Akyıldız:"YÖNETEMÄ°YORSAN O MAKAMI TERK EDECEKSÄ°N"
Ankara Dedeman Otel'de 2004 yılının bir deÄŸerlendirmesini yapan Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı Bircan Akyıldız,siyasi iradenin memurların boÅŸoturduÄŸuna iliÅŸkin söylemlerini eleÅŸtirerek, "Siyasi iradenin personel reformuyla yapmayı planladıkları memur kıyımına zemin hazırlaması açısından manidardır" />
Akyıldız:"YÖNETEMÄ°YORSAN O MAKAMI TERK EDECEKSÄ°N"
Ankara Dedeman Otel'de 2004 yılının bir deÄŸerlendirmesini yapan Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı Bircan Akyıldız,siyasi iradenin memurların boÅŸoturduÄŸuna iliÅŸkin söylemlerini eleÅŸtirerek, "Siyasi iradenin personel reformuyla yapmayı planladıkları memur kıyımına zemin hazırlaması açısından manidardır
Akyıldız:"YÖNETEMÄ°YORSAN O MAKAMI TERK EDECEKSÄ°N"
Ankara Dedeman Otel'de 2004 yılının bir deÄŸerlendirmesini yapan Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı Bircan Akyıldız,siyasi iradenin memurların boÅŸoturduÄŸuna iliÅŸkin söylemlerini eleÅŸtirerek, "Siyasi iradenin personel reformuyla yapmayı planladıkları memur kıyımına zemin hazırlaması açısından manidardır. EÄŸer çalışanınla ilgili gerçekleri bilmiyorsan ve yönetemiyorsan, o zaman o makamı terk edeceksin" diye konuÅŸtu.
Akyıldız'ın konuÅŸmasının tam metni ÅŸöyle;
Türkiye Kamu-Sen'in düzenlediÄŸi, 2004 yılının bu son basın toplantısına hoÅŸ geldiniz diyor; 2005 yılının, baÅŸta Irak ve Filistin'de zulüm gören mazlumlar olmak üzere, tüm dünyaya hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Bu arada Uzak DoÄŸu'da meydana gelen deprem felaketinden zarar görenlere geçmiÅŸ olsun diyor, hayatını kaybedenlere de Tanrı'dan rahmet diliyorum.
Türkiye Kamu-Sen, kurulduÄŸu günden beri kamu çalışanlarının hak ve menfaatleri doÄŸrultusunda mücadele etmiÅŸtir. Bunu yaparken devletimizin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüÄŸünden asla taviz vermemiÅŸtir. Geride bırakmak üzere olduÄŸumuz 2004 yılı içerisinde kamu çalışanlarının hak ve menfaatleriyle ilgili olarak oldukça çetin mücadeleler verilmiÅŸtir.
2004 yılında, bir taraftan ülkemizi parçalamanın ve federatif bir yapılanmaya zemin olacağı endiÅŸesini taşıdığım Kamu Yönetimi Reformu hakkındaki gerçekleri kamuoyuna anlatmaya çalıştık. DiÄŸer taraftan kamu çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarını iyileÅŸtirmek için ciddi ve kararlı bir mücadele verdik.
2004 yılı; kamu çalışanlarının haklarını geriletecek, iÅŸ güvencesini ortadan kaldıracak bir çok kanun tasarısının gündemi meÅŸgul ettiÄŸi bir yıl olmuÅŸtur. Türkiye Kamu-Sen, Türk memurunu çepeçevre sarmakta olan bu ateÅŸ çemberini parçalamak için çok çetin bir mücadele vermiÅŸtir. Bu açıdan bakıldığında; önümüzdeki yıl milli birlik ve bütünlüÄŸümüzü bozmaya çalışanlar ve memurumuzun haklarında kısıtlama yapmak isteyenler için çok daha çetin geçecek. Çünkü bu guruplar, karşılarında; daha önce olduÄŸu gibi inançlı, daha güçlü ve daha kararlı bir Kamu-Sen görecekler. Bu sene içinde yaÅŸadığımız bir çok geliÅŸme ve milletimizin gösterdiÄŸi teveccüh, Türkiye Kamu-Sen'in ne kadar doÄŸru yolda olduÄŸunu bir kere daha ortaya koymuÅŸtur.
Değerli basın mensupları;
Ne yazık ki milletimiz, geleceÄŸini etkileyecek olan önemli konularda sürekli yanlış bilgilendirilmekte ve yönlendirilmektedir. Ülkemizin temeline dinamit koymak isteyenler, önce yapay sorunlarla gündemi meÅŸgul emekte, ardından da bu sorunun kaynağı olarak ilgisiz yerleri hedef göstermektedirler. Nitekim; kamu yönetimi ve kamu personel rejimi çalışmalarında bunların örneklerini görmekteyiz.
