Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı Ä°smail Koncuk, Kars Ä°l Ä°stiÅŸare toplantısına katıldı
Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı Ä°smail Koncuk, Kars Ä°l Ä°stiÅŸare toplantısına katıldı. Toplantıda Türk Yerel Hizmet-Sen Genel BaÅŸkanı Ä°lhan Koyuncu, Genel TeÅŸkilatlandırma Sekreteri Talip Geylan, Genel EÄŸitim ve Sosyal Ä°ÅŸler Sekreteri Cengiz Kocakaplan, Kars Åžube BaÅŸkanı Fahrettin ÅžimÅŸekler ve Åžube Yönetim Kurulu, ilçe ve iÅŸyeri temsilcileri ile üyelerimiz hazır bulundu.
BaÅŸbakana sesleniyorum: Bayrak ÅŸiirini seçim meydanlarında okuyorsanız, talimat verin de ders kitaplarına yeniden konulsun.
Saygı duruÅŸunda bulunulması ve Ä°stiklal Marşının okunmasıyla baÅŸlayan toplantıda bir konuÅŸma yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı Ä°smail Koncuk içte ve dışta ihanet ÅŸebekelerinin kol gezdiÄŸini söyleyerek, milli hassasiyeti olan insanların bu coÄŸrafyanın nasıl vatan yapıldığını bütün insanlara anlatmasının bugün dünden çok daha önemli hale geldiÄŸini belirtti. Bu coÄŸrafyada yaÅŸamanın bedeli olduÄŸunu kaydeden Koncuk, “ Bu bedeli ÅŸehitlerimiz ödedi; milletimiz de ödemeye devam ediyor” dedi. Milli deÄŸerlerimizin, bayrağımızın tartışılır hale geldiÄŸini vurgulayan Koncuk, “Türk bayrağının adının deÄŸiÅŸtirilmesi dahi teklif edildi. Toplum son 11 yıldır öylesine dönüÅŸtürüldü ki; ÅŸehitliÄŸin, bayrağın, bağımsız yaÅŸamanın öneminin pek çok insan tarafından göz ardı edildiÄŸini görüyoruz. Bu dönüÅŸüm milli hassasiyeti olan insanlar üzerinde bile etkili oldu; onların da kulaklarını, gözlerini kapattığına ÅŸahit oluyoruz” diye konuÅŸtu. Ders kitaplarından bayrak ÅŸiirinin kaldırıldığını hatırlatan Koncuk, “BaÅŸbakan seçim meydanlarında Bayrak ÅŸiirini okuyor. Bayrak ÅŸiirini kaldıran bir baÅŸka iktidarın Bakanı mıydı? BaÅŸbakan bundan haberdar deÄŸil miydi? BaÅŸbakana sesleniyorum: Bayrak ÅŸiirini seçim meydanlarında okuyorsanız, talimat verin de ders kitaplarına yeniden konulsun” dedi.
Çanakkale Zaferi’nin 99’uncu yıldönümünü kutladığımız bugünlerde, milletimizin ÅŸerefi, namusu ve vatanımızın bağımsızlığı için hayatlarını feda eden ÅŸehitlerimize ne diyeceÄŸiz? ‘Sizin can verdiÄŸiniz bu coÄŸrafyada eyalet sistemi tartışılıyor, Türkiye’nin özerklikle yönetilmesi tartışılıyor, Türk bayrağının adından rahatsızlık var’ mı diyeceÄŸiz?
