Genel BaÅŸkanımız Ä°smail Koncuk, Kanal B TV’de yayınlanan “GÜNCEL” programında ülke ve çalışma hayatı gündemine iliÅŸkin deÄŸerlendirmelerde bulundu
Genel BaÅŸkanımız Ä°smail Koncuk, Kanal B TV’de yayınlanan “GÜNCEL” programında ülke ve çalışma hayatı gündemine iliÅŸkin deÄŸerlendirmelerde bulundu.
1 Kasım seçimlerinin ardından Türkiye’nin artık huzura ihtiyaç duyduÄŸuna vurgu yapan Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk, “Demokrasi, hukuk ve insan haklarının egemen olduÄŸu bir Türkiye’ye istiyoruz” dedi. Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk programda, KPSS skandalı, memurların iÅŸ güvencesi ve toplu sözleÅŸmedeki skandal imzaya iliÅŸkin çarpıcı deÄŸerlendirmelerde bulundu.
KONCUK: TÜRKÄ°YE’NÄ°N HUZURA Ä°HTÄ°YACI VAR
“1 Kasım seçimlerinin Türkiye’ye hayırlı olmasını temenni ediyorum” diyerek sözlerine baÅŸlayan Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk, “Millet olarak seçim beyannamelerinde verdikleri sözlerin takipçisi olacağız” dedi.
KONCUK; Türkiye 1 Kasım tarihinde bir seçim yaÅŸadı ve bir siyasi parti yüzde 49 oy alarak tek başına hükümet kurma noktasında bir baÅŸarı saÄŸladı. Öncelikle seçimlerin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Demokrasi tahammül rejimidir, milletimiz demek ki yapılan ve yaÅŸananlardan memnun ki, kimsenin beklemediÄŸi bir oranı vererek siyasi iktidarı tek başına yeniden iktidar yaptı.
Bir Sivil Toplum KuruluÅŸu lideri olarak ÅŸunu söyleyebilirim, yüzde 49 gibi bir oranla AKP iktidar olup ipi göÄŸüsledi, bundan sonraki süreçte siyasi iktidarın o seçim beyannamelerinde yazdıkları üzere davranmalarını bekleme hakkımız vardır. Milletimiz yüzde 49 oy verirken o seçim beyannamesinde söylenenlere inandı ve oy verdi.
Mesela “Ayrımcılığı kaldıracağız” dediler. Bu söz önemli, çünkü ayrımcılık en önemli problemlerden biridir. Farklı siyasi görüÅŸ ya da düÅŸüncelere sahip insanlar üzerinde iktidarın tahakküm kurması insanları rahatsız ediyor. Zaman zaman bu ciddi tepkilere de dönüÅŸüyor hepimizce malum. Bu taahhütlere ne kadar uyacaklar göreceÄŸiz. Yargı reformu konusunda da AKP’nin taahhüdü vardı, bakalım neler yapacaklar? Dün Twitter hesabımdan yaptığım açıklamada, yargı reformu son derece iddialı bir söz, yani hukukun üstünlüÄŸünün saÄŸlanması yargı kararlarının uygulanmasından baÅŸlar. Åžu ana kadar Milli EÄŸitim Bakanlığı’nda alınan yargı kararlarını dahi uygulamadılar, bunları uygulayın görelim. Buradan BaÅŸbakan’a ve Milli EÄŸitim Bakanı’na sesleniyorum, hadi samimiyetinizi görelim.
Bugün bir gazete yazarı bir medya patronuna yönelik garip ifadeler kullanıyor. Bu yazar diyor ki, “Gazetenizde yazan ÅŸu insanları kovarsanız size belki merhamet ederiz” diyor. Bu nasıl bir üsluptur? Merhamet sadece Allah’a mahsustur. Böyle bir ifade olur mu? Birileri bunlara dur demelidir. Rızkı Allah verir, bu canı da Allah vermiÅŸtir bize. Ä°nsanları seversiniz sevmezsiniz ama mesele bu deÄŸil yarın çıkıp size bize de bu laflar söylenebilir. Bu hiç hoÅŸ olmayan ve son derece şımarık bir yaklaşımdır. “Türkiye’ye huzur getireceÄŸiz” sözlerine inanarak insanlar oy verdi. Ona göre herkes hesabını yapmalıdır. Yarının, öbür günün ne getireceÄŸini sadece yüce Allah bilir. “Duvara dayanma yıkılır, insana dayanma ölür” demiÅŸ atalarımız, herkesin ayağını yere basmasının vakti gelmiÅŸtir. Bu ülkenin ve insanlarımızın huzura ihtiyacı var, bu da adalet, hukuk ve insan hakları ile saÄŸlanabilir. Bu haklar birtakım insanların tekelinde deÄŸildir. Türkiye’de demokrasi, huzur ve adalet hakim olmalıdır. Böyle bir anlayışla ülkemize huzur gelmez. Sayın BaÅŸbakan’ın akademisyen kimliÄŸi de vardır, ben o’nun da bu tip konuÅŸmalardan çok haz ettiÄŸini sanmıyorum, mutlaka bu konuya el atacaktır diye düÅŸünüyorum” dedi.