Değerli basın mensupları;
Yıllardan beri ülkemiz, gerek içeriden gerekse dışarıdan etkilerle, tehditlerle, bazı malum çevreler aracılığıyla yıpratılmış, kaynaklarımız ve deÄŸerlerimiz talan edilmiÅŸtir. Ancak; ne hikmetse hazırlanan her kanun tasarısı bu olumsuzlukların kaynağı olarak kamu kurumlarını ve kamu çalışanlarını göstermektedir. Kamu Yönetimi Reformu'nda, memleketimizin içinde bulunduÄŸu ekonomik ve idari sıkıntının nedeni kamu kuruluÅŸlarına ve kamusal yapılanmaya baÄŸlanmış, merkezi yönetim ilkesi ve idari yapılanmayla ilgili hayati öneme sahip ilkeler yok edilmek istenmiÅŸtir. Bankalardan hortumlanan, hayali ihracatlara, yolsuzluklara giden milyarlarca doların faturası devletin kurumlarına, dolayısıyla kamu çalışanlarına çıkarılmaktadır.
Kamu Personel Rejimi'nin deÄŸiÅŸtirilmesiyle de memurlar günah keçisi olarak cezalandırılmak ve tasfiye edilmek istenmektedir. GeçtiÄŸimiz günlerde, siyasi iradenin memurların boÅŸ oturduÄŸu yolundaki sözleri; personel reformuyla yapmayı planladıkları memur kıyımına zemin hazırlanması açısından manidardır. Bizler devletimizden maaÅŸ alan hiç kimsenin boÅŸ oturmasını kabul edemeyiz. Ancak; idarecilerin görevi de emrindeki çalışanları daha verimli ve etkin çalışır hale getirmektir. Siyasi irade, ÅŸikayet mercii deÄŸil, icra merciidir. Kamu çalışanlarının verimli çalışmasını saÄŸlayacak kiÅŸi de bizzat kendileridir. EÄŸer çalışanınla ilgili gerçekleri bilmiyorsan ve yönetemiyorsan, o zaman o makamı terk edeceksin ! Bakınız çalışanlarla ilgili bir gerçeÄŸi ben söyleyeyim: kamu çalışanlarının yüzde 37'si açlık sınırının altında bir ücret alıyor ve hayat mücadelesi veriyor. Bir ÅŸeyleri düzeltmek istiyorsanız önce bunu düzeltin. Kaldı ki; devletin kurumları bile geçen yıl açıkladıkları açlık ve yoksulluk sınırını, etkili yayınlarımız sonunda düzeltmek zorunda kaldılar. Geçen yıl biz, yoksulluk sınırını 1 milyar 552 milyon TL olarak açıklamıştık. DÄ°E ise 387 milyon TL olduÄŸunu belirtmiÅŸti. Söylemlerimiz sonunda DÄ°E, bu yıl yoksulluk sınırını 1 milyar 508 milyon olarak açıkladı. DÄ°E gerçekleri gördü ama ne yazık ki siyasi irade görmemekte ısrar ediyor ve asgari ücreti yüzde 10 artırarak 350 milyon TL yapıyor. Siyasi irade, bir sürpriz olabilir demiÅŸti. Gerçekten de soÄŸuk duÅŸ etkisi yaratan bir sürpriz gerçekleÅŸti. Resmi makamlar bile bu rakamın en az 422 milyon TL olması gerektiÄŸini açıklamıştı.
Türkiye Kamu-Sen'in önem verdiÄŸi taleplerin başında en düÅŸük ücret alan memurla en yüksek ücret alan memurun arasındaki farkın kapatılması gelmektedir. En yüksek maaÅŸ alan memur, Finlandiya'da en düÅŸük alanın 2 katı, Fransa'da 2.38, Lüksemburg'da 2.28, Hollanda'da 2.52 katı almakta iken Türkiye'de çıplak ücretler üzerinden hesaplandığında en yüksek ücretli memur, en düÅŸük ücretlinin 6.5 katı kadar maaÅŸ almaktadır. Bunlara ek ödeme ve tazminatlar eklendiÄŸinde bu fark 20 kata kadar çıkmaktadır. En düÅŸükle en yüksek maaÅŸ arasında 20 kat fark olan bir ülkede ne gelir dağılımından ne de adaletten sözetmek mümkündür. Ülkenin büyük bir kesimi 350 milyon TL ücrete mahkum edilirken, bir kesiminin 7-8 milyar TL maaÅŸ alması, sosyal adalet ilkesi ile baÄŸdaÅŸmayacak bir durumdur. Türkiye Kamu-Sen olarak ücretlerde adaletin saÄŸlanması için her türlü mücadeleyi vermeye devam edeceÄŸiz.