Bu ülkede özerkliÄŸi tartışılır hale getirenlerin vatanseverler deÄŸil, ülkeyi yönetenler olduÄŸunu bildiren Koncuk, “Çanakkale Zaferi’nin 99’uncu yıldönümünü kutladığımız bugünlerde, milletimizin ÅŸerefi, namusu ve vatanımızın bağımsızlığı için hayatlarını feda eden ÅŸehitlerimize ne diyeceÄŸiz? ‘Sizin can verdiÄŸiniz bu coÄŸrafyada eyalet sistemi tartışılıyor, Türkiye’nin özerklikle yönetilmesi tartışılıyor, Türk bayrağının adından rahatsızlık var’ mı diyeceÄŸiz? Çanakkale Zaferini kutlarken, ülkemizde yaÅŸananları milletimize anlatacağız. Milletimize aldatıldıklarını söyleyeceÄŸiz. Åžehitlerimize ihanet edenlerin, Çanakkale Zaferini kutlama haklarının olmadığını düÅŸünüyorum” diye konuÅŸtu.
28 Åžubat 2014 tarihinde bir sivil darbe yapılmıştır. 73 bin okul yöneticisinin sosyal statüleri bir kanun çıkarılarak bir gecede ellerinden alınmıştır.
Türkiye’nin demokrasiden, insan haklarından, hukuk devleti ilkesinden, yargı bağımsızlığından hızla uzaklaÅŸtığını söyleyen Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk, “Bunlar ileri demokrasi nutukları atılarak yapılıyor” dedi. MEB Yasasına deÄŸinen Koncuk, “Bu kanunun 4 yılını dolduran okul yöneticilerinin görevden alınması ile ilgili maddesi, 28 Åžubat tarihinde TBMM’den geçti. 28 Åžubat, post modern darbe tarihidir. Darbeler; demokrasiden, insan haklarından uzaklaşıldığı dönemlerdir. Bana göre 28 Åžubat 2014 tarihinde bir sivil darbe yapılmıştır. 73 bin okul yöneticisinin sosyal statüleri bir kanun çıkarılarak bir gecede ellerinden alınmıştır. Bir kanunun demokratik usul ve esaslarla çıkarılması, o kanunun demokratik olduÄŸu anlamına gelmez. Bir ülkede okul yöneticilerinin sosyal statülerini bir ceket gibi çıkarıp atıyorsanız, o ülkeye demokratik ülke denilemez” dedi.
Ä°dareci problem yaÅŸarken öÄŸretmen seyrediyor, hizmetli ya da memur sorun yaÅŸarken öÄŸretmen ve idareci seyrediyor, öÄŸretmen sorun yaÅŸarken hizmetli, idareci ve memur seyrediyor. Ne zamana kadar? Ta ki iÅŸin ucu kendisine dokunana kadar.
Bazı öÄŸretmenlerin yasayı desteklediÄŸine dikkat çeken Koncuk, “ÖÄŸretmenlerin bir kısmı okul müdürünü sevmediÄŸi için yasayı destekliyor. Ä°dareci problem yaÅŸarken öÄŸretmen seyrediyor, hizmetli ya da memur sorun yaÅŸarken öÄŸretmen ve idareci seyrediyor, öÄŸretmen sorun yaÅŸarken hizmetli, idareci ve memur seyrediyor. Ne zamana kadar? Ta ki iÅŸin ucu kendisine dokunana kadar. Ucu kendisine dokunduÄŸu zaman zıplıyor, ‘benim hakkım’ demeye baÅŸlıyor. Sarı öküz hikayesini biliyorsunuz. Ä°ÅŸte biz o hakkı, sarı öküzü verdiÄŸimizde kaybederiz. Bu sebeple tüm kamu çalışanları haklarını birlikte savunmalı, haksızlığa karşı da birlikte mücadele etmelidir” diye konuÅŸtu.
Görevden alınan arkadaÅŸlarımız Anayasaya aykırılık gerekçesiyle idare mahkemesine dava açabilir. Sendika olarak kanuna dava açma hakkına sahip deÄŸiliz ama ÅŸahıslar adına kanunu AÄ°HM’e kadar taşıyacağız.
