.2009 KRÄ°ZE VE Ä°ÅžSÄ°ZLÄ°ÄžE ÇÖZÜM ÖNERÄ°SÄ°
TÜRKÄ°YE'DE KRÄ°Z VE ÇIKIÅžIN YOL HARÄ°TASI
TÜRKÄ°YE'DE KRÄ°Z VE ÇIKIÅžIN YOL HARÄ°TASI 2
KRÄ°ZE VE Ä°ÅžSÄ°ZLÄ°ÄžE ÇÖZÜM ÖNERÄ°SÄ°
ÖNSÖZ
Ülkemizi kasıp kavurmakta olan kriz, en çok dar ve sabit gelirlilerin canını yakmaktadır. Türkiye Kamu-Sen olarak, 2006 yılından beri ülkemizin bir krize doÄŸru sürüklendiÄŸini ve olası krizin etkilerinin en aza indirilmesi için acil tedbirler alınması gerektiÄŸini belirtmekteyiz.
Konfederasyonumuz ekonomik krizin küresel boyutlarını dikkate alarak, krizden ilk olarak ve en yoÄŸun biçimde reel kesimin etkileneceÄŸini, zaten kronik bir durum haline gelmiÅŸ olan iÅŸsizliÄŸin patlayacağını öngörmüÅŸtür.
Özellikle 2002 yılından sonra enflasyon hedeflemesi nedeniyle ülkedeki emisyon hacminin kısıtlı tutulması sonucunda ortaya çıkan düÅŸük enflasyonun yanında özelleÅŸtirme, sıcak para ve borçlanmaya dayalı yüksek oranlı büyümeye raÄŸmen, piyasalarda arzu edilen canlılığın saÄŸlanamadığı, iÅŸsizlikle mücadelede baÅŸarılı olunamadığı görülmüÅŸtür.
Hedeflerini her ne pahasına olursa olsun enflasyonu tek haneli rakamlara çekmek olarak belirleyen yetkililer, piyasalarda yaÅŸanan durgunluÄŸu, enflasyonu düÅŸürmek için bir araç olarak görmüÅŸlerdir. Oysa yaÅŸanan durgunluÄŸun sosyal boyutunun iÅŸsizlik ve yoksulluk olduÄŸu kabul edilmemiÅŸ; iÅŸsizlik ve yoksulluk olgusu yerel idareler eliyle dağıtılan yardım paketleriyle giderilmeye çalışılmıştır.
Son 6 ay içinde 500 bin çalışanımızın iÅŸini kaybetmesi sonucunu doÄŸuran tek taraflı ekonomik politikalar, artık duvara toslamış, ekonomik kriz ve iÅŸsizlik toplumumuzun en önemli gündemi haline gelmiÅŸtir. Bugün 3 milyona dayanan resmi iÅŸsiz sayısı ile ülkemiz insanının kaderi haline gelen yoksulluÄŸun, dağıtılan yardım paketleriyle bertaraf edilemeyeceÄŸi ortaya çıkmıştır. Geride bırakılan süreçte Türkiye Kamu-Sen'in ve saÄŸduyulu bazı kesimlerin bu doÄŸrultuda yaptığı uyarıların dikkate alınmaması, bugün yaÅŸamakta olduÄŸumuz krizin ve yüksek iÅŸsizliÄŸin bir noktada da nedeni olmuÅŸtur.
Özellikle krizin etkilerinin görülmeye baÅŸlandığı dönemde, yetkilileri krizin ciddiyeti konusunda ikna etme sürecine girilmiÅŸ olması, krize karşı alınacak tedbirlerin gecikmesine neden olmuÅŸtur. O dönemde amacımızın hiç kimseyi yıpratmak olmadığı ve kriz çığırtkanlığı yapmadığımız, yalnızca Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütlerinden biri olarak erken uyarı görevini yerine getirdiÄŸimiz, krizin ülkemizi vurmasıyla ortaya çıkmıştır. Bugün de amacımız, ülkemizin en önemli konusu haline gelmiÅŸ olan yoksulluk ve iÅŸsizlik sorununun toplumsal tabandan gelen tavsiyeler dikkate alınarak çözüme kavuÅŸturulmasıdır. Umudumuz, iÅŸsizliÄŸin ve yoksulluÄŸun sona erdiÄŸi, memur, iÅŸçi, iÅŸveren, emekli, çiftçi ve ev hanımının hep birlikte el ele vererek ülkemizin huzur ve refaha kavuÅŸmasıdır.
Önemli olan olaylara bakış açımızın deÄŸiÅŸtirilmesi, ciddiyet ve sorumluluk bilinci içinde yenilikçi ve eÅŸitlikçi bir yapının oluÅŸturulmasıdır. Ä°ÅŸe önyargıları yıkarak, tabandan gelen sese kulak vererek, dışarıdan gelen akımların ve telkinlerin ülkemiz sorunlarına çözüm olamadığı gerçeÄŸini görerek baÅŸlamalıyız. Alınacak basit ve etkili tedbirlerle ekonomik krizden çıkılacağına, iÅŸsizlik sorununa son verileceÄŸine ve ülkemizin dünyaya yeni bakış açıları sunan, geniÅŸ ufuklara sahip, lider ülke konumuna ulaÅŸacağına inanmaktayız.
