Türkiye Kamu-Sen Genel baÅŸkanı Ä°smail Koncuk, istiÅŸare toplantılarımız çerçevesinde Yalova’daki teÅŸkilatlarımız ve kamu çalışanları ile bir araya geldi
Türkiye Kamu-Sen Genel baÅŸkanı Ä°smail Koncuk, istiÅŸare toplantılarımız çerçevesinde Yalova’daki teÅŸkilatlarımız ve kamu çalışanları ile bir araya geldi.
Ä°stiÅŸare toplantımıza Türk EÄŸitim-Sen Genel Mali Sekreteri Seyit Ali Kaplan, Yalova Kamu-Sen Ä°l Temsilcimiz Mustafa Deviren ve Åžube BaÅŸkanlarımız, Kocaeli Kamu-Sen Ä°l Temsilcisi YaÅŸar Åžanlı ve Åžube BaÅŸkanlarımız, Bursa Ä°l Temsilcimiz Selçuk TürkoÄŸlu ve Bursa Åžube BaÅŸkanlarımız ve çok sayıda davetli katıldı.
YoÄŸun katılım ve coÅŸkunun olduÄŸu salondaki davetlilere hitap eden Genel BaÅŸkanımız Ä°smail Koncuk, ülke ve çalışma hayatı gündemine dair çarpıcı deÄŸerlendirmelerde bulundu.
KONCUK: SENDÄ°KAL TERCÄ°HLER KAMU ÇALIÅžANLARININ GELECEĞİNÄ° BELÄ°RLEMEKTEDÄ°R
Katılımcıları selamlayarak sözlerine baÅŸlayan Genel BaÅŸkanımız Ä°smail Koncuk; “Sendikacılık kamu çalışanları için, aslında ülke geleceÄŸi için evlatlarımızı nasıl bir çalışma hayatı beklediÄŸini tespit edebilmek için, bir çok kiÅŸi farkında olmasa da son derece önemli bir faaliyet. Ülkeyi siyaset yönetir ama stk’lar, sendikalar siyaseti kontrol eder, yönlendirir ama bunu yapabilmek ÅŸartıyla. Bunun için önce o ülkede bir ÅŸuur seviyesi oluÅŸmalı. YaÅŸadıklarımızı düÅŸününce ülke olarak burada bir eksiÄŸimiz olabilir diye düÅŸünüyorum. Hangi siyasi parti iktidar olursa olsun, eÄŸer ülkede demokrasi var ise, hukuk var ise, insan haklarının bir kıymeti harbiyesi var ise orada stk’ların sendikaların büyük kıymeti ve önemi vardır. Bunu saÄŸlayacak olan bütün insanların duruÅŸudur, kanaatidir, bilinç seviyesidir.
Bu sadece Ä°smail Koncuk’un demesiyle olmaz ya da bir kaç kiÅŸi ile deÄŸil, Türkiye Kamu-Sen üyelerinin demesiyle de olmuyor. Toplumun genelinin böyle düÅŸünmesi lazım. Bu sonucu elde edebilecek emeÄŸi vermesi lazım. Bu konuda ülke olarak 10 yıl ya da 20 yıl öncesinden daha gerilere gittiÄŸimizi üzülerek görüyorum. Sendikal tercihler o kadar önemlidir ki. Neye göre bu tercihleri yapıyoruz? Anlattığım temel deÄŸerlere göre mi, hür irademizle mi, yoksa birtakım günlük korkular, sanal korkulara göre mi? Kamu çalışanlarının bunu iyi düÅŸünmesi lazım. EÄŸer bu tespiti iyi yapamazsak mücadelemizin sonuç alıcı olabilmesi mümkün deÄŸildir. Sendikal tercihini amirinin gözüne girmek olarak görüyorsa insanlar ya da haftalık ders programım iyi olsun veya boÅŸ günüme nöbet verilmesin korkusuyla yapıyorsa, aman döner sermayeden alacağım azalmasın diye yapılıyorsa, sendikal mücadelede arzu ettiÄŸimiz anlamda bir sonuç alınması mümkün deÄŸildir.
