Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı Ä°smail Koncuk, Kanal B’de yayınlanan Güncel programına katılarak, eÄŸitim gündemine dair önemli açıklamalar yaptı
Türkiye Kamu-Sen ve Türk EÄŸitim-Sen Genel BaÅŸkanı Ä°smail Koncuk, Kanal B’de yayınlanan Güncel programına katılarak, eÄŸitim gündemine dair önemli açıklamalar yaptı.
Siyaset kurumunun tüm eksiklerini, yanlışlarını denetleyecek olan irade millet iradesidir.
Programda Türkiye’nin ciddi problemler yaÅŸayan bir ülke görüntüsü içerisinde olduÄŸunu söyleyen Koncuk, “Bu sorunları sadece millet iradesiyle çözebiliriz” dedi. “Millet olarak birçok yanlışı sineye çekme anlayışını devam ettirmemeliyiz. Yanlışları düzeltecek baÅŸka bir mekanizma beklemek, beyaz atlı prens beklemeye benzer” diyen Koncuk, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “Bir millet hangi ÅŸartlarda yaÅŸayacağını ve nasıl bir ülke hayal ettiÄŸini net olarak ortaya koymazsa, bu yanlışları düzeltecek baÅŸka mekanizma yoktur. Siyaset kurumu demokrasi içinde elbette önemlidir ama siyaset kurumu millet adına faaliyet yapan bir kurumdur. Dolayısıyla siyaset kurumunun tüm eksiklerini, yanlışlarını denetleyecek olan irade millet iradesidir.”
Birçok insanın günü kurtarma derdinde olduÄŸuna dikkat çeken Koncuk, “Yarına yönelik projeksiyonları, tedbirleri düÅŸünen insan sayısı gittikçe azalıyor. Sadece kendisi için yaÅŸayan, egoları öne çıkmış, nefsi bir toplum haline gelmek üzereyiz. Mesele günü kurtarmak deÄŸildir; mesele geleceÄŸimizi de ÅŸekillendirmektir. Bu nedenle demokratik haklarımızı kullanmamız gerekir” dedi.
Yanlışları millet olarak düzeltme iradesi ortaya koymazsak, koltuk altınımdan gider, ekmeÄŸimi kaybedebilirim endiÅŸesi yaÅŸayarak olayları deÄŸerlendirirsek kimse doÄŸruyu yapamaz. Hepimiz bu çatının altında kalırız.
“Yanlışları millet olarak düzeltme iradesi ortaya koymazsak, koltuk altınımdan gider, ekmeÄŸimi kaybedebilirim endiÅŸesi yaÅŸayarak olayları deÄŸerlendirirsek, kimse doÄŸruyu yapamaz. Hepimiz bu çatının altında kalırız. Günü kurtarayım derken, geleceÄŸi de kaybederiz” diyen Koncuk, millet olarak sorumluluk almamız gerektiÄŸini kaydetti. Terör olaylarına da deÄŸinen Koncuk, “Türkiye’de her gün birkaç ÅŸehit veriyoruz. Åžehitlerimizin acısı bir ocaÄŸa düÅŸerken, bizim millet olarak bu acının neresinde olduÄŸumuza bakmamız lazım. Evimize düÅŸmesini mi bekleyeceÄŸiz? Etnik kökenimiz ne olursa olsun millet olarak teröre karşı tek yumruk mücadele etmemiz lazım. Ä°nÅŸallah bundan sonraki süreçte olayların daha farkında bir toplum olma yolunda mesafe kaydedebiliriz. Dini inançlarımız da bize bunu emrediyor. Dolayısıyla her alanda yapılan yanlışlara dur diyebilmemiz lazım” diye konuÅŸtu.
3+3+3+4 sistemi gelebilir. Niye gelir? Çünkü toplumda tepki yok. 4+4+4 sistemini getirdiler, ses çıkmadı. Oysa hayatımızı doÄŸrudan ilgilendiren süreçlere müdahil bir millet olmak zorundayız. Müdahil millet olmak, illa eliyle müdahale eden millet olmak demek deÄŸildir. Sözüyle, sesiyle müdahale eden bir millet olmak zorundayız.
