Türkiye Kamu-Sen'den hükümete karne
Türkiye Kamu-Sen, AKP Hükümeti'ne 1 yıllık performansı için karne verdi" />
Türkiye Kamu-Sen'den hükümete karne
Türkiye Kamu-Sen, AKP Hükümeti'ne 1 yıllık performansı için karne verdi
Türkiye Kamu-Sen'den hükümete karne
Türkiye Kamu-Sen, AKP Hükümeti'ne 1 yıllık performansı için karne verdi. Genel BaÅŸkan Bircan Akyıldız ve baÄŸlı sendikaların genel baÅŸkanlarının katılımıyla EyüpoÄŸlu Otel'de düzenlenen bir basın toplantısıyla Akyıldız, hükümete "368 milletvekili ile 1 bile olamadınız" dedi.
İşte Akyıldız'ın yaptığı konuşmanın tam metni:
Değerli Basın Mensupları;
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, hoş geldiniz diyorum..
Bugün burada; Türkiye Kamu-Sen olarak hükümetin, ekonomi ve kamu çalışanlarını ilgilendiren konularda bir yıllık süreçte yaptığı çalışmaları eksileri ve artılarıyla bir deÄŸerlendirmesini yapmayı uygun gördük.
Öncelikle AKP'nin "Kalkınma ve DemokratikleÅŸme Programı ile Hükümet Programında" yer alan bazı hususları sizlere hatırlatmak istiyorum.
AKP "Kalkınma ve Demokratikleşme Programı"nda ne demişti?
*Siyasi Partiler kanunu deÄŸiÅŸtirilerek ÇaÄŸdaÅŸ Demokratik anlayışın gereklerine uyumlu hale getirilecek.
*Seçim Kanunu deÄŸiÅŸtirilecek.
*Milletvekili seçilme yaşı 25'e indirilecek.
*Milletvekili ve Bakanların yargılanmaları önündeki Anayasal engeller kaldırılacak; dokunulmazlık, tüm kamu görevlilerinin yargılanabilmeleri önündeki engelleri ve ayrıcalıklarla birlikte ele alınacak ve Milletve-erinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerine inhisar ettirilecektir.
*Mahkemeler teknolojinin son imkanlarıyla donatılacak, iÅŸ yükleri azaltılacak, mahkeme binaları çaÄŸdaÅŸ bir görünüme kavuÅŸturulacaktır. "Geç gelen adalet, adaletsizliktir" özdeyiÅŸinden hareket eden partimiz, yargı sürecinin hızlandırılması için gerekli tüm düzenlemeleri gerçekleÅŸtirecektir.
*Suçtan zarar görenlerin korunması sistemi tesis edilecektir. Kamu vicdanında yarattığı tahribat nedeniyle Af Kanunu çıkarılmasından azami ölçüde kaçınılacaktır.
*Sivil toplum örgütlerinin görüÅŸlerini alarak ilgili yasal düzenlemeleri deÄŸiÅŸtirecek, sivil toplum örgütlenmesini çaÄŸdaÅŸ demokratik ülkelerdeki düzeye ulaÅŸtıracak bir yasal çerçeve çizilecektir.
*AB, Dünya Bankası, IMF ve diÄŸer uluslar arası kuruluÅŸlar ile olan iliÅŸkilerimiz, ekonomimizin ihtiyaçları ve ulusal çıkarlarımız doÄŸrultusunda sürdürülecektir.
*Ä°ÅŸsizlik azaltılacak, hayat pahalılığı önlenecek ve gelir dağılımında adalet saÄŸlanacaktır.
*ÖzelleÅŸtirilecek kurumlar öncelikle çalışanlara, yöre halkına ve ilgili meslek kuruluÅŸlarına sunulacak ve menkul kıymetler borsalarında iÅŸlem görmelerini saÄŸlayacaktır.
*Kritik sektörlerdeki özelleÅŸtirmelerde ulusal stratejik tercih ve öncelikleri göz önünde bulunduracaktır.
*Yetki geniÅŸliÄŸi ve görev ayrımı ilkeleri yeniden ele alınarak taÅŸra örgütlerine bazı konularda doÄŸrudan karar alma yetkisi verilecektir.