BÄ°RCAN AKYILDIZ
Genel BaÅŸkan
KRÄ°ZÄ°N ÇÖZÜMÜ YANLIÅž YERDE ARANIYOR
Dünya, ekonomik kriz özelinde bir sınavdan geçmektedir. Batı kapitalizminin aç gözlülüÄŸü, en yüksek karı en düÅŸük maliyetle elde etme hırsı, özelleÅŸtirmeler sonucunda paralı hale gelen temel hizmetler, düÅŸük ücretler ve yüksek iÅŸsizlik sonucunda bozulan gelir dağılımı; yaÅŸadığımız sınırsız ve ilkesiz küreselleÅŸmenin hazin sonucu olmuÅŸtur. Yıllardır sanal finans oyunlarıyla ÅŸiÅŸirilen piyasalar sonunda patlamış, bir çok ülkede finans piyasası çökmüÅŸ, durgunluk baÅŸ göstermiÅŸ, iÅŸsizlik atmıştır. YaÅŸanan bu olumsuz geliÅŸmelerden ülkemiz de etkilenmektedir.
Gelinen süreçte sendikaların etkinliklerinin azalması, iÅŸten çıkarmaların kolaylaÅŸması ve sermayenin aşırı güçlenmesi iÅŸsizliÄŸin artmasına neden olan unsurların başında yer almıştır. Günümüzde istihdam piyasası, iÅŸten çıkarmaların arttığı, kısmi süreli, esnek ve çaÄŸrı usulüne göre çalışmanın yaygın olduÄŸu bir yapı haline gelmektedir.
Bu tür istenmeyen durumların önüne geçmek için Avrupa Sosyal Åžartı "decent work" olarak tanımladığı, "saygın iÅŸ" kavramını geliÅŸtirmiÅŸtir. "Saygın iÅŸ"ten kasıt; çalışanların sürekli ve düzenli olarak çalışabildikleri, kendileri ve ailelerinin insanca yaÅŸamasına yetecek düzeyde ücret alabildikleri iÅŸtir.
Oysa bugün iÅŸverenlerin, iÅŸsizliÄŸin çözümü ve ekonomik krizin reçetesi olarak getirdikleri önerilerin tamamı, çalışanları "saygın iÅŸ"ten uzaklaÅŸtırmaya yönelik tedbirlerdir. Ä°ÅŸverenlerin ekonomik krizden çıkış ve iÅŸsizliÄŸin çözümü için getirdiÄŸi ve sürekli dillendirerek, kamuoyuna yansıttıkları talepleri ağırlıklı olarak;
- Ø Belli bir süre bir iÅŸyerinde çalıştıktan sonra iÅŸten çıkarılanlara iÅŸveren tarafından ödenen kıdem tazminatının kaldırılması ya da azaltılması,
- Ø Asgari ücret baÅŸta olmak üzere ücret seviyelerinin düÅŸürülmesi,
- Ø Ä°ÅŸ güvencesinin zayıflatılması,
- Ø Ä°ÅŸten çıkarmaların kolaylaÅŸtırılması,
- Ø Ä°ÅŸveren primlerinin azaltılarak iÅŸgücü maliyetlerinin aÅŸağıya çekilmesi,
- Ø Esnek istihdamın yaygılaÅŸtırılması,
- Ø Çalışma sürelerinin artması,
- Ø Vergi oranlarının azaltılması,
- Ø Toplu iÅŸ sözleÅŸmelerinden vazgeçilerek bireysel sözleÅŸmelerin yaygınlaÅŸması,
- Ø Ä°ÅŸ yerlerindeki sosyal sorumlulukların kaldırılması gibi konular üzerinde olmaktadır.
Ä°ÅŸverenlerin taleplerine baktığımızda, ekonomik krizden çıkışın ve iÅŸsizliÄŸin çözümünün çalışan haklarının azaltılmasında, maaÅŸların düÅŸürülmesinde, iÅŸten çıkarmaların kolaylaÅŸmasında olduÄŸu gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. Ä°ÅŸsizliÄŸin azaltılması için çalışanların güvencelerinin yok edilmesi gibi bir yaklaşımın mantıksızlığı yanında, resmi veriler de iÅŸsizlik sorununun temelinde iÅŸ güvencesinden yoksun çalışmanın yattığını göstermektedir.
ÇÖZÜM, OLAYLARI VE RAKAMLARI DOÄžRU YORUMLAMAKTAN GEÇER
Türkiye Ä°statistik Kurumu tarafından açıklanan en son verilere baktığımızda Ekim, Kasım, Aralık 2008 aylarını içeren dönemde iÅŸsizlik oranının %12,3 gibi ürkütücü bir boyuta geldiÄŸi ve iÅŸsiz sayısının geçen yılın aynı dönemine göre 645 bin kiÅŸi artarak 2 milyon 995 bine ulaÅŸtığı görülmektedir. Ä°lgi çekici olan nokta, ÅŸu andaki iÅŸsizlerin % 86,5'inin yani 2 milyon 592 bin kiÅŸinin daha önce bir iÅŸte çalışırken iÅŸsiz kalmış olmasıdır. Bu durumda daha önce hiç çalışmamış olan iÅŸsiz sayısı yalnızca 403 bin kiÅŸidir. Bu rakamların bizlere anlattığı bir tek ÅŸey vardır: vatandaÅŸlarımıza sürekli, güvenli ve saygın iÅŸ imkanı saÄŸlamadıkça iÅŸsizlik sorununun çözülmesi mümkün deÄŸildir.