EÄŸitim sisteminin deÄŸiÅŸeceÄŸi, 3+3+3+4 sisteminin getirileceÄŸine iliÅŸkin iddialar hakkında da açıklamalar yapan Koncuk, “Türkiye’de 90 yıldır uygulanan bir sistem vardı. Ä°lkokul 5 yıl idi. Ancak Hükümet 4+4+4 sistemini ihdas etti. Bunu o zaman kime sordu? ÖÄŸretmenlere sormadı, millete sormadı. Bugün 4+4+4 sisteminin sıkıntılar yarattığını Milli EÄŸitim Bakanlığı yetkilileri de ifade ediyor. Hatta geçen yıl üst düzey bürokratlarla biraraya geldiÄŸim iftar yemeÄŸinde, ‘Ä°kinci dördün birinci yılını hazırlık sınıfını yapsak, ne dersiniz?’ demiÅŸlerdi. Ä°ÅŸe yaramaz bir dönem ise hazırlık sınıfı yapılabilir. Tabi birçok model üzerinde tartışılabilir. Peki siz yaÅŸanacak sorunları düÅŸünmeden mi bu sistemi ihdas ettiniz? Biz o dönemde 4+4+4 sisteminin ihdasıyla 90 yıllık tecrübemizden yararlanma imkânı kalmayacağını çok net ifade etmiÅŸtik. Konuyla ilgili TBMM’de Milli EÄŸitim Komisyonu’nda bir saat süren sunum yapmıştım. Bugüne kadar 4+4+4 sisteminin getirdiÄŸi sorunları hala çözemedik. Åžimdi de yeni bir sistemden söz ediliyor. Bu yeni sistem hayata geçirilir mi? Olabilir. Ben MEB yetkilileriyle görüÅŸtüm. Konuyla ilgili bilgilerinin olmadığını ifade ettiler. Tabi ÅŸu da var; 4+4+4 sistemi getirilirken de dönemin Milli EÄŸitim Bakanı Ömer Dinçer’in haberi yoktu. Birileri tepede bir ÅŸeyleri kurguluyor. MEB’i de alt yapısını hazırlamakla görevlendiriyorlar. Dolayısıyla 3+3+3+4 sistemi gelebilir. Niye gelir? Çünkü toplumda tepki yok. 4+4+4 sistemini getirdiler, ses çıkmadı. Åžimdi kendi getirdikleri sistemini eleÅŸtirmeye baÅŸladılar. Åžimdi 3+3+3+4 sistemi konuÅŸulmaya baÅŸlandı. Bu kafayla gidersek yine toplumda sadece bazı kesimler tepki gösterecek, genelinde suskunluk olacak. Böyle olduÄŸu sürece birileri her ÅŸeyi yapar. Hayatımızı doÄŸrudan ilgilendiren süreçlere müdahil bir millet olmak zorundayız. Müdahil millet olmak, illa eliyle müdahale eden millet olmak demek deÄŸildir. Sözüyle, sesiyle müdahale eden bir millet olmak zorundayız. ‘Ne yapıyorsunuz?’ sorgulamasını yapabilen bir millet olmak zorundayız. Hangi siyasi iktidar olursa olsun, kim yanlış yapıyorsa, kim demokrasinin kuralları dışında bir anlayışla yeni sistemler türetiyorsa, millete raÄŸmen hareket ediyorsa, buna karşı da bir ses verelim. Ama maalesef bu sesi son 10 yılda duymakta zorlanıyoruz.” diye konuÅŸtu.
Maarif Vakfı’nın kurulma gerekçeleri ne ise, eÄŸer gerçekten bir ihtiyaç ise, bu ihtiyacı, Milli EÄŸitim Vakfı’nın ya da Yunus Emre Enstitüsü’nün mevzuatında deÄŸiÅŸiklik yaparak halledebilirdik.