Sizlere bir rakam vereyim, 2002’den bu yana ekonomik büyüme enflasyon farkı ve diÄŸer sebepler deÄŸerlendirildiÄŸinde ortalama memur maaşında yüzde 40 düÅŸüÅŸ var. Ortalama maaÅŸ alan bir memurun aylık kaybı 1080 TL. En düÅŸük dereceli memurun maaşında ise aylık 515 TL’lik bir düÅŸüÅŸ var. Sendikal anlamda 2002’den bu yana ortaya konulan gayret ne yazık ki ekonomik büyümeden pay alabilmenin sonucunu doÄŸurmamış. Hangi alanda bir geliÅŸme var kamuda? Kamuda Cumhuriyet tarihi boyunca elde ettiÄŸimiz tüm kazanımlarımız bugün tartışmalı hale geldi. Hala bir çok kamu çalışanı farkında deÄŸil. Günü kurtarmanın derdindeler bazıları. Gözümüzün içine baka baka 657 tartışılıyor. Yıllardır bunu anlatıyorum. Gazetenin birinde yazıyor “657 tarih oluyor, farklı istihdam türleri ortadan kalkıyor” diye. Sanki müjde veriyorlar. Memurları mutlu edecek bir düzenleme hayata geçiyor gibi haber veriliyor.
Ne olacak devlet memurluÄŸu? Bilmiyoruz, kimse bilmiyor. Anayasanın 128. Maddesi ortada duruyor. O durdukça devlet memurluÄŸunu ortadan kaldırmak mümkün deÄŸil. Bu madde deÄŸiÅŸir mi? Bunu zaman gösterir ama devlet memurluÄŸu kavramını ortadan kaldırmak için bir çalışmanın olduÄŸu biliyoruz. Bunu yapamadılar ama “En azında performans sistemi diye bir ÅŸey getirelim, memurların başında demoklesin kılıcı gibi duralım, onları eÄŸip, büküp hizaya getirelim” gibi bir anlayış var. Performans budur. Negatif bir deÄŸerlendirmedir bu. Pozitif bir sistem deÄŸildir.
Geçenlerde Çalışma Bakanı ile bir toplantıda beraberdik ve kendisine ÅŸunu ifade ettim, “Türkiye Kamu-Sen olarak performansa kökten karşı deÄŸiliz, negatif olmayan bir sistemi oturur konuÅŸuruz” dedim. Sayın Bakan’da, “Negatiflik var ise kaldırırız” dedi. Ben bunu söz olarak kabul ettim ama performans deÄŸerlendirmesi için öncelik iyi bir yönetici atama sistemi getirebilmektir. Kamu da iyi bir yönetici atama sistemi var mı? Hayır yok. Tamamen mülakat üzerine kurgulanmış hale getirildi. Bazı yerlerde iyilik kırıntıları vardı o da kalmadı. Biz sadece Türkiye Kamu-Sen üyeler BaÅŸhekim, Müftü, Okul Müdürü olsun demiyoruz. Ä°ddiamız liyakat sahibi, donanımlı, bilgi birikimi üst seviyede olanlar yönetici olsun istiyoruz. Adalet, liyakat, kabiliyet diyoruz. Hz. Peygamber efendimiz Kabe’nin anahtarını bir müÅŸrike vermiÅŸtir. Ne demiÅŸti, “Ä°ÅŸi ehline veriniz” demiÅŸti. Bugün iÅŸi ehline vermekten çok uzak düzenlemelerle karşı karşıyayız.
Merkezden taÅŸraya gittikçe merkezin etkisi azalıyor. Milli EÄŸitim Bakanlığı, SaÄŸlık Bakanlığı… Belki merkezdekilerin yaptıkları bir takım insanlara yönetimleri teslim etmek deÄŸil ama mesela Yalova da bir çete oluÅŸmuÅŸ her kurumda. Alenen söylüyorum çete bunlar. Bu çete anlayışıyla Okul müdürü, ÅŸef atayacaksın. Bu çete anlayışıyla yapılan iÅŸlerden ülkemizin, milletimizin ne kazancı olacağını birileri bize anlatsın. Devlet yönetimi kurallı bir sistemdir. O zaman arzu ettiÄŸimiz ÅŸekilde bir baÅŸarı saÄŸlanır. Mevzuat, yönetmelik kucaklayıcı bir anlayışla düzenlenmezse 15 Temmuz gibi olur ama 15 Temmuz bir derstir anlayabilenlere. Hakim alırken, Savcı alırken, paralel yapının çalışmalarına göz yumarsan, emniyete polis alırken bunlara göz yumarsan devleti birileri teslim alırlar. Bu bir ibrettir.
Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı olarak, sayın CumhurbaÅŸkanı ve sayın BaÅŸbakan’a ÅŸunu söylüyorum, “Kamuda, hiçbir paralel yapılanmaya lütfen izin vermeyin. 15 Temmuz’da bunun maliyeti acı oldu. Bu paralel yapılanmanın yapılanmasına göz yummanın sonucunda bunu yaÅŸadık” Yıllardır bağırdık, “ABD projesi bunlar” dedik. Bunların yanında yöresinde olmayan bir teÅŸkilatın Genel BaÅŸkanı olarak gönül rahatlığıyla konuÅŸuyorum. BaÅŸkaları bunları söyleyemez. Bu milletin tüm fertlerini kıymetli gören bir anlayışı temsil ediyoruz. Devleti yönetenlerden istirham ediyorum bunları görün. Mesele hak etmeyen, alın teri dökmeyen, liyakatsiz insanları bir yerlere getirmek olunca ha fetö ha çete yapılanması, bunların arasın da mantalite yönünden bir fark olmadığını hepimizin görmesi lazım.
Okullarda bugün eÄŸitim öÄŸretim bitme noktasına gelmiÅŸtir. Fedakar öÄŸretmenlerimizin emeÄŸi, alın teriyle okullarda eÄŸitim veriliyor. Böyle bir anlayışla okul müdürü atandığı sürece eÄŸitim ve öÄŸretimden umulan faydayı bu sistem devam ettiÄŸi sürece saÄŸlayamayız. Okul müdürlerinin nasıl seçildiÄŸini sizler görüyorsunuz. Böyle bir anlayış olmaz. Her kurum, yöneticisinin baÅŸarısı kadar kurumdur. Atalar “At yiÄŸide göre kiÅŸner” demiÅŸ. Siz iÅŸinin ehli, müftü, BaÅŸhekim, Milli, EÄŸitim Müdürü bulamıyorsanız orada baÅŸarı konusunda bir iddiada bulunamazsınız. O nedenle biz Türkiye Kamu-Sen olarak ülkemizin geleceÄŸiyle doÄŸrudan ilgili bir sivil toplum kuruluÅŸuyuz. Bunları görmezden gelemeyiz.
Dost acı söyler, biz doÄŸruları söylemekle mükellefiz. Yalova’da bir Milli EÄŸitim Müdürü var idi ama barındırmadılar. Burada ayrımcılık yapmadı, kucaklayıcı bir anlayış sergiledi ama birilerinin iÅŸine gelmedi. Böyle anlayış olmaz. O nedenle Türkiye Kamu-Sen’in mücadelesi sendikal anlamda memurların özlük haklarının mücadelesidir ama mücadelemizin temelinde genelde de bu milletin ali menfaati vardır. Bunları da söyleyeceÄŸiz. Ben 10 bin dolar maaÅŸ almışım ama ülkede huzur yok, bu bizi mutlu etmez. Tek başımıza mutlu olamayız. Herkesi kucaklayan bir anlayışın her alanda sergilenmesini beklemek hakkımızdır. Bu bir milli vazifedir. Kuru kuruya vatanseverlik milliyetçilik, dindarlık olmaz. Biz bunları söylemeye devam edeceÄŸiz. Nasıl umutsuz olalım? Elbette umutsuz deÄŸiliz. Çanakkale savaşı ÅŸartlarını düÅŸünüyorum. KurtuluÅŸ savaşındaki ÅŸartlarımızı düÅŸünüyorum. Åžu anda Allah’a ÅŸükürler olsun o ÅŸartların çok ilerisindeyiz. Elbette umutsuz deÄŸilim, bu yanlışları millet olarak düzelteceÄŸiz. Kim yaparsa yapsın yanlışa yanlış, doÄŸruya doÄŸru diyeceÄŸiz. Bu anlayışla yolumuza devam edeceÄŸiz. Türkiye Kamu-Sen aynı zamanda milli bir sivil toplum kuruluÅŸudur” dedi.