Değerli Basın Mensupları;
Ortada bir sorun varsa, bu sorunu çözmenin yolu, kurumları kapatmak, çalışanını da cezalandırmak deÄŸildir. Yeter ki sorunların temelinde yatan nedenler doÄŸru tespit edilsin, çözüm kendiliÄŸinden gelecektir. Ama eÄŸer niyetiniz kötüyse; o zaman personel reformu dersiniz, milyonlarca kamu çalışanını sözleÅŸmeli statüye geçirip, iÅŸ güvencesini yok etmek istersiniz. Kamu yönetimi reformu dersiniz, üniter devleti bitirmek istersiniz. Üstelik bunları yaparken de kamuoyunu yanıltır, gerçekleri gizlersiniz. Bu tasarıları kapalı kapılar ardında hazırlar, kimselere göstermezsiniz. Hazırladığınız kanun taslaklarını, hamaset dolu sözlerle piyasaya pazarlamaya çalışırsınız ama gerçek içeriÄŸinden de kimseye bahsetmezsiniz. Sonra da çıkar, bu düzenlemeleri milletin ve vatanın iyiliÄŸi için yaptığınızı iddia edersiniz. Ama kimse size inanmaz. Zaten Kamu-Sen, bu niyetinizi iyi bildiÄŸi için tavrını ve tepkisini kamuoyu ile paylaÅŸmakta gecikmez.
Değerli basın mensupları;
AB ile iliÅŸkilerin üyelik müzakereleri zemininde tartışıldığı 2004 yılı boyunca; çalışanlarımızın sosyal, demokratik ve ekonomik farklılıklarını, AB'ye üye ülkeler çerçevesinde gündeme taşıdık. Bundaki amacımız, ülkemizdeki iÅŸgücünün ucuzluÄŸunu ve sosyal haklarının AB'ye üye ülkelere göre ne denli gerilerde olduÄŸunu ortaya koymaktı. Bu farkın, AB üyeliÄŸinin önündeki en büyük engel olduÄŸunu defalarca dile getirdik. Nitekim, 17 Aralık'ta AB nezdinde serbest dolaşım hakkının Türkler için kalıcı olarak kısıtlanması düÅŸüncesi belirginleÅŸti. Bunun temelinde sendikal ve sosyal haklardan mahrum ucuz Türk iÅŸgücünün, Avrupa iÅŸ piyasasında yaratacağı olumsuz etki yatmaktadır. Burada da taleplerimizin ve tespitlerimizin ne denli doÄŸru ve yerinde olduÄŸu bir kez daha ispat edilmiÅŸtir. Bu durumun düzeltilmesinin; ücretlerin, sendikal ve sosyal hakların, AB ve ILO'nun koyduÄŸu kurallar çerçevesinde düzenlenmesinin, aslında ülkemizin AB'ye tam üyelik yolunu açacak bir uygulama olduÄŸunu unutmamak gerekir.
Bütün bu gerçekler ışığında, 2004 yılında toplu görüÅŸme yerine toplu sözleÅŸme yapmak üzere hükümetle pazarlık masasına oturduk. Taleplerimizin önemli bir kısmı, kamu çalışanlarının ILO kuralları ve uluslar arası anlaÅŸmalar çerçevesinde grevli, toplu sözleÅŸmeli bir pazarlık hakkına sahip olması ile ilgiliydi.
Bu haklı taleplerimiz karşılıksız kalmadı ve toplu görüÅŸmelerde, taleplerimizin büyük çoÄŸunluÄŸu hükümet nezdinde kabul edildi. Ä°mzalanan tutanakta memurlara, grev ve toplu sözleÅŸme hakkı verilmesinden, disiplin cezalarının affına kadar bir çok konuda hükümetin taahhütleri bulunmaktaydı.
Kamu çalışanlarına AB ve ILO kuralları ölçüsünde hak ve özgürlükler saÄŸlayacak olan bu mutabakat, bizim için çok önemlidir. Türkiye Kamu-Sen, bu kararların uygulanmasının da takipçisi olacaktır.
Türkiye Kamu-Sen olarak; sorumlu sendikacılık anlayışımız gereÄŸi, mutabık kalınan konuların bir an önce hayata geçirilmesi için her türlü giriÅŸimde bulunduk.