ÖÄŸretmenlerin, akademisyenlerin sendikal mücadelede mihenk taşı olması gerektiÄŸine inandığını kaydeden Koncuk sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “73 bin okul yöneticisini görevlerinden aldılar. Bunu da CumhurbaÅŸkanı onayladı. 13 Haziran’da bütün okul yöneticilerinin görevleri sona eriyor. Seyredecek deÄŸiliz. Yargıyı kullanarak mücadelemizi sürdüreceÄŸiz. Siyasi partilerin Anayasa Mahkemesine dava açmasını saÄŸlamaya; onlara lojistik destek saÄŸlayarak dava dilekçesini oluÅŸturmaya çalışıyoruz. Kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine baÅŸvurmaya Cumhuriyet Halk Partisi’nin milletvekili sayısı yetiyor. CHP tarafından Anayasa Mahkemesine dava açılacak. Daha sonra yapılması gereken ÅŸudur: Görevden alınan arkadaÅŸlarımız Anayasaya aykırılık gerekçesiyle idare mahkemesine dava açabilir. Okul yöneticileri de 13 Haziran tarihinden sonra dava açabilir. Sendika olarak kanuna dava açma hakkına sahip deÄŸiliz ama ÅŸahıslar adına kanunu AÄ°HM’e kadar taşıyacağız.”
Mahallesinde 20-25 yıl boyunca okul müdürü olarak tanınan bir insan görevden alındığında ne diyecek? Kanun çıktığı için görevden alındığını söylese kimse inanmaz, ‘bu müdür ne yaptı ki görevden aldılar’ derler. Ä°nsanları böyle bir pozisyona düÅŸürmeye BaÅŸbakan da olsanız, CumhurbaÅŸkanı da olsanız hakkınız yok.
Sosyal statünün kolay kazanılmadığının altını çizen Koncuk, “Mahallesinde 20-25 yıl boyunca okul müdürü olarak tanınan bir insan görevden alındığında ne diyecek? ‘Kanun çıktığı için görevden alındığını söylese kimse inanmaz, ‘bu müdür ne yaptı ki görevden aldılar’ derler. Ä°nsanları böyle bir pozisyona düÅŸürmeye BaÅŸbakan da olsanız, CumhurbaÅŸkanı da olsanız hakkınız yok. ‘Millet iradesiyle geldik, millet idaresiyle gideriz’ diyorlar. Bu insanlar yıllarca alın teri dökerek unvan elde ettiler ama onların iradelerini görmezden gelerek, makamlarını ellerinden alıyorsunuz” diye konuÅŸtu.
MEB Yasası ile ilgili Milli EÄŸitim Komisyonu’nda 48 dakikalık bir konuÅŸma yaptığını hatırlatan Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “Komisyonda yaptığım konuÅŸmada ÅŸunları söyledim: 5510 sayılı yasada emeklilik yaşını siz 65’e çıkardınız. Ä°nsanlar 65 yaşına kadar verimli çalışabilir, kaliteli hizmet üretebilir diye düÅŸünerek, emeklilik yaşını 65’e çıkardınız. Åžimdi de 25-30 yıl çalışan okul yöneticilerini görevden alıyorsunuz. Åžunu düÅŸündünüz mü: 4 yılını dolduran okul idarecileri görevden alındığında, bu kiÅŸiler öÄŸretmenlik yapacaktır. 25-30 yıllık bir okul müdürünü yeniden öÄŸretmen yaptığınızda, bu insanın branşından koptuÄŸunu göreceksiniz. Åžu an okul müdürleri haftada bir saat derse giriyor. Birçok okul müdürü bir saatlik derse bile girecek zaman bulamaz. Dolayısıyla okul müdürleri branşından kopar. Branşından 25-30 yıl kopmuÅŸ bir insan, bu tasarının yasalaÅŸması halinde öÄŸretmen olarak derslere girecektir. Siz çocuÄŸunuzu 30 yıl branşından uzak kalmış bir insana emanet etmek ister misiniz? Çünkü bu insanların uzmanlık alanı artık yöneticilik olmuÅŸtur’ dedim ama buna raÄŸmen düzeltilmedi. Bu anlayışa karşı mücadele etmemiz lazım.”