Maarif Vakfı Yasa Tasarısına da deÄŸinen Genel BaÅŸkan Ä°smail Koncuk ÅŸunları kaydetti: “Hazırlanma aÅŸamasında müdahil olamadık, sadece bilgimiz oldu. Bize kimse kanaatlerimizi sormadı. Tasarı TBMM’ye geldiÄŸinde sunum görüÅŸlerimizi dile getirmek için muhalefet partilerinin talebiyle komisyona davet edildik. Tasarının maarif müfettiÅŸleri ile ilgili hangi problemleri yaratabileceÄŸini anlattık. Peki Maarif Vakfı kurulmasının zararı olur mu? Tabi ki olmaz. Ancak Maarif Vakfı bir ihtiyaç mıdır? Hayır, aslında ihtiyaç deÄŸildir. Zira Milli EÄŸitim Vakfı ve Yunus Emre Enstitüsü var. Åžimdi de Maarif Vakfı kuruluyor. Maarif Vakfı’nın kurulma gerekçeleri ne ise, eÄŸer gerçekten bir ihtiyaç ise, bu ihtiyacı, Milli EÄŸitim Vakfı’nın ya da Yunus Emre Enstitüsü’nün mevzuatında deÄŸiÅŸiklik yaparak halledebilirdik. Çünkü elimizde MEB’e baÄŸlı iki tane kuruluÅŸ var. Maarif Vakfı’nın kurulma gayesi belki yanlış deÄŸildir ama kurulma ÅŸekli bakımından doÄŸru bulmuyorum. DediÄŸim gibi, Milli EÄŸitim Vakfı’na ve Yunus Emre Enstitüsü’ne yeni görevler atfederek ihtiyaçları karşılayabilirdik. Öte yandan Maarif Vakfı’nın 7 daimi üyesi var. Niye daimi üye? Ben bunu anlamakta zorlanıyorum. Türkiye’de eÄŸitim-öÄŸretim faaliyetlerini yürütme görevi MEB’e aittir. EÄŸitimin patronu Milli EÄŸitim Bakanı’dır. 7 daimi üyesi olan bir vakıf kurarsınız, o üyeler daimi olduÄŸu için MEB’in talimatlarından uzak davranabilir. Peki bu vakfı kim kontrol edecek? Zaman içerisinde 7 daimi üye kafasına göre iÅŸler yaparsa ne olacak? Daimi üye ise çok uzun süre o makamda duracak. Buna ne CumhurbaÅŸkanı ne de Milli EÄŸitim Bakanı engel olabilir. BaÅŸka siyasi iktidar gelir, 7 daimi üye kafasına göre çalışabilir. Dolayısıyla daimi üyelik yanlıştır ve demokratik deÄŸildir.
Esasında bu tasarıda Maarif Vakfı’nın Türkiye’de okullar açma yetkisi de yer alıyordu. Muhalefet partilerinin itirazları sonucunda o bölüm çıkarıldı. Ülkemizde okul açma yetkisi Milli EÄŸitim Bakanlığı’na aittir. Bu vakfın okul açması MEB’in sorumluluk alanına hükmetmek anlamına gelir. Bu durumda, Maarif Vakfı, MEB’e paralel yetkilerle donatılmış baÅŸka bir kuruluÅŸ haline gelir. Esas paralel yapı orada oluÅŸturulmuÅŸ olur. Dolayısıyla söz konusu madde çıkarıldı.
Çok açık konuÅŸayım; Maarif Vakfı, paralel yapı dediÄŸimiz cemaat okullarına alternatif düzenlemedir.
Maarif Vakfı’nın ÅŸu yapılanmasıyla MEB’in ne kadar kontrolünde olacağına iliÅŸkin de ÅŸüphelerimiz olmalıdır. Milli EÄŸitim Bakanı Ä°smet Yılmaz’ın yerinde olsam Maarif Vakfı Yasa Tasarısı ile ilgili ‘Bu nedir?’ derim. Åžu anda MEB’in yurtdışında okul açma yetkisi yok mudur? MEB niye yurtdışında okul açamasın? MEB’in ülke dışında okul açtığı bölgeler var. MEB’in Suudi Arabistan’da, Endonezya’da Türk dünyasında okul açmasının önüne mevzuat bakımından engel olduÄŸunu düÅŸünmüyorum. Yetersizlikler varsa bunları çözelim. Yurtdışındaki faaliyetler neden Maarif Vakfı eliyle yapılsın? Bunları sorgulamamız lazım. Çok açık konuÅŸayım; Maarif Vakfı, paralel yapı dediÄŸimiz cemaat okullarına alternatif düzenlemedir. Yurtdışında okul açacaksanız yine açın ama MEB’in kontrolünde olan bir yapılanma içinde olsun.
