekerlerin peÅŸinde oldukları için iÅŸin farkında dahi deÄŸiller. Bunların hesabı sorulması lazım. 35 yıllık öÄŸretmenim. Ben böyle bir sendikanın üyesi olmam. Biri silah çekse dahi beni kimse böyle bir sendikaya üye yapamaz. Çünkü Allah akıl, fikir vermiÅŸ. Ä°drakim de var, cesaretim de var, yüreÄŸim de var. Memurlarımız buna nereye kadar tahammül edecek?”
Yurt-Kur Genel Müdürü yaptığı bir toplantıda, ‘Ben sendika üyesi olmayanları sevmem ama benimle ilgili suç duyurusunda bulunanlara üye olmak da olmaz’ diye tembihte bulunuyor. Ey Genel Müdür, senin yapman gereken ‘Kredi Yurtlar Kurumunun yatak kapasitesini nasıl artırırım, hizmet kalitesini nasıl artırırım’ diye uÄŸraÅŸmaktır, kendi personelini kucaklamaktır, onları motive etmektir. Sendikacılık yapacaksan, görevini bırak, sendikacılığa soyun, yüreÄŸin yetiyorsa gel karşıma çık!
KonuÅŸmasında Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürünü de eleÅŸtiren Koncuk, “Bakınız Kredi Yurtlar Kurumu’nun Genel Müdürü Sinan Aksu Genel MüdürlüÄŸü bırakmış, kimi personeli baÅŸka yerlere sürmekle meÅŸgul. 60 yaşındaki ÅŸoförü Çorum’a, diÄŸerini de Çankırı’ya sürmüÅŸ. Bu nasıl bir idareciliktir? Türk EÄŸitim-Sen’e takmış durumda. Ä°stediÄŸini yapsın. Ä°sterse orada bir tane üyemiz kalmasın biz mücadelemizden taviz vermeyiz ama ÅŸunu bil ki, bu seni büyütmez. Seninle ilgili yapacağımızı da yaparız. Beyefendi yurt müdürü atayacak, mülakata el altından sadece kendi adamlarını çağırıyor. Kimsenin mülakattan haberi yok. Kurum dışından bir sürü adam getiriyor. Böyle bir kurumda çalışan herkesin ‘Biz adam deÄŸil miyiz? Bu kuruma yıllarca emek verdik, alın teri döktük. Hadi el altından kurum içinden adamlar çağırdın, ama kurum dışından çağırdığın insanlar neyin nesi’ diye kendisine hakaret telakki etmesi lazım. Elbette Yurt-Kur Genel Müdürü’ne suç duyurusunda bulunduk, kendisine dava açtık. Hukuki süreç devam ediyor. Sonuna kadar gideceÄŸiz. Biz mücadelemizi yapacağız. Biz teÅŸkilat olarak ÅŸerefli bir duruÅŸa sahibiz ve bunu her alanda gösteriyoruz. Kimse geri adam atacağımızı düÅŸünmesin. Yurt-Kur Genel Müdürü yaptığı bir toplantıda, ‘Ben sendika üyesi olmayanları sevmem ama benimle ilgili suç duyurusunda bulunanlara üye olmak da olmaz’ diye tembihte bulunuyor. Bu konuÅŸmalar bize geliyor. Ey Genel Müdür senin yapman gereken ‘Kredi Yurtlar Kurumunun yatak kapasitesini nasıl artırırım, hizmet kalitesini nasıl artırırım’ diye uÄŸraÅŸmaktır, kendi personelini kucaklamaktır, onları motive etmektir. Sendikacılık yapacaksan, görevini bırak, sendikacılığa soyun, yüreÄŸin yetiyorsa gel karşıma çık! Kimsin sen? Kimse kendisini kanunların üzerinde görmesin” diye konuÅŸtu.
Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk’un konuÅŸmasının ardından Samsun 1 No’lu Åžube BaÅŸkanı Levent KuruoÄŸlu “Sendikacılıkta Sosyal Medyanın Etkin kullanımı” konulu bir sunum yaptı. Toplantının ikinci gününde TRT eski BaÅŸspikerlerinden Cihangir Göker “Topluluk Karşısında Etkili KonuÅŸma Teknikleri” adlı bir eÄŸitim verdi. Daha sonra Genel Merkez yönetim Kurulu Üyeleri sekreteryaları ile, Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk da ilçe yönetim kurulu üyeleri ile toplantılar yaptı. Toplantı Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk’un kapanış konuÅŸmasıyla son buldu.