EÄŸer iÅŸini kaybeden vatandaÅŸlarımıza sürekli iÅŸ imkanı yaratabilseydik, bugün iÅŸten ayrılmış olan 2 milyon 592 bin iÅŸsizimizin en az yarısı çalışıyor olacaktı. Düzenli ve sürekli iÅŸler istihdam piyasasına yeni katılımları azaltacağından, iÅŸsizlik oranı da istihdam piyasasına yeni katılanlarla sınırlı olarak gerileyecekti.
BilindiÄŸi gibi yetkililer 2008 yılından itibaren iÅŸsizliÄŸi azaltmak ve ekonomik krize karşı önlem olması amacıyla bir dizi kararlar almıştır.
Bu önlemler ana hatlarıyla;
- Ø Sosyal sigorta primi iÅŸveren payının azaltılması,
- Ø Terör maÄŸduru çalıştırma zorunluluÄŸunun kaldırılması,
- Ø Eski hükümlü çalıştırma zorunluluÄŸunun kaldırılması,
- Ø Ä°lk defa sigortalı olacak 18-29 yaÅŸ arası erkeklerin ve yaÅŸ ÅŸartı aranmaksızın kadınların, 5 yıl süreyle iÅŸveren priminin kademeli olarak iÅŸsizlik sigortası fonundan karşılanması ve
- Ø Kısa çalışma ödeneÄŸi süresinin 3 aydan 6 aya çıkarılması olarak açıklanmıştır.
Bu önlemlerin büyük çoÄŸunluÄŸunun iÅŸverenlerin taleplerini karşılamaya yönelik olarak hazırlandığı açıktır. Bugüne kadar yapılan ve bundan yapılması düÅŸünülen deÄŸiÅŸikliklere bakıldığında;
- Ø Ä°ÅŸten çıkarılmaların kolaylaÅŸtırıldığı,
- Ø Ä°ÅŸverenin sosyal sorumluluklarının kaldırıldığı,
- Ø Ä°ÅŸgücü maliyetlerinin azaltıldığı,
- Ø Dolayısı ile krize ve iÅŸsizliÄŸin çözümüne iÅŸveren mantığı ile yaklaşıldığı görülmektedir.
Bu durumda iÅŸverenler, özellikle hizmet sektöründe eleman çalıştıranlar, azaltılmış kıdem tazminatı nedeniyle 5 yılı dolduran personeli iÅŸten çıkaracak yerine primleri iÅŸsizlik sigortası fonundan karşılanan genç elemanları istihdam edecektir. Nitekim TÜÄ°K'in verilerine göre Kasım 2008 döneminde iÅŸten çıkarılanların %46'sı hizmet sektöründendir. Ä°ÅŸten çıkarmayı kolaylaÅŸtırarak istihdamı artırmayı ummak anlaşılır deÄŸildir. Ä°ÅŸten çıkarma kolaylaşırsa istihdam artar yargısı, içinde sosyal tarafı olmayan, olaya yalnızca kar mantığıyla bakan bazı iÅŸverenlerin bakış açısını ortaya koymaktadır.
Henüz iÅŸe yeni eleman alırken, bu kiÅŸiyi iÅŸten çıkarmanın maliyetini düÅŸünenlerin niyetinin iyi olmadığı bellidir. Nitekim bu tür paketlerle milletimize sunulan reçete de bu anlayışın hayata geçmesi için hazırlanmıştır. Ä°ÅŸyerinde 5 yılını dolduran bir elemanın iÅŸverene maliyeti bir anda artacaksa ve iÅŸverenin önünde maliyetsiz eleman istihdam etme imkanı da varsa maliyetsiz olanı tercih etmek kadar doÄŸal bir sonuç olamaz.
Böyle bir durumda iÅŸsizlik azalmak yerine artacaktır. Genç vatandaÅŸlarımız kısa süreli, geçici iÅŸlerde çalışır ancak 30 yaşına gelmiÅŸ bir iÅŸsiz, prim yükü arttığı için iÅŸe alınmaz. Ä°ÅŸverenler de mecbur kalmadıkça kimseyi 5 yıldan fazla çalıştırmaz. Bu durumda devletin sırtına binecek prim yükü katlanılamaz boyutlara gelir.
Bütün bu gerçekler ışığında dünya, hep aynı pencereden bakarak iÅŸsizlik ve ekonomik kriz sorununu çözmeye çalışmaktadır. Oysa yaÅŸamakta olduÄŸumuz sorun, kimsenin görmediÄŸi ve bilmediÄŸi türdendir. Ä°lk kez karşılaşılan sorunlara karşılık, yıllardır kullanılan ve iÅŸe yaramayan tedbirlerin alınması sorunu çözemeyecektir. Bu nedenle ortaya konulacak önlemlerin de yenilikçi ve sorunu tanımlamaya yönelik olması gerekmektedir.