Hak gaspı söz konusu olduÄŸunda gece gündüz çalışıyorsunuz, 73 bin insanın haklarını bütün itirazlarımıza raÄŸmen bağırta bağırta ellerinden alıyorsunuz ama hak vermeye gelince 1.5 yıldır bizleri oyalıyorsunuz.
20 Mart 2014 tarihinde yapılan KPDK Toplantısına de deÄŸinen Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen olarak 23 bin 4/C’liye kadro verilmesini istiyoruz. Ama 4/C’lilere kadro tahsisi yılan hikayesine döndü. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 4/C’lilere kadro verilmesi konusunda söz vermiÅŸti ama bugün kadro sözü yerine getirilmedi. Öte yandan sicil affı çıkarılmasına iliÅŸkin mutabakat saÄŸlanmıştı ama hala kanun çıkmadı. 2005 yılından sonra memurlara bir derece verilmesi konusunda alınan karar da uygulanmadı. Bakan Çelik KPDK Toplantısında ‘Nisan ayında torba yasa çalışması yapacağız, bu konuları gündeme getireceÄŸiz’ dedi. Ben bu açıklamalara inanmıyorum.1.5 yıldır bizleri oyalıyorsunuz. Hak gaspı söz konusu olduÄŸunda gece gündüz çalışıyorsunuz, 73 bin insanın haklarını bütün itirazlarımıza raÄŸmen bağırta bağırta ellerinden alıyorsunuz ama hak vermeye gelince 1.5 yıldır bizleri oyalıyorsunuz. Artık biz size nasıl inanalım?
Kamu çalışanlarının iÅŸ güvencesi tehdit altındadır. BindiÄŸimiz dalı kesmeyelim.
Kamu çalışanlarının iÅŸ güvencesinin tehdit altında olduÄŸunu kaydeden Koncuk, kamu çalışanlarının gözünü açmasının zamanının geldiÄŸini bildirdi. “BindiÄŸimiz dalı kesmeyelim” diyen Koncuk, BaÅŸbakanın iÅŸ güvencesi ile ilgili açıklamalarını hatırlattı. Koncuk ÅŸöyle konuÅŸtu: “17 Aralık operasyonunun ardından bir gazeteci Pakistan gezisinden dönerken BaÅŸbakana ‘Emniyet müdürlerini, polisleri neden meslekten atmadınız?’ diye sordu. BaÅŸbakan da, ‘657 sayılı DMK bu insanları koruyor. EÄŸer bu kiÅŸiler fabrikada çalışsaydı, ihbar ve kıdem tazminatını verirdik, kapının önüne koyardık. Ama aklımız başımıza geldi. En kısa sürede 657 sayılı DMK’yı deÄŸiÅŸtireceÄŸiz’ dedi. Yani BaÅŸbakan, “Elinizdeki iÅŸ güvencesini alacağım. Siz, iÅŸ güvencenizle benim iktidarım için tehdit oluÅŸturuyorsunuz’ diyor. BaÅŸbakan bunu gizlemiyor, açıkça söylüyor. Buna raÄŸmen bazı kamu çalışanları bunu sineye çekiyor.”
Bunlar kanunlardaki her boÅŸluktan kendileri için bir istismar alanı yaratırlar. Kamu çalışanlarını korkutarak, ürküterek, ezerek sendikacılık yapmaya çalışıyorlar. Umut dağıtıyorlar. Kadroları pazarlıyorlar.
