Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk’un 2017-2018 EÄŸitim-ÖÄŸretim yılının ilk yarıyılının sona ermesi dolayısıyla yaptığı basın açıklamasıdır
Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk’un 2017-2018 EÄŸitim-ÖÄŸretim yılının ilk yarıyılının sona ermesi dolayısıyla yaptığı basın açıklamasıdır.
2017-2018 EÄŸitim-ÖÄŸretim yılının ilk yarıyılı 19 Ocak tarihinde sona eriyor. İlk yarıyıl eÄŸitimciler ve öÄŸrenciler açısından sınav sistemleri konusunda bazı deÄŸiÅŸikliklerle baÅŸladı. BilindiÄŸi gibi TEOG kaldırıldı, yeni lise geçiÅŸ sistemi getirildi; üniversiteye giriÅŸ sisteminde önemli deÄŸiÅŸiklikler yapıldı. Gerek ortaöÄŸretim gerek üniversiteye giriÅŸteki deÄŸiÅŸikler neticesinde nasıl dönütler alacağımızı önümüzdeki süreçte çok daha iyi göreceÄŸiz. Ancak sendika olarak endiÅŸelerimizi, beklentilerimizi bu süreçte kamuoyuyla sık sık paylaÅŸmıştık. Öte yandan bu yarıyıl atama bekleyen öÄŸretmenlerin talepleri karşılanmamıştır. Söz verilen ek 10 bin atama talebi yerine getirilmemiÅŸtir. ÖÄŸretmen açığı yine ücretli öÄŸretmenler eliyle giderilmektedir. Kalabalık sınıflar, fiziki mekân yetersizlikleri, okullaÅŸma oranlarının düÅŸüklüÄŸü, okullarda ÅŸiddet yine bu yarı yıla damga vuran konular arasında yer almıştır. İl içi özür tayini bekleyenler maÄŸdur edilmiÅŸtir. Alan deÄŸiÅŸikliÄŸi sınırlı tutulmuÅŸtur. Bu sorunlar milli eÄŸitimde giderek büyüyen kartopuna dönüÅŸmüÅŸtür.
ÖÄŸretmen atamaları: 2018 yılında 20 bin öÄŸretmen ataması yapılacak, peki 20 bin atama hangi derde deva olacak? 450 bin atama bekleyen öÄŸretmen varken, bu sayıya her yıl mezun olan 40 bin civarındaki öÄŸretmen eklenirken, öÄŸretmen açığı 65 bine yakın ücretli öÄŸretmen ile giderilmeye çalışılırken, ücretli öÄŸretmenlerin bir kısmı iki yıllık meslek yüksekokulu mezunu iken, pedagojik formasyona sahip deÄŸilken, norm kadro açığı 110 bine yakınken, Milli EÄŸitim Bakanlığı sadece 20 bin atama ile neyi, nasıl çözecek? Üstelik CumhurbaÅŸkanı’nın referandum öncesinde verdiÄŸi ek 10 bin atama sözü hala yerine getirilmedi. Bu sözü biz eÄŸitimciler de unutmadık, gençlerimiz de unutmadı. Bakanlık neden Åžubat ayında yapılacak atamalara ek 10 bin atamayı da dahil etmiyor? MEB’den talebimiz Åžubat’ta yapılacağı ilan edilen 20 bin atamaya 10 bin ilave yapması ve böylece Sayın CumhurbaÅŸkanı’nın sözünün de havada kalmamasının saÄŸlanmasıdır. Ayrıca 2018 yılı için de toplam 100 bin atama istiyoruz.