KRÄ°Z ETKÄ°LERÄ°NÄ° ÖNCELÄ°KLE REEL SEKTÖRDE HÄ°SSETTÄ°RÄ°YOR
KRÄ°ZE FARKLI BÄ°R BAKIÅž AÇISI
Ä°ÅŸsizlik sorununa ve ekonomik krize çözüm üretmek için öncelikle krizin ve etkilerinin doÄŸru tanımlanması gerekmektedir. Dünyada ortaya çıkan ekonomik olumsuzluklar neticesinde;
- Ø Dış pazar potansiyelimiz sınırlanmış,
- Ø Dış ticaret hacmimiz daralmış,
- Ø Ulusal ve uluslar arası likidite azalmış,
- Ø Döviz kurlarının yükselmesiyle, ithal ürünler pahalanmış,
- Ø Dolayısı ile üretim maliyetleri yükselmiÅŸ,
- Ø Satışlar azalmıştır.
Buna bağlı olarak;
- Ø Firmalar küçülme yoluna gitmiÅŸ,
- Ø Kapasite kullanım oranları düÅŸmüÅŸ,
- Ø Bir çok firma, faaliyetlerini durdurmak ya da ara vermek zorunda kalmış,
- Ø Ä°ÅŸten çıkartmalar artmış,
- Ø Ä°ÅŸsizlik patlamıştır.
Bütün bu etkenler, vatandaÅŸların tüketim alışkanlıklarının deÄŸiÅŸmesine ve piyasaların daha da daralarak durgunluÄŸa girmesine neden olmaktadır.
Gerçekler ortadayken, bu duruma karşı alınacak tedbir, ürettiÄŸini satamayan, dolayısıyla üretim miktarını düÅŸüren ve iÅŸçi çıkarmak zorunda kalan iÅŸletmelere doÄŸrudan mali destek vermek yolunda olmamalıdır. DoÄŸrudan veya dolaylı mali destek alan iÅŸletmelerin, üretimini artırmak için bir nedeni ve seçeneÄŸi olmayacağına göre, verilen desteÄŸin istihdamı artırmaya, iÅŸletmeyi kurtarmaya yetmeyeceÄŸi açıktır.
Yapılacak ÅŸey, mali desteÄŸin tüketimi artırmaya yönelik olarak saÄŸlanması, artan tüketim eÄŸilimi ile birlikte iÅŸletmelerin yeniden üretim yapmaya yönelmesi yoluyla çarkların döndürülmesi ve istihdamın artırılması olmalıdır.
Ekonomi politikalarının temel amacı, karı maksimize etmek yerine, istihdamı maksimize etmek olarak düzeltilmelidir. Bu nedenle yapılacak düzenlemeler, alınacak önlemler, çalışan vatandaÅŸlarımızın iÅŸsiz kalmalarını önlemeye yönelik olmalıdır.
Ekonomik krizin etkilerinin azaltılması, vatandaÅŸlarımızın bu krizden en az zararla çıkması için; sosyal devlet ilkesi temelinde tüm ekonomik politikaların ve özelleÅŸtirme uygulamalarının gözden geçirildiÄŸi yeni bir programa ihtiyaç vardır.
Yalnızca ülkemizde deÄŸil; tüm dünyada insani ve sosyal deÄŸerlerin ön plana çıkarıldığı, en yüksek karı elde etme uÄŸruna bütün etik deÄŸerleri yok sayan anlayışın terk edildiÄŸi sosyo-ekonomik programlarla krizden çıkılacaktır.
YENÄ° UFUKLAR...
ÇARKLARI DÖNDÜRELÄ°M GERÄ°SÄ° GELECEKTÄ°R
Ekonomik kriz nedeniyle hem likidite ihtiyacının dışarıdan saÄŸlanması hem de ülkemizde üretilen ürünlerin uluslar arası piyasalarda alıcı bulması, geçtiÄŸimiz yıllardaki kadar kolay olmamaktadır. Dolayısı ile dış ticaret hacminde bir daralma yaÅŸanmakta bu da ÅŸirketlere ve istihdama olumsuz olarak yansımaktadır.
Ä°ç talebin canlı tutulması; daralan dış ticaretin telafisi, ÅŸirket faaliyetlerinin sekteye uÄŸramaması ve istihdamın azalmaması için hayati önem taşımaktadır. Ä°ç talebin canlı tutulması için ise iki önemli argüman vardır: Vergilerin düÅŸürülerek, vergi dilimlerinin yeniden düzenlenmesi ve gelirin artırılması.
Türkiye Kamu-Sen, bu noktada alınması gereken önlemleri sıralarken öncelikli olarak; ülkemizde üretilen ürünlerin tüketilmesi ve tüm iÅŸlemlerde Türk Lirası kullanılması için kampanya baÅŸlatılması, çalışan ve emeklilere verilecek destekle piyasalara nefes aldırılması ve bu yolla iç talebin canlandırılması, çiftçiler ve KOBÄ°'ler için kolay kredi uygulamasının yaygınlaÅŸtırılması, benzin, elektrik, doÄŸalgaz ve LPG'de yapılacak indirimlerle maliyetlerin düÅŸürülmesi, istihdam artışının saÄŸlanması için kamuda boÅŸ kadroların doldurularak, kamu görevlisi açığının kapatılması, kamu görevlilerine ILO standartlarında sendikal haklar tanınarak, toplumsal barış ve güven ortamının saÄŸlanması konularını gündeme getirmiÅŸtir.