Öte yandan Türkiye’de Maarif Vakfı’nın okullar açması Tevhid-i Tedrisat Kanununa da aykırıdır. Kim okul açarsa açsın Tevhid-i Tedrisat Kanununa göre MEB’in denetimine tabi olmalıdır; bu okulların yönetimi, müfredatı MEB tarafından denetlenir. Dolayısıyla Maarif Vakfıyla ilgili endiÅŸelerimiz var. Bu yetki kimlere bırakılacak? Türkiye’de özellikle birtakım siyasilerin kontrol ve güdümünde birtakım vakıflar da var. Onlarla mı çalışacaklar, kimin kontrolünde olacak? DoÄŸrusu benim ÅŸüphelerim var.”
MüfettiÅŸlik sistemini mevcut özlük haklarını koruyarak tek çatı altında toplayalım. 2500 olan müfettiÅŸ sayısını da 1000 artırarak 3500’e çıkaralım.
Maarif müfettiÅŸlerinin eÄŸitim uzmanı yapıldığına da dikkat çeken Koncuk, “Kariyer mesleÄŸi olan maarif müfettiÅŸliÄŸi ortadan kaldırılıyor, maarif müfettiÅŸleri eÄŸitim uzmanı yapılıyor. Daha sonra eÄŸitim uzmanı yaptığı müfettiÅŸleri mülakata tabi tutacaklar. Bunlardan 500’ünü mülakatla Bakanlık çatışı altında oluÅŸturulacak TeftiÅŸ Kurul BaÅŸkanlığı’na müfettiÅŸ olarak geri alacaklar.2000 tanesi eÄŸitim uzmanı olacak.
Konuyla ilgili TBMM’de yaptığım sunumda “TeftiÅŸ sitemini yok edersiniz. Kaos yaÅŸarız” dedim. Sadece Ankara’da bile çok ciddi soruÅŸturmalar var. Denetimi kiminle yapacaksınız? Bunu, yetiÅŸmemiÅŸ muhakkiklerle, mesela okul müdürleri ile yapacaksınız. Onlar da dosyayı rezil eder. Önerim ÅŸuydu: MüfettiÅŸlik sistemini mevcut özlük haklarını koruyarak tek çatı altında toplayalım. 2500 olan müfettiÅŸ sayısını da 1000 artırarak 3500’e çıkaralım. Türkiye’de ÅŸu anda soruÅŸturmalar yapılamıyor. Zira müfettiÅŸler yaklaşık 70 bin kurumu denetliyorlar. Åžu anda bu konuyla ilgili çalışma devam ediyor. Ne noktada olduÄŸuna iliÅŸkin henüz bilgi gelmedi. Bilgi geldiÄŸinde elbette kamuoyuyla paylaÅŸacağız” diye konuÅŸtu.
GeçmiÅŸteki sınav puanları yok edilmeden ek sınav yapılabilir ya da mevcut sınav sonuçları ile görevlendirmeler yapılır, bu esnada yönetmelik deÄŸiÅŸtirilir, yazılı sınav konuları arasına T.C. Ä°nkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi konulur ve bundan sonraki sınavlarda uygulanır.