Madem eÄŸitimde çaÄŸ atlama iddiasındayız, eÄŸitime çok yatırım yapmakla övünüyoruz, eÄŸitimin ihtiyaçlarının farkındayız, o halde Åžubat ayında atama sayısını artırabiliriz. Bütçenin imkânlarını öÄŸretmen atamalarına, genç iÅŸsizliÄŸi önlemeye seferber etmek, ülkemize yapılacak en iyi hizmettir. Üstelik eÄŸitimi okul duvarları ile sınırlı görmüyoruz. EÄŸitimde öÄŸretmenlerimizi deÄŸerlendireceÄŸimiz birçok alan var. Bu kadar eÄŸitim fakültesi varsa, öÄŸretmen atayacağına dair taahhütte bulunuyorsanız bu fakültelerde okuyan gençlerimizi de devlet olarak deÄŸerlendirmek durumundasınız. Bunun için ekonomik imkânlar kısıtlı ifadesinin arkasına saklanılmaması gerekir. Türkiye ekonomisi TÜİK’in verilerine göre 2017 yılının üçüncü çeyreÄŸinde yüzde 11.1 büyüdü. Dolayısıyla yüzde 11 oranındaki büyümeden eÄŸitime, öÄŸretmen atamalarına pay ayırmak ülkemizin kalkınmasında çok önemlidir. Bu büyüme rakamları ortada iken, hiç kimse ‘bütçe imkanları atama yapmaya elveriÅŸli deÄŸil’ masalının arkasına saklanmaz.
Åžunu da belirtmeliyiz ki; Türkiye’deki öÄŸretmen ihtiyacını sadece ders yüküne göre belirlerseniz, hata yapmış olursunuz. Atama bekleyen öÄŸretmenleri akÅŸamları ya da hafta sonları destekleme kurslarında ya da okul dışında da eÄŸitim-öÄŸretim faaliyetlerini takip etmeleri için görevlendirebiliriz. Bakanlık tüm bunları projelendirerek, Türkiye’nin öÄŸretmen açığı ve atama bekleyen öÄŸretmen problemini çözebilir.
SözleÅŸmeli ve mülakatlı öÄŸretmen alımı: SözleÅŸmeli ve mülakatlı öÄŸretmen alımı Milli EÄŸitim Bakanlığı’nın yaptığı en büyük hatalardan birisidir. Torpile, yandaÅŸlığa, sübjektif deÄŸerlendirmelere dayalı olan, ÅŸeffaflıktan nasibini almamış mülakatlı öÄŸretmen alımı birçok öÄŸretmenin hakkının yenmesine neden olmuÅŸtur. KPSS’den 90-95 puan alanlar mülakatta elenirken, 60 puan alanlar öÄŸretmen olarak atanmıştır. Bu konudaki tepkiler o kadar fazladır ki, son olarak Milli EÄŸitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Önümüzdeki dönemde güvenlik soruÅŸturmasında elenenler dışında geri kalan öÄŸretmen adaylarının kendi yazılı puanı ne ise ona göre atamasını yapacağız.” demiÅŸtir. Bu sözlerin ardından Åžubat atamalarının nasıl yapılacağını hep birlikte göreceÄŸiz. Bakan Yılmaz’ın bu açıklaması yerine getirilecek midir, yani mülakat geçti-kadı ÅŸeklinde yapılarak, atamalar yazılı sınava göre yapılacak mıdır, yoksa açıklama sahipsiz mi kalacaktır? Sendika olarak talebimiz ÅŸudur: ÖÄŸretmen atamalarında elbette güvenlik soruÅŸturması dikkate alınmalıdır, ama atamalar tamamen KPSS puan üstünlüÄŸüne göre gerçekleÅŸtirilmelidir.
SözleÅŸmeli öÄŸretmenler ne yazık ki 6 yıl çakılı bir ÅŸekilde atandıkları yerde görev yapıyorlar. 6 yıl boyunca tayin isteyememek, adeta kürek mahkûmu olmak, modern, güçlü, büyük bir devletin politikası olmamalıdır. 24 yaşında öÄŸretmen olarak atanan bir kiÅŸinin 30 yaşına kadar tayin isteyememesi, geleceÄŸine yön verememesi demektir; hatta bu durum aile kuramaması sonucunu doÄŸuracaktır. Hani aile kutsaldı? Hani gençlere 3 çocuk tavsiyesinde bulunuluyordu? Tüm bu tavsiyeler söz konusu sözleÅŸmeli öÄŸretmenlik olunca rafa mı kalktı? SözleÅŸmeli öÄŸretmenler ile kadrolu öÄŸretmenler arasında özlük, tayin v.b. birçok yönden hak farklılıkları vardır. ÖÄŸretmen odaları ücretli, sözleÅŸmeli, kadrolu olmak üzere üç ayrı istihdam türü ile bölük pörçük edilmiÅŸtir. Çalışma barışı bozulmakta, verim giderek düÅŸmektedir. Sendikamızın talebi sözleÅŸmeli, ücretli öÄŸretmen modellerinin kaldırılarak, tüm öÄŸretmenlerin kadrolu olarak istihdam edilmesidir. Ücra yerlerde öÄŸretmenlerin görev yapmasını saÄŸlamanın yolu bellidir. Mahrumiyet tazminatı verilerek, bu bölgelerde öÄŸretmenlerin görev yapması saÄŸlanabilir. Bu ÅŸekilde öÄŸretmenlerimiz gönüllülük esasına göre çalışacak ve diÄŸer meslektaÅŸlarından daha yüksek ücret alarak, teÅŸvik edilecektir.