*Kamu personelinin ücreti yaptığı göreve ve baÅŸarılarına göre deÄŸerlendirilecektir. Aynı veya benzer iÅŸler için aynı ücret ödenecek, eÅŸit iÅŸe eÅŸit ücret ilkesi gerçekleÅŸtirilecek, benzer kurumlar arasındaki kurumsal ücret ayrıcalıkları kaldırılacak, kamu personeline verimlilik ilkesine uygun yeterli ücret ödenecektir.
*SaÄŸlık hizmetlerinin yerine getirilmesini sosyal devlet anlayışının vazgeçilmez unsurları arasında görür. Sosyal güvenlik ÅŸemsiyesi tüm halkı kapsayacak ÅŸekilde düzenlenecektir.
Bugün baÅŸta kamu yönetimi Temel Kanun Tasarısı olmak üzere alınan kararlarda sivil toplum örgütlerinin görüÅŸlerinin göz ardı edildiÄŸi bir siyasi iradenin mevcudiyetiyle karşı karşıya bulunmaktayız.
Yine 58 ve 59. Hükümetlerin programlarında ısrarla öne çıkardıkları hususları sizlere bir kez daha sunmak istiyorum.
"Türkiye'de demokrasi ve piyasa ekonomisinin yerleÅŸmesine baÄŸlı olarak sivil toplum güçlenmektedir"
"Örgütlenme özgürlüÄŸünün önü açılacak, sendikalaÅŸma teÅŸvik edilecek, kamu görevlilerinin grevli ve toplu sözleÅŸmeli sendikal haklar ve özgürlüklere kavuÅŸturulması için gereken mevzuat deÄŸiÅŸiklikleri gerçekleÅŸtirilecektir.
"Hükümetimiz, insan haklarına dayanan ve eksiksiz iÅŸleyen demokratik bir yönetimin hayata geçirilmesi için sivil toplumun güçlenmesini ve 'yönetiÅŸim' anlayışı içinde etkili bir kamuoyu denetimini kaçınılmaz görmektedir"
"Hükümetimiz, sivil toplum kuruluÅŸlarının yönetime daha aktif katılımı ile temsili demokrasinin katılımcı demokrasiye doÄŸru geliÅŸmesine katkı saÄŸlayacaktır. Böylece vatandaÅŸ sadece seçimden seçime deÄŸil, güncel geliÅŸmeler içinde iradesini yönetim sürecine yansıtma fırsatı kazanacaktır"
"Hükümetimiz, tüm sivil toplum örgütlerine eÅŸit mesafede duracak, sivil toplum örgütleri arasında diyalogu ve iÅŸbirliÄŸini destekleyecektir"
"Hükümetimiz, yönetime katılımı engelleyen yasal ve idari etkenleri kaldırarak, kamu yönetimine sivil toplumun daha aktif katılımını saÄŸlayacaktır. Ä°ÅŸ dünyası, sendikalar, meslek odaları, çiftçi örgütleri ve gönüllü kuruluÅŸların sorunlarını, hizmet alanlarındaki kamu görevlileri ile birlikte çözmelerini kolaylaÅŸtırıcı mekanizmaları geliÅŸtirecektir"
Ancak geçen 1 yıllık hükümetleri döneminde görüldü ki Hükümetin, iÅŸveren kuruluÅŸları haricinde hiçbir sivil toplum örgütü ile arası sıcak deÄŸildir. Ä°ÅŸ dünyasının patronları hariç.Toplu görüÅŸmeler esnasında gerek iÅŸçi sendikalarına gerekse memur sendikalarına karşı takınmış oldukları tutum, hükümetin, demokrasinin ve özgürlüÄŸün en önemli unsurlarından olan sivil toplum örgütlerine bakış açısını açıkça göstermektedir. Oysa "Acil Eylem Planı"nda AKP, sendikalar ve siyasi haklar konusundaki engelleri ortadan kaldırma ve siyasilerin kamu görevlileri üzerindeki gereksiz müdahalelerini önleme taahhüdünde bulunarak bizlerden oy istemiÅŸ ve "örgütlenme özgürlüÄŸünün önü açılacak, sendikalaÅŸma teÅŸvik edilecek, kamu görevlilerinin grevli ve toplu sözleÅŸmeli sendikal haklar ve özgürlüklere kavuÅŸturulması için gereken mevzuat deÄŸiÅŸiklikleri gerçekleÅŸtirilecektir." demiÅŸtir. Ä°ktidar olmuÅŸtur ve her iktidarın yaptığı gibi, vaatlerini bir kenara bırakarak bildiÄŸini yapmıştır.