Yetkililerce alınan tedbirlerin bir kısmı Türkiye Kamu-Sen'in önerilerini içermektedir ve tarafımızca olumlu bulunmaktadır. Benzin, mazot ve LPG fiyatlarında yapılan kısmi indirimler, can suyu projesi ile küçük iÅŸletme sahiplerinin desteklenmesi, sanayiciler için saÄŸlanması düÅŸünülen vergi kolaylıkları ve istihdam teÅŸvikleri Türkiye Kamu-Sen'in aylardır üzerinde ısrarla durduÄŸu önlemlerdendir.
Ancak; piyasaları üretim ve tüketim kesimi olarak deÄŸerlendirdiÄŸimizde, yetkililerce alınan tedbirlerin piyasaların yalnızca üretim tarafına yönelik olduÄŸu görülmektedir. Tavsiyelerimizin tüketici kesimini ilgilendiren bölümleri dikkate alınmamaktadır. Bu da sosyal tarafı, yani tüketici kesimi ihmal eden önlemlerin eksik ve amaca hizmet etmekte yetersiz kaldığını ortaya koymaktadır. Üreticilerin, ürettiklerini satın alacak olan tüketici kesim yani memur, iÅŸçi, çiftçi, iÅŸsiz ve emekliler desteklenmediÄŸi için yapılan tüm çabalar etkisiz kalmaktadır. Nitekim diÄŸer ülkelerde krize karşı alınan tedbirlerin büyük çoÄŸunluÄŸu, piyasaların canlandırılmasına ve tüketim eÄŸiliminin artırılmasına yöneliktir. Tüketicilerin geliri artırılmadan, alım gücü yükseltilmeden piyasaların canlandırılması mümkün deÄŸildir.
Bu açıdan bakıldığında krizin etkilerini günlük hayatlarının odağında hisseden memurların ve diÄŸer ücretli, dar ve sabit gelirli kesimin doÄŸrudan desteklenmesi zorunludur. Yapılan iyi niyetli çabaların amacına ulaÅŸması, piyasaların canlandırılarak üretim ve tüketimin birlikte artması, krizin vatandaÅŸlarımız üzerinde yarattığı olumsuz etkinin bertaraf edilmesi için tüketiciler olan kamu görevlileri, iÅŸçiler, çiftçiler, iÅŸsizler ve emeklilere her ay harcama çeki verilmesini talep etmekteyiz.
Bu yolda atılacak adım, toplumumuzun kriz psikolojisinden de çıkması için son derece önemli olacak ve alınan önlemlerin toplumun genelini görmezden gelmesinin, yalnızca belli kesime yönelik olmasının ve eksik kalmasının önüne geçecek, çalışanların iÅŸsiz kalmalarını ve ÅŸirketlerin kepenk indirmesini önleyecektir.
Bu nedenle krize karşı uygulanacak bütün tedbirler, ekonominin çarklarının dönmeye devam etmesini saÄŸlamak yolunda olmak zorundadır. Piyasaların canlanması ise çarkların dönmesi, istihdamın artması anlamı taşımaktadır.
HARCAMA ÇEKÄ°, ÇARKLARI HAREKETE GEÇÄ°RECEKTÄ°R
Emisyon hacminin GSMH'ya oranının 1 puan artırılması, yaklaşık 8 milyar TL dolayında ek kaynak saÄŸlanması yolunu açacaktır. Ortaya çıkan bu kaynağın desteklenerek 12 milyar TL düzeyine çıkarılması ve dağıtılacak harcama çeklerinin yılın bütününe yayılması ile birlikte piyasaya her ay 1 milyar TL para aktarılmasını saÄŸlayacaktır. Bu kaynağın çarpan etkisi ile birlikte piyasaya yansıması aylık 4 milyar TL'yi bulacaktır.
Bir ekonomide bir yanda reel akımlar öte yanda da parasal akımlar vardır. Parasal akımlar da ekonominin saÄŸlığı ve gidiÅŸi hakkında reel akımlar kadar bilgi verir. MV = PQ biçiminde ifade edilen deÄŸiÅŸim denkleminde M ekonomideki para arzını, V ekonomideki paranın dolanım hızını, yani her bir para biriminin yılda kaç kez el deÄŸiÅŸtirdiÄŸini, P fiyatlar genel düzeyini ve Q da ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin fiziksel olarak miktarını gösterir. PQ, bir ekonomideki GSYÄ°H'ya eÅŸit olacağına göre para arzı ile paranın dolanım hızının çarpımı bize o ekonominin GSYÄ°H'sını verir.
EÄŸer bir ekonomide üretilen mal ve hizmet miktarı (Q) ve paranın dolanım hızı (V) deÄŸiÅŸmediÄŸi halde Merkez Bankası para arzını (M) artırıyorsa o zaman deÄŸiÅŸim denklemi gereÄŸince fiyatlar (P) yükselecek, yani ekonomide enflasyon olacak demektir. Öte yandan piyasadaki para arzının artmasının ve bu kaynağın tamamının tüketime yönelmesinin; doÄŸrudan üretim miktarı üzerinde yapacağı olumlu etki düÅŸünüldüÄŸünde enflasyonda ortaya çıkacak artışın kabul edilebilir bir oranda kalacağı görülecektir.