BilindiÄŸi gibi mahrumiyet bölgelerinde görev yapan öÄŸretmenlere fazladan çalıştıkları süre için puan verilmektedir. Sendikamızın talebi her yıl puanın yüzde 100 artırılmasıydı. Ancak MEB teklifimizi 1. yıl yüzde 25, 2. yıl yüze 50, 3. yıl yüzde 100 ÅŸeklinde yıllara yayarak hayata geçirdi.
Türk EÄŸitim-Sen olarak zorunlu hizmetlerini tamamlayan öÄŸretmenler ile 2010 yılında yapılan düzenleme ile zorunlu hizmetten muaf tutulmuÅŸ olup, atandığı zorunlu hizmet alanlarında halen fiilen görev yapmakta olan öÄŸretmenlerin de hizmet puanlarında aynı oranda artırım yapılmasını talep ediyoruz. Ayrıca zorunlu hizmet bölgesinde bir okulda zorunlu hizmet yükümlülüÄŸünü yerine getirmekte iken, zorunlu hizmet bölgesinde yer alan baÅŸka bir okula yer deÄŸiÅŸtiren öÄŸretmenlerin artırımlı hizmet puanından yararlandırılmalarını da istiyoruz. Umuyoruz ki Bakanlık bu taleplerimizi dikkate alır.
Yeni lise geçiÅŸ sistemi: Bu eÄŸitim-öÄŸretim döneminde Teog kaldırıldı, yerine yeni lise geçiÅŸ sistemi getirildi. Alelacele, tartışılmadan, çok kısa bir süre içinde getirilen yeni sistem, tüm hazırlıklarını Teog’a göre yapan 8. sınıf öÄŸrencilerini ve ailelerini tedirgin etti. ÖÄŸrenciler bu yıl ne yazık ki neyle karşılaÅŸacaklarını bilmiyorlar.
En iyi okul eve en yakın okuldur düÅŸüncesiyle yola çıkıldı, ancak önümüzdeki kayıt döneminde birçok sorunun yaÅŸanacağı aÅŸikardır. 1 milyon 300 bin 8. sınıf öÄŸrencisinin yüzde 10’u sınavla öÄŸrenci alacak okullara yerleÅŸecek iken, diÄŸer öÄŸrencilerin ise sadece 5 tercih hakkı olacaktır. Peki bu 5 okul hangi tür okullar olacak? Meslek liseleri ya da imam hatip okullarına talebin az olduÄŸu düÅŸünüldüÄŸünde, her mahallede yeterli sayıda akademik lise açılacak mıdır?
Okullarımızın kapasitesinin, fiziki imkânlarının talebi karşılamayacağı düÅŸünüldüÄŸünde, yeniden 80-90 kiÅŸilik sınıflara dönüÅŸ mü olacaktır? Öte yandan milli eÄŸitimimizin yüzde 65’e yüzde 35 oranında akademik eÄŸitim ve mesleki eÄŸitim dengesini oluÅŸturma hedefini nereye koyacağız?
Mahalleler arasında bile okul niteliÄŸi açısından farklar olduÄŸu düÅŸünüldüÄŸünde, bu sistem sahte adres beyanlarını artırmayacak mıdır ya da aileler istedikleri okulların yakınında ev tutmayacak mıdır? Åžunu söyleyebiliriz; kayıt döneminde sahte adres beyanları ya da taşınmalarda bariz bir artış görülecektir.