“Ä°ÅŸ güvencemizi elimizden almaya çalışanlar ve bunların yandaşı olanlar var” diyen Koncuk, sarı sendikanın deÄŸirmenine su taşıyanları da eleÅŸtirdi. Koncuk, “Bunlar nasıl sendikacı? YandaÅŸ olan, sarı sendikacılığın temsilcisi olan insanlar hak arayabilir mi, tepki gösterebilir mi? Bunların MEB Yasası ile ilgili tepkilerini hiç gördünüz mü? Üstelik bunlar, ‘sendikamıza üye olmayanlar müdür olamayacak’ diyorlar. Bunlar kanunlardaki her boÅŸluktan kendileri için bir istismar alanı yaratırlar. Kamu çalışanlarını korkutarak, ürküterek, ezerek sendikacılık yapmaya çalışıyorlar. Umut dağıtıyorlar. Kadroları pazarlıyorlar, adeta insanların ruhunu satın almaya çalışıyorlar. Bunlara izin verilmemelidir.” diye konuÅŸtu.
65 yaşına kadar çalışacağız. Dolayısıyla ömrümüz iktidarların, iktidar yalakalarının önünde eÄŸilmekle mi geçecek? Dimdik duramayacak mıyız? Türkiye Kamu-Sen olarak derdimiz insanların ÅŸahsiyetli duruÅŸ sergilemesini saÄŸlamaktır; insanları ezmek, onların ÅŸahsiyetini un ufak etmek deÄŸildir.
Kamu çalışanlarının bu ülkenin en aydın kesimi olduÄŸuna vurgu yapan Koncuk, “Böylesine ahlaksız bir teklif karşısında bir öÄŸretmenin yapması gereken, elinin tersiyle bu teklifi geri çevirmektir. ÖÄŸretmenler ‘ben satılık mıyım?’ diye sormalıdır. Zira bu kafayla gidersek, yarın baÅŸka birisi bizi satın almak için gelir. Bakınız, 65 yaşına kadar çalışacağız. Dolayısıyla ömrümüz iktidarların, iktidar yalakalarının önünde eÄŸilmekle mi geçecek? Dimdik duramayacak mıyız? Türkiye Kamu-Sen olarak derdimiz insanların ÅŸahsiyetli duruÅŸ sergilemesini saÄŸlamaktır; insanları ezmek, onların ÅŸahsiyetini un ufak etmek deÄŸildir. Sendikaların amacı bu olmamalıdır. Kamu çalışanları pazarlığa açık olduklarına dair bir izlenim verirse, onlar da pazarlık yapar. Türkiye Kamu-Sen olarak bu anlayışla mücadele edeceÄŸiz. Tüm kamu çalışanlarını konfederasyonumuz çatısı altında mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
Milletin genlerini bozduklarını söyleyen Koncuk, “Kim insanları korkutarak sendikasına üye yapmaya çalışıyorsa, o alçaktır. Türkiye Kamu-Sen asla bu metodu uygulamaz. Bize baÄŸlı olan hiçbir hizmet kolumuz insanları ürküterek üye yapmamıştır, yapmayacaktır. Bizim ezik insanlara deÄŸil; adam gibi duran, ÅŸahsiyetli insanlara ihtiyacımız vardır” dedi.
Türk ekonomisi, 2010 yılından bu yana kötüye gidiyor. ABD, AB krizi bizzat yaÅŸamasına raÄŸmen cari açıklarını minimize ettiler. Ama Türkiye’de ekonomi, ‘kriz teÄŸet geçti’ açıklamalarına raÄŸmen kötü gidiyor.
Türk ekonomisinin kötüye gittiÄŸini de ifade eden Koncuk ÅŸunları söyledi: “Türkiye’nin cari açığının 65 milyar dolara ulaÅŸması Türk ekonomisinin S.O.S verdiÄŸinin kanıtıdır. 2014 yılında cari açık, GSMH’nin yüzde 7.5-8’ine ulaÅŸabilir Dolar ve avro artmıştır. 2014 yılı itibariyle enflasyon çift haneli rakamlara çıkacaktır. Zira yüzde 5.3 olarak ilan edilen enflasyon hedefinin orta noktası yüzde 6.6’ya çıkarılmıştır. Ortalama devlet memurlarının maaşına yapılan zam yüzde 5.2’dir. 2014 yılının sonunda enflasyon yüzde 15 olursa, 10 puanlık kaybı nasıl karşılayacağız? 2015 yılında verilecek yüzde 3+3 zam da kaybımızı karşılamayacaktır. Ekonominin kötü gidiÅŸini 17 Aralık operasyonuna baÄŸlıyorlar. Oysa Türk ekonomisi, 2010 yılından bu yana kötüye gidiyor. ABD, AB krizi bizzat yaÅŸamasına raÄŸmen cari açıklarını minimize ettiler. Ama Türkiye’de ekonomi, ‘kriz teÄŸet geçti’ açıklamalarına raÄŸmen kötü gidiyor.”