Kapalı kapılar ardında sivil toplum örgütü diye tanımladıkları iÅŸ dünyasının temsilcileri ile bir araya gelerek onların görüÅŸleri doÄŸrultusunda kararlar alan AKP, kamu çalışanlarının temsilcilerini her seferinde göz ardı etmiÅŸtir. Yönetim bilimindeki geliÅŸmelere raÄŸmen Türkiye'de hükümet edenlerin aynı oranda kendisini yenileyemediÄŸini görmekteyiz. Her geçen gün hükümete olan güvensizlik artmakta, sorunlar büyümekte ve toplumdaki beklentiler doruÄŸa tırmanmaktadır. Siyasi iradenin gerçekçi çözüm önerileri ve uygulamaları oluÅŸturamaması, devleti yönetenlerin geleneksel kalıplar ve konumlar içinde varlıklarını sürdürme eÄŸilimi, toplumdaki karamsarlığın da ciddi boyutlara ulaÅŸmasına yol açmıştır.
Sayın BaÅŸbakan'ın Türk-Ä°ÅŸ Genel Kurulu'nda iÅŸçilere hitaben yaptığı konuÅŸmasında "Türkiye'nin tamamı sizler deÄŸilsiniz. Sizin dışınızda 70 milyon var" sözleriyle tüm çalışan kesimi aÅŸağılayan bir tavırla yok saymıştır. Aynı söylemi memurlara karşı "Nereye dökülürseniz dökülün" diyerek, çiftçilere karşı "Gözünüzü toprak doyursun", esnaf ve sanatkarlara "Provakasyona geliyorsunuz. Bu ülkede yalnız siz yoksunuz" diyerek yineleyen anlayışa biz de sormak istiyoruz. "70 milyon Türkiye kim?"sadece iÅŸ çevreleri midir?
Ä°KÄ°Z YASALAR(Ä°HANET YASALARI)
AKP iktidarının ilk icraat olarak çıkardığı 'Ä°kiz yasalar' ülkenin içinde bir bölgenin kendi kaderini tayin "self determinasyon" imkanına sahip olmasına yol açmıştır. Bunun BM garantisine alınmasına TBMM'den çıkardığı yasa ile de onay vermekle yetinmeyen, millî birlik ve hassasiyetler konusunda duyarsız kalan hükümet, yaptığı açıklamalarla adeta AB yönetiminin "siyasî taÅŸeronu" gibi davranmaktadır.
Her iki sözleÅŸmede de yer alan "halkların kendi kaderini tayin hakkı" Türkiye üzerinde emelleri olan ülke ve çevrelerin elinde millî devlet yapımıza ve birliÄŸimize yöneltilecek çok güçlü bir silahtır. "Bütün halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir" hükmü, tüm etnik ve dinî azınlıkların siyasî konumlarını özgürce belirleyebilecekleri bir kapıyı açmaktadır. Birçok maddesi ile birbirini tamamlayan "ikiz sözleÅŸmeler", Türk Milleti'nden ve Türk insanından çok bölücü-ayrılıkçı emellere hizmet edecek düzenlemelerdir.