Bu minvalde; akademik lise sayısı ve kontenjanlar artmadıkça, öÄŸretmen açığı giderilmedikçe, ezbere deÄŸil, sorgulamaya, araÅŸtırmaya yönelik eÄŸitim sistemi dizayn edilmedikçe hangi sistemi getirirseniz getirin eÄŸitimde baÅŸarı yakalamanız mümkün deÄŸildir.
Üstelik bu sistemin önümüzdeki süreçte sınavsız eÄŸitimin önünü açacağını düÅŸünmek mümkün deÄŸildir. Zaten getirilen yeni (!) sistem de bir kez daha göstermiÅŸtir ki; sınav kaçınılmazdır. Ölçmeye dayalı bir sistem en doÄŸru sistemdir. Öte yandan yeni sistem özel kurs, özel ders v.b. ihtiyaçları ortadan kaldırmayacaktır. Unutulmamalıdır ki; yarış olduÄŸu müddetçe aileler, öÄŸrenciler ek tedbirlere ihtiyaç duyacaktır.
Okullarda ÅŸiddet: ÖÄŸretmenlere yönelik ÅŸiddet gün geçtikçe artmaktadır. Yıllarını mesleÄŸine adayan, topluma yararlı bireyler yetiÅŸtirmek için gece gündüz çabalayan, gerektiÄŸinde öÄŸrencisinin karnını doyuran, cebine harçlık koyan, öÄŸrencilerini çocukları ile bir tutan öÄŸretmenlerimizin vahÅŸi saldırılara maruz kalması, katledilmesi Türk milli eÄŸitimi adına bir utançtır. ÖÄŸretmenlere yönelik ÅŸiddet yıllardan beri sendikamızın üzerinde hassasiyetle durduÄŸu konulardan birisidir. Eylemlerle, basın açıklamalarıyla bu yaÅŸanan saldırılara her zaman tepki gösteren sendikamız; psikolojik danışmanlık hizmetlerinin ve disiplin yönetmeliklerinin yetersizliÄŸinin, okullarda güvenlik önlemlerinin alınmamasının, öÄŸretmenlerin itibarlarının ve öÄŸrenciler üzerindeki etkinliÄŸinin azaltılmasının, okul çevresinin denetlenmemesinin, sınıf mevcutlarının fazla olmasının tüm bu ÅŸiddete zemin hazırlığına dikkat çekmektedir.
ÖÄŸretmenlerin hunharca katledilmesini, darp edilmesini, sözlü ve psikolojik ÅŸiddete uÄŸramasını sadece lanetlemenin yetmeyeceÄŸini, Milli EÄŸitim Bakanlığı'nın konuyla ilgili ivedi tedbirler alması gerektiÄŸini söylemekten adeta dilimizde tüy bitti. Ne yazık ki bugüne kadar deÄŸiÅŸen bir ÅŸey olmadı. ÖÄŸretmenlerimiz çok acıdır ki, kendi öÄŸrencileri ya da veliler tarafından her türlü hakarete maruz kalmakta, korkutulmakta, sindirilmektedir. ÖÄŸretmenlerimiz ne yazık ki öÄŸrencisinden korkan bir meslek grubu haline getirilmiÅŸtir.
Oysa Hz. Ali, “Bana bir harf öÄŸretenin kırk yıl kölesi olurum” demiÅŸti. Ulu Önder Atatürk öÄŸretmenlere verdiÄŸi deÄŸeri, “ÖÄŸretmenler! Yeni nesli, Cumhuriyet’in özverili öÄŸretmen ve eÄŸitmenleri, sizler yetiÅŸtireceksiniz; yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. ” ÅŸeklinde ifade etmiÅŸtir. Bugün ise öÄŸretmenlerin nasıl küçük düÅŸürüldüÄŸüne, horlandığında, itibar kaybı yaÅŸadığına, ÅŸiddete uÄŸradığına, katledildiÄŸine tanık oluyoruz. Ne oluyor böyle? Çocuklarımıza ne oluyor? Biz öÄŸretmenler bunları hak etmek için ne yaptık? Vatan sevgisiyle, milletine hayırlı evlat yetiÅŸtirmek için emek verdiÄŸimiz, evlatlarımızdan ayırmadığımız öÄŸrencilerimiz nasıl olur da eline silah alır, öÄŸretmenlerini tehdit eder, hatta öldürür? Bunu aklımız mantığımız almıyor, asla kabul etmiyoruz.