Türkiye'de toplam para arzının GSYÄ°H'daki oranı, son 6 yılda enflasyon ve büyüme birlikte dikkate alındığında büyük bir gerileme göstermiÅŸtir. Bu da Türkiye Kamu-Sen'in, enflasyon hedeflemesi nedeniyle emisyon hacminin daraltıldığı ve piyasaların durgunluÄŸa itildiÄŸi yolundaki söyleminin doÄŸruluÄŸunu göstermektedir.
Piyasaların durgunluÄŸa girmesi ise ekonomik krizi ve iÅŸsizliÄŸi tetikleyen en önemli etkendir. Ä°ÅŸsizlik bugün yalnız ülkemizin deÄŸil, tüm dünyanın en önemli sorunlarından biridir. Özellikle küreselleÅŸme süreci ve teknolojik geliÅŸmenin etkisiyle iÅŸin yapısının deÄŸiÅŸmesi, emek yoÄŸun sektörlerden teknoloji ağırlıklı sektörlere ve hizmet sektörüne doÄŸru yaÅŸanan kayma ve sosyal devlet ilkesinin zayıflamasıyla birlikte güçlenen sermaye, istihdamın tüm dünyada sorunlarla karşılaÅŸmasına neden olmaktadır.
Türkiye Kamu-Sen olarak iÅŸsizliÄŸin çözümüne ve ekonomik krizin etkilerinin azaltılmasına katkıda bulunacağımızı düÅŸündüÄŸümüz bir öneri paketi hazırlamış bulunmaktayız. Önerilerimizin hayata geçirilmesi ile ülkemizde iÅŸsizlik sorununun büyük oranda çözüleceÄŸi inancındayız.
Bugüne kadar yalnızca iÅŸveren mantığıyla alınan tedbirler istenilen sonucu vermemiÅŸtir. Åžimdi krize ve iÅŸsizliÄŸe tabanın gözlüklerinden bakma zamanı gelmiÅŸtir. Önerilerimiz ekonominin canlandırılması ve istihdamın korunarak artırılması olarak iki ayrı baÅŸlık altında hazırlanmıştır. Amacımız öncelikli olarak alınacak tedbirlerle piyasaların canlandırılması, çarkların dönmeye baÅŸlaması; daha sonra da istihdamın teÅŸviki ve korunması ile istihdam kapasitemizin artırılmasıdır. Önerilerimiz her ne kadar istihdam ve ekonomi baÅŸlıkları altında sınıflandırılmış olsa da birbiriyle doÄŸrudan iliÅŸkilidir ve birbirini etkilemektedir. Bu nedenle tedbirlerin tamamı hayata geçirilmelidir.
Ä°STÄ°HDAMIN ARTIRILMASI Ä°ÇÄ°N ALINMASI GEREKLÄ° ÖNLEMLER
- Ø Kıdem tazminatı azaltılmamalı, en azından mevcut haliyle korunmalıdır.
- Ø Devletin çalışanlar için iÅŸverene yapacağı SSK prim desteÄŸi yalnızca ilk 5 yıl için deÄŸil, aynı iÅŸverene baÄŸlı olarak çalıştığı süreleri kapsamalı, böylelikle iÅŸverenler uzun süreli istihdam saÄŸlamaya teÅŸvik edilmelidir. Prim desteÄŸi;
0-5 yıl süre ile aynı iÅŸte çalışanlar için %20
6-15 yıl için %40
16 yıl ve üzerinde aynı iÅŸyerinde çalışanlar için %60 olarak belirlenmelidir.
Bu ÅŸekilde 25 yıl boyunca aynı iÅŸverene baÄŸlı olarak çalışan bir iÅŸçinin iÅŸverene maliyeti ortalama % 44 azalacaktır.
- Ø Ä°ÅŸçi çalıştıran iÅŸverenlerin ödediÄŸi vergi tutarları üzerinden belirlenen bir limit dahilinde çalışan başına belli oranda indirim yapılmalıdır. (örneÄŸin, vergi tahsilat oranından 20 puanı geçmemek üzere, belli bir iÅŸçi sayısı ve belirlenecek vergi matrahı alt limitinden sonra, her çalışan için 1 puanlık vergi indirimi yapılabilir.)
- Ø Ä°ÅŸsizliÄŸin önlenmesinde en önemli yapı taÅŸlarından birisi olmasını planladığımız tarım istihdamı azaltılmaya çalışılmamalı, tarım iÅŸçilerinin üretim ve gelirleri artırılmalıdır. Özellikle önümüzdeki dönemde gıda ve su, dünyanın en önemli problemlerini teÅŸkil edeceÄŸinden, tarıma özel bir önem verilmelidir. Bu nedenle köyden kentin önüne geçilmesi için tarımsal üretime ve çiftçiye yönelik teÅŸvikler artırılmalıdır.
- Ø Tarım arazileri iskana kapatılmalı, su kaynakları etkili bir ÅŸekilde koruma altına alınmalıdır. Ä°ÅŸletilmeyen tarım arazileri iÅŸletmeye açılmalı, küçük tarım alanları birleÅŸtirilmeli ve devletin öncülük edeceÄŸi büyük kooperatifler vasıtasıyla modern teknikler kullanılarak iÅŸletilmelidir.