KAMU YÖNETÄ°MÄ° REFORMU
Hükümet kamu'da yeniden yapılanmayla devletin temel düzeninin ve üniter devlet yapısının zaafa uÄŸratılacağını düÅŸünmeden ÅŸehir devletlerin alt yapısını hazırlamaktadır. Konuya bu pencereden bakacak olursak, sosyal devlet anlayışı yerine tüccar devlet anlayışı getirilmekte, kısacası "Memursuz bir Türkiye" hedeflenmektedir. Kamu yönetimi reformu, kamu mali yönetimi ve kontrolü yasası, sosyal güvenlik reformu ve vergi reformu gibi meclis gündemindeki tüm yasalar; ülkemizin gerçeklerine ve ihtiyacına göre deÄŸil, ABD ve baÄŸlı kuruluÅŸlarının isteÄŸi doÄŸrultusunda hazırlanmaktadır.Devletin bütçe, muhasebe ve mali denetim mekanizmasını kökten deÄŸiÅŸtirmeyi hedefleyen yasa tasarısı Dünya Bankası ve IMF kredileri ÅŸartlarından doÄŸmuÅŸtur. Kamu Yönetimi Reformu ile görüÅŸülen tasarı, Dünya Bankasının doÄŸrudan müdahaleleri ve IMF'nin bu müdahalelere yaptığı denetimlerle hazırlanmıştır.
EKONOMÄ°
Her gelen hükümetin bir önceki hükümeti suçlayarak "enkaz edebiyatı" yapması özellikle dar gelirli kesimler üzerinde büyük sıkıntılara neden olmaktadır. AKP'nin de göreve geldiÄŸinde ilk sözü "enkaz devraldık" edebiyatıdır.
Aslında AKP iktidarı bir enkaz devralmamıştır. Tam aksine krizlere karşı dayanıklılığı artırılmış, görev zararları tasfiye edilmiÅŸ, rekabet gücü artırılmış bir ekonomi devralmıştır. Bunun kanıtlarını IMF'ye gönderilen niyet mektuplarında görmekteyiz.
2002 yılı ekonomik krizin etkilerinin en yoÄŸun olarak hissedildiÄŸi yıl olmasına raÄŸmen, iÅŸgücüne katılma oranı AKP iktidarının 1 yıllık dönemine göre daha yüksektir. 2002 yılında yüzde 52,4 olan iÅŸgücüne katılma oranı 1 yıllık süreç içinde -%1,9'luk bir gerilemeyle % 50,5 olarak gerçekleÅŸmiÅŸtir. Yine 2002 yılında 22 milyon 833 bin olan toplam istihdam sayısı AKP hükümeti döneminde 422 bin kiÅŸilik bir azalma göstererek 22 milyon 411 bin olmuÅŸtur. Ekonomi, sanayi ve üretimde iyileÅŸme saÄŸlanmasına karşın istihdamdaki bu gerileme iktidarın sosyal politikalardan uzak bir tutum içinde, yalnızca sanayici, iÅŸadamı ve zenginlere yönelik politikalar ürettiÄŸinin ve dar gelirli, çalışan ve iÅŸsiz kesimi ekonominin ağır yükü altında adeta yalnız bıraktığının bir göstergesidir.
Uygulanan ekonomik ve siyası programlarla yeni istihdamlar saÄŸlanamamasına raÄŸmen iÅŸsizliÄŸe baktığımızda 2002 yılında 2 milyon 414 bin olan iÅŸsiz sayısı 86 bin kiÅŸilik azalmayla, 2003 yılında 2 milyon 328 bine düÅŸmüÅŸtür. Ä°ÅŸsiz sayısındaki azalma yeni istihdam imkanları oluÅŸmasından çok; dönem içinde emekli olan, iÅŸten ayrılan çalışanlarla, yaÅŸanan memur kıyımından sonra ortaya çıkan iÅŸgücü talebinin bir etkisi olarak karşımıza çıkmaktadır. AKP hükümetinin istihdam konusuna yaklaşımı, geçen bir yıllık dönemde kamu sektöründe yaÅŸanan 110 bin kiÅŸilik kıyımla daha net bir ÅŸekilde ortaya çıkmıştır. 2002 yılında 3 milyon 142 bin olan kamu sektöründeki istihdam, 2003 yılında 3 milyon 32 bine düÅŸmüÅŸtür.