KONCUK: Ä°NSAN HAKLARINI AVRUPA’DAN ÖÄžRENECEK DEĞİLÄ°Z!
AKPM’nin Türkiye kararını sert bir dille eleÅŸtiren Genel BaÅŸkan Koncuk, “Biz insan haklarını Avrupalı’dan öÄŸrenecek deÄŸiliz ama biz insanlarımıza insan haklarını kendi deÄŸerlerimizden süzerek milli ve dini deÄŸerlerimizden süzerek sunmak durumundayız” dedi. Koncuk, “AKPM bir karar aldı ve 2004 yılındaki duruma Türkiye’yi geri döndürdü. Elbette bizim tarafımız ülkemizin tarafıdır. Milli meselelerde Hükümetimizden tarafız. Biz insan haklarını Avrupalı’dan öÄŸrenecek deÄŸiliz. Biz insanlarımıza insan haklarını kendi deÄŸerlerimizden süzerek milli ve dini deÄŸerlerimizden süzerek sunmak durumundayız. Demokrasiyi geliÅŸtirmeyi, hukuku geliÅŸtirmeyi onlardan öÄŸrenecek deÄŸiliz. Olgun bir demokrasiye ihtiyacımız olduÄŸunu bileceÄŸiz ve bu ihtiyacı ortadan kaldıracağız. SaÄŸlam bir hukuk ve adalet sistemini bu milletin hak ettiÄŸini bileceÄŸiz ve bunun için yapacağız. 2015 yılı verilerine göre, hukukun üstünlüÄŸü noktasında bir deÄŸerlendirme yapılıyor dünyada ve 102 ülke arasında 80. Sıradayız. Acaba bugün daha iyi bir noktada mı, yoksa daha kötü bir noktada mıyız? Demokrasi endeksinde 167 ülke içinde 97. sırada, basın özgürlüÄŸünde ise 179 ülkeden 151. Sıradayız. 2017 verilerini bilmiyoruz ama daha iyi bir noktada olduÄŸumuzu düÅŸünmüyorum. Bütün bu gerçeklere göz yumarak Türkiye’de geliÅŸmiÅŸ dünya ölçeÄŸinde hukukumuz var diyebilir miyiz? Bunu görmemiz lazım. Akif’in ÅŸiirini hatırlayın,
“Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmiÅŸiz,
GelmiÅŸiz dünyaya milliyet nedir öÄŸretmiÅŸiz!
Kapkaranlıktan afaki insaniyetin,
Nur olup fışkırmışız ta sinesinden zulmetin’ diyor.
Kim öÄŸretecek bize? Böyle bir millete, tarihi ibretlik insan hakları ile dolu bir millete kimsenin öÄŸretmesini beklemeden insanlarımızın mutluluÄŸunu saÄŸlayacağız. Bunları bizim insanlarımız hak ediyorlar” dedi.
KONCUK: DEVLET MASUM Ä°NSANLARI ARTIK TESPÄ°T ETMELÄ°
Kamuda yaÅŸanan ihraçlar ve açığa almalara da deÄŸinen Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk, “Alakası olmayan insanlar var. Bunları anlatıyoruz. Hala geliÅŸme yok. Birileri sorumluluk almalı” dedi. Koncuk, “15 Temmuz’u yaÅŸadık. Emniyetteki son geliÅŸmelerle birlikte 108 bin civarı ihraç var. 35-40 bin civarında açıkta olanlar var. Kimisi Bakanlıkların, bir kısmı da Valilik ve Rektörlüklerin vs. açığa aldıkları. Türkiye Kamu-Sen olarak 19 Temmuz’dan bu yana açıklamalarımız ortada. Hep adalet ve hukuk vurgusu yaptık. Bu ÅŸu demek deÄŸil, 15 Temmuz’un sorumluları ile hesaplaÅŸma yapılmasın demek deÄŸil. Sorumlular ile ilgili ne yapılması gerekiyorsa yapılsın, eline silah alan kim var ise onlarla ilgili her ÅŸey yapılsın ama kantarın topuzu, adalet terazisi ÅŸaÅŸmadan bunu yapmalıyız. Üyelerimizden de ihraç oldu, alakası olmayan insanlar var. Bunları anlatıyoruz. Hala geliÅŸme yok. Bir Valilik baÅŸka diÄŸeri baÅŸka, rektörler farklı uygulamalar yapıyor bu nasıl çözülecek? Birileri sorumluluk almalı.