‘Åžu anda Türkiye’de siyasi güven var’ diyebilecek bir tek insan var mı? Menfaat bağı ile baÄŸlı olanlar, siyasi güven olduÄŸunu söylerler ama onlar da inanmaz. Türkiye nasıl bu hale geldi? ‘Siyasi güven vardır’ denilmesi için insanların vicdanını kiralaması lazım.
Türkiye’de siyasi istikrar ve siyasi güven ortamının kalmadığını belirten Koncuk, “11 yıldır ‘siyasi istikrar’ sloganı kullanıldı, ‘Türkiye’de siyasi istikrar bozulursa ekonomik istikrar da bozulur’ denildi. Ancak ÅŸu anda Türkiye’de siyasi istikrar yoktur. Siyasi istikrarın temeli siyasi güvendir. Sadece millet olarak güven duymanız da yetmez; uluslararası alanda da güven duyulması gerekmektedir. ‘Åžu anda Türkiye’de siyasi güven var’ diyebilecek bir tek insan var mı? Menfaat bağı ile baÄŸlı olanlar, siyasi güven olduÄŸunu söylerler ama onlar da inanmaz. Türkiye nasıl bu hale geldi? ‘Siyasi güven vardır’ denilmesi için insanların vicdanını kiralaması lazım. Vicdanı kiralananlar yok mu? Elbette vardır. Bu olaylardan sonra siyasi güven kalmamıştır. Siyasi güvenin bittiÄŸi yerde siyasi istikrardan da söz edemeyiz.”
Twitter’ı kapatmak, Türkiye’yi dünyaya kapatmak; Türkiye’yi geliÅŸmiÅŸ ülkelerden koparmak ve içine kapanık bir demir perde ülkesi ilan etmek demektir.
Twitter tartışmalarına da deÄŸinen Koncuk, “AB’nin kapısında yatacaksınız, ileri demokrasi, insan hakları, hukuk diyeceksiniz, Kopenhag kriterlerine imza atacaksınız sonra da ‘twitter’ı kapatıyorum’ diyeceksiniz. Twitter’ı neden kapatıyorsunuz? Korkunuz ne? BaÅŸbakan ‘abdestinden emin olanın namazından ÅŸüphesi olmaz’ demiyor muydu? EÄŸer siz yaptıklarınızdan eminseniz, bırakınız twitter ve facebook’ta ne derlerse desinler. Twitter’ı kapatmak, Türkiye’yi dünyaya kapatmak ve geliÅŸmiÅŸ ülkelerden kopararak içine kapanık bir demir perde ülkesi ilan etmek demektir. Bu nedenle herkesin yaÅŸananları sorgulaması lazım. Olan biteni sineye mi çekelim?”
Koncuk, sözlerini Abdurrahim Karakoç’un “Yemin” adlı ÅŸiirini okuyarak tamamladı. Koncuk, “90 yıllık demokrasi mücadelemiz yerle bir edilirken, susana ben hakkımı helal etmem. Milletimizin hakkı da susanlara haram, zehir olsun” dedi.
Genel BaÅŸkan Koncuk ve beraberindeki heyet, Kars Ä°l Milli EÄŸitim MüdürlüÄŸünü de ziyaret etti.