KONCUK: TÜRKÄ°YE KAMU-SEN HAKSIZLIKLARIN ÜZERÄ°NE GÄ°TMEYE DEVAM EDECEKTÄ°R
KPSS soruÅŸturmasını da deÄŸerlendiren Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk, “Bunu ortaya çıkardığımızda bizi eleÅŸtirenler de bugün bizim dediÄŸimiz noktaya geldiler” dedi.
KONCUK; Türk EÄŸitim-Sen olarak KPSS’de yaÅŸananları ortaya çıkarmış ve bunu ispat etmiÅŸtik. Ortaya koyduÄŸumuz belgelerden sonra eÄŸitim bilimleri alanında bir iptal söz konusu olmuÅŸtu. Bunu kimin yaptığı önemli deÄŸildir ama burada bir alın teri hırsızlığı yapılmıştır. O tarihlerde herkes bizi suçlayan beyanlarda bulunmuÅŸlardı ama o zaman haklılığımız ispat edildiÄŸi için bu sınav iptal edilmiÅŸti. Adana’da yaptığım bir konuÅŸmada demiÅŸtim ki, “KPSS de hırsızlık yapanlar, 10 yıl 20 yıl geçse de korku ve endiÅŸe ile yaÅŸayacaksınız, çünkü baÅŸkalarının alın terini emeÄŸini çaldınız, onların gelmesi gereken makamlara geldiniz” demiÅŸtim. Dediklerimiz bugün bir bir çıkıyor. Ä°ÅŸte bugün ÅŸu yaÅŸadıklarımız bile, benzeri haksızlıkları yapmayı kendine hak görenlere bir ders niteliÄŸindedir. 2010’da bu haksızlığı yapanlar ortaya çıkıyorsa bugün ya da baÅŸka zaman diliminde bunun hesabını verirler. Türkiye Kamu-Sen olarak haksızlıkların üzerine gitmeyi ÅŸiar edinmiÅŸ bir sendikayız, bundan sonrada devam edeceÄŸiz, bundan geri adım yok. Bize güvenen insanlara verdiÄŸimiz sözler var, asla o insanların yüzlerini yere düÅŸürmeyeceÄŸiz” dedi.
KONCUK: MEMURLAR Ä°Åž GÜVENCESÄ° KONUSUNDA UYANIK OLMALIDIR
“Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı olduÄŸumdan beri memurun iÅŸ güvencesine yönelik tehditleri her alanda dile getiriyorum” diyen Genel BaÅŸkanımız Ä°smail Koncuk, “Ä°ÅŸ güvencemizi elimizden almak, yıllardır akıllarının bir kenarında duruyor” dedi.