BaÅŸta Sayın CumhurbaÅŸkanı, BaÅŸbakan ve Milli EÄŸitim Bakanı olmak üzere tüm yetkilileri öÄŸretmenlere yönelik ÅŸiddete karşı ortak hareket etmeye çağırıyoruz. Toplumumuz bu konuya mutlaka duyarlı davranmalıdır. ÖÄŸretmenlerin itibar kaybı yaÅŸamasının bir sonucu olan ÅŸiddet olayları milletimizin çözmesi gereken en öncelikli problemlerindendir. Hiç kimsenin yaÅŸananları film seyreder gibi seyretme lüksü yoktur. ÖÄŸretmenlerin kaybettiÄŸi itibarı yeniden kazandırılmalı, bir milleti geleceÄŸe hazırlayan öÄŸretmenlere hak ettikleri deÄŸer verilmelidir.
ARTIK OKULLARDA ŞİDDET SON BULSUN. Okullar sevgi yuvalarıdır. Okullarda ÅŸiddete asla yer yoktur. Anne babalardan da istirham ediyoruz: Çocuklarınızı öÄŸretmen sevgisiyle yetiÅŸtirin. ÖÄŸretmenlerimizi yüceltin. ÖÄŸretmenlerimize sahip çıkmak, evlatlarınıza, onların geleceklerine sahip çıkmak demektir.
Yönetici atamaları: Mevcut yönetici atama yönetmeliÄŸi, bilginin, tecrübenin, liyakatın esas alındığı bir yönetmelik deÄŸildir. Aksine torpilli insanların makamlara getirildiÄŸi, haksızlıklara yol açan, alın terini, emeÄŸi görmezden gelen bir yönetmeliktir. Bu yönetmelikle birlikte okul yöneticiliÄŸine ehil olmayan kiÅŸiler getirilmiÅŸ, yandaÅŸlar baÅŸ tacı yapılmıştır. Konuyla ilgili sendikamızın sayısız giriÅŸimi olmuÅŸtur. Sendikamız hukuk yoluna baÅŸvurmuÅŸ MEB yetkilileri ile çok sayıda görüÅŸme yapmış, eylem ve basın açıklamaları ile yönetmeliÄŸin deÄŸiÅŸtirilmesini istemiÅŸtir. Torpilli insanlar iÅŸ başına getirildiÄŸinde neler olduÄŸu görülmesine raÄŸmen, MEB bu yönetmeliÄŸi ısrarla deÄŸiÅŸtirmemektedir. Her ÅŸeyden önce 15 Temmuz felaketini yaÅŸamış bu ülke, yandaÅŸ anlayışına artık nokta koymalıdır. Aksi taktirde yine büyük felaketlerin ülkemizin başına açılmayacağının garantisini kimse veremez.
Okul idare etmekten bihaber insanların, torpil listeleri ile makamlara getirilmeleri yüz karası bir durumdur. Bu ülkede mülakatta torpil listelerinin elden gele dolaÅŸtığına, insanların nasıl fiÅŸlendiÄŸine, kabiliyetsiz insanların nasıl makamlara getirildiÄŸine tanıklık ettik. Buradan geç de olsa liyakat vurgusu yapanlara sesleniyoruz: Hep birlikte mülakatın kaldırılmasını ve adil bir yönetici atama sisteminin kurgulanmasını saÄŸlayabiliriz. Mülakat devam ettiÄŸi sürece baÅŸarısızlıklar artacak ve Türk milli eÄŸitimi istenilen noktaya ulaÅŸamayacaktır. Öte yandan bu yönetmelik okul yöneticilerinin 4 yıl görevde kalması üzerine bina edilmiÅŸtir. Görev süresinin 4 yıl daha uzatılması yine torpile baÄŸlıdır. Buradan soruyoruz: Bir okul yöneticisi 4 ya da 8 yıl sonra bu görevinin sona ereceÄŸini bilirken, kurum kültürü oluÅŸturabilir misiniz? O okul yöneticisi kurumunu nasıl sahiplenebilir?
