Değerli basın mensupları, kıymetli kamu çalışanları, sevgili vatandaşlarımız;
Bugün burada yalnızca kendi geleceğimiz için değil, 4 milyon kamu çalışanı, 2,5 milyon emekli ve aileleriyle birlikte 25 milyon insanımızın onurlu bir yaşam mücadelesi için toplandık.
Bizler,
emeğin, alın terinin ve kamu hizmetinin temsilcileriyiz.
Hak aramak
için buradayız, hakkımızı almak için buradayız, adalet için buradayız!
Dönem Toplu
Sözleşme Görüşmelerinde kamu işveren tarafı bize ne teklif etti?
2026 yılı için
taban aylığa 1000 TL; ek olarak %10+6, 2027 yılı için %4+4…
Soruyorum
sizlere: Bu oranlar, mutfakta kaynayan tencerenin derdine derman olur mu?
Çarşıda,
pazarda, markette hızla artan fiyatlara karşı bir anlam ifade eder mi?
Kiraların
maaşları aştığı bir ülkede memura, emekliye nefes aldırır mı?
Ebetteki hayır!
Bu nedenle biz de bu teklife hayır diyoruz!
Bu teklif ne
memurun ne emeklinin sofrasına çare olur ne de yarasına merhem!
Bu teklif,
milyonların alın terini yok sayan bir tekliftir.
O yüzden biz
bu teklifi reddettik, bugün de meydanlarda yüksek sesle reddediyoruz!
Ekonomik
gerçekler ortada…
Akaryakıta
gelen zamlar, vergilerdeki ve cezalardaki artışlar, markette, pazarda uçan
fiyatlar, zorunlu tüketim mallarındaki fahiş artışlar…
Hepsi
açıklanan enflasyonun çok üzerinde.
Kiralar, memur
maaşlarını ezip geçmiş durumda.
Büyükşehirlerde
ve kıyı bölgelerinde memur barınamıyor, görev yerleri boş kalıyor.
Çünkü maaş ile
kira yarışılamaz hale geldi!
Daha dün
öğrenci servislerine %30 zam yapıldı.
Harcamalar
katmer katmer artarken, maaşlar dirhem dirhem bile artmıyor.
Bir gerçeğin
altını özellikle çiziyoruz:
Memur ve
emekli maaşları bugün insanca yaşamaya yetmiyor.
Maaşlar, her
ay eriyor.
Emeklilerimiz
temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor.
İlave ek ödeme
emekli maaşlarına yansıtılmazsa, bu mağduriyet önümüzdeki iki yılda daha da
derinleşecek.
Yoksulluk hem
çalışanın hem de emeklinin kaçınılmaz kaderi haline gelecek.
Kamuda aynı
işi yapan, benzer eğitim düzeyine sahip ama farklı statüdeki çalışanlar
arasında uçurumlar var.
Getirilen bu
teklif, bu adaletsizliği gidermiyor.
Soruyoruz:
Bu mudur
adalet?
Bu mudur çalışma barışı?
Biz adalet istiyoruz!
Biz hakkaniyet istiyoruz!
Biz;
Yangınlarla savaşan, hayatını tehlikeye atan ormancımızın,
Şehirlerimizin
düzenini ve altyapısını ayakta tutan yerel
hizmet emekçimizin,
Ülkemizin
yollarını, köprülerini, tünellerini inşa eden imar ve ulaştırma çalışanımızın,
Barajlarımızı,
fabrikalarımızı işleten, evlerimize ışık ve enerji taşıyan enerji personelimizin,
Toplumsal
manevi değerlerimizi yaşatan diyanet
görevlimizin,
Tarihimize,
kültürümüze, sanatımıza sahip çıkan kültür
ve sanat emekçimizin,
Tüm
iletişimimizi sağlayan haberleşme çalışanlarımızın,
Kamu
hizmetlerini yürüten büro personelimizin,
Sağlığımızı
korumak için gece gündüz fedakârca çalışan sağlık personelimizin,
Geleceğimizi
şekillendiren, yarınlarımızı inşa eden eğitim
neferlerimizin kaygısız, huzurlu, güvenli bir çalışma hayatına
kavuşmasını istiyoruz.
Biz, Türk ve
Türkiye Yüzyılı misyonuna yakışan bir kamu düzeni istiyoruz.
Bu yüzden 2026
yılı için %88,6, 2027 yılı için %45,2 oranında zam talebimizi masaya koyduk.
Ama bize
gelen, hayattan kopuk, enflasyon hedefine sıkışmış, masa başında hesaplanmış
bir teklif oldu.
Aile
Yılı’ndayız… Peki aileyi destekleyecek tek bir düzenleme var mı?
Reel artış
istedik… Refah payı var mı?
Geçmiş
kayıplarımızın telafisini talep ettik… Telafi var mı?
3600 ek
gösterge sözü verildi… Çözüm var mı?
Vergide adalet
dedik… Yük hafifledi mi?
Emekliye
iyileştirme istedik… Karşılık var mı?
Bayram
ikramiyesi dedik… Duyan var mı?
Yardımcı
hizmetlilerin sorunları çözülsün dedik… Gören var mı?
Bugün ülke
genelinde iş bırakma eylemindeyiz!
Hizmet
üretmiyor, üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz.
Bizler; her
gün canla başla, fedakârca görevini eksiksiz yerine getiren, memleketin dört
bir yanında devletini onurla temsil eden kamu çalışanlarıyız.
Ancak bu
ülkenin yükünü sırtlayan memurlar, hak ettiği ücreti alamıyor!
Emeğimizin
karşılığını alamadığımız için buradayız, hakkımızı almak için buradayız!
O halde
buradan açık ve net söylüyoruz:
Kamu işvereni,
gerçekleşen enflasyonu, büyüme oranlarını, refah payını, artan yaşam
maliyetlerini ve geçmiş kayıplarımızı dikkate alarak yeni, gerçekçi ve kabul
edilebilir bir teklif getirmelidir.
Bunu
yapmazsanız, önümüzdeki iki yılda memur ve emekliler geçinme acziyetine
düşecek, ülkemizin en nitelikli insan gücü çaresizlik içinde bırakılacaktır.
Kira yardımı,
eş-çocuk yardımı, ısınma, ulaşım ve yemek ücreti gibi sosyal haklarda somut
adımlar atılmalıdır.
Maaşlar,
hayali tahminlere göre değil; markette, pazarda, kirada yaşadığımız gerçeğe
göre belirlenmelidir!
Bize masa başı
rakam değil, alın terimizin karşılığı olan rakam gerekiyor!
Bu sadece
memurun değil, tüm milletin mücadelesidir!
Biz buradayız,
hakkımızı almakta kararlıyız.
Ülkemizin dört
bir yanında, aldığımız karara uyarak memurun gücünü hatırlatan, hakkı ve alın
teri için omuz omuza mücadelemize destek veren tüm kamu çalışanlarına;
yaptığımız bu anlamlı eyleme sabır ve anlayış gösteren, bize yürekten destek
olan vatandaşlarımıza en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Mücadelemiz memurun
ortak mücadelesidir, kazandığımız her hak hepimizin ortak zaferi olacaktır.
Hepinize
saygılar sunuyorum.