Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk, Adana’da Emniyet-Sen üyesi 8 polisin görev yerlerinin deÄŸiÅŸtirilmesi ile ilgili bir basın açıklaması yayınladı
Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk, Adana’da Emniyet-Sen üyesi 8 polisin görev yerlerinin deÄŸiÅŸtirilmesi ile ilgili bir basın açıklaması yayınladı. Basın açıklamasında ÅŸu ifadelere yer verildi:
Emniyet güçlerimizin sorunlarını çözmek, hak ve menfaatlerini ilerletmek amacıyla kurdukları Emniyet-Sen’in Adana teÅŸkilatını oluÅŸturan 8 emniyet görevlisi, görev yerleri deÄŸiÅŸtirilmek suretiyle, sürgün edilmiÅŸlerdir.
Defalarca belirttiÄŸimiz üzere Anayasamızın 90. maddesi, usulüne yürürlüÄŸe konulmuÅŸ uluslar arası sözleÅŸmelerin kanun hükmünde olduÄŸunu belirtmektedir. Türkiye’nin de imza altına alarak uymayı taahhüt ettiÄŸi uluslar arası bir sözleÅŸme olan ILO’nun 87 ve 151 sayılı sözleÅŸmeleri de ayrım yapılmaksızın tüm kamu görevlilerinin örgütlenme hakkı olduÄŸuna vurgu yapmaktadır. Öyle ki, 151 sayılı ILO sözleÅŸmesinin 1. maddesinde “Bu sözleÅŸme, kamu makamlarınca çalıştırılan herkese uygulanır” denmektedir. Dolayısı ile ülkemizde polislerimizin sendika kurmalarının önünde hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır.
Bu bakımdan ele alındığında demokratik, insani ve hukuki haklarını kullanarak, belirlenmiÅŸ kurallar dâhilinde örgütlenme özgürlüÄŸünü kullanan polislerimizin görev yerlerinin deÄŸiÅŸtirilmesi, kurallara en sıkı ÅŸekilde baÄŸlı kalması gereken Emniyet teÅŸkilatımıza yakışmamıştır. Canları pahasına devletimizi, demokratik nizamı ve kanunları koruyan emniyet güçlerimizden müteÅŸekkil bir Kurumun, böylesi anti-demokratik bir tutum içine girerek kanunları yok sayması, en çok da demokrasiye inanan, devletine sıkı sıkıya baÄŸlı, hukukun üstünlüÄŸü ilkesinin hayata geçirilmesi için mücadele eden ve her ortamda Emniyet teÅŸkilatımızın destekçisi olan kesimleri yaralamakta ve hayal kırıklığına uÄŸratmaktadır.
Kanunları, insan haklarını, temel hak ve özgürlükleri uygulamak ve korumak amacıyla kurulmuÅŸ olan Emniyet teÅŸkilatımızın, kendi mensuplarını en temel insani haklardan biri olarak kabul edilen sendika özgürlüÄŸünden mahrum bırakması ise hiç anlaşılır bir durum deÄŸildir.
Kanunlara uymayanlara karşı, milletimizi kanunsuzluklardan koruma misyonunu sahiplenmiÅŸ deÄŸerli Kurumumuzun, bizzat, uluslar arası hukuku, etik deÄŸerleri ve insanı önceleyen anlayışı hiçe sayan bir uygulamaya imza atması, kamu vicdanında da sorgulanmaktadır.
Emniyet personeli de kamu görevlisidir ve bize göre sendika kurmalarının ve sendikalara üye olmalarının önünde hukuken hiçbir engel bulunmamaktadır. EÄŸer yetkililer, mevcut yasal mevzuata göre polislerimizin sendika hakkı olmadığını düÅŸünüyorlarsa, sendikalara üye olan polisleri korkutarak, sindirerek, sürgün ederek, hukukun dışına çıkarak bu hakkı engellemeye çalışacaklarına, hukuk kuralları içinde hareket ederler, yargıya baÅŸvururlar ve yargı süreci sonunda çıkacak karara göre hareket ederler. Ancak mahkemeden polislerin sendika hakkı ile ilgili olumlu bir karar çıkacağını bilen bu kimseler, yargı yolunu kullanmaksızın, polislerin örgütlenmesinin önünü yasal olmayan yöntemlerle kesmeye çalışmaktadır.
Yıllardır ihmal edilmiÅŸ polislerimizin, biriken sorunlarını çözüme kavuÅŸturmak amacıyla kurdukları sendika ile ilgili dava açmaya bile cesaret edemeyenlerin, hukuku arkadan dolanarak emniyet görevlilerimizi yıldırma giriÅŸimleri, hiç yakışık almamaktadır. Kanunları uygulamakla mükellef kurum ve kiÅŸilerin, mahkemeye baÅŸvurmak yerine, zor kullanmak yoluyla bir hakkın önünü tıkamak gibi bir hukuksuzluÄŸa tevessül etmeleri ise ülkemiz sendikacılığının ve demokrasisinin içinde bulunduÄŸu garabeti bütün açıklığıyla gözler önüne sermektedir.
Yargı yollarını by-pass ederek, hukukun üstünlüÄŸü ilkesini görmezden gelerek, kendi çalışanlarının örgütlenme özgürlüÄŸünü yok sayan yetkililer, çalışanlarının sorunlarını ve hak taleplerini daha fazla göz ardı edemezler. Haftalık çalışma süreleri 60 ile 80 saat arasında deÄŸiÅŸen, olumsuz çalışma ÅŸartlarına maruz bırakılan, her 10 polisten birinin kurumuyla davalı olduÄŸu ülkemizde, her 13 günde 1 polis memurunun bunalıma girerek intihar ettiÄŸi göz önüne alındığında; sayıları 200 bini aÅŸan polislerimizin daÄŸ gibi yığılmış sorunlarının çözülmesi için demokratik bir hakkı kullanmanın ötesinde, bir zorunluluÄŸu yerine getirerek sendikal örgütlenme yolunu seçen ve milletine ve devletine daha iyi hizmet üretme adına mesai harcayan bu polislerimiz, cezalandırılmayı deÄŸil bilakis ödüllendirilmeyi hak etmektedirler.
Bu noktada Türkiye Kamu-Sen olarak Emniyet teÅŸkilatımızın deÄŸerli yetkililerini, kanunlara, uluslar arası sözleÅŸmelerin hükümlerine uymaya ve hukuk içinde kalmaya davet ediyor; görev yerleri deÄŸiÅŸtirilerek, sürgün edilen ve örgütlenme mücadeleleri baltalanan polislerimizin görev yerlerine dönmeleri için gerekenin derhal yapılması çaÄŸrısında bulunuyoruz. Aksi takdirde; demokratik, hukuki ve insani hakları olan örgütlenme özgürlüÄŸünü kullanmaları nedeniyle, bir anlamda cezalandırılan güvenlik görevlilerimiz için ulusal ve uluslar arası çevrelerde harekete geçeceÄŸimizi hatırlatıyoruz.
İSMAİL KONCUK
TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL BAÅžKANI