Bu örgütün militan kadrosunda ise ve darbeye destek verdilerse gerekeni yapın ama masum insanları devlet olarak tespit edebilmeliyiz. Bunu söylemekle fetöcü mü oluyoruz? Tam tersine bugün en çok zulm edenler fetöcüdür. Kim daha çok zulm ediyorsa geçmiÅŸte onlarla koyun koyuna olanlardır. Birileri doÄŸruları söylemeli. Masum insanları koruma mecburiyetimiz var. Yüce Allah bize bunu emrediyor. Küfre rıza küfürdür, zulme rıza zulümdür. Bugün karın aÄŸrısı olanlar var, geçmiÅŸten beri koyun koyuna olanlar var. 2010’da KPSS’de hırsızlık var dedik. O zaman bu fetöcülerin gazete ve tv’leri aleyhimde haber yaptılar. Hırsızı yakaladım ama ÅŸüpheli ben oldum o dönem. Bunu yaparken herkes koro halinde 2010 KPSS sınavının tertemiz bir sınav olduÄŸunu söyleyip beni suçluyorlardı. Åžimdi gelinen noktada çaya geldik yaÄŸmur dindi. Böyle Hakim, Savcı, ÖÄŸretmen, Polis oldular. O zamanda doÄŸruyu söyledik bugünde söylüyoruz. Zulüm yaÅŸanırken neden sessiz kaldın diye Cenab-ı Allah bize inÅŸaallah öbür dünyada sormayacak” dedi.
KONCUK: BAÅžKA ÜLKEDE OLSA BUNLARA SENDÄ°KACILIK YAPTIRMAZLAR
YaklaÅŸan toplu sözleÅŸme dönemini de hatırlatan Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk, 2015 yılında imzalanan toplu sözleÅŸmenin bir çok maddesinin hala uygulanmadığını ama yetkili konfederasyonun buna raÄŸmen Hükümete teÅŸekkür ettiÄŸini söyledi. Koncuk, “2017 yılındayız, son toplu sözleÅŸmeyi imzaladığımız tarih üzerinden 21 ay geçti. O toplu sözleÅŸme imzalanırken oradaydım, dedim ki, “Kapalı kapılar ardında toplu sözleÅŸme maddelerini tanzim etme hastalığından kurutulun” ama kurtulamadılar. 2015 yılında alacağımız enflasyon farkını bile bu beceriksiz sendika baÅŸkanına imza attırmışlar, 2013 yılında imzalanan enflasyon farkı hesaplama maddesini deÄŸiÅŸtirmiÅŸler ve tam yüzde 1,8 oranında o tarihten bugüne her ay zararımız var. Bu payı tüm hayatımızdan çaldılar. Hesabını verin! Veremediler. Bir sendika 2013’de elde ettiÄŸi kazanımı 2015’de ne anlama geldiÄŸini bilemeden imzayı basarsa sen o ülkede sendikacılık yapma hakkını kaybedersin. Kaybettiler mi? 1 milyon üyeye ulaÅŸtılar. Yüzde 1,8 paramı çaldırıyor ve 1 milyon üye yapıyor. Ne yapalım? Nasıl anlatalım? Bu keyif mi veriyor? Biz kamu çalışanıyız, en aydın kesimiyiz bu ülkenin. Bir kalemde bizi satıyorlar. Bir puanın mücadelesin yaparken yüzde 1,8 kayıp.
