Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk OHAL Komisyonu kurulması kararına raÄŸmen henüz kuruluÅŸu tamamlanmayan komisyonların hangi yöntemle çalışacağının bilinmediÄŸinin altını çizdi
Türkiye Kamu-Sen Genel BaÅŸkanı İsmail Koncuk OHAL Komisyonu kurulması kararına raÄŸmen henüz kuruluÅŸu tamamlanmayan komisyonların hangi yöntemle çalışacağının bilinmediÄŸinin altını çizdi.
“Kurulması dahi, yılan hikayesine dönen OHAL Komisyonlarının, bu ÅŸartlar altında saÄŸlıklı kararlar vermesini beklemek de zordur” diyen Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk, “Mevcut kriterler ortada dururken, OHAL komisyonu nasıl karar verecektir” diye sordu.
“Türkiye Kamu-Sen olarak, fetö ile bugüne kadar hiçbir göbek bağı olmamış, tam tersine bu yapının oluÅŸturabileceÄŸi tehditlere her zaman dikkat çekmiÅŸ, bir sivil toplum kuruluÅŸu olmanın huzuru içindeyiz” diyen Genel BaÅŸkan İsmail Koncuk, “Bu kriterler olduÄŸu sürece, kamuda sıkıntılar devam edecektir. Devlet, tedbiri, asla, elden bırakmamalı, ancak, eline silah almış, darbeye doÄŸrudan katılmış, lojistik destek vermiÅŸ olanlar hariç tutularak, kamuda, tüm deÄŸerlendirmeler, 17-25 Aralık deÄŸil, 15 Temmuz esas alınarak yapılmalıdır. Er veya geç, doÄŸru yol ve metodlar bulunacağından ÅŸüphem yoktur.” dedi.
Genel Başkan İsmail Koncuk değerlendirmesinde şu satırlara yer verdi;
“Bizim anladığımız anlamda devlet; hukukun üstünlüÄŸünün esas alındığı, kanunların herkese eÅŸit uygulandığı, cemaat, sendika, vakıf, adına ne derseniz deyin, hiç bir gruba ayrıcalık tanınmadığı yapılanmanın adıdır.
Bizim gibi düÅŸünen birçok insan, fetö yapılanmasına, geçmiÅŸten bu yana hep dikkatle yaklaÅŸmış, yapılanmanın bir dini cemaat olmasının ötesinde, bir takım dış odakların da desteÄŸi ile hareket ettiklerini iddia etmiÅŸtik.
2010 yılında ortaya çıkardığımız, KPSS hırsızlığı da, bu yapının, tüm devlet kurumlarına sızmak için, her ÅŸeyi göze aldığının açık bir delilidir ki, hemen hemen her sınavda benzeri suiistimallerin olduÄŸu bugün daha net anlaşılmaktadır.
Tüm bu gerçeklere raÄŸmen, bu yapının, bugün hata olduÄŸu söylense de, ciddi siyasi desteklerle güçlendirildiÄŸi de bir realitedir. Hemen hemen her kurum ve kuruluÅŸta, iÅŸ bulmak, görevde yükselmek, itibar saÄŸlamak için pek çok insan bu gücü kullanmayı menfaati gereÄŸi uygun bulmuÅŸ, aslında, geçmiÅŸte bu yapıya teslim olmaktan baÅŸka çıkar yol da bırakılmamıştır. ÇocuÄŸuna, yurt bulamayan birçok gariban, bunlar iman sahibi insanlardır, diyerek öz evlatlarını bunlara teslim etmek zorunda bırakılmıştır.
Gelelim 15 Temmuz’a.15 Temmuz darbesi ile birlikte, bu yapının gerçek yüzü, bu yapıyı bir takım saiklerle, destekleyen, desteklemeyen herkes tarafından, en net ve acı ÅŸekilde anlaşılmıştır. Maliyeti ülkemiz ve milletimiz açısından çok yüksek olan 15 Temmuz ihaneti, yüzlerce vatandaşımızın ÅŸehadetine, binlercesinin yaralanmasına, sakat kalmasına sebep olmuÅŸtur.
Tüm bunları birlikte yaÅŸadık, bu yaÅŸanılanlara kızmanın, dövünmenin, bir birimizi suçlamanın artık bir anlamı yok, tabi ders alınması ÅŸartıyla.
YaÅŸanılan, 15 Temmuz travmasının, devleti, kendisini korumak konusunda adımlar atmaya, tedbir almaya sevk etmesi de, gayet tabidir. Bu tedbirler sonucunda, kamuda 100 bin kiÅŸi ihraç edilmiÅŸ, halen 35 bin kiÅŸi de açıkta beklemektedir. Åžimdi de, 102 bin bylockçudan bahsediliyor, kimse ne olacağını bilmiyor.