2002 yılında ortalama 531 milyon TL. alan bir memurun ortalama maaşı, yapılan %14,95'lik bir artışla 2003 yılında 610 milyon lira olmuÅŸtur. 12 aylık ortalamalara göre enflasyon oranı ise
% 26,3'dür. Buna göre memur maaÅŸları enflasyon karşısında % 11,35 erimiÅŸtir.
VERGÄ°LER
2004 yılı için % 12 enflasyon hedefi belirleyen hükümet bu yıl için vergilere ortalama % 40 zam yapmıştır. Bu enflasyonun çok üstünde bir rakamdır ve % 28 oranında bir fark oluÅŸmaktadır. Sayın Unakıtan tabiri caizse 2004 yılında uygulamaya geçecek paketi bir demet çiçek misali kamuoyuna sundu. Ancak çiçeÄŸin dikenli bölümlerini yansıtılmadı. Açıkça ifade etmek gerekirse her vergi uygulamasında olduÄŸu gibi bunda da çalışanın cebinden aÅŸağı yukarı 40 milyon lira para çıkacak. Yani hükümet kaşıkla bile vermezken, kepçeyle geri alıyor.
Ä°Ç VE DIÅž BORÇLANMA
2002 yılında; 131,6 milyar dolar olan dış borç, 2003 yılında eylül ayı itibariyle 6,3 milyar dolar artarak 137,9 milyar dolara, iç borç 149,9 katrilyon TL. iken 2003 yılı eylül ayı itibariyle 28,8 katrilyon TL. liralık bir artışla 178,7 katrilyon TL.ye yükselmiÅŸtir.
Ä°ç ve dış borçlarda görülen artış faiz ödemelerinde de kendini göstermektedir. 2002 yılında 51,870 katrilyon TL. olan faiz ödemeleri 2003 yılında 65,450 katrilyon TL. olarak gerçekleÅŸmiÅŸ ortaya 13,580 katrilyonluk TL. bir fark çıkmıştır.
Ä°ç ve dış borçlarda karşımıza çıkan bu acı tablo dış ticarette de farklılık göstermemiÅŸ, artan borçlara ve faiz ödemelerine bir de dış ticaret açığı eklenerek ülke bir bataÄŸa sürüklenmiÅŸtir. Geçen yılın rakamlarına baktığımızda 25,741 milyar dolar olan ihracatın 7,814 milyar dolar artışla 33,555 milyar dolara yükselmesine raÄŸmen, ithalatın ise 36,411 milyar dolardan 12,522 milyar dolarlık artışla 48,963 milyar dolara yükseldiÄŸini görüyoruz. Ne yazıktır ki bu rakamlar bir baÅŸka acı tabloyu da gözler önüne sermektedir. 2002 yılına göre 4,737 milyar dolarla % 44,4 artış gösteren dış ticaret açığı 10,670 milyar dolardan 15,407 milyar dolara çıkmıştır. Ä°hracatın ithalatı karşılama oranı ise 2002 yılında % 70,7 iken 2003 de % 68,5 olmuÅŸtur.
ÖZELLEÅžTÄ°RME
Dönemin BaÅŸbakanı'nın 23 Kasım 2002 günü TBMM'ne sunduÄŸu hükümet programında "siyasi müdahaleler sonucu ekonomik rasyonelliÄŸini yitirerek kamuya yük haline gelen KÄ°T'lerin özelleÅŸtirilmesi kaçınılmaz hale gelmiÅŸtir." denmektedir. Bu durumda hükümete, özelleÅŸtirme programına dahil edilen KÄ°T'lerden hangisinin kamuya yük teÅŸkil ettiÄŸini sormak gerekmektedir. PETKÄ°M mi, TEKEL mi yoksa TÜPRAÅž mı? Kar eden kuruluÅŸları haraç mezat satarak özelleÅŸtirme yapmaya çalışanlar, özelleÅŸtirmeyi de eline yüzüne bulaÅŸtırmıştır. PETKÄ°M'in özelleÅŸtirilmesi iptal edilmiÅŸ, TEKEL için verilen teklifler yeterli görülmemiÅŸ, TÜPRAÅž'ın özelleÅŸtirilmesi ise çıkmaza girmiÅŸtir. Bu arada halka açık olan kuruluÅŸların yatırımcıları da özelleÅŸtirmede yaÅŸanan belirsizliÄŸin etkisiyle spekülatörlerin eline düÅŸmüÅŸ ve büyük maddi zararlara uÄŸramışlardır.