Müdür yardımcılığı konusunda da ciddi bir bilgi kirliliÄŸi oluÅŸturulduÄŸunu söyleyen Koncuk, ÅŸunları kaydetti: “Türk EÄŸitim-Sen olarak yıllarca müdür ve müdür yardımcılarının yazılı sınava baÄŸlı olarak görevlendirilmesinin mücadelesini verdik ve bunu da müdür yardımcılığı bakımından baÅŸardık. Açtığımız davalarla müdür inhası ile yapılan müdür yardımcılığı görevlendirmelerinin hepsini iptal ettirdik. Nihayet MEB, bizim kazandığımız dava, tepkilerimiz, açıklamalarımız, eylemlerimiz üzerine müdür yardımcılığı görevlendirmelerine yazılı sınav ÅŸartı koydu. Yazılı sınav getirilmesi tamamen Türk EÄŸitim-Sen’in mücadelesiyle oldu. Bunda ne yandaÅŸ sendikanın ne de baÅŸka sendikaların emeÄŸi yoktur. Bu sınav için ciddi paralar da harcadık. Üyelerimizi yetiÅŸtirdik, kitaplar bastırdık, kurslar açtık. Nihayet sınav yapıldı. Tam bu aÅŸamada MEB ek yönetmelik çıkardı. Buna göre, ‘Görev süresini dolduran müdür baÅŸyardımcısı ve müdür yardımcılarının görev süreleri, yönetmelikteki ÅŸartları taşımaları kaydıyla eÄŸitim kurumu müdürünün inhası, il milli eÄŸitim müdürünün teklifi ve valinin onayı ile aynı veya farklı eÄŸitim kurumlarına dört yıl süreyle uzatılabilecektir’ hükmünü getirdi. Siz dalga mı geçiyorsunuz? Hem yazılı sınav getiriyorsunuz, hem de söz konusu ek yönetmelikle sınava gireceklerin motivasyonunu bozuyorsunuz. MEB’in bunu düzeltmesini istedik ama MEB düzeltmedi. Biz de dava açtık. Dava sonucunda hem yönetmelikte hem de kılavuzda yer alan müdür inhası ile görev süresinin uzatılmasını iptal ettirdik, sınav kazanan meslektaÅŸlarımızın haklarının gasp edilmesini önledik.
14 yıldır sanki Atatürk’süz bir Türkiye oluÅŸturulmaya yönelik çalışma var, Atatürk’e ve temsil ettiÄŸi deÄŸerlere yönelik saldırı var. T.C. Ä°nkılap Tarihi ve Atatürkçülük konusunun sınavdan çıkarılma sebebi budur.
Öte yandan hem sendikamız hem de baÅŸka bir sendika yazılı sınav konuları arasında Atatürk Ä°lkeleri ve Ä°nkılap Tarihi dersinden soru sorulmamasını yargıya taşıdı. Bizim açtığımız dava devam ediyor. DiÄŸer sendikanın davası sonuçlandı. Bu konuyla ilgili sendikamıza kızanlar var. 14 yıldır sanki Atatürk’süz bir Türkiye oluÅŸturulmaya yönelik çalışma var, Atatürk’e ve temsil ettiÄŸi deÄŸerlere yönelik saldırı var. T.C. Ä°nkılap Tarihi ve Atatürkçülük konusunun sınavdan çıkarılma sebebi budur, bu dersin kaç puan olduÄŸu önemli deÄŸildir. EÄŸitim-Ä°ÅŸ dava açtı diye biz dava açmadık. Bazı sendikacı müsveddeleri bunu ima ederek aleyhimize yazı yazmış. Biz zaten dava açmıştık. EÄŸitim-Ä°ÅŸ bu davayı kazandı. Bu, bizim de kazanacağımız anlamına gelmektedir. Åžunu da hemen belirteyim; bu dava sınav iptal edilsin diye açılmadı. Öte yandan burada MEB’in yaklaşımı da enteresandır. MEB okul müdürleri ve müdür yardımcıları ile ilgili kazandığımız hiçbir dava sonucunu uygulamadı. Hatta Milli EÄŸitim Bakanlığı, ‘Üst mahkemeye itiraz ettik, üst mahkemenin kararına göre belki iptal edebiliriz’ diyor. T.C. Ä°nkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinden yazılı sınavda soru sorulmaması ile ilgili sınavın kökten iptalini gerektiren bir durum olmaz. GeçmiÅŸteki sınav puanları yok edilmeden ek sınav yapılabilir ya da mevcut sınav sonuçları ile görevlendirmeler yapılır, bu esnada yönetmelik deÄŸiÅŸtirilir, yazılı sınav konuları arasına T.C. Ä°nkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi konulur ve bundan sonraki sınavlarda uygulanır. Buna itirazımız olmaz. MEB üst mahkeme kararını beklemeden sınav puanlarına dayalı atama yapsa, hukuken bir problem yaÅŸanabilir mi, bu tartışılır bir konu ama MEB bunları hep göze almıştır. Müdür yardımcılığı davasını kazanmışız, buna raÄŸmen MEB bu görevlendirmeleri geri almamış, görevden alınan müdürlerle ilgili davaları kazanmışız, yargı kararlarını uygulamamış. Sınava girenler tedirginlik içindedir. Haklılar, çünkü çalışıp, sınavı kazanmışlar.