- Ø Sosyal Güvenlik Kurumu'nun saÄŸladığı emeklilik ve saÄŸlık haklarından faydalanmak zorlaÅŸtırılmamalı aksine kolaylaÅŸtırılarak, sisteme kayıtlı olmak cazip hale getirilmelidir.
- Ø Ülkemizde üretilen malların kullanımı özendirilmeli, ithalata dayalı ekonomi mutlaka üretime yönelmelidir.
- Ø Çalışma süreleri azaltılmalı, fazla mesai süreleri sınırlandırılarak iÅŸletmelerin daha fazla istihdam yaratması saÄŸlanmalıdır.
- Ø Ä°stihdam artışının saÄŸlanması için kamuda boÅŸ kadrolar doldurulmalı, kurumlardaki kamu görevlisi açığı kapatılmalıdır.
- Ø Ä°ÅŸsizlik fonunda biriken paraların bir bölümü, mesleki eÄŸitime bir bölümü de fona yeni gelir getirecek ve istihdama katkıda bulunacak yatırımlara ayrılmalıdır. (örneÄŸin, turizm iÅŸletmecileri ile ortak bir çalışma yapılarak, iÅŸsizlere yabancı dil ve turizm dersi verilip, turizm sektöründeki kalifiye istihdam açığı kapatılabilir.)
- Ø Ä°stihdam, yatırım ve sosyal politikalar yeniden gözden geçirilerek, kamu yatırımları artırılmalı, sosyal devlet anlayışı güçlendirilerek ekonomik dalgalanmalara daha dirençli bir toplum oluÅŸturulmalıdır.
- Ø Ä°ÅŸsizlik ödenekleri ve ödenekten yararlanma süreleri artırılmalıdır.
Ä°stihdamla ilgili önerilerimizin hayata geçirilmesi ile;
- Ø Ä°ÅŸverenin prim yükü kademeli olarak azalacaktır.
- Ø Ä°ÅŸverenlerin çalıştırdıkları iÅŸçi ile orantılı olarak ayrıca ödeyecekleri vergi tutarında da indirime gidilecek böylece iÅŸverenlerin daha fazla eleman istihdam etmeleri teÅŸvik edilecektir.
- Ø Çalışanların iÅŸverene maliyeti azalacak, dolayısı ile fiyatlar ve enflasyon da düÅŸecektir.
- Ø Ülkemizde üretilen ve tüketilen ürünler artacak, bu da istihdamın artmasına katkıda bulunacaktır.
- Ø Ä°ÅŸverenler uzun süreli iÅŸçi çalıştırmaya teÅŸvik edilecektir.
- Ø Uzun süredir aynı iÅŸyerinde çalışanların iÅŸveren için önemi daha da artacak, böylece saygın iÅŸ kavramının hayata geçmesi kolaylaÅŸacaktır.
- Ø Kayıt dışı istihdam ve ekonomi azalacaktır.
- Ø Ä°ÅŸsizlerin % 80'inin daha önce baÅŸka iÅŸlerde çalışmış olduÄŸu düÅŸünüldüÄŸünde, iÅŸsizler ordusuna çalışan kesimden katılımlar kaydedilir ÅŸekilde azalacaktır.
- Ø Ä°ÅŸsiz sayısı azalacağı için, iÅŸsizlerin daha etkili bir mesleki eÄŸitime tabi tutulmaları kolaylaÅŸacaktır.
- Ø 30 yaÅŸ ve üzerindeki iÅŸsizlik azalacak, aile yapısı korunacak ve yoksulluk azalacaktır.
EKONOMÄ°NÄ°N CANLANMASI Ä°ÇÄ°N ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
- Ø Özellikle dar ve sabit gelirlilerinin alım güçlerinin yükseltilmesi, gelirlerinin reel olarak artırılması ve bu yolla piyasalara para enjekte edilerek emisyon hacminin artırılması, ekonominin durgunluÄŸa girmesinin önlenmesi, iç talebin canlı tutulması ve istihdamın korunması için tüketici kesim olan, dar ve sabit gelirlilere kriz iyileÅŸtirmesi yapılmalı, bu iyileÅŸtirmenin doÄŸrudan piyasalara yönelmesi amacıyla iyileÅŸtirme "harcama çeki" olarak verilmeli, bu çeklerin belli süreler içinde harcanması zorunlu tutularak, ekonominin çarkları döndürülmelidir.
- Ø Kamu görevlileri üzerindeki sendikal sınırlamalar ile Gözden GeçirilmiÅŸ Avrupa Sosyal Åžartı'na konulan çekinceler kaldırılmalı ve kamu görevlilerine ILO standartlarında sendikal haklar tanınmalıdır.
- Ø Halkbankası ve Ziraat Bankası'nın özelleÅŸtirilmesinden derhal vazgeçilmelidir.
- Ø Benzin ve LPG fiyatlarında yapılan indirimler tarafımızca olumlu karşılanmakla birlikte, girdi maliyetlerinin azaltılması için yeterli bulunmamaktadır. Benzin, mazot, LPG, elektrik ve doÄŸalgaz fiyatlarında en az %30 oranında daha indirim yapılarak üretim maliyetleri azaltılmalıdır.