Yetki dönemi geldi. Yine görünen o ki, bunlar yetkili olacak. Harç bitti yapı paydos derler ya, bunların bunu düÅŸünüp kilit vurmaları lazım kapılarına. Bunu kim yapacak, kamu çalışanları yapacak, istifa edecek, tepki koyacaklar. BaÅŸka ülkede bunları taÅŸla kovalarlar. Alkışlarla imzaladılar o toplu sözleÅŸmeyi. 4-C’liler dava açıp emsali çalışan kadar ek ödeme alıyordu. Hükümetin imdadına bunlar koÅŸtu “4-C’lilere 159 TL brüt net 114 TL ödeme yapılacak” dediler. Yargı yolu ile 700 TL alan adamı 114 TL’ ye düÅŸürdün. Bunlar imza atarken dışarı çıktım dedim ki, “4-C liler satıldı” Bugünlerde ÅŸimdi yine aldatma peÅŸindeler. 20 madde uygulanmadı hala. KÄ°T’lerde çalışanların maaÅŸ gruplarının 5 den 3’e düÅŸürülmesi, havacılık tazminatı 15 ay geçti hala uygulanmadı.
KPDK toplantısında sayın Bakan MüezzinoÄŸlu dedi ki, “Bu iki madde kurulun deÄŸerlendirmesi aÅŸamasında ve sonuçlanacak” dedi. 15 ay önce uygulanması gereken KÄ°T’lerdeki maaÅŸ grupları, diÄŸeri ise havacılık tazminatı. Sayın Bakan “Sona geldik uygulayacağız dedi. Ama bakıyoruz, sayın Bakan Kasım 2016 tarihinde yapılan KPDK’da da “Bunu Aralık ayında halledelim” dedi. Mart toplantısında ise hala uygulanmayan maddeler için “Ä°mza aÅŸamasında” dedi Mart geçti, Nisan geçti Mayıs’a geldik. Orada yetkili konfederasyonun Genel BaÅŸkanı ben olsam, “sayın Bakan, Aralık dediniz Mart’a geldik, karar aÅŸamasında diyorsunuz 16 aydır uygulanmadınız. Bu nedir ?” derim. Ali Yalçın kalktı, “Çok teÅŸekkür ederim” dedi. Ben dayanamadım “Sen neye teÅŸekkür ediyorsun. 15 aydır uygulanması gereken bir karar uygulanmamış ve sen teÅŸekkür ediyorsun uygulamayanlar bunlar. Neye teÅŸekkür ediyorsun?” dedim böyle bir sendikacılık olmaz.
Kültür Bakanlığı çalışanlarının ekonomik durumunun düzeltilmesi için çalışmalar yapılması diye bir madde konulmuÅŸ. Sayın Süleyman Soylu o zaman Çalışma Bakanı. “Bu madde nasıl bir madde?” dedi. Memur-Sen’in temsilcisi, “Sayın Bakan’ım sendikamızdaki kültür hizmet kolu temsilcisi bir maddede Kültür çalışanları için olsun deyince oraya yazdık” dedi. Yani onları kandırmak, ağızlarına bir parmak bal çalmak için yazdık “ dedi kısacası. Hatta ben bunu yüzlerine söyleyince bana isim ver dediler ama “Ben delikanlı adamım, isim vermem katılanlar belli kendiniz bulun” dedim. Åžimdi Kültür Bakanlığı çalışanlarına soruyorum, ekonomik durumunuzda iyileÅŸtirme yapıldı mı? Siz mutlu olun, umut içinde yaÅŸayın diye yazmışlar. Toplu sözleÅŸme umut dağıtan deÄŸil uygulanması gereken maddelerdir. Ben bunları söylemekten bıkmayacağım. Söylemekten dilimde tüy bitti ama söylemeye devam edeceÄŸim. Kamu çalışanlarının haklarını korumak için, bu mücadelenin, bu alın terinin bir karşılığı olmalı.
Akif diyor ya; Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciÄŸerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
ÇiÄŸnerim, çiÄŸnenirim, hakkı tutar kaldırırım…
Türkiye Kamu-Sen’in mensupları hakkı tutup kaldırma mücadelesi veren insanlardır. Bu mücadelenin kamu çalışanları nezdinde bir karşılığı olması önemli bir hedeftir. Sözlerimi noktalarken, ÅŸehitlerimizi saygı ve sevgiyle anıyorum, katılımlarınızdan dolayı hepinize teÅŸekkür ediyor saygılar sunuyorum” dedi.