KONCUK; Ben 2011 yılında Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı oldum ve o günden bugüne iÅŸlediÄŸim ana konulardan birisi “Memurun iÅŸ güvencesine dokunmayın” meselesi olmuÅŸtur. Yüzlerce konuÅŸma yaptım, TV’ler de anlattım, kitapçık bastırdık ama hala bunu görmeyen memurlarımız var. Hazırlattığımız kitapçıkta Bugün CumhurbaÅŸkanı olan o dönem BaÅŸbakan olan sayın ErdoÄŸan’ın bu konuda farklı yerlerde yaptığı konuÅŸmaları derledik ve 250 bin adet bastırarak dağıttık ama hala bugün acaba böyle bir ÅŸey var mı diyen arkadaÅŸlarımız mevcut. Evet böyle bir ÅŸey var. Sayın CumhurbaÅŸkanı 1 Kasım seçimleri öncesi bir konuÅŸmasında, “Paralel yapıyla mücadele edebilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu deÄŸiÅŸtirilmelidir” dedi. CumhurbaÅŸkanı’nın deÄŸiÅŸmesini ön gördüÄŸü maddeler bize iÅŸ güvencesini saÄŸlayan maddelerdir. Bu anayasanın 128. Maddesini de ilgilendirmektedir. Burada sayın CumhurbaÅŸkanı seçim öncesinde “Paralel yapıyla mücadele için deÄŸiÅŸmeli” dedi ama BaÅŸbakanlık döneminde yaptığı konuÅŸmalarda var bu kitapçıkta ve defalarca. O tarihlerde bu ülkede paralel yapı diye tanımlanan bir yapı var mıydı? Hayır yoktu. O zaman bugün paralel diye tanımlanan ve kendilerine hizmet hareketi diyen insanlarla CumhurbaÅŸkanı o dönem dosttu ama 2003 yılında da iÅŸ güvencesine yönelik sözler söylemiÅŸ. Burada esas amaç paralelle mücadele mi, yoksa kamusal alanda köklü bir deÄŸiÅŸiklik yaparak iÅŸimize gelmeyen insanları kapı dışarı koyma düÅŸüncesi mi? Ben ikinci şıkkı daha geçerli buluyorum. Bu mesele sayın CumhurbaÅŸkanı’nın aklının bir tarafında var, bunu hayata geçirme arzusu içerisindedir. Bu yapılabilir mi? Anayasanın 128. maddesindeki “Devletin asli ve sürekli iÅŸleri devlet memuru eliyle yapılır” tanımın deÄŸiÅŸtirilmesi gerekir. Peki ÅŸu andaki iktidarın Milletvekili sayısı 317, bu sayı deÄŸiÅŸtirmeye yetmez. DiÄŸer siyasi partilerin desteÄŸi ile referandum ya da deÄŸiÅŸim olabilir.
CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinden hemen önce bir torba yasa çıkarıldı. sayın ErdoÄŸan daha CumhurbaÅŸkanlığı adaylığını ilan etmemiÅŸti ve Türkiye Esnaf Sanatkarlar Odasında bir toplantı yapıldı. Bende oradaydım ve bu konuya gündeme getirdim. Bu düzenleme memurların iÅŸ güvencesini elinden alan, yargı haklarını elinden alan bir düzenlemeydi. Bizim başımıza bir iÅŸ gelse dava açıyoruz ve kazandıktan sonra idare 30 gün içinde uyguluyordu. DüÅŸünülen deÄŸiÅŸiklikle bu süreyi 2 yıla çıkaran bir düzenleme yapılmak isteniyordu. Buna itiraz ettim, masada seviyeli, bir tartışma yaÅŸandı ve birkaç gün sonra Plan Bütçe Komisyonunda dönemin Adalet Bakanı Bekir BozdaÄŸ’ı gördüm ve kendisi bana problemi düzelttiklerini ifade etti. Tüm devlet memurları kapsamdayken, emniyet mensupları ve daire baÅŸkanı ve üstündekileri kapsayan bir düzenleme yapılmıştı. Dolaylı bir iÅŸ güvencesini ortadan kaldırma anlayışı vardı o zaman. Daha sonra Anayasa Mahkemesi CHP’nin açtığı dava sonucunda bunu anayasaya uygun bulmadı ve iptal etti. Åžu an tüm memurların yargılama durumu aynıdır. Benzeri bir yol ÅŸimdi takip edilebilir mi? Yargı hakkımızı yine elimizden alabilirler, bunu hep birlikte göreceÄŸiz. Ben böyle bir düzenleme yapılırsa Anayasa Mahkemesinin yine iptal edeceÄŸini düÅŸünüyorum.
Burada bazı yanlış bilgiler var. Sayın CumhurbaÅŸkanının yaptığı konuÅŸmalarda “Ä°ÅŸçi ve memur ayrımını ne zaman ortadan kaldıracağız? Batı bunu halletti, Türkiye’nin de bunu halletmesi gerektiÄŸine inanıyorum. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ayrım yok” diyor.