Bazı aklı evveler bir türlü bizi anlamıyor, sorgulamaya çalışıyorlar. YandaÅŸ sendikayı sorgulayın. Torpili getirenleri sorgulayın. Müdür inhası geldiÄŸinde alkışlayanları sorgulayın. Yazılı sınavı biz teÅŸvik ettik. Åžimdi sınav iptal edilsin der miyiz? Böyle bir ÅŸey var mı? Bu nedenle hiç kimse yalancılığı, yalakalığı meslek haline getirmiÅŸ sendikanın açıklamalarına inanarak bizi ölçmeye kalkmasın.
T.C. Ä°nkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinden soru sorulmamasının sebebi sınava girip kazananlar deÄŸil ki. Cezayı bu insanlara kesmeye çalışıyorlar. Bu kabul edilemez. MEB sınav kazananları maÄŸdur etmeden sorunu çözmelidir. Bazı aklı evveler bir türlü bizi anlamıyor, sorgulamaya çalışıyorlar. YandaÅŸ sendikayı sorgulayın. Torpili getirenleri sorgulayın. Müdür inhası geldiÄŸinde alkışlayanları sorgulayın. Yazılı sınavı biz teÅŸvik ettik. Åžimdi sınav iptal edilsin der miyiz? Böyle bir ÅŸey var mı? Bu nedenle hiç kimse yalancılığı, yalakalığı meslek haline getirmiÅŸ sendikanın açıklamalarına inanarak bizi ölçmeye kalkmasın. Ama ÅŸunu hiç kimseyle tartışmam. T.C. Ä°nkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin yazılı sınav konuları arasından çıkarılma nedeni bellidir. Biz buna müsaade etmeyiz. Gereken mücadeleyi yaparız. Çözeriz, çözemeyiz ama bu durumun sınav sonuçlarını etkilemesi de kabul edilemez. MEB’in sınavı kökten iptal etmek gibi bir niyeti varsa, bundan uzak dursun. MEB yargı kararını uygulayacaksa önce müdür inhası ile yapılan müdür yardımcılığı görevlendirmelerini iptal etsin. Herkes ÅŸunu bilmelidir ki; isyan edilecek adres Türk EÄŸitim-Sen deÄŸil, yandaÅŸlardır. Torpili, yandaÅŸlığı, ahlaksızlığı okullara sokanlara isyan edin. Sizin yanınızda olan insanlarla uÄŸraÅŸmak, onların açıklamasını anlamamaya çalışmak öÄŸretmene yakışan bir davranış deÄŸildir. Buradan resmen teklif ediyorum; önce sınav kazananların atamasını yapın ve yargı kararı gereÄŸi yönetmeliÄŸi deÄŸiÅŸtirin, T.C. Ä°nkılap Tarihi ve Atatürkçülük konularını sınav konuları arasına yazın ve bundan sonraki sınavlarda uygulayın. Buna kimsenin itirazı olmayacaktır.”
Sayın Yılmaz’ın, Maliye Bakanı’na, BaÅŸbakan’a, CumhurbaÅŸkanı’na, ‘AÄŸustos ayında atama yapmamak benim bakanlığım döneminde mi aklınıza geldi’ demesi lazım.
AÄŸustos ayında öÄŸretmen ataması yapılmamasını da eleÅŸtiren Koncuk, “Bugüne kadar AÄŸustos ayında öÄŸretmen ataması yapılmadığını hatırlamıyorum. Åžayet AÄŸustos ayında atama yapılmazsa, Sayın Bakan Ä°smet Yılmaz, AÄŸustos ayında atama yaptıramayan Bakan konumuna düÅŸecektir. Bunu kabul edemiyorum. Ama bunu bizden önce Bakan Yılmaz’ın kabul etmemesi gerekir. Sayın Yılmaz’ın, Maliye Bakanı’na, BaÅŸbakan’a, CumhurbaÅŸkanı’na, ‘AÄŸustos ayında atama yapmamak benim bakanlığım döneminde mi aklınıza geldi’ demesi lazım” diye konuÅŸtu.