Türkiye Kamu-Sen olarak, hiçbir zaman, devlet tedbir almasın, bu yapıya göz yummaya devam edilsin demedik, ancak 19 Temmuz tarihinden bu yana yaptığımız tüm açıklamalarda, hep yöntemleri tartıştık, hak ve adalet vurgusu yaptık, at izi it izine karışmasın, masum insanlar yanmasın dedik. Karıştı mı, karıştı, masumlar da yandı mı, yandı.
Aslında, kim masum, kim masum deÄŸil, masum nasıl ayırt edilecek, asıl tartışılması gereken konu bu olmalıdır. Soru ÅŸu, devlet açığa alınan, ya da ihraç edilenlere bir ayar mı veriyor, yoksa gerçekten bunların tamamı bir vatandaÅŸ olarak, yok mu sayılacak? Bu soruların cevabını bizler de bilmiyoruz.
Tam burada, tartışılması gereken en önemli konu, açığa alma, ya da ihraç kriterleridir. Bu soruların cevabının verilmesi halinde, sonucun ne olacağına karar vermek zor olmayacaktır.
Kriterleri hepimiz biliyoruz, bylock kullanımı, Bank Asya’da belli tarihlerde para bulundurmak, sendika üyeliÄŸi, fetö yapılanmasının okul ve dershanelerinde öÄŸrenci kaydı, gizli tanık ifadeleri, tabi bir de hiçbir sebep gösterilmeyenler var.
Aslında, normal ÅŸartlar altında, bu kriterler suç teÅŸkil etmez, ancak 15 Temmuz darbesi ile birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, bunların hepsi KHK’lara göre suç sayılmıştır. KarmaÅŸanın asıl sebebi, 15 Temmuz ihanetinin oluÅŸturduÄŸu gerekçelerdir.
Kim masum, kim suçlu sorusunun cevabını bulabilmek, 15 Temmuz travması atlatılmadan, çok zor görünmektedir. Darbeye karışan, eline silah alan, insanlarımızın üstüne bomba atan, mermi sıkanlar tartışmanın dışındadır.
KHK ile, OHAL Komisyonu kurulması kararlaÅŸtırıldı. Henüz, kuruluÅŸu tamamlanmayan, bu komisyonların, nasıl bir yöntemle çalışacağı da bilinmemektedir. Kurulması dahi, yılan hikayesine dönen OHAL Komisyonlarının, bu ÅŸartlar altında saÄŸlıklı kararlar vermesini beklemek de zordur.
Mevcut kriterler ortada dururken, OHAL komisyonu nasıl karar verecektir. OHAL Komisyonunun kriterleri deÄŸiÅŸtirme, esnetme yetkisi olacak mıdır? OHAL Komisyonu, mevcut kriterlere göre mi, TCK’ya göre mi karar verecektir? Bunları bilmiyoruz, cevabını bekliyoruz.
Türkiye Kamu-Sen olarak, fetö ile bugüne kadar hiçbir göbek bağı olmamış, tam tersine bu yapının oluÅŸturabileceÄŸi tehditlere her zaman dikkat çekmiÅŸ, bir sivil toplum kuruluÅŸu olmanın huzuru ve gönül rahatlığı ile, ÅŸu teklifi yaptık, tekrar ediyoruz; bu kriterler olduÄŸu sürece, kamuda sıkıntılar devam edecektir. Devlet, tedbiri, asla, elden bırakmamalı, ancak, eline silah almış, darbeye doÄŸrudan katılmış, lojistik destek vermiÅŸ olanlar hariç tutularak, kamuda, tüm deÄŸerlendirmeler, 17-25 Aralık deÄŸil, 15 Temmuz esas alınarak yapılmalıdır. “İnsanı yaÅŸat ki, devlet yaÅŸasın.” derinliÄŸini kaybetmeden, davranmak bizim genetik kodlarımızda mevcuttur. Er veya geç, doÄŸru yol ve metodlar bulunacağından ÅŸüphem yoktur.
Devlet, en baÅŸta da belirttiÄŸimiz üzere, kamuda hiçbir yapıya, devlet içinde devlet olma hakkını veremez, böyle bir görüntü oluÅŸmasına dahi müsaade dahi edemez. Aslında, ders alınması halinde, 15 Temmuz tarihinde yaÅŸadıklarımız geleceÄŸimize ışık tutabilir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti hepimizin ortak paydasıdır, hiçbir gruba, hiçbir zümreye öncelik ve ayrıcalık tanınamaz. Huzurlu, mutlu, güven içinde yaÅŸadığımız daha aydınlık günlere ulaÅŸmak dileÄŸiyle” dedi.