Sayın CumhurbaÅŸkanının bu konuda yanlış bilgileri var, Devlet Personel BaÅŸkanlığının internet sitesinde yer alan bilgiler var. Sayın CumhurbaÅŸkanı bu belgeleri incelerse birçok ülkede iÅŸçi memur ve farklı statülerinin olduÄŸunu, hatta birçok ülkede Türkiye’den daha fazla iÅŸ güvencesinin olduÄŸunu görebilirler. Mesela Hollanda’da, çalışanların yüzde 98’inin hayat boyu garantileri var. Bir çok ülkede bu ve buna benzer ÅŸeyler var. Sayın CumhurbaÅŸkanının doÄŸru bilgilendirilmesi lazım.
Tabi bu açıklamalarla birlikte bazı köÅŸe yazarları hemen CumhurbaÅŸkanını destekleyici yazılar yazmaya baÅŸladılar. Bu ülkede kraldan çok kralcılar var. Dün bir tane köÅŸe yazarı, “Anayasadan önce bu 657’yi deÄŸiÅŸtirmek lazım, bunlar iÅŸe baÅŸlıyor, ölene kadar iÅŸ garantileri var” diyor. Bu yazara sormak lazım, 657’yi hayatın boyunca hiç okudun mu? Disiplin hükümlerini hiç gördün mü? Ben hiç okuduÄŸunu sanmıyorum. Devlet memurlarının hiç öyle hayat boyu garantileri falan yok. Devlet memurlarının hangi ÅŸartlarda iÅŸten çıkarılabileceÄŸini düzenleyen disiplin hükümleri var. Bunlar zaman zaman çalıştırılıyor, meslekten atılan binlerce memurumuz var. Yani “Hayat boyu garantileri var” yaklaşımları doÄŸru deÄŸildir.
Bir diÄŸer yanlış ise devlet memurlarının sayısının çok olduÄŸu ifade ediliyor. Türkiye’de 29 vatandaÅŸa bir memur düÅŸüyor. OECD ülkelerinde ise bu sayı 15 vatandaÅŸa bir memura kadar iniyor. Bazı ülkeler özelinde, mesela Belçika’da 12 vatandaÅŸa bir memur düÅŸüyor. Dağılım olarak bakınca Åžanlıurfa’da 43 vatandaşımıza bir memur düÅŸerken, Ä°stanbul’da 41 vatandaÅŸa bir memur düÅŸüyor, OECD ülkelerine bakınca Türkiye’de memur sayısı fazla deÄŸildir. Ä°statistikleri bilmeden öylesine konuÅŸmak doÄŸru deÄŸil. 2 milyon 600 bin memur daha istihdam edebilelim ki OECD ülkelerini yakalama ÅŸansımız olsun” dedi.
KONCUK: SEÇÄ°M ÖNCESÄ° VERÄ°LEN SÖZLERÄ° TUTMAMAK AHLAKÄ° OLMAZ
Genel BaÅŸkan Koncuk, taÅŸeron elemanların kadroya alınması konusunda seçim öncesi verilen sözün tam olarak yerine getirilmeyeceÄŸi konusunda uyarıda bulunarak, bunun ahlaki olmadığını söyledi.
KONCUK; SözleÅŸmeli çalışanlar da var. Onların kadrolu çalışanlardan daha iyi hizmet ürettiÄŸini söyleyemeyiz. Aynı ÅŸekilde taÅŸeron çalışanlarımız da var. Ülkemizde elbette kamu çalışanları arasında çalışmayan olabilir. Aralarında iÅŸini layıkıyla yerine getirmeyenler olabilir. Ama bütün kamu çalışanlarını aynı kategoriye sokmaya çalışanlar var. Bu yaklaşım hem ahlaksız hem de adaletsizdir. Yani TBMM bünyesinde 550 milletvekili için de hepsi aynı gayreti gösteriyor diyebilir miyiz, tabi ki hayır. Sadece parmak kaldırmaktan ibaret milletvekilliÄŸi yapanlar da var, ama gerçekten bu millete hizmet vermek için yoÄŸun çalışan milletvekilleri de var. Onun için “bütün devlet memurları yan gelip yatıyor” sözü hiç doÄŸru deÄŸildir.