Ä°smet Yılmaz yeni Bakan’dır, Binali Yıldırım yeni BaÅŸbakan’dır. Dolayısıyla yeni görevlerine mütenasip olarak ciddi adımlar atmaları gerekir. Ä°smet Yılmaz Bakan oldu ilk sözü ‘atama yok.’ Bunu nasıl kabul edelim?
Türkiye’de yaklaşık 75 bin ücretli öÄŸretmenin görev yaptığına dikkat çeken Koncuk, “Ücretli öÄŸretmenlerin 15 bini Ä°stanbul’da görev yapıyor. Utanmak lazım. 75 bin ücretli öÄŸretmenin görev yapmasına raÄŸmen AÄŸustos ayında atama yapmamak hangi akla uygundur? Sizin baÅŸarı beklentiniz bu mu?” dedi. Koncuk sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “Ä°smet Yılmaz yeni Bakan’dır, Binali Yıldırım yeni BaÅŸbakan’dır. Dolayısıyla yeni görevlerine mütenasip olarak ciddi adımlar atmaları gerekir. Ä°smet Yılmaz Bakan oldu ilk sözü ‘atama yok.’ Bunu nasıl kabul edelim? 350 bin insana ne diyeceksiniz? Elbette AÄŸustos ayında da Åžubat ayında da atama yapacaksınız. Bu ülkenin geleneÄŸinde vardır. Çünkü milli eÄŸitimin bu atamalara ihtiyacı var. Bu ihtiyaca binaen siz bu atamayı yapmak zorundasınız. MEB mevzuatında Milli EÄŸitim Bakanı’nın görevlerini bir okuyun. Sizin ilk göreviniz ihtiyaç olan öÄŸretmen atamasını saÄŸlamaktır. SavaÅŸ yapılırken asker çadıra gidiyor, ‘Mermi bitti, barut bitti’ diyor. ‘DiÄŸerlerini sayma’ diyor. Ben de Milli EÄŸitim Bakanı’na diyorum ki, ‘Milli eÄŸitimin problemleri var. ÖÄŸretmen yok’ Daha neyi sayacaksın. Önce barutu bulasın ki, savaÅŸabilesin. ÖÄŸretmen baruttur.”
Diplomaya uygun alan deÄŸiÅŸikliÄŸini sayıya baÄŸlasınlar, yani her yıl belli sayıda alan deÄŸiÅŸikliÄŸi talebini karşılaşınlar. Bu durumda talep yıllar içinde en aza iner.
Diplomaya baÄŸlı alan deÄŸiÅŸikliÄŸinin yapılması gerektiÄŸini de kaydeden Koncuk, “Yönetmelikte alan deÄŸiÅŸikliÄŸi var ama bu takvime baÄŸlanmamış. Bu eksik bir düzenlemedir. Bu eksik düzenlemeye dava açtık ama hala sonuçlanmadı. Bu konuyu MEB yetkileriyle de sık sık görüÅŸüyorum. Diplomaya uygun alan deÄŸiÅŸikliÄŸini sayıya baÄŸlasınlar, yani her yıl belli sayıda alan deÄŸiÅŸikliÄŸi talebini karşılaşınlar. Bu durumda talep yıllar içinde en aza iner. MEB bunları düÅŸünmek yerine iÅŸi yokuÅŸa sürüyor” dedi.
4/C’liler ile ilgili de açıklama da yapan Koncuk, “4/C’lilerle ilgili bir geliÅŸme olmadı. 4/C bizim unutacağımız bir konu deÄŸil. Bu iÅŸin çözülmesi için yapılması gerekenleri söylemeye devam edeceÄŸiz” dedi.
GENEL BAÅžKANIN AÇIKLAMALARI Ä°ÇÄ°N TIKLAYINIZ.