ÖzelleÅŸtirilecek kuruluÅŸlar bu yılın ilk 9 ayı itibarı ile 485.1 trilyon lira kar etmiÅŸtir. Biz de soruyoruz! Neyi, niçin özelleÅŸtireceksiniz? Sizin özelleÅŸtirme mantığınız kime hizmet ediyor?
DEMOKRATÄ°K HAKLAR
Demokratik hak ve özgürlükler çerçevesinde Avrupa BirliÄŸi kriterlerine uyum saÄŸlamaya çalışan hükümet; demokratik hak ve özgürlük kavramını yalnızca ülkemizde yaÅŸayan azınlıklara dil, din, eÄŸitim, kültür ve ana dilde eÄŸitim gibi özgürlükleri saÄŸlayarak yerleÅŸtirmeye çalışırken, ülkenin gerçek sahibi olan milletin inanç, kültür, eÄŸitim gibi sorunlarını görmezden gelmektedir. Ä°nandıkları gibi yaÅŸamaya ve davranmaya çalışan insanlara potansiyel suçlu muamelesi yapılmasına imkan saÄŸlayan uygulamalara itirazı olmayan hükümet; üniversitelerde yaÅŸanan türban sorununun ÅŸimdi de kamusal alana taşınmasına karşın, ÅŸu ana kadar çözüme yönelik her hangi bir adım atmamıştır.
IMF konusunda da aynı hassasiyeti gösteren hükümet, ekonomiyi, iç ve dış siyaseti adeta IMF Politikaları doÄŸrultusunda yapmıştır. Bu konuda IMF'nin öngördüÄŸü tüm kanunlar çıkarılmış, tüm tavsiyeler bir bir yerine getirilerek, IMF'ye olan ekonomik bağımlılığın yanı sıra, siyasi bağımlılığını da ilan etmiÅŸtir.
AKP Hükümeti bugüne kadar almış olduÄŸu kararlarda ve uygulamalarda topluma karşı olan sorumluluÄŸunu yeterince yerine getirememiÅŸ, hiçbir konuda samimi ve açık davranmamıştır. Bunun en güzel örneÄŸi, ekonominin iyi olduÄŸunu, krizin bittiÄŸini iddia etmelerine raÄŸmen, geçici vergileri ve deprem vergilerini kalıcı hale getirmeleri, iÅŸsizliÄŸin sürekli artması ve istihdamın azalmasıdır. Vergiler, ekonomi, AB, ABD, Irak ve Kıbrıs politikalarındaki tutarsızlığın nedenleri ve perde arkası millete anlatılmalı ve açık politikalar uygulanmalıdır. Kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıklardan sonra alınan kararların gizlenmesi için sözde bahanelere sığınılmamalıdır.
Değerli Basın mensupları;
TÜRKÄ°YE KAMU-SEN OLARAK HÜKÜMETTEN NE TALEP ETTÄ°K?
BilindiÄŸi gibi, Türkiye'de kamu çalışanları her kriz döneminde fedakarlık gösteren taraf olmuÅŸtur. Bugün en düÅŸük memur maaşı olan 414 milyon lira ile 550 milyon lira arasında çalışanların sayısı 750 bin kiÅŸidir. Oran olarak bu rakam yüzde 32'ye tekabül etmektedir ve kamu çalışanlarının büyük bir bölümü açlık sınırının altında ücret almaktadır. Toplumsal barışa destek saÄŸlayacağına inandığımız ücretlerin reel olarak artırılması ışığında Toplu GörüÅŸme sürecinde UzlaÅŸtırma Kurulu'nun; 2004 yılı için sosyal yardımlar baÅŸta olmak üzere sosyal haklar, tazminatlar ve yan ödemeler konusundaki mutabakatların dışında ilk altı ay yüzde 15, ikinci altı ay yüzde 10'luk bir ücret artışı yapılması yönündeki tespitinin hayata geçirilmesi ve alt gelir gruplarına seyyanen 200 milyon lira zam yapılması tespitlerini hükümetin uygulaması yönündeki uyarılarımızı defalarca yaptık. Ancak; alınacak kararları kapalı kapılar ardında almayı kendisine adet edinen Hükümet, kamu çalışanlarının mali ve sosyal hakları ile ilgili olarak UzlaÅŸtırma Kurulu'nun öngördüÄŸü kararı uygulamayarak hukuku tanımamıştır.