Buna göre, 1991 yılından sonra göreve baÅŸlayanların bir üst dereceye yükseltilmesi için gerekli yasal düzenleme için hazırlıklar tamamlanmıştır. Kamu görevlilerinin disiplin cezalarının affı konusu, meclis gündemine gelmiÅŸ bulunmakta. Geçici görevlendirmeler, bir yıl içinde iki ayı geçemeyecek. Kamu kurum ve kuruluÅŸlarınca düzenlenecek genel eÄŸitim programlarında sendikal hak ve insan hakları konularına yer verilecek. Sendikalı kamu çalışanına tanınan hak ve özgürlükler geniÅŸletilecek. Kadın memurlara hamilelikleri süresince ve süt izni boyunca gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilmeyecek. Kamu görevlileri, kadroları ve görevleri dışında bir baÅŸka iÅŸte çalıştırılmayacak. Çalışma yaÅŸamını ve kamu personelini ilgilendiren mevzuat hazırlanırken, konfederasyonumuzun önerileri de alınacak. Bunlar ve benzeri daha pek çok konuda genelge hazırlandı ve baÅŸbakanın imzasına sunuldu.
Atama, nakil, sicil ve disiplin, memurlara uygulanan bazı yasaklar, ilerleme ve yükselme gibi mutabakat metninde yer alan ve kanun deÄŸiÅŸikliÄŸi gerektiren düzenlemeler için de çalışmalar, ocak ayında tamamlanmış olacak.
Åžimdi önümüzde, siyasi iradenin kabul ederek, yerine getirmeyi taahhüt ettiÄŸi anayasal düzenlemeler var. Kamu çalışanlarının grevli, toplu sözleÅŸmeli sendikacılık yapabilmesinin önünü açacak olan bu deÄŸiÅŸikliklerin de bir an önce yapılmasını istiyoruz. Türkiye Kamu-Sen, bu konunun da sıkı bir takipçisi olacaktır. Hükümet söz vermiÅŸtir, imza altına almıştır. VerdiÄŸi sözü tutmasını bekliyoruz.
Değerli basın mensupları;
GördüÄŸünüz gibi Türkiye Kamu-Sen yalnızca konuÅŸmuyor. Mantıksız ve gerekçesiz taleplerle kamuoyunun karşısına çıkmıyor. Taleplerini haklı nedenlere dayandırıyor. Ä°stediÄŸini alıyor ve uygulamaların da takipçisi oluyor. Bunları yaparken de, ülkemizin devleti ve milleti ile bölünmez bütünlüÄŸünden asla taviz vermiyor.
2004 yılında Türkiye Kamu-Sen ve etrafında kader birliÄŸi yapmış 500 bin kamu çalışanının, ülkemizin üzerinde bulunduÄŸu hassas dengelerin korunması ve çalışma hayatının geliÅŸtirilmesi için verdiÄŸi mücadele, gösterdiÄŸi kararlılık ve onurlu duruÅŸ kamuoyunun taktirindedir. Bu da memurlarımızın, ülkemizin geri kalmasına neden olduÄŸu safsatasının ne denli gerçek dışı olduÄŸunu göstermiÅŸtir. Çünkü gerek eylemlerimizle, gerekse söylemlerimizle, Türk memurunun; devletinin teminatı, Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz bekçileri ve temsilcileri olduÄŸunu ispat etmiÅŸtir.
Değerli basın mensupları;
Kamu çalışanları, 2005 yılında kazanım olarak cebine girecek ücret artışları siyasi irade tarafından, adeta çalınmaktadır. Zira maaÅŸlara zam yapılıyor. Ama ne kadar yan ödeme, ek ödeme, tazminat v.s. varsa kesintiye uÄŸruyor. Kısaca kamu çalışanından kesip, kamu çalışanına zam yapılıyormuÅŸ gibi gösteriliyor. Reel gelir kayıpları karşılanmıyor. Adeta çalışanlar karın tokluÄŸuna(bunu söylemek bile zor) çalışmaya mahkum ediliyor. Asgari ücret bunun en bariz örneÄŸidir.
Değerli Basın Mensupları;
Ä°nÅŸallah 2005 yılı, devletimizin, milletimizin ve kamu çalışanlarının varlığının tehdit altında olmayacağı, raporlar, tasarılar, dayatmalarla devletimizin altının oyulmayacağı, tüm vatandaÅŸlarıyla ve komÅŸu ülkeleri ile birlikte mutlu, huzurlu ve refah içinde yaÅŸayacağı bir dönemin baÅŸlangıcı olur.
Talebimiz; 2005 yılında, toplu sözleÅŸme ve grev hakkımızı almış olarak masaya oturmaktır.
Temennimiz; önümüzdeki yıl, hiçbir çalışanın haklarını meydanlarda aramak zorunda kalmamasıdır. Siyasi iradenin bu talep ve dilekleri göz ardı etmesinin kendi siyasi geleceklerini ne yönde etkileyeceÄŸini, mazideki örnekleri ne kadar anlayabildiklerine baÄŸlı olacaktır.
Ä°nÅŸallah 2005 yılında, doÄŸru-dürüst raporlar hazırlanır da; bizler de bu raporları yırtmak zorunda kalmayız.
Hepinize saygılar sunuyorum.