AKP’nin seçim beyannamesinde bütün taÅŸeronları kadrolu yapacaklarına dair sözleri var. “TaÅŸeronları istihdam edeceÄŸiz” ÅŸeklinde bir söylemleri vardı. Bugün de bütün taÅŸeronların kadroya alınmayacağını öÄŸreniyoruz. Milletvekili seçilen sayın Naci AÄŸbal da diyor ki: “ Asıl iÅŸ kavramı doÄŸrultusunda kadroya alınacaktır” Åžimdi asıl iÅŸ demek, mesela hastanede röntgen çeken asıl iÅŸi yapar, ama aÅŸçılık yapan bir taÅŸeron eleman asıl iÅŸi yapmaz. Dolayısıyla, asıl iÅŸ kavramıyla bir ayrım getirecekler. Bu asıl iÅŸ kavramının içerisine 750 bin taÅŸeron eleman arasında 150 bin ile 200 bin arası eleman giriyor. Tek ÅŸart da bu deÄŸil. Ayrıca belli bir süre kamuda istihdam ediliyor olacak. 6552 sayılı kanun 2014 yılında çıktı. Bu kanundan önce çalışanlara böyle bir hak verirler. Böyle olunca kadroya alınacakların sayısı 100 binlere kadar düÅŸebilir. Bütün taÅŸeronların kadroya alınacağı masalı da burada son bulmuÅŸ oluyor. Seçim öncesi verdiÄŸiniz sözü tutmamak ahlaki deÄŸildir” dedi.
KONCUK: SÖZDE SENDÄ°KA KAMU ÇALIÅžANLARINA KAYBETTÄ°RMEYE DEVAM EDÄ°YOR!
Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk, 2013 toplu sözleÅŸme maddesinin 2015 yılında deÄŸiÅŸtirilmesi nedeniyle kamu çalışanlarının ve emeklilerin enflasyon maÄŸduru olacaklarını açıkladı.
KONCUK; Memur-Sen Genel BaÅŸkanı Ali Yalçın’a daha önce de acemi olduÄŸunu söyledim. Bu kafayla 20 sene de baÅŸkanlık yapsa, söylediklerimizden bir sonuç çıkaramıyorsa 20 sene sonra acemiliÄŸi devam edecektir. Gerçekten skandal kelimesiyle tanımlanacak bir duruma imza atmışlar.
Bir sendika bizi 2013 yılında 123 liraya pazarlamıştı. 2016 yılı için yüzde 6+5’e, 2017 yılı için ise yüzde 3+4’e yine pazarladı. 2013 yılında imzalanan toplu sözleÅŸmenin bir maddesini söylüyorum; 2015 yılında, kamu çalışanlarına ve emeklilerimize öngörülen kümülatif zammın üzerinde bir enflasyon oluÅŸursa, enflasyon farkı ödenecektir.
Yani 2015 yılında yüzde 3+3’lük zam aldık. Temmuz ayında enflasyonun öngörülenin üzerinde çıkması nedeniyle 1,76’lık enflasyon farkını aldık. EÄŸer 2013 yılında imzalanan toplu sözleÅŸmenin bu maddesi, Memur-Sen tarafından deÄŸiÅŸtirilmemiÅŸ olsaydı 2015 yılında enflasyonun yüzde 6,1’i geçmesi durumunda enflasyon farkını alacaktık. Ama ne yaptıklarını anlatalım! 2013 yılında imzalanan bu toplu sözleÅŸme maddesini deÄŸiÅŸtirmiÅŸler. 2013 toplu sözleÅŸmesinde enflasyon farkı verilmesi için enflasyonun öngörülen maaÅŸ zammını geçmesi gerekiyor. Bu toplu sözleÅŸmeye 2015 yılında enflasyon farkı verilmesi için enflasyonun memurlara verilen tüm zamların kümülatif toplamını, yani yüzde 3+3 ve yüzde 1,76’lık enflasyon farkının toplamını geçmesi gerekiyor.
Peki bu hükmü deÄŸiÅŸtirince ne oluyor? 31 Aralık 2015 tarihinde gerçekleÅŸen enflasyona göre, biz enflasyon farkı alacağız. Åžu ana kadar gerçekleÅŸen enflasyon yüzde 7,95 iken aldığımız zam yüzde 7,9 olarak görülüyor. 2013 yılında hazırlanan toplu sözleÅŸme maddesi 2015 yılında deÄŸiÅŸtirildiÄŸi için yüzde 1,76 da üzerine konularak ”toplam memura verilen zammın enflasyonu aÅŸması halinde enflasyon farkı verilecektir” deniliyor. EÄŸer eski madde olsa idi, yüzde 6,1’lik oranın üzerinde bir enflasyon çıkarsa 31 Aralık tarihinden sonra aradaki fark enflasyon farkı olarak verilecekti. Ama yüzde 6,1’lik oranın üzerine yüzde 1,76’lık oranı koyuyorlar ve yüzde 7,9’luk oran çıkıyor. Åžimdi ise 31 Aralık tarihinde, enflasyon yüzde 7,9 oranını aÅŸmaz ise enflasyon farkını alamayacağız. Net olarak hem kamu çalışanı hem emeklimizin yüzde 1,8 oranında kaybı var demektir. Bir sendikanın hukuken 2013 yılında imzalamış olduÄŸu toplu sözleÅŸme hükümlerini, 2015 yılında yapılan toplu sözleÅŸmeyle deÄŸiÅŸtirme hakkı yok. Bunlar kapsam dışında olan bir maddeyi deÄŸiÅŸtirerek 2015 toplu sözleÅŸme zamanında yeniden yapmışlar.