Buradan; sayın BaÅŸbakan'ın hükümet olmadan önce Afyon'da gerçekleÅŸtirdiÄŸi miting konuÅŸmasındaki sözlerini sizlerden, bir kez daha hatırlamanızı rica ediyorum.
Değerli Basın Mensupları;
Bizler; ekonomiyi sosyal hayattan, sosyal hayatı ekonomiden soyutlayamayız. Aynı ÅŸekilde milli siyaseti milletlerarası siyasetten, milli ekonomiyi de milletlerarası ekonomiden soyutlayamayız. Bu çerçevede düÅŸünen ancak, önce benim devletim, milletim diyecek yönetim felsefesini ve bu felsefeyi benimseyen yöneticilerimiz olsun istiyoruz.
Yine bizler, alınmayacağımızı bildiÄŸimiz AB kapısı önünde dizlerimiz üzerinde beklemekten, IMF'nin, Dünya Bankası'nın kulu, kölesi olmaktan bir an önce kurtularak kendimize dönmeyi bekliyoruz.
Değerli Basın mensupları;
Bütün bu deÄŸerlendirmeleri yaptıktan sonra AKP'ye yaptığı icraatlarından dolayı bir de karne vermeyi uygun gördük.
AKP HÜKÜMETÄ°'NÄ°N 1 YILLIK BAÅžARI KARNESÄ°
DERS NO DERSLER NOT
1 AB'ye uyum 10
2 IMF'ye itaat 10
3 Dünya Bankası talimatlarını yerine getirme 10
4 Dış politikada teslimiyet 10
5 Memur kıyımı yapabilme becerisi 10
6 KadrolaÅŸma 10
7 Eş, dost, yakınları memnun etme 10
8 Sivil toplum örgütleriyle kavga etme becerisi 10
9 Popülist söylemlerle halkı kandırma becerisi 10
10 Üniter yapının bozulması için gösterdiÄŸi çaba 10
NOT ORTALAMASI *10
KANAAT ÇOK Ä°YÄ°, AB KAPISINDA BEKLEMEYE DEVAM EDEBÄ°LÄ°R
AKP HÜKÜMETÄ°NÄ°N 1 YILLIK GENEL KARNESÄ°
DERSLER NOT
Ä°STÄ°HDAM 0
ÜCRETLER 0
VERGÄ°LER 0
BORÇLAR 0
DIÅž TÄ°CARET 0
DEMOKRATÄ°K HAK VE ÖZGÜRLÜKLER 0
EĞİTİM 0
SAÄžLIK 0
DIÅž Ä°LÄ°ÅžKÄ°LER 0
ÖZELLEÅžTÄ°RME 0
DÜNYA BANKASI Ä°LE Ä°LÄ°ÅžKÄ°LER 2.53
IMF POLÄ°TÄ°KALARI 2.70
ÇEVRE KORUMA 0,29
SÄ°VÄ°L TOPLUM ÖRGÜTLERÄ° 0
AÇIKLIK 0
NOT ORTALAMASI 0, 368
KANAAT:368 MÄ°LLETVEKÄ°LÄ° Ä°LE "1" BÄ°LE OLAMADINIZ.
KonuÅŸmamı bitirirken sayın BaÅŸbakan'ın 9 Ekim 2003 tarihinde Ä°stanbul Sanayi Odası'nda yaptığı konuÅŸmasındaki "Un var, ÅŸeker var, yaÄŸ var ancak helva yapılamıyor. Sıkıntı helvacıda." sözlerine aynen katıldığımı ve desteklediÄŸimi bildiriyor,
Hepinize saygılar sunuyorum.