- Ø IMF prangasından kurtularak, milli politikalar geliÅŸtirilmeli, IMF tarafından dayatılan kanunların yarattığı tahribat telafi edilmelidir.
- Ø Ülkemizin yer altı ve yer üstü kaynaklarına ve ormanlarına sahip çıkılmalı, talan edilmesinin önüne geçilmelidir.
- Ø Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması için denetim, eÄŸitim ve ceza mekanizmaları daha da etkin hale getirilmeli, bir defaya mahsus olarak ve son kez yapılacak önerilerimiz arasında yer alan vergi ve prim oranlarındaki indirim ve teÅŸviklerle ekonominin kayıt altına alınması için yoÄŸun bir kampanya baÅŸlatılmalıdır.
- Ø Devletin kaynaklarının verimsiz, etkisiz ve haksız tüketilmesinin önüne geçmek için yolsuzluÄŸa karşı kesin önlemler alınmalı, kaynak israfı önlenmelidir.
- Ø Ülkemizin enerji kaynaklarının ve imkanlarının araÅŸtırılarak, özellikle alternatif enerji kaynakları üzerinde çalışmalara ağırlık verilmelidir.
- Ø AR-GE faaliyetleri desteklenmeli, yeni buluÅŸların artırılması için marka ve patent konusuna özellikle ağırlık verilmelidir.
- Ø Ülkemizde üretilen malların tüketilmesi için bilinçli bir toplum oluÅŸturulmalı, Türkiye Kamu-Sen'in baÅŸlatmış olduÄŸu kampanya yurt genelinde yaygınlaÅŸtırılarak devam etmelidir.
- Ø Ülke içinde TL'nin kullanılması için kampanya baÅŸlatılmalıdır.
Ekonomi alanındaki önerilerimizin hayata geçirilmesi ile;
- Ø Harcama çekleri yoluyla piyasalara doÄŸrudan her ay fazladan 1 milyar TL girecek, piyasa canlanacak, alış veriÅŸ artacak, ekonominin çarkları dönmeye baÅŸlayacak, dolayısı ile iÅŸsizlik azalacaktır.
- Ø Ülke genelinde sendikacılığın geliÅŸtirilmesi ile birlikte demokrasi temelli bir yönetiÅŸim anlayışı hakim olacak, çalışma barışı saÄŸlanacak, gerginlikler azalacak, paylaşım sorunu en aza indirilecek, kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ekonomiye karşı uyarı mekanizması harekete geçirilecektir.
- Ø Kamu bankalarının özelleÅŸtirilmesinden vazgeçilmesiyle, kamunun piyasa üzerindeki faiz ve teÅŸvik temelli etkinliÄŸi korunacaktır.
- Ø LPG, benzin, elektrik, mazot, doÄŸalgaz gibi ürünlerde yapılacak indirimlerle üretim ve sosyal yaÅŸamın maliyeti azalacak, fiyatlar düÅŸecek, vatandaÅŸlarımızın gelir düzeyleri artacaktır.
- Ø Ülkemizdeki yer altı ve yer üstü kaynakları daha etkili bir ÅŸekilde deÄŸerlendirilerek istihdam ve üretim artışı saÄŸlanacaktır.
- Ø Kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdam azalacaktır.
- Ø Yolsuzluk ve kaynak israfı önlenecektir.
- Ø Alternatif enerji kaynaklarının deÄŸerlendirilmesiyle, ülkemizin deÄŸeri bir kat daha artacak, yabancı yatırımcılar ülkemizi daha fazla tercih edecektir.
- Ø Yeni buluÅŸlar ve patentler sayesinde ülkemize ait marka sayısı artacak bu da ülkemizde üretilen malların katma deÄŸerini yükseltecektir.
- Ø Ülkemiz içinde üretilen ürünlerin tercih edilmesiyle birlikte, üretim ve tüketim birlikte artacak, ÅŸirketlerin yaÅŸadığı pazar sıkıntısı aşılacak, istihdam artışına olumlu katkıda bulunulacaktır.
- Ø Ülke içinde TL kullanımının yaygınlaÅŸmasıyla, yabancı para birimleri üzerinde manipülasyon ve spekülasyonlar anlamını kaybedecektir.
SONUÇ
Türkiye Kamu-Sen'in bir bütün olarak üretici ve tüketicilerin birlikte desteklenmesini ve milli ekonomik dinamiklerin harekete geçirilmesini içeren önerisi ülkemizdeki istihdamın artmasını, yoksulluÄŸun önlenmesini saÄŸlayacak, ekonomik krizin etkilerinin en aza indirilmesi için etkili bir yöntem olacaktır.
Olaylara tek taraflı bakmadan, piyasa terazisinin her iki kefesini de aynı anda ve aynı oranda gözeten programın milli bir mutabakat olarak hayata geçmesi durumunda Türkiye, yeni bir ivmeyle büyümeye baÅŸlayacaktır.
Sorunlara gücü elinde bulunduran tarafın bakış açısıyla yaklaşıldığı taktirde, yaÅŸadığımız kısır döngüden çıkmak mümkün olmayacaktır.