Bu konuda ben yalan söylüyorsam, yüreÄŸiniz yetiyorsa Türkiye’de mahkemeler herkese açık. Ä°stiyorlarsa beni yalan söylüyor diye mahkemeye versinler. Mahkeme önünde hesaplaşırız. EÄŸer delikanlılarsa bunu yapsınlar. Ama yapamazlar çünkü, onlar da hatalarının farkındalar. 2015 yılında deÄŸiÅŸtirdikleri madde nedeniyle bütün emeklileri ve kamu çalışanlarını zarara sokmuÅŸlar. “Öngörülen kümülatif artış” yerine “verilen kümülatif artış” ifadesini kullanmaları nedeniyle zarardayız. EÄŸer bu maddeyi Memur-Sen hiç deÄŸiÅŸtirmeseydi, 31 Aralık 2015 tarihinde bütün emekliler ve memurlar enflasyonun % 6,1’i aÅŸması halinde enflasyon farkı alacaklardı. Ama deÄŸiÅŸiklik nedeniyle enflasyonun %7,9’u aÅŸması halinde ancak fark alınabilecek. Hırsızlığın da türleri var. Cebimize biri elini sokar da 5 liramızı alırsa onun adı hırsızlıktır. Kağıt üzerinde kazandığımız bir maddeyi 2015 yılında hiçbir gerekçemiz olmadan ortadan kaldırıp memur ve emeklilerimizin her ay 40 ile 160 lira arasında zarara sokarsanız benim cebimdeki parayı çalmış olursunuz. EÄŸer Memur-Sen bir sendika sorumluluÄŸu ile davranmış olsaydı, zaten bu maddeyi deÄŸiÅŸtirmezdi. Emekli ve memurlarımızın maaÅŸ kaybına uÄŸraması gibi bir kaygısı olmayan sendika baÅŸkanı var. Daha toplu sözleÅŸme baÅŸlamadan “Türkiye Kamu-Sen yancıdır” tabirini kullandı. Biz memurun emeklinin yancısıyız. Ä°ktidarın yancısı hiç olmadık. Kapalı kapılar ardında imzalanan toplu sözleÅŸmede kendilerini uyarma imkanı bile bulamadık. Alkışlar arasında imzalanan toplu sözleÅŸme, emeklilerin kamu çalışanlarının maaÅŸlarında %1,8 oranında kaybına neden oldu. Oysa yapılan iÅŸ ÅŸeffaf olsaydı, yapılan eksikler kusurlar ortaya çıkar, zamanında düzeltilirdi.
Geçen gün bizim söylediklerimize verdikleri 15 sayfalık cevap, sadece laf ebeliÄŸinden ibaret. 5 milyon insanın maaÅŸlarına göre ayda 40 ile 160 lira kaybına neden oldukları için yazıklar olsun diyorum. Memur ve emekli 1 lirayı harcarken bile düÅŸünürken, onlar ceplerinden paranın çalınmasına neden oluyor. Bu olayda sadece Memur-Sen suçlu deÄŸil, bu tezgahı kuran Maliye bürokratları da suçlu. Bizim acemi sendikacılar da bu tezgahı görememiÅŸler. Böyle bir rezalet istifayı gerektirir ama onlar da bu yürek asla olmaz. Hadi istifa etmedin, çık bir özür dile. O da yok” dedi.
Alan deÄŸiÅŸikliÄŸi konusunda ciddi bir talebin olduÄŸunu da belirten Koncuk,” Ataması yapılmayan branÅŸ öÄŸretmenleri de var ama alan deÄŸiÅŸikliÄŸi konusundaki talepleri de haklı buluyorum” dedi.