BilindiÄŸi gibi yönetici atama yönetmeliÄŸine açtığımız davalar sonucunda çok sayıda yürütmeyi durdurma kararı verilmiÅŸtir. Bu kararların çoÄŸu MEB tarafından uygulanmamıştır. Yine ÅŸube müdürlüÄŸü atamalarında da sendikamızın açtığı dava sonucunda yürütmeyi durdurma kararı verilmiÅŸ ancak 1709 ÅŸube müdürü görevden alınmamıştır. MEB’in yargı kararlarını uygulamaması, Türkiye’de haktan, adaletten bahsetmemizi mümkün kılmamaktadır. Türkiye hukuk çizgisinden uzaklaÅŸtıkça, içe kapanmaya baÅŸlamaktadır. İkinci yarı yılda yargı kararlarının uygulandığı bir Türkiye görmek istiyoruz.
İller arası/İl içi özür grubu tayinleri: Ne yazık ki il içi özür grubu maÄŸdurlarının sorunları çözülememiÅŸtir. Aynı ilde olmasına raÄŸmen aralarında yüzlerce kilometre olan ilçelerde yaÅŸayan eÅŸlerin aile bütünlükleri yıllardır saÄŸlanamamıştır. ÖrneÄŸin Antalya’nın GazipaÅŸa İlçesi ile KaÅŸ ilçesi arası tam 367 kilometredir. Bu iki ilçe arasındaki mesafe iki il arasındaki mesafeden bile fazladır. GazipaÅŸa’da yaÅŸayan bir eÅŸ KaÅŸ’taki eÅŸinin yanına gidememekte, bu ÅŸekilde ailesi parçalanmaktadır. Oysa belli bir kilometre sınırı ve yıl baz alınarak bu soruna çözüm bulunabilir. Yine il içi özür grubu tayinlerinde, tıpkı mahrumiyet bölgelerinde getirilen artırımlı puan sistemi gibi bir puanlama sistemi getirilebilir.
Sadece il içi deÄŸil, iller arası özür grubu maÄŸduriyeti de devam etmektedir. Çocuklarını göremeyen, büyüdüklerine tanıklık edemeyen aileler büyük bir endiÅŸe içindedir. Bu iÅŸ öyle bir hal almıştır ki bazı eÅŸler boÅŸanma noktasına dahi gelmiÅŸtir. Tüm bunlara raÄŸmen MEB 2018 Ocak ayı özür grubu tayinlerinde yine il/ilçe emri uygulamasına yer vermemiÅŸtir. Bu durum hem iller arası hem de il içi tayin isteyenleri hüsrana uÄŸratmıştır. İller arası tayinlerde MEB hep geçici çözümler üretmektedir. İl içi tayinlerde de öÄŸretmenler sürekli hayal kırıklığı yaÅŸamaktadır. Milli EÄŸitim Bakanlığı’nın bu konuda yapması gereken; eÅŸleri, çocukları ailelerinden ayırmamak için il/ilçe emri uygulaması getirmektir. Aklı fikri eÅŸinde, çocuÄŸunda olan bir öÄŸretmenden ne verim bekleyebilirsiniz, ne de eÄŸitimde baÅŸarı saÄŸlayabilirsiniz. SözleÅŸmeli öÄŸretmenler için de talebimiz aynıdır. SözleÅŸmeli öÄŸretmenlere mazerete baÄŸlı yer deÄŸiÅŸikliÄŸi hakkı tanınmaması, sözleÅŸmeli öÄŸretmenler için çok sayıda maÄŸduriyeti de beraberinde getirecektir. 2018 Ocak ayı mazerete baÄŸlı yer deÄŸiÅŸikliÄŸi iÅŸlemlerinde sözleÅŸmeli öÄŸretmenlere de hak tanınması ve kadro yetersizliÄŸinden dolayı yer deÄŸiÅŸikliÄŸi yapamayacakları için maÄŸdur olacak öÄŸretmenlerimize il/ilçe emri hakkının mutlaka verilmesi gerekmektedir.
Alan deÄŸiÅŸikliÄŸi: MEB yıllardır dile getirilen alan deÄŸiÅŸikliÄŸini ne yazık ki çok sınırlı tutmuÅŸtur. Oysa azar azar alan deÄŸiÅŸikliÄŸi yapılsa, yıllar içerisinde bu talep tamamen ortadan kalkacaktır. MEB’in alan deÄŸiÅŸikliÄŸi talebinde beklentileri karşılamaması, buna öÄŸretmen atamalarını gerekçe göstermesi kabul edilebilir deÄŸildir. Alan deÄŸiÅŸikliÄŸine bir formül bulunmazsa, önümüzdeki süreçte alan deÄŸiÅŸikliÄŸi talebi daha da artacak ve sorun içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. MEB diplomaya baÄŸlı alan deÄŸiÅŸikliÄŸi taleplerini karşılamaktan çekinmemelidir.
Yardımcı Hizmetler Sınıfının Sorunları: Türk EÄŸitim-Sen olarak Yardımcı Hizmetler Sınıfı ile ilgili taleplerimizi Milli EÄŸitim Bakanlığı’na iletiyoruz. Bu taleplerimizden bazıları ÅŸu ÅŸekildedir: Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapan personele bir kereye mahsus sınavsız Genel İdare Hizmetleri sınıfına geçiÅŸ hakkı verilmelidir. Her yıl eÄŸitim-öÄŸretim yılı başında ödenen “EÄŸitim-ÖÄŸretime Hazırlık ÖdeneÄŸi”; brüt bir maaÅŸ tutarında ve hizmet sınıfı ayrımı yapılmadan, MEB ve Yüksek ÖÄŸretim personelinin tamamına ödenmelidir. Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışan personel ek göstergeden yararlanmalıdır. Görev tanımlarının yapılması ve memur ve hizmetlilerle ilgili sübjektif deÄŸerlendirmelere yol açan “İdarenin vereceÄŸi diÄŸer görevleri de yapar.” İbaresi ile diÄŸer mevzuatlardaki benzer ifadeler kaldırılmalıdır. Devlet Parasız Yatılılık burslarında öÄŸretmenlere ayrılan kontenjandan hizmetliler ve tüm eÄŸitim çalışanları yararlanmalıdır. Öte yandan okullarda hizmetli kadrosunda çalıştırılan personel yeterli eÄŸitimi almadığı, hatta görevi olmadığı halde kaloriferci gibi çalıştırılmaktadır. Bu konu çalışanları maÄŸdur ettiÄŸi gibi güvenlik açısından da son derece tehlikelidir. Hizmetlilerin kaloriferci olarak çalıştırılması önlenmeli, eleman yokluÄŸundan çalıştırılmak zorunda kalınıyorsa mutlaka bu konuda gereken eÄŸitimi almaları saÄŸlanmalı ve kendilerine bu görevleri ile ilgili ayrıca ücret ya da tazminat ödenmelidir.
2017-2018 EÄŸitim-ÖÄŸretim Yılının ilk yarıyılı sona ererken; Milli EÄŸitim Bakanlığı 2019 yılı sonuna kadar tüm okulların tam gün eÄŸitime geçmesi hedefini de gerçekleÅŸtirmek için çabalarını yoÄŸunlaÅŸtırmaktadır. Ancak bu yapılırken, okul ve derslik sayısı tam gün eÄŸitime geçilmesi hedefi doÄŸrultusunda yeterli sayıda artırılmalıdır. Buradan MEB’i uyarıyoruz: Gerekli alt yapı hazırlanmadan, derslik sayısı artırılmadan, öÄŸrenciler ve öÄŸretmenler için tüm tedbirler alınmadan tam gün eÄŸitime geçilirse, 4+4+4 sisteminde olduÄŸu gibi bir kısım öÄŸretmenimizin norm kadro fazlası olması söz konusu olabilecek ve daha baÅŸka birçok sorun da yaÅŸanabilecektir.
Öte yandan tüm öÄŸrencilerimize, öÄŸretmenlerimize ve eÄŸitim çalışanlarımıza iyi tatiller diliyoruz. Çocuklarımız, öÄŸretmenlerimiz bu tatil dönemini bol bol dinlenerek geçirsinler. İkinci yarıyıl umuyoruz ki; eÄŸitimcilerin taleplerinin karşılandığı, eÄŸitimin önemli meselelerinin çözüldüÄŸü